Kitap etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kitap etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Temmuz 2025 Salı

Bir Adım Arkanda//Mark Edwards Kitap Yorumu^^

 Selam^^
Bu sefer çok farklı bir kitapla geldim. Normalde ben ne gerilim ne de polisiye okuyan biriyim. Beni aşırı gerer ve psikolojik olarak çok tercih ettiğim bir tür değil ama yayınevinden okumak için gönderilince arada gerilim okumak lazım deyip kabul ettim. Yani psikolojik olarak beni çok germese inanın ben gerilim okuruyum. Okumam falan dedim ama bir türlü kitabı elimden bırakamadım. İkiz sürekli gelip, beni kitap okurken görünce yeter bırak şu kitabı ya da çok sevdin herhalde bırakamadın elinden deyip durdu.
Bir evet sevdim, iki kitap o kadar akıcıydı ve heyecanlıydı ki devamından neler olacak diye gerçekten çok merak ettim.


 Avrupa'yı trenle dolaşmaya karar veren Daniel ve Laura çifti için başta her şey bir rüya gibidir. Bu yolculuk, ilişkilerini daha da güçlendirecek, onlara unutamayacağı güzel anılar bırakacaktır. Ta ki yanlış trene binip yanlış durakta inene kadar... Geri dönüş yolunu aradıkları ormanın derinliklerinde şahit oldukları o korkunç olay, yalnızca tatillerini değil, tüm hayatlarını paramparça eder. Gerçek karanlık onları ele geçirmiştir. Evlerine bir şekilde geri dönmeyi başarırlar ama o geceden kimseye ama kimseye söz etmezler. Geçmişi arkalarında bırakmak ve tüm bu olanları bir an önce unutmak istiyorlardır. Oysaki geçmiş arkalarında kalmamıştır. Tüm o vahşet, kapının arkasına saklanmış bir hâlde, evlerinde onları beklemektedir. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. 

Karakter yorumlamamı ayrı ayrı yapmayı düşünmüyorum, buradan detaylı yorum yazarak devam edeceğim. 
Başlangıçta çiftimizi avrupa seyahatinden görüyoruz ve çok heyecanlılar. Bindikleri treni ne yazık Daniel yatılı vagon almadığı için işler karışıyor ve trenden atılıyorlar. Burası spoiler olur diye geçiyorum.
Gecenin bir vakti, her yer karanlık ve tek gidiş yerleri tren rayları. Bazı sebepler yüzünden ormanın içine girip, terk edilmiş bir ev ve çığlıkları duyunca cesaret edip bakmaya giderler ama o günden sonra hayatları eskisi gibi olmaz.
Buradan sonra gerçekten hayatları hiç önce ki gibi olmuyor, çünkü gördükleri şey çok hayatlarının her alanını etkileyecek türde ve bize bir yere kadar ne gördüklerini bilmiyoruz.
Bu kısmı çok merak ettim, Daniel bir şekilde kafasını toplasada Laura'nın çok kötü olması acaba ne gördü, oradan neden hiç bahsetmiyorlar ve neden bu haldeler?
Bu kısımlar gerçekten çok merak edilesiydi. Daniel ne kadar çabalasa da Laura'nın adım atmaması ve garip davranması daha da gerdi beni.


Kitabı hem birkaç karakterin gözünden okuyoruz ama en çok Daniel'in. Bir karakterin gözünden okumamız beni çok üzdü ve bir yerlerde, bizim bilmediğimiz, görmediğimiz şekilde bunların olduğuna çok eminim.
Yakınımızda çoluk, çocuk demeden öld*renleri görüyoruz, Allah bilir arka planda neler neler var. Benim bazı insanlar için ümidim hiç kalmadı, o tür insanlarından bunlar beklenir ki zaten olaylar ortaya çıktığından nereden geldiğini, neden böyle olduğunu anlıyoruz. 
Kısacası olma olasılığı çok yüksek olan şeyi yazmış yazar.

Genel olarak sevdim, yazdığım gibi çok heyecanlıydı ve belli bir yere kadar acaba karakterler hayal mi görüyor falan dedim. Genelde travma sonrası stres bozukluğu nedeniyle kafalar karışabilir dedim.
Peki öyle miydi? İşte onun cevabı kitapta, çünkü iki karakterlerimizin de çok farklı duygusal çöküntüsü vardı.
Birkaç karakter için çok üzüldüm, bir de en son öğrendiğim sırdan sonra o mevzu olmamalıydı. Karakterlerimizin en baştan beri sıkıntısı olaylara kendilerinin durup inanması.
O kısmı yazar daha farklı yazabilirdi mesela. Buralar çok fazla üstünde durulmamış gibi yazılmış geldi bana, basit kalmıştı. Bu yüzden sürekli gerilim okuyan okurlar için birazcık basit kaçabilir ama genel olarak heyecanlı olması onlarında ilgisini çekebilir tabii.


Kısa, hemen okunan ve akan bir kitaptı. İlk elime aldığımda hemen okumayı düşünmüyordum ama o sıra çay için abimleri beklerken baya bir okumuş oldum ve elimden bırakamadım.
Gerilim tarzı kitapları sevenlere öneriyorum ama beklentinizi çok yüksek tutmayın. Daha iyi gerilim kitapları okumuşsunuzdur, o yüzden çok beklentinizi karşılamaz ama kendini de okutur. ;)
Kitapta yetişkin içeriz azdı ama bazı durumlardan dolayı yetişkin içerik ibaresi konulmuş. Ona göre okumanızı tavsiye ederim. ;)



Kitaba Puanım 5/4^^



Alıntılar^^


Ama anlamayacakları bir şey vardı; kendimi bir denizde boğuluyor gibi hissediyordum ve tutunabileceğim tek şey Laura'ydı.


*****


"Gerçekten biraz dışarı çıkmalısın, Dan. Berbat görünüyorsun. Ayrıca biraz delirmiş gibi davranıyorsun. Bir şeyleri de unutuyorsun."
"Belki de öyleyim."
"Belki de, ne?"
"Deli."






Diğer yorumlarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^



21 Temmuz 2025 Pazartesi

Yürüyen Şato//Diana Wynne Jones Kitap&Film Yorumu^^

 Selamlar^^
Sonunda o çok meak ettiğim kitap ve filmi izledim^^ Aslında biraz İkizimin zoruyla erkene aldım. O ilk başta filmini izleyip benim filmim demişti. Sonra çok pahalı diye ikinci el bulduk aldık, yine ilk İkiz okudu ve filmle farklı olduğunu söyledi ama ısrarla filmi izle dedi. Ben de kitabı okumadan izlemem deyince sonunda, şükür okudum. Hemen filminide izledim.
Çok güzeldi film, kitapta güzeldi. Farklı mıydı? Çoğu şey aynıydı ama farklılıklar vardı. Peki bunlara gerek var mıydı? Sanmıyorum. Keşke kitap gibi olsaydı dediğim yerler oldu. O filmdeki savaş mevzusu bence aşırı saçmaydı ama kitaba bakınca bu seferde çok sönüktü mevzu ilgi çekici şeyler olmalıydı.
Yine de okuduğuma memnunum. 
Kitap yorumunu fazla tutmayacağım, daha çok filmden devam edeceğim^^




Azıcık konusundan bahsedip filme geçeyim^^
Sophie üvey annesi ve kardeşleri ile şapkacı dükkanı işletirler. Bir gün üvey annesi kızlarının daha iyi bir geleceğe sahip olmasını istediğinden başka yerlere çalışmaya gönderir ama Sophie dükkanda kalır. Yine bir gün üvey annesinin aslında kendisinin kzandığı parayı Sophie'ye vermeden yediğini söyleyen biriyle karşılaşır ve dükkana gittiğinden büyük abla olmasından yakınır.
O sırada Çöl Cadısı bazı sebeplerden dolayı Sophie'ye büyü yaparak yaşlandırır. Sophie'de dükkanda duramayacağını anladığı an dışarı çıkıp büyüyü bozmak için arayışa girer. İşte o zaman yürüyen şato ile tanışır.


Filmde de aynısı oluyor, aynı şekilde büyü sebebiyle yaşlanıyor ve yürüyen şatoya sığınıyor.
Buradan sonra spoiler olacağı için filmi izlemeyenler okumadan geçsin derim.
Ama ufak bir öneri yapacak olursam kitabı okuyup filmi izleyin ama ben okumayı düşünmüyorum derseniz o zaman filmi izlemelisiniz^^


Resimler^^



Bu kısımda Howl ile tanışıyor Sophie, bu yüzden zaten yaşlanıyor.
Ama dolaylı yoldan Howl'un sebebi oluyor.



Çok çirkindi yaaa :D Film ilerledikçe birazcık gençleşiyordu, o zaman daha iyiydi. :D


Rengarenkli Howl :)



Ben filmdeki korkuluğu daha çok sevdim ki sevilmeyecek gibi değildi.
Kitapta da başka sebepleri vardı ama buradaki farklıydı işte.


Ve ateşimiz, şatoyu yürüten Calcifer.
Ne kadar aksi bir ateş olsa da Sophie'nin en iyi arkadaşı oldu bence.
Filmde o odunları kendine çekmesi yok mu bayıldımmm :D



Ve Michael. Howl'un sağ kolu ve yardımcısı^^
Neden filmdeki Michael kitaptaki gibi değildi anlamadım, olsaydı ne güzel olurdu. Sonuçta kitapta baya etkili olmuştu olaylara. :)


Ve Howl'un neden böyle olduğuna anlam veremedim. Tamam kitapta başka durumlar vardı ama ne bileyim bu da olmamıştı sanki. Ben bu halini çok sevemedim açıkçası.






Gifler^^



Kitapta büyük abla mevzusu olsa da filmde çirkin olma mevzusu vardı. Bence çokta gerek yoktu bu çirkinlik mevzusuna. Acaba o yüzden mi yaşlı hali daha çok çirkindi. :D





Animeleri bu yüzden çok seviyorum, rengarenk^^






Bu sahne çok iyiydi yaaa :D


Kız Sophie çok badireler atlattın ama en kıyak adamı da kaptın, hadi yine iyisin. :D
Filmdeki en sevdiğim şeyde Sophie'nin geceleri genç haline dönmesi ve bunu Howl'un görmesiydi. 
Kitapta Howl en sonunda Sophie'ye diyor ki ben her şeyin farkındaydım, sürekli dışarı çıkmamın sebebi senin büyünü bozacak bir şeyler bulmaktı.
Ama filmde kraliçenin Howl'un teslim olmasını istemesiyle işler karışıyor ve Sophie'yi geçtim kadın resmen ülkeye savaş açmıştı. Ama kitapta mesela burada geçen o kraliçe büyücü oluyor ve o da çöl cadısının büyüsünden zarar görüyor.
Kısacası bunlar çok karışık. :D



Yeni yürüyen şato çooook güzel değil miydi??


Harika bir başyapıt diyebiliriz, o çizimler ki bu mevzuları bilenler Hayao Miyazaki'nin en son ki yapay zekayı çok tercih etmediği, karşı geldiğini söylediğini okumuştum. Haklıda. Düşünsenize o kadar emek vererek ne filmler yapılıyor ama yapay zeka iki dakikada çizimi eline veriyor.
Haklı adam.
Yine de eserleri çok güzel, hepsini inşallah izlemek istiyorum. :)






Bir yorum daha böylece biter, başka yorumlarda görüşmek üzere^^
Sevgiyle kalın^^











27 Haziran 2025 Cuma

Revista//Gamze Çelik Kitap Yorumu^^

 Herkese selam^^
Size bol entrikalı, bol kaoslu, eğlenceli ve romantik bir kitapla karşınızdayım. Ayrıca harika, tatlı ve bir o kadar sinir krizleri geçirten bir kitaptı.
Keşke 30 Olsam, Şeytan Marka Giyer filmlerini seviyorsanız buna bayılacaksınız!!
İlk çıktığı an işte kitap budur dedim, okumalıyım bunu dedim. Çünkü kitabımız dergide geçiyor. Tabii ki bir dergi falan dendi mi kaos, rekabet, arkadan iş çevirmeler falan bolca oluyor. Bunda da onlar oldu işte.
Bayıldım kitaba, tabii bazı kısımlar beni benden aldı, o son neydi derken kitapta bitti zaten ve heyecanla ikinci kitabın yolunu gözlemeye başladım. 


Moda dünyasının en prestijli dergisi Revista’nın göz alıcı kapaklarının perde arkasında ihanet, entrika ve güç savaşlarıyla dolu karanlık bir oyun dönüyor.
Feris Doğan, yıllardır emek verdiği derginin genel yayın yönetmeni olacağına inanırken her şeyin kontrolünde olduğunu sanıyordur.  Ta ki derginin kuruluş yıldönümü partisinde, hayalini kurduğu koltuğun başkasına verildiğini öğrenene kadar…
Güvendiği insanların sırt çevirdiği, çarpık ilişkiler ve skandallarla sarsılan bu dünyada, Feris yalnızca iş hayatında değil, kalbinin derinliklerinde de sarsıcı bir mücadelenin içine çekilir fakat her sırrın bir sonu, her oyunun bir bedeli vardır.
Feris kendini güç savaşının içinde bulduğunda bir gerçekle yüzleşecektir: Güven en büyük lüks, aşk ise en tehlikeli tuzaktır.
Revista’da kural nettir: Ya manşetlere zaferini yazarsın ya da yenilginin haberini okursun.


Feris yıllarca emek verdiği dergide artık yayın yönetmeni olacağını inandığı bir gün koltuğunun başkasına gitmesinden sonra bütün ümitleri tükenir ama bu koltuk için savaşmak zorundadır.
Revista için elinden geleni yapmaya çalışan Feris'i zorlu zamanlar beklemektedir.
Kitapta Feris'e o kadar çok hak verdiğim yerler oldu ki, ben olsam neler yapmazdım dedim. Mesela çıkardım dergiden o sinirle ve gururla ama Feris tam tersi yapıyor ve koltuğu için savaşmak istiyor.
En iyisini yapıyor çünkü neler neler oluyor.
Tabii bazı yaptıklarına sinir oldum, çok fazla kibirli ve o kibir başını baya yakacak gibi. Ve şu inadı. Yani mevzu ortaya çıktıktan sonra birilerinin mevzuyu hemen kabul etmesi olmadı, azıcık sürünmesi lazımdı asdfghjk
Başarı konusunda kendisinden örnek almak lazım cidden.
Son kısımda yaptığını ne yazık ki mantıklı buldum, aksini yapmazdı Feris zaten, bakalım devamında neler olacak merak ediyorum.


Mayıs ve Nesli.
Editör ve sosyal medya müdürü. İkiside Feris'in yakın arkadaşlarından. Dergide ne olursa olsun hemen toplanıp dedikodu yapan o grup. Nesli ne kadar sakin ve mantıklı düşünsede Mayıs tam askine aklı bir karış havada. Aklı fikri flörtte olan Mayıs Feris'in ilişkileri hakkında da çok fazla söz sahibi oluyordur.
Nesli'nin gruba dahil olması çok farklı oldu ama güzel oldu. Böyle beklemiyordum açıkçası, aynı Feris kadar başka çok fazla önyargılı olduk ama neler oldu neler.
Sonrasında Mayıs, kadın resmen izlediğimi yabancı filmlerde o hoppa kızın ta kendisi.
Yabancı bir kitap okusam, yaptıkları ve söylediklerini garipsemem ama bu flört mevzusu ne yazık ki garip geldi. Yani bu kadar olacağını düşünmemiştim. Yani kitap Türk yazardan ve mekanlar Türkiye'de olsa da kitabın içeri tam bir yabancı gibi geldi bana. Ama biz görmesekte belki de bizim ülkemizde de aynıları oluyordur, bilemeyiz ki. :D Yine de garipsedim işte. :D Ve bakalım Mayıs'ın aklını çelecek kişi kim olacak, merakla bekliyorum. ;)
Tabii ikinci kitapta Nesli'ninde olayları var, onlarıda ayrıca okuyacak gibiyiz. Burada sadece Feris vardı, o kitapta bir kaç karakteri daha ayrıca okuyacak gibiyiz.


Kitapta iki erkek var, ikisinide yazmak istemiyorum çünkü spoiler olur. Sadece biri var ki evlere şenlik. İşte bu kısımda Mayıs'ın bu adamı övmesi çok yerinde bir olaydı. :D Diğer içinde çok haklıydı ama. Tam bir kaşık suda boğmalık adamdı. -_-
Kitabın son kısmında bazı şeyler oldu, burada Feris'e çok kızdım. Adam gibi açıklasa ya, bir de akıllı ve mantıklı geçinen biri diyeceğiz. :D Burada aklı uzaya uçtu, işte kitaplarda karakterleri böyle yazmaların ayrıca sinir oluyorum. O mevzu başka devam edebilirdi, ne öyle bıraktılar. :D Neyse, okuyanlar anladı beni bence. ;)
Feris'in yerini almak isteyen kişi ve diğerleri. Cansel'e aşırı kıl oldum. Feris o kadar haklı ki kitabın içine girip hepsini şöyle bir sirkelemek istedim. :D
Umarım kitabın devamında bizi sinir etmez. -_- Ki kesin edecek gibi. -_-


Spoiler olur diye çok detay vermek istemedim. Yukarıda da dediğim gibi eğlenceli kısımlarda vardı. Mesela bir taksi olayı, o kadar iyiydi ki hak etti birileri. :D
Yazarın okuduğum ilk kitabı, kalemiyle ilk defa tanıştım. Ne yazık ki ne kadar beğensem de bazı yerlerde sürekli tekrar etmesi ki bunu ilerleyen sayfalardan çok hemen alt satırda olması sıkıntıydı. Mesela Feris bir yerde işiyle ilgili yaptığı şeyi söylüyor, birkaç paragraf geçiyor ayını şeyi bir daha söylüyor. İşte bunlar birkaç kez tekrarlandı. Bu mevzuları editörler ya da son okuma yapanlar karışmıyor mu acaba çok merak ettim. İnşallah yazar bunlara dikkat ederde devamında böyle hatalar olmaz. Bir de Feris inşallah kibrinden dolayı başı fazla yanmaz. :D


Ben bu tarza bayılıyorum, Türk yazarın yazması ise bence artı puan. O yüzden hatalarıyla falan çok sevdim ben ve devamını çooook merak ediyorum. Hatta dedim bir yerde yayımlanıyorsa gidip okuyayım ama yoktu.
Artık kısa zamanda çıkması için dua edeceğiz, edeceğim. :)
Kitabımız hızlı okunuyor, bir oturuşta bitebilir bile ama benim öyle yeteneklerim yok. :D
Ve kitabımızda yetişkin içerik yok, gönül rahatlığıyla okuyabilirsiniz. :)





Kitaba Puanım 5/4^^




Alıntılar^^


"Zor olacak," dedim kırılgan bir sesle. "İnsanların söylediklerini duymazlıktan gelmek, onların yargılarına karşı durmak..."


*****


Gözlerini kıstı ve nazikçe, "Ben her zaman centilmenim," dedi.
"Yalnızca sen o tarafımla tanışmadın. Henüz."


*****


Telefon ekranını kapadığımda Hazar'ın gözlerindeki hayal kırıklığımı gördüm. O bakışlarda düşüncelerinin yansıması vardı. Konuşmadı ama sessizliği, en yüksek çığlıktan bile daha keskindi.






Bir kitabın daha yorumu biter, diğer yorumlarda görüşmek üzere^^
Sevgiyle kalın^^





Buralarda da varım^^













Haziran Ayında Okuduğum İlginç ve Kötü Kitaplar^^

 Selamlar^^
Geçen aylarda az kitap okuduğum için kitaplar konusunda seçiciydim ve güzel kitaplar okudum ama bu ay çok fazla okuduğum için(Diğer aylara göre çok okuduğumdan) kötü kitaplar okudum ne yazık ki.
Yani çok kötü diyemem ama okurken çok fazla göz devirdiğim, burada yorum bile yazmaya gerek görmediğim için ben de üçünü birden burada birleştirmek istedim. Hem yeni hem de farklı bir yazı oluyor. :)


Bitiş Çizgisi 5/3
İlk olarak çok övülen bir kitabın yorumuyla geleceğim. O kadar çok övüldü ki dedim ki kesin çok güzel ama o neydi ya?? :D Hiç beğenmedim, yani bir kere böyle ahım şahım bir olayı yok.


Kadın karakterin yaşadıkları o kadar zor olmasına rağmen birkaç çalışmadan ve destekten sonra hemen düzelmesi güldürdü beni açıkçası. Hiçbir psikolojik rahatsızlık hemen geçmez, geçmiş gözükebilir ama hiçbir zaman geçmez, her an patlak verir neye uğradığını şaşırırsın ve öyle birkaç günde, bir tane erkek buldun diye eskiye dönemezsin. Nereden biliyorsun diye sormayın. :/
Buraya aşırı takıldım.
Onun dışında ilişkileri aşırı saçmaydı. Yıllar sonra geliyor, pat diye adamı daha yeni tanıyor ve aşık oluyor, o da yani öyle hoşlanma değil direkt başka işleri düşünüyorlar.
Sonrasında erkek karekterin kadına sürekli kızımlı konuşması beni deli etti. Hiçç sevmiyorum inanın. O ne öyle, sevgilin mi kızın mı(tövbe). 😤
Kısa olupta daha anlamlı kitaplar okudum ben, bu hiç anlamlı değil. Boşuna para vermeyin.
Ama kitapta geçen bir-iki karakter var, shipledim gitti. Onlar olursa ve çevrilirse okurum. :D Ama almam ;)



Asil Aşk 5/3
İkinci kitabımız ilk kitaptan daha beterdi. Neyse ki ucuza aldım, fazla para verseydim çooook üzülürdüm. Kitabımız kraliyet ve iskoçyada geçiyor diye baya yükselmiştim ama ne kadar emek ve ağaç gitse de cidden çöp yani. 


Ablası İskoçya prensesiyle evlenmek üzeredir ve bir şekilde olaylar olur ve kendisini İskoçya'da bulur. İşte kitabın saçmalığı burada başlıyor. Kızımız sürekli bir ergen havasında. Yani ablası diyor bak burası senin bildiğin yerlerden değil, ona göre davran ama sanki mahallesinde kavgalı oldukları komşusu. Kraliçeye resmen kafa tutuyor.
Yani ergen bir karakter yazmak istemiş yazar ama batırmış, cidden kağıtlara, verilen emeğe yazık.
Kim bu kitabı bulup çıkarmak istemiş çok merak ettim.
Bir de kim kimle beraber belli değil. Yazar ne yazacağını şaşırmış, aynı cinse mi aşık olsunlar yoksa yengesine mi bilememiş. Az daha yabancı Aşk-ı Memnu vakası yaşanacaktı. Neyse ki kızın aklı başındaydı.
Boşuna zaman kaybı, almayın. Bitiş Çizgisi kitabının yine gideri vardı, saçma ergen karakterler yoktu. Yani sayfa sayısı az diye devam ettim yoksa devam etmezdim. :D



Katil Kalpler Şehri 5/3
Şu anki okuduğum kitap kötü değildi ama iyide değildi. Yani bir kere konu bir garipti. Tamam intikam yemini etmiş bir karakter var ama ilk önce bir araştır kardeşim. Hemen inanmış kafada bitirmiş işleri.
Sonrasından sürekli herkesin ruh halinin ya da karakterin iyi mi kötü mü olduğunu anlamamız daha da garipti.
Bir anda kız çok iyiyken, bir anda çok değişik biri oluyordu. Tamam deli bir karakter yazmak istemiş ama bu olmuş mu ya? Hele o son.


*Bu kitabı diğerleri gibi çekmemişim, bunu ekledim*

Kitabımız bu. Yazarın ikinci kitabı anladığım kadarıyla, yazarın mesleği de kitap yazmaya uygun ama neden böyle bir kitap ve neden öyle bir son.
O sonda çok şaşırdım ve o kadar editörden çıkma kitap bu kadar hataya yer verilmemeliydi.
Son kısma o kadar sinir oldum ki bir an kitabı fırlatcaktım.
Devam kitabı için çok heyecanlı değilim açıkçası ama merak ettiğim şeyler olacak.
Bu arada kızın karşısındakini suçlarken kendisinin sütten çıkmış ak kaşık gibi davranması beni aşırı sinirlendirdi.
Akıcı olmasaydı ve sonunu merak etmeseydim bırakırdım.
Bakın diğer kitaplar kadar kötü değildi, en azından merak ettirdi kendini. Ama olayların gidişatı, yaşananların saçmalığı ne yazık ki kitabı çokta beğenmeme neden oldu.




Detaylı yorum yapmaktansa böyle kısa kısa ve neden sevmediğimi anlatmak istedim.
Güzelde oldu sanki. :) Ve dikkat ettiyseniz ne kadar sevmesem de üç puandan aşağı puan veremedim, çünkü emek arkadaşlar ve ağaçlar...





Başka yorumlarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^
Ve güzel kitaplar okuyun^^




Buralarda da varım^^







17 Haziran 2025 Salı

Sonsuz Sevgilerimle//Julia Quinn Kitap Yorumu^^

 Herkese selam^^
Uzun zamandır Julia Quinn okumuyordum, normalde Bridgerton serisini Colin ve Pen'de bırakmak istiyordum ama Eloise'in kitabını alınca onu da okuyayım dedim.
Yazarın kitapları bir garip, birkaç kitabı çoooook güzelken, bazısı hiç güzel değildi. Neden böyle anlamadım. Sanki her kitabı başka biri yazıyor gibi. Konular güzel, bir beklenti içine giriyoruz, sonra fos çıkıyor. O yüzden okuyacağım her yeni kitabına beklentisiz başlıyorum. Bu da o kitaplardan oldu, iyi ki öyle olmuş. Beklentim çok yüksek olsaydı kesin hayal kırıklığı yaşardım. Gerçi yaşadığım şeyler oldu ama en azından diğer kitapları kadar kötü değildi.
Eloise Bridgerton serisinden herkes tanıyordur. Böyle ilginç başlangıç tam onu simgeliyor ama sonradan yaptıkları çokta kendisi gibi değildi ya da biz dizideki Eloise'i kitaptakiyle çok kıyaslıyoruz. Bilemedim.


Sör Phillip, Eloise Bridgerton'ın evde kaldığını biliyordu ve evlilik teklifini kabul edecek kadar sıradan, daha da önemlisi çaresiz olduğunu düşünmüştü. Ve fena halde yanılıyordu. Bu güzel kadın kapısında belirip nefes almadan konuşmaya başladığında tek istediği onu öpmekti.
Bu Sör Phillip denen adam onun çıldırdığını mı sanıyordu? Eloise Bridgerton daha önce karşılaşmadığı bir adamla evlenemezdi! Ancak tekrar düşündü... ve merak etmeye başladı... Öyle ki gecenin bir yarısı bir araba kiralayıp hayalindeki kusursuz erkeğe gidecek kadar. Ve fena halde yanıldı. Hayalindeki adam bu kadar sevimsiz ve kaba değildi. Elbette Phillip yakışıklıydı ama Londra'daki centilmenlerden farklı olarak iri yarı, sert ve bakımsızdı aynı zamanda. Ne var ki gülümsediğinde... ve onu öptüğünde... kendinden geçiyor ve düşünmeden edemiyordu: Phillip gerçekten onun için mükemmel erkek olabilir miydi?

Eloise Pen ve Colin'in evliliklerinden sonra kendini bir boşlukta bulur. Pen'in de kendisi gibi evlenmeyeceğini düşünürken Colin ile olan aşk evlilikleri onunda tek kalmasının sorun olacağını düşünür. Herkese mektup yazmayı seven Eloise uzak kuzeni vefat edince onun eşine bir taziye mektubu gönderir. O günden sonra sürekli mektuplaşan Eloise az çok karşısındaki adamı tanır. Bir seneye yakın mektuplaştıktan sonra Sör Phillip ona evlenme teklifi edince şok olur ve cevap vermez. Ta ki yalnızlığının çaresini Sör Phillip'te bulana kadar.
Burada o kadar fevri davranıyor ki Eloise gibi bir karakteri vurdum duymaz, ailesini düşünmeyen biri olarak yazmış ki yazar şok olduk. Eloise gerçekten bu kadar pervasız davranacak bir karakter değil. Bir de tanımadığı bir adamın evlilik teklifini kabul etmesi, çocukların yaptıklarına tamam deyip geçmesi. Bence yazar konu buluyor ama yazamıyor arkadaş.



Sör Phillip mutsuz evlilikten sonra iki çocuğu ile bekar kalınca ne yapacağını bilemez. Bir yandan iyi baba olmak isterken çocuklarının yaptıklarına katlanamaz ve bakıcıya bırakır. Hiç tanımadığı bir kadından mektup alınca ve cevap verince onunla bir seneye yakın yazışır.
Çocuklarına artık bir anne bulma umuduyla Eloise evlenme teklifi edince cevap alamaz ama hiç ummadığı bir anda kapısından görünce çok şaşırır.
Phillip karakterini sevdim mi sevmedim mi bilemedim.
Evet adam ona eşlik yapmayan karısını aldatmak istemez, bunu düşünmez bile ama sürekli işte ben bu zamandır kadın yüzü görmedim mevzusuna girmesinden sıkıldım.
Anladık, uzuuuuuun bir zaman kadın görmedin, hep sadık kaldın ama yeter cidden.
Ve Eloise ile evlenmeye ikna etme çabaları sdfghjkl
Şaka gibi. Ve baba olma mevzusu. Burası cidden kalp kırıcıydı. Birine benzememek isterken az daha onun gibi olacak olması üzücü.
Yine de diğer mevzusuya bu kadar değinmeseydi iyiydi. ;)


Olaylar Bridgerton malikanesinin çok uzağında geçtiği için çok fazla aileyi göremiyoruz ama bazı şeyler yüzünden Eloise'in bütün erkek kardeşleri Phillip'in evine giderler. O kısımlar resmen kitaba renk katmıştı. :D Colin'i bile okumak çok eğlenceli geldi. Dizideki Colin'e nalet. :D Kitaptaki Colin'i kimse oynayamaz. :(
Benedict ve Anthony'de ayrıca çok iyilerdi, diyorum ya kitaba renk katmışlardı resmen.
O kısımlar olmasa bir tık sıkıcı olabilirdi.
Phillip'in evindeki hizmetliler çok komikti, hizmetli ama ev sahibinden daha iyi ev sahibi konumundalardı. :D
Çocuklara çok üzüldüm, yani yaşantıları iyi ama anne ve babasından sevgi görmemişler ve bu yüzden sonradan yaşadıkları kalbimi kırdı. Bir iki damla gözyaşı dökmüş olabilirim. :/


Kolay okuduğu için Julia Quinn kitaplarını seviyorum, hızlı okunmasa çekilecek gibi değil açıkçası. Ama hem bu seri hem de uslanmayıp sürekli şans vermem okumama neden oluyor.
Yine de konusunu güzel bulduğum Julia Quinn kitabı okurum mesela. Historical eh işte seviyorum ve ne zaman başka bir historical kitap okusam her zaman bir Julia Quinn kitabı değil dedirtiyor. Ne yapayım eh iştede yazsa kalemini seviyorum. :/ Çok sevdiğiniz historical kitaplarınızın isimlerini yorumlarda bekliyorum. :)
Bu kitapta tek garipsediğim Pen'den bahsetmemeleri. Tamam sırrını devam ettirmek istememiş olabilirler, yazarda devamından bu sırrı öğrenmesin istemiş olabilirler ama bir anda Pen'in yok oluşu hiç hoşuma gitmedi ki ben Eloise'in gerçeği öğrendiğinden nasıl tepki vereceğini çok merak etmiştim. Belki son kısımda spoiler olarak yazsaydın be yazar. Büyük ihtimalle devamından olmayacak ya da olacak bilemiyorum. :/ Ama en yakın arkadaşının neler yaptığını bilmesi ve nasıl tepki verdiğini okumak bizim hakkımızdı.

Devam eden kitaplardan merak ettiklerimden biride Francesca. İzleyenler bilir dizide içine etmişler karakterin ve çiftinin. Ve okuyan hayranlar isyan ediyordu, o yüzden merak ediyorum. Eğer konuları güzel olursa diğer kardeşlerinden okurum, bakalım. Benim işim belli olmaz. :)
Yorumumdan sonra okuyup okumamak size kalmış. Yine de okumak istiyorum ama hangisinden  başlasam derseniz ilk Yüreğe Söz Geçmiyor'dan başlamanızı öneririm. O kitap gerçekten güzeldi. Anthony ve Benedict'in kitapları eh işteydi ama Colin'in kitabı hepsinden çok iyiydi. O yüzden istediğiniz kitabı okuyabilirsiniz, bağlantı olarak sadece kardeşler var ve olaylara çok değinilmiyor. :)




Kitaba Puanım 5/4^^




Not: Evet kitabı eh işte beğendim ama bu puanı da hak etti. Diğerleri gibi üç buçuk versem bu seferde olmayacaktı. :D




Alıntılar^^



"Ama düşünmeden edemiyordum, bir kadın neden son çare olarak şeye başvurabilir... Mesela...bana."


*****


Erkekler. Hatalarını kabul etmeyi öğrendikleri gün, kadınlar gibi olacaklardı.


*****


"Düşünecek başka ne var ki?"
"Eşin," dedi Benedict kelimeyi vurgulayarak.
"Ah, eşim," dedi Colin ve başını salladı.






Diğer yazılarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^




Buralarda da varım^^