Kitaplar hakkında etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kitaplar hakkında etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Temmuz 2025 Salı

Bir Adım Arkanda//Mark Edwards Kitap Yorumu^^

 Selam^^
Bu sefer çok farklı bir kitapla geldim. Normalde ben ne gerilim ne de polisiye okuyan biriyim. Beni aşırı gerer ve psikolojik olarak çok tercih ettiğim bir tür değil ama yayınevinden okumak için gönderilince arada gerilim okumak lazım deyip kabul ettim. Yani psikolojik olarak beni çok germese inanın ben gerilim okuruyum. Okumam falan dedim ama bir türlü kitabı elimden bırakamadım. İkiz sürekli gelip, beni kitap okurken görünce yeter bırak şu kitabı ya da çok sevdin herhalde bırakamadın elinden deyip durdu.
Bir evet sevdim, iki kitap o kadar akıcıydı ve heyecanlıydı ki devamından neler olacak diye gerçekten çok merak ettim.


 Avrupa'yı trenle dolaşmaya karar veren Daniel ve Laura çifti için başta her şey bir rüya gibidir. Bu yolculuk, ilişkilerini daha da güçlendirecek, onlara unutamayacağı güzel anılar bırakacaktır. Ta ki yanlış trene binip yanlış durakta inene kadar... Geri dönüş yolunu aradıkları ormanın derinliklerinde şahit oldukları o korkunç olay, yalnızca tatillerini değil, tüm hayatlarını paramparça eder. Gerçek karanlık onları ele geçirmiştir. Evlerine bir şekilde geri dönmeyi başarırlar ama o geceden kimseye ama kimseye söz etmezler. Geçmişi arkalarında bırakmak ve tüm bu olanları bir an önce unutmak istiyorlardır. Oysaki geçmiş arkalarında kalmamıştır. Tüm o vahşet, kapının arkasına saklanmış bir hâlde, evlerinde onları beklemektedir. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. 

Karakter yorumlamamı ayrı ayrı yapmayı düşünmüyorum, buradan detaylı yorum yazarak devam edeceğim. 
Başlangıçta çiftimizi avrupa seyahatinden görüyoruz ve çok heyecanlılar. Bindikleri treni ne yazık Daniel yatılı vagon almadığı için işler karışıyor ve trenden atılıyorlar. Burası spoiler olur diye geçiyorum.
Gecenin bir vakti, her yer karanlık ve tek gidiş yerleri tren rayları. Bazı sebepler yüzünden ormanın içine girip, terk edilmiş bir ev ve çığlıkları duyunca cesaret edip bakmaya giderler ama o günden sonra hayatları eskisi gibi olmaz.
Buradan sonra gerçekten hayatları hiç önce ki gibi olmuyor, çünkü gördükleri şey çok hayatlarının her alanını etkileyecek türde ve bize bir yere kadar ne gördüklerini bilmiyoruz.
Bu kısmı çok merak ettim, Daniel bir şekilde kafasını toplasada Laura'nın çok kötü olması acaba ne gördü, oradan neden hiç bahsetmiyorlar ve neden bu haldeler?
Bu kısımlar gerçekten çok merak edilesiydi. Daniel ne kadar çabalasa da Laura'nın adım atmaması ve garip davranması daha da gerdi beni.


Kitabı hem birkaç karakterin gözünden okuyoruz ama en çok Daniel'in. Bir karakterin gözünden okumamız beni çok üzdü ve bir yerlerde, bizim bilmediğimiz, görmediğimiz şekilde bunların olduğuna çok eminim.
Yakınımızda çoluk, çocuk demeden öld*renleri görüyoruz, Allah bilir arka planda neler neler var. Benim bazı insanlar için ümidim hiç kalmadı, o tür insanlarından bunlar beklenir ki zaten olaylar ortaya çıktığından nereden geldiğini, neden böyle olduğunu anlıyoruz. 
Kısacası olma olasılığı çok yüksek olan şeyi yazmış yazar.

Genel olarak sevdim, yazdığım gibi çok heyecanlıydı ve belli bir yere kadar acaba karakterler hayal mi görüyor falan dedim. Genelde travma sonrası stres bozukluğu nedeniyle kafalar karışabilir dedim.
Peki öyle miydi? İşte onun cevabı kitapta, çünkü iki karakterlerimizin de çok farklı duygusal çöküntüsü vardı.
Birkaç karakter için çok üzüldüm, bir de en son öğrendiğim sırdan sonra o mevzu olmamalıydı. Karakterlerimizin en baştan beri sıkıntısı olaylara kendilerinin durup inanması.
O kısmı yazar daha farklı yazabilirdi mesela. Buralar çok fazla üstünde durulmamış gibi yazılmış geldi bana, basit kalmıştı. Bu yüzden sürekli gerilim okuyan okurlar için birazcık basit kaçabilir ama genel olarak heyecanlı olması onlarında ilgisini çekebilir tabii.


Kısa, hemen okunan ve akan bir kitaptı. İlk elime aldığımda hemen okumayı düşünmüyordum ama o sıra çay için abimleri beklerken baya bir okumuş oldum ve elimden bırakamadım.
Gerilim tarzı kitapları sevenlere öneriyorum ama beklentinizi çok yüksek tutmayın. Daha iyi gerilim kitapları okumuşsunuzdur, o yüzden çok beklentinizi karşılamaz ama kendini de okutur. ;)
Kitapta yetişkin içeriz azdı ama bazı durumlardan dolayı yetişkin içerik ibaresi konulmuş. Ona göre okumanızı tavsiye ederim. ;)



Kitaba Puanım 5/4^^



Alıntılar^^


Ama anlamayacakları bir şey vardı; kendimi bir denizde boğuluyor gibi hissediyordum ve tutunabileceğim tek şey Laura'ydı.


*****


"Gerçekten biraz dışarı çıkmalısın, Dan. Berbat görünüyorsun. Ayrıca biraz delirmiş gibi davranıyorsun. Bir şeyleri de unutuyorsun."
"Belki de öyleyim."
"Belki de, ne?"
"Deli."






Diğer yorumlarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^



8 Temmuz 2025 Salı

İrlanda&İskoçya Temalı Kitaplar ve Filmler//Blogları Canlandırma Projesi Haziran Ayı^^

 Selamlar^^
BCP için Haziran ayı temamızın için İrlanda&İskoçya teması vardı(ben önermiş olabilirim +_+). İki ülkede Avrupa'da gitmek istediğim ülkelerdendir ama en çok İrlanda. En son karpuzun sembolü olan yere olan destekleri konusunda İrlanda benim gözümde dünyada en iyi ülke konumuna geldi. İskoçya ise etekleriyle meşhur ülke ve bunu kitap, film konusunda hiç çekinmeden gösteriyorlar. O da öyle dikkatimi çekiyor(komik) ama ülkelerin en güzel tarafı yemyeşil olmaları...


 İlk filmlerden bahsedeceğim, kitap çok yok çünkü. :)
Filmlerin tamamı İrlanda'da ya da İskoçya'da geçmiyor, ufacıkta olsa oralarda geçen filmler^^ Bunuda dipnot olarak düşeyim dedim. :)



Bu film İrlanda'yı en iyi şekilde gösteren filmdi. İrlanda Rüyası ismi.
Hem romantik, hem fantastik gibi gibi bir film. Öneririm. ;)



Bu filmi de baya severim.
Karakterlerimizin yolu bir şekilde İskoçya'ya gidiyorlar. Azıcıkta geçse o kadar güzeldi ki, bayıldımmm
Filmde çok güzel bu arada. ;)



Yıllar önce izlediğim güzel filmlerden biri.
Yine ülkenin güzelliklerini biz gösteren filmlerden. Zaten bu ülkelerde çekip göstermemek ayıp olurdu yaa. :)



Bu film serisini izlemiştim ama ilk filmde tatile gittikleri yerin İrlanda olduğunu bilmiyordum. :)
Bu filmin Gurur ve Önyargı uyarlaması olması kalbimi kırsa da yine de güzel film. :)




Hyun Bin'in Crash Landing On You dizide bu ülkelerde geçiyor sanıyordum ama o İsviçre'de geçiyormuş. Yine de öneririm. ;)




Kitaplarda aklıma gelenleri yazacağım. :)
Genelde Historical kitaplar İskoçya'da geçiyor ve seveni çok. Hatta iskoç etekleri giyen erkek figürleri kapakları süslüyor. :D Hemen birkaç örnek. :D



Neden etekleri tam anlamıyla göstermemişler yaa :D
Hiçbirini okumadım bu arada, çok okumam zaten ama eskidende İskoç kitaplarını okumadım diye hatırlıyorum. :D




Bu kitabı da okumadım ama Francesca'nın İskoçya'ya gelin gittiğini biliyorum. :D
Tabii dizide umarım yapmak istediklerinden vazgeçerler, iğrenç dizi ekibi. -_-




Bu kitabı okuyun!!!
Hem çok güzeldi hem de kendileri İrlanda'da geçiyor.
Filmler gibi olmasa da okuduğumda resmen gözümde canlandı İrlanda <3




Bu kitabı hiççç sevmemiş olsam da hem İskoçya'da geçiyor hem de karakterler etek giyiyor asdfghjk Hatta İskoçya kraliyetinde geçiyor, o da güzeldi ama yazar hiççç güzel yazmamıştı.





Okuduğum ya da aklıma gelenler böyleydi.
Sizin okuduğunuz ya da izlediğiniz film-dizi ya da kitap varda isim beklerim^^
Filmler romantik ya da romcom olursa sevinirim. :D Bu benim isteğim ama siz başka önerilerde bulunun. :)





Temmuz ayı temamız Ağaç, Orman, Deniz ve Çocuk. 
Her zaman bekleriz, diğer BCP yazılarım için tık tık^^





Diğer yazılarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^






17 Haziran 2025 Salı

Sonsuz Sevgilerimle//Julia Quinn Kitap Yorumu^^

 Herkese selam^^
Uzun zamandır Julia Quinn okumuyordum, normalde Bridgerton serisini Colin ve Pen'de bırakmak istiyordum ama Eloise'in kitabını alınca onu da okuyayım dedim.
Yazarın kitapları bir garip, birkaç kitabı çoooook güzelken, bazısı hiç güzel değildi. Neden böyle anlamadım. Sanki her kitabı başka biri yazıyor gibi. Konular güzel, bir beklenti içine giriyoruz, sonra fos çıkıyor. O yüzden okuyacağım her yeni kitabına beklentisiz başlıyorum. Bu da o kitaplardan oldu, iyi ki öyle olmuş. Beklentim çok yüksek olsaydı kesin hayal kırıklığı yaşardım. Gerçi yaşadığım şeyler oldu ama en azından diğer kitapları kadar kötü değildi.
Eloise Bridgerton serisinden herkes tanıyordur. Böyle ilginç başlangıç tam onu simgeliyor ama sonradan yaptıkları çokta kendisi gibi değildi ya da biz dizideki Eloise'i kitaptakiyle çok kıyaslıyoruz. Bilemedim.


Sör Phillip, Eloise Bridgerton'ın evde kaldığını biliyordu ve evlilik teklifini kabul edecek kadar sıradan, daha da önemlisi çaresiz olduğunu düşünmüştü. Ve fena halde yanılıyordu. Bu güzel kadın kapısında belirip nefes almadan konuşmaya başladığında tek istediği onu öpmekti.
Bu Sör Phillip denen adam onun çıldırdığını mı sanıyordu? Eloise Bridgerton daha önce karşılaşmadığı bir adamla evlenemezdi! Ancak tekrar düşündü... ve merak etmeye başladı... Öyle ki gecenin bir yarısı bir araba kiralayıp hayalindeki kusursuz erkeğe gidecek kadar. Ve fena halde yanıldı. Hayalindeki adam bu kadar sevimsiz ve kaba değildi. Elbette Phillip yakışıklıydı ama Londra'daki centilmenlerden farklı olarak iri yarı, sert ve bakımsızdı aynı zamanda. Ne var ki gülümsediğinde... ve onu öptüğünde... kendinden geçiyor ve düşünmeden edemiyordu: Phillip gerçekten onun için mükemmel erkek olabilir miydi?

Eloise Pen ve Colin'in evliliklerinden sonra kendini bir boşlukta bulur. Pen'in de kendisi gibi evlenmeyeceğini düşünürken Colin ile olan aşk evlilikleri onunda tek kalmasının sorun olacağını düşünür. Herkese mektup yazmayı seven Eloise uzak kuzeni vefat edince onun eşine bir taziye mektubu gönderir. O günden sonra sürekli mektuplaşan Eloise az çok karşısındaki adamı tanır. Bir seneye yakın mektuplaştıktan sonra Sör Phillip ona evlenme teklifi edince şok olur ve cevap vermez. Ta ki yalnızlığının çaresini Sör Phillip'te bulana kadar.
Burada o kadar fevri davranıyor ki Eloise gibi bir karakteri vurdum duymaz, ailesini düşünmeyen biri olarak yazmış ki yazar şok olduk. Eloise gerçekten bu kadar pervasız davranacak bir karakter değil. Bir de tanımadığı bir adamın evlilik teklifini kabul etmesi, çocukların yaptıklarına tamam deyip geçmesi. Bence yazar konu buluyor ama yazamıyor arkadaş.



Sör Phillip mutsuz evlilikten sonra iki çocuğu ile bekar kalınca ne yapacağını bilemez. Bir yandan iyi baba olmak isterken çocuklarının yaptıklarına katlanamaz ve bakıcıya bırakır. Hiç tanımadığı bir kadından mektup alınca ve cevap verince onunla bir seneye yakın yazışır.
Çocuklarına artık bir anne bulma umuduyla Eloise evlenme teklifi edince cevap alamaz ama hiç ummadığı bir anda kapısından görünce çok şaşırır.
Phillip karakterini sevdim mi sevmedim mi bilemedim.
Evet adam ona eşlik yapmayan karısını aldatmak istemez, bunu düşünmez bile ama sürekli işte ben bu zamandır kadın yüzü görmedim mevzusuna girmesinden sıkıldım.
Anladık, uzuuuuuun bir zaman kadın görmedin, hep sadık kaldın ama yeter cidden.
Ve Eloise ile evlenmeye ikna etme çabaları sdfghjkl
Şaka gibi. Ve baba olma mevzusu. Burası cidden kalp kırıcıydı. Birine benzememek isterken az daha onun gibi olacak olması üzücü.
Yine de diğer mevzusuya bu kadar değinmeseydi iyiydi. ;)


Olaylar Bridgerton malikanesinin çok uzağında geçtiği için çok fazla aileyi göremiyoruz ama bazı şeyler yüzünden Eloise'in bütün erkek kardeşleri Phillip'in evine giderler. O kısımlar resmen kitaba renk katmıştı. :D Colin'i bile okumak çok eğlenceli geldi. Dizideki Colin'e nalet. :D Kitaptaki Colin'i kimse oynayamaz. :(
Benedict ve Anthony'de ayrıca çok iyilerdi, diyorum ya kitaba renk katmışlardı resmen.
O kısımlar olmasa bir tık sıkıcı olabilirdi.
Phillip'in evindeki hizmetliler çok komikti, hizmetli ama ev sahibinden daha iyi ev sahibi konumundalardı. :D
Çocuklara çok üzüldüm, yani yaşantıları iyi ama anne ve babasından sevgi görmemişler ve bu yüzden sonradan yaşadıkları kalbimi kırdı. Bir iki damla gözyaşı dökmüş olabilirim. :/


Kolay okuduğu için Julia Quinn kitaplarını seviyorum, hızlı okunmasa çekilecek gibi değil açıkçası. Ama hem bu seri hem de uslanmayıp sürekli şans vermem okumama neden oluyor.
Yine de konusunu güzel bulduğum Julia Quinn kitabı okurum mesela. Historical eh işte seviyorum ve ne zaman başka bir historical kitap okusam her zaman bir Julia Quinn kitabı değil dedirtiyor. Ne yapayım eh iştede yazsa kalemini seviyorum. :/ Çok sevdiğiniz historical kitaplarınızın isimlerini yorumlarda bekliyorum. :)
Bu kitapta tek garipsediğim Pen'den bahsetmemeleri. Tamam sırrını devam ettirmek istememiş olabilirler, yazarda devamından bu sırrı öğrenmesin istemiş olabilirler ama bir anda Pen'in yok oluşu hiç hoşuma gitmedi ki ben Eloise'in gerçeği öğrendiğinden nasıl tepki vereceğini çok merak etmiştim. Belki son kısımda spoiler olarak yazsaydın be yazar. Büyük ihtimalle devamından olmayacak ya da olacak bilemiyorum. :/ Ama en yakın arkadaşının neler yaptığını bilmesi ve nasıl tepki verdiğini okumak bizim hakkımızdı.

Devam eden kitaplardan merak ettiklerimden biride Francesca. İzleyenler bilir dizide içine etmişler karakterin ve çiftinin. Ve okuyan hayranlar isyan ediyordu, o yüzden merak ediyorum. Eğer konuları güzel olursa diğer kardeşlerinden okurum, bakalım. Benim işim belli olmaz. :)
Yorumumdan sonra okuyup okumamak size kalmış. Yine de okumak istiyorum ama hangisinden  başlasam derseniz ilk Yüreğe Söz Geçmiyor'dan başlamanızı öneririm. O kitap gerçekten güzeldi. Anthony ve Benedict'in kitapları eh işteydi ama Colin'in kitabı hepsinden çok iyiydi. O yüzden istediğiniz kitabı okuyabilirsiniz, bağlantı olarak sadece kardeşler var ve olaylara çok değinilmiyor. :)




Kitaba Puanım 5/4^^




Not: Evet kitabı eh işte beğendim ama bu puanı da hak etti. Diğerleri gibi üç buçuk versem bu seferde olmayacaktı. :D




Alıntılar^^



"Ama düşünmeden edemiyordum, bir kadın neden son çare olarak şeye başvurabilir... Mesela...bana."


*****


Erkekler. Hatalarını kabul etmeyi öğrendikleri gün, kadınlar gibi olacaklardı.


*****


"Düşünecek başka ne var ki?"
"Eşin," dedi Benedict kelimeyi vurgulayarak.
"Ah, eşim," dedi Colin ve başını salladı.






Diğer yazılarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^




Buralarda da varım^^

















16 Haziran 2025 Pazartesi

Revelle//Lyssa Mia Smith Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Yine hem çok farklı hem de çok güzel bir kitabın yorumuyla geldim^^
Kitabı ilk gördüğümde dedim tam bir Caraval havası oalcak gibi ama çok farklıydı. BUrada gerçek zamanlı ülkeler, şehirler vardı mesela ama Caraval çok farklı bir evrendi. Ama bu kitabında ondan geri kalır yanı yok gibiydi.
İlk sayfalarda adapte olmam zor oldu tabii, çünkü bir sürü aile var ve o aileler içinde özel güçler var. Onları anlamak, konuya girmek zor oldu ama bence bu tarz okuduğum en iyi kitaplardan biriydi.
Ve en güzeli neydi biliyor musunuz?
Kitap tek kitap, her şey 500 küsurluk sayfayla bitiyor. Daha ne olsun??



Sihrin kaçak şampanya gibi aktığı, mücevherlerin her türlü fanteziyi gerçekleştirdiği Charmant Adası’na hoş geldiniz!
Adanın en ünlü sihirli ailelerinden Revelle’in fantastik gösterileri tehdit altındaydı. Adadaki tüm kuralları değiştiren içki yasağı, eğlence alanındaki becerileriyle bilinen Revelle ailesini zora sokarken zamanda yolculuk yapabilen Chronos ailesini zengin ve mevki sahibi yapmıştı. Ama Revelle gösterilerinin yıldızı Luxe, kimsenin haberdar olmadığı sihir gücünü de kullanarak bunu değiştirmeye kararlıydı.
Ailesine neler olduğunu öğrenmekten başka bir isteği olmayan yetim Jamison Port, adaya adım attığı andan itibaren oraya ait olduğunu hissetmeye başlamıştı. Kısa sürede Luxe’ün dikkatini çeken ve Revelle gösterisinin bir parçası olan Jamison, adanın geçmişine dair birçok kalbi kıracak karanlık bir sırrı da ortaya çıkarmak üzereydi.
 

Luxe doğduğundan beri ailesi ve akrabalarıyla beraber gösteriler yapmaktadırlar. Ama kendi ailelerinden üstün olan aile başkan olduktan sonra içki yasağı getirmiştir ve içki bulmak çok zordur.
Bu sebeple kendilerinin tarafında olan adamla iş birliği yapmak ister ama işler hiç ummadığı yere gidiyor.
Şimdi böyle yaza yaza diğer ailelerinin yeteneklerinden bahsedeceğim.
İlk olarak Luxe, kendisi gösterilerde insanları büyüleme yeteneği var ve eğer karşı taraf isteyerek elmas, değerli taş verirse o zaman o kişinin duygularını kontrol edebiliyorsun. Bu Revelle ailesinin yeteneği. Ama Luxe'un başka bir yeteneğe daha var. Onu okuyunca siz öğrenin derim. :)
Luxe annesi kaybettikten sonra dayısı, kuzenleri için her şeyi yapmayı göze almış bir karakter ama bir yerden sonra onarında desteğini alabilirsin, tek yapınca ne olacak? diye diye okudum. Gerçekten ailecek bir çıkış yolu bulunabilirdi. Bu kısımdaki inatçılığı ve son kısımda Jamison için söyledikleri aşırı kalp kırıcıydı.


Jamison. Yetimhanede büyüdükten sonra zor şartlar altında tanıdığı arkadaşlarıyla aile olmuştur. Anne ve babasından geriye sadece bir fotoğraf kalmıştır ve bu fotoğrafta arkadaşlarının memleketi olan Charmant adasında çekilmiştir.
Daha gittiği gün başına gelenler normalmiş gibi gözükse de aslında altında çok başka şeyler vardır.
İlk başına gelen olayı anlatıp bir ailenin daha yeteneğinden bahsedeyim.
Chronos ailesi geçmişe gidip gelebiliyor ama her yeteneğinin bir bedeli var. Zaman yolcusu yapan bu ailede gidip geldiğinde, gittiği süre kadar yaşlanıyor. İşte o ilk günde en yakın arkadaşından biri Chronos'dur ve onu büyük bir kazadan korur.
Jamison çok gözü kara bir karakterdi ve Luxe için yaptıkları gerçekten takdir edilesi. Ve sonradan çıkan gerçekler benim bile kalbimi kırdı.
Sonradan yaptıkları çok iyiydi. Yine de bir fevri işi işleri karıştırdı. Ona spoiler olmadan değinmeye çalışacağım. :D

Bir tane kötü karakterimiz var, isim verirsem spoiler olacağı için detay vermiyorum. Sadece yani baştan çok şüphelendim, sonra dedim var bir şeyler. Sonrasından bakıyorum başka şeyler oluyor iyi diyorum ama son kısımda şok oldum.
İnanın bu kadarını beklemiyordum.
Ve bu sebep yüzünden Luxe'un sürekli çıkmazda kalması böyle kanımı fokur fokur kaynattı sinirden. İnanın hissettim o çıkmazda kalmayı. İşte bu kısımlarda Luxe'a kızmış olsam da o yerde çok iyi anladım kendisini. 


Yazarın okuduğu ilk kitabı. Aileler ve yetenekleri yüzünden ilk yüz sayfada çoğu şeyi çok anlamadım açıkçası. Bunu da normal karşılıyorum. Sonradan bazı şeylerde çok beynimi yaktı ama genel olarak neyin ne olduğu anlıyoruz. :D 
Serinin tek kitap olması artı bir puandı. Tabii ne yazık ki bazı mevzuları eklemeseler olmaz. Ne gerek var yani, o karakteri eklemeseler olmazdı değil mi. Bu yüzden çok hoşlanmadım mesela.
Ama genel olarak sevdim, hatta genel bir okura hitap ediyor çünkü kitapta yetişkin sahne yok.
En sevdiğimmm :)


Bu tarz kitapları seviyorsanız öneririm. Dediğim gibi ne kadar çok fazla yetenek, aile vs olsa da güzel, farklı, ilginç bir kitaptı. En sevdiğim yetenek duyguları kontrol etme ve zihin okumaydı ama ne yazık ki onlarında bedelleri olduğu için kalsın. :D En çokta duyguları kontrol etme mevzusu. :)
Son çok fena bitti, böyle olmalı mıydı bilemedim. Devam edeceğini de sanmıyorum, artık biz hayal edeceğiz. :)




Kitaba Puanım 5/4^^



Alıntılar^^

Luxe Revelle benim kaderimdi. Bu gece yaşanan her şey beni bu ana getirmişti. Dejavu.


*****

Roger sıradan olaylardan büyük acılara kadar her şeyini paylaşabileceği birisine sahip olduğu için ne kadar da şanslıydı.


*****


Tüm hayatım boyunca sahip olduğum sihre, güce inanmıştım. Bizler rüyaları gerçek kılıyorduk.
Ama asla kendi rüyalarımız olmuyordu bunlar.


*****


Kanatlarını açıp dünyayı görmüşlerdi. Oysa ben bir kavanozun içindeki ateşböceğinden ibarettim. İzlenmesi eğlenceliydi ama yavaş yavaş boğuluyordu.


*****


Ve acı. Dudaklarının kenarlarındaki o gerginlik. Bitmek bilmeyen o fedakarlık yine başlamıştı.





Bir yorumda böylece biter, başka yazılarımda görüşmek üzere^^
Sevgiyle kalın^^





Buralarda da varım^^










23 Şubat 2025 Pazar

ikinci Bir Şans//Melissa Wiesner Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Efsane olan Keşke 30 Olsam filmini seven bu kitaba bayılır^^
Hani orada kızımız keşke büyüsem, otuz olsam diyor ya, burada da karakterimiz bir sene geri gitmek istiyorum diyor ve gidiyor.
Kitabımız bu temayı konu almış ve ben çok sevdim. Kitabı ikinci el almıştım, çok umudum yoktu ama merak ediyorum. Bir de kış bitmeden okumak istedim.
Kitap hem akıcı, hem de bazı şeylerin olması gerektiğini, buna karşı gelmememiz gerektiğini çok güzel anlatıyor. O kadar güzeldi ki bu ayın ilk beş puanını kapan kitabı oldu.
Bu sene çok eli açığım ben yaa, her sevdiğim kitaba beş puan veriyorum. :D


İkinci şansa inanır mısınız?
Peki ya bu ikinci şans, berbat geçirdiğiniz yılınızı yeniden yaşamanız için verilirse?
Cazibe, zekâ ve biraz da sihirle dolu bu unutulmaz hikâyede, şansı yaver gitmeyen bir kadına hayatını düzeltmek ve kötü geçen bir yılını yeniden yaşamak için ikinci bir şans verilir.
Sadie’nin hayatı aniden alt üst olmuştur. Bir anda işini, evini kaybetmiştir ve erkek arkadaşı tarafından terk edilmiştir. Hepsi de düşük çenesi yüzünden başına gelmiştir. Bir falcı ona bir dilek hakkı tanıyınca Sadie, berbat geçen yılını yeniden yaşamayı diler. İçten içe, sihrin hayatını düzelteceğine inanmasa da bir anlık istekle dileğini tutar, gözlerini açtığında… Hiçbir şey değişmemiştir. Tüm bunların üzerine o gece belki de şimdiye kadarki en aptalca şeyi yaparak kardeşinin en yakın arkadaşı Jacob`ı öpmüştür.
Sadie ertesi sabah uyandığında, eski dairesinde, eski erkek arkadaşıyla birliktedir ve eski patronu onu iş yerinde beklemektedir. Tarihi kontrol ettiğinde, geçen yılın 1 Ocak`ı olduğunu fark eder. Sadie ikinci şans yılını yaşarken ilişkisinde ve kariyerinde gözden kaçırdığı noktaları görmeye başlar. Ancak Jacob’la her karşılaştığında onun hiç gerçekleştiğini bilmediği öpüşmelerini düşünmeden edemez. Birdenbire Sadie, tek hatasının ikinci bir şans dilemek olup olmadığını sorgulamaya başlar.


Sadie çok kötü geçen bir yıldan sonra abisinin arkadaşının evinde sığıntı gibi yaşar ama artık bu durumdan sıkılmıştır. Eski patronu işine engel olduğundan bir kafede çalışan Sadie yılbaşı gecesi falcı kadından bir yıl geri gitmek ister ve isteği gerçekleşir.
Artık bir yıl geridedir ve eskiden yaptığı hataları bu sefer yapmamak için elinden geleni yapar, eskiden susmadığı şeylere susmak gibi.
Bu zamanla işine gelsede çevresindeki insanların birer birer çıkınca isteğini sorgular.
Bir de eski ev arkadaşı, yani abisinin arkadaşı Jacob’da sürekli karşısına çıkar ve kötü geçen yılının sonun gününde yaşadığı şeyi unutturmaz.
Sadie’nin yaşadıklarına çok üzüldüm. En büyük hayali olan pastaneyi açamaması, patronunun yaptıkları, ailesinin baskısı. Hele o ailesi. Oraya devamında gelicem.
Sonunda aslında olması gereken şeylerin olduğunu ama tekrardan yaşaması işleri karıştırır ama Sadie’nin farkına varması güzeldi ki herkes varırdı. Ama bence birazda iyi oldu, tamam kötü yılından çok daha kötüydü ama aslında bazı şeyleri ne kadar çok istesekte bize çokta hayırlı olmadığı ortaya çıkıyor.
Kısacası zorluklar yaşasada zor şekilde gerçekleri görmesi güzeldi, tabii bazen arkadaşı gibi kendisine kızdım, susmaması gereken yerler vardı, orada susmasaydı güzel olurdu ama onunda sebebi varmış onu öğrendik.


Şimdi esas erkek karakterimiz var ama yazarsam spoiler olacak. Yani Sadie onu seçmeli kesinlikle diyoruz. Yine de ilk kısımları okuyup, Sadie’nin bazı anıları okuyunca aslında bir şeyler akıllara geliyor. Bu tarz şeyleri seviyorum, o kadar tatlıydı ki. Okuyanlar beni anladı.
Zaten sonunda neler olduğu ortaya çıkıyor, dedim iyi tahmin etmişim aferin bana sdfghjkl
Şaka bir yana ilk erkeğin sevdiği kitaplara hayranım.
Kafedeki çalışanlarda çok tatlıydı ama yazar illa araya renkli şeyler sıkıştıracak ya sinir oluyorum. Yani ne gerek vardı abla?
Ama inadı ben orayı tam aksi okudum. :D

Diğer değinmem gereken şey Sadie’nin ailesi. Sadie’nin abisi okumuş, çok başarılı bir şirkette çalışıyordur ama Sadie okul okumamış ve ailesinin istemediği iş yapmaktadır. Bu da onları çok sinir ediyor, Sadie’de sırf onları memnun etmek için elinden geleni yapıyor ama gelin görün ki bir türlü memnun olmuyorlar.
Yani şu anne baba karşımda olsa inanın tekme tokat girişecektim. Bir de okumuşlar kendileri, hatta Sadie’nin erkek arkadaşını bile sırf özel bir şirkette, güzel bir mevkide diye çok seviyorlar.
O kadar kıl oldum ki o aileye ve Sadie’nin bazen susmasına aşırı sinir olduğum doğrudur.
Ama abisini çok sevdim, acaba kitabı var mıdır? Son kısımda büyük adilik yaptı tabii(Sadie azıcık hak etti ama) yine de onu yapmayacaktı sdfghjk


Yazarın kalemini sevdim, akıcıydı ve değindiği konular hayatın gerçekleriydi. Yukarıda dediğim gibi ikinci şansı çok hoşuna gitmesede bazı şeylerin ortaya çıktı, o kısımlarda yine içimin yağları eridi. İyi oldu, her ne kadar Sadie için iyi olmasa da bazı şeyler olması gerekiyordu.
Yazar zaten başta uyarı yapmış, buna dikkat ederek okuyun demiş. Resmen bütün çalışanların maruz kaldığı ve bir türlü kanıtlayamadığı için sıkıntılar çektiği mevzular.
Gerçekte bazen sonuç böyle olmasa da bence kitapta olması ve sonuca zorda olsa bağlanması içleri ferahlatıyor.
Üsttü kapalı anlatmaya çalışıyorum bunu, okuyun öyle öğrenin diye. :/
Kendini bulma, hayatının getirdiklerini bir şekilde kendi lehine çevirme ve hayatın sunduğu fırsatları bir şekilde görüp kabullenmesi çok güzeldi.
Aşk konusunda çok detaylı değildi, yani böyle çiftimizi çok okuyamadık ama normalde bu bana çok batardı ama bu sefer olmadı, çünkü olması gereken yerlerde çok tatlış şeyler oldu.


Sadie’nin yaşadığı bazı anlarında ağladım, o kadar çok üzüldüm ki ona, ne kadar karakterde olsa yine de kalbe dokunuyor. Belki de o yüzden kitaba tam puan vermişimdir.
Beni etkileyen, anlamlı bir kitaptı benim için. Yeni yılda, yeni kararlar için ya da bizim için zor ama gelecekte aslında bizim için hayırlı olduğunu anlamamız için sabretmemizi gösteren bir kitaptı.
Bu yüzden okumanızı isterim. Şu anlık öneripte, okuyanlardan güzel yorumlar aldım. :)
Bu yüzden tekrar tekrar öneririm. :)
Bu arada yazarın devam kitaplarını okumak isterim ve kapak tasarımı çok güzel olan bir kitaptı^^




Kitaba Puanım 5/5^^




Alıntılar^^


Kimseye anlatamayacağım tek bir şey vardı. Ve o anda bunu bilmek beni çok yalnız hissettirmişti.


*****


Sesimdeki çaresizliği duyabiliyordum. Lütfen evet deyin. Lütfen çaba gösterin çünkü bu benim için çok önemli.


*****


"Uzanıp onu elde edecek cesareti hiç bulamadım."
"Neden?"
"Sanırım umuda tutunmak, deneyip başarısız olmaktan daha kolay geldi."



*****


Oysa gerçekten ihtiyacım olan şey tam önümde duruyordu. Eğer geri dönebilseydim her şeyi farklı yapardım.



*****


"Oyun parkındaki çocuklar ve iş yerindeki insanlar için ve tabii ki kendisi için de dik duran o kız... Nereye gitti bilmiyorum ama o gitti."







Diğer yorumlarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^




Buralarda da varım^^
















22 Şubat 2025 Cumartesi

Efsane//Lauren Asher Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Yılın kötü kitabını da okuduğumuza göre okuma savaşları başlasın!!!:D 
Evet çok merak ettiğim, okumak için heyecanlandığım kitaplardan biriydi kendisi. Evet Son Aşkım kitabıda düşük puan aldı ama o hayal kırıklığı oldu, kötü değildi ama bu kötüydü. :D
Yazarın diğer serisini okudum, Dreamland Milyarderleri. O seriyi severim, oradaki konular, işleyiş vs sebebiyle bu kitabı çok merak etmiştim, hatta daha yeni aldım sayılır ve hemen okudum.
Ama işte gelin görün ki beklentim yerlerde, yerlerdeeeee :D
Kitabın konusu Formüla 1 ve bu yüzden beklentim daha da artmıştı. Beklenmedik Koşullar kitabında da çok geçmişti ve yazar öyle bir anlatmıştı ki dedim tamam çok güzel yazmıştır.
Evet o kısımları güzel yazmış ama işte geri kalanlar kötü. Yani başka bir şey daha diyeceğim ama ortada bir emek var değil mi. O yüzden fazla ileri gidemeyeceğim. :/ :D


Maya
Noah Slade çiçeği burnunda bir Fomula 1 efsanesiydi.
Dikkatli. Ulaşılmaz. Pistte ve pist dışında acımasız.
Etrafına aşılmaz duvarlar örmüş bir adamdı.
Ve abimin yeni takım arkadaşıydı.
Hayatımda kötü adam kılığındaki bir prensten çok daha fazlasına ihtiyacım vardı.
Ben mutlu son arzusu duyarken o kendi sonunu getirmek istiyordu.

Noah
Maya Alatorre benim için yasak bir kadındı.
Uzak durmam gereken hırslı bir YouTuber’dı.
Kurdeleye sarılıp kapıma bırakılmış bir kaostu.
Birlikteyken, patlaması tek bir yanlış harekete bakan saatli bir bomba gibiydik.
Düzeneği bozarak tutku ve acı içinde onunla birlikte patlamak istiyordum.
Çünkü şehvette ve savaşta her şey mübahtı.


Maya okulundan mezun olduktan sonra yeni anlaşma yaptığı şirketle tura çıkacak abisiyle dünyayı gezip, vlog çekmek ister. Abiside kendisine şans getirdiği inandığı için yanından bir dakika bile ayırmaz. Bu sırada çektiği vlogların yanında şöhreti çokta iyi olmayan Noah ile sürekli karşılaşır.
Abisi bile ondan uzak durmasını isterken sürekli ona çekilirken bulur.
Maya zeki bir karakterimiz, abisine olan desteğine hayran kaldım ama arkadaşlar bu kadar masum olduktan sonra gidip sektörün en kazanova adamına da çekilmezsin yani. Sürekli görünce ay bana bir şeyler oluyor deyip orada bayılıyor neredeyse sdfghjkl
Son kısımda hak verdim kendine, yani söylese işler karışacak ama işte olayda olmak zorunda.


Noah F1 yarışmacılarının en iyilerinden biridir. Babasının baskılarına rağmen iyi olmaya çalışan Noah sektörde başarısı kadar kadınlarla arasında da adı çok fazla ve sıkça geçer. Skandalları yokturdur ama yine de adı hiçte iyi anılmaz.
Rakip olarak gördüğü kişinin kendi ekibine katılmasını öğrendikten sonra kendince onunla hesaplaşmak ister ama rakibinin kardeşini görünce işler karışır.
Tam bir kazanova bir adamdı.
Yani bu tarz karakterleri yazıp, sonra hemen aşık edip sanki öncesinde hiçbir kızın kalbini kırmamış(onlar kendileri istiyor denir hep) gibi yapılıp el üstünde tutulmasına aşırı kıl oluyorum.
Yani o kızlar eğlenilecek(abartılı şekilde) bu kız hemen evlenilecek kız diye ayrım yapılması çooook kötüydü. Yani bu detay hakkında ne yazsam olmayacak, bence siz anladınız.
O yüzden bu karakter hakkında benden olumlu bir yorum beklemeyin.

Diğer F1 yarışmacıları da aynı halttı mesela. Bir tanesi var(isim vermeyeyim) o da Noah kadar kötü kadınlar hakkında. Ama onun için yazılan kadın karakterimizde aynı şekilde sert ve o da biraz uçarı. Bak onlar bir yerde uyumlu olabilir ama bunlar.
Hazır sırası geldi ben seriye devam etmeyi düşünmüyorum, tek usturuplu biri vardı Maya’nın abisi işte onun kitabı çıkarsa okurum.
Bir tek o adam gibi adamdı. Yani illa ki kaçamakları olacaktır, sonuçta F1 yarışmacıları değil mi? Bir de yabancı yazar. Ama karakter olarak gerçekten beyefendi biriydi.
Onu sevdim. Kızın ailesinide sevdim ama oğlanın ailesi. Yeminle dayaklıktı. Tek üzüldüğüm yer burasıydı Noah’a karşı.
Bir de bir sahne vardı, o kısımda biraz heyecan geldi kitaba derken yine esas çiftimizin mevzularına(sevgililik) geri dönüş yaptık.


Yazarın diğer serisinde de smut vardı ama böyle yok bakışlarımız kesişti yanıyorum, ayy ne kadar kazanovada olsa onu görünce bana bir şeyler oluyor diye karakterler yoktu. Konular daha güzeldi. Yani konu F1 olduğu için mi bu kadar belden aşağı düşünceler ortaya çıktı.
Bakın diğer kitaplarda da smut vardı ama onlarda en azından altı dolacak konular vardı.
Yani karakterimizin acıları, geçmişleri falan baya etkileyiciydi ama bunda.
Abisine olan desteği dolayısıyla çok sevdim ama bel altı düşünceler, Noah'ın sürekli kadınlarla düşüp kalkması cidden iğrençti.
Hele kızla konuşma yapıyorlar, sonrasında yaptığı. Burada kızın gururu olsaydı hemen üstüne atlamazdı.

Ciddi bir hayal kırıklığı oldu. Yukarıda da dediğim gibi seriye devam etmeyi düşünmüyorum, belki abinin kitabını alırım ama diğerleri okumaya değer karakterler değiller açıkçası. Yani karakteri geçtim konuları okudum ilgimi çekseydi belki okurdum ama onların bile albenisi yoktu ne yazık ki.
Bu arada bu kitabı merak etmemin nedeni Beklenmeyen Koşullarda erkek karakterimiz ve kardeşleri sürekli F1 izliyordu, orada bir aşka gelmil F1 için dedim yazarın bu kitabı çoook güzel olur ama fıs çıktı ne yazık ki.
Smutsuz kitap kalmadı neredeyse, zaten bunu bilerek alıyoruz bizde ama sürekli karakterler birbirleri hakkında bel altı düşüncelere girmesinden tiksindim. Eskiden vardı bunlar, hiç sevmezdim. Uzun zaman sonra böyle bir kitap okumak hoşuma gitmedi, inşallah daha denk gelmez. :/



Kitaba Puanım 5/3,5^^




Alıntılar^^^


İnsan kötülerden kurtulmak için uğraştıkça onlardan birine dönüşüyordu.


*****


Midemde çalkantılı bir kıskançlık hissi dönüp duruyordu. Onu abisinden kıskanmak... bu da yeni bir tür eziklikti.


*****


Sevdiğin insana yardım edememek hayatımın en berbat hissiydi.







Bir yorumda böylece biter, başka yorumlarda görüşmek üzere^^
Sevgiyle kalın^^







Buralarda da varım^^