Kitaplar hakkında etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kitaplar hakkında etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Eylül 2025 Pazar

Toktiker 2//Kader Arvas Kitap Yorumu^^

 Herkese merhaba^^
Aylar öne okuduğum kitabın devamı ve son kitabı gelince arayı fazla açmadan okuyayım dedim. Kitap tiktok camiasının kitaplarından biri gibi gözüküyor ama değil gibide.
İlk kitabı okuyanlar yorumumu okuyabilir ama ilk kitabı okumayanlar bu satırlardan sonra devam etmemenizi öneririm. :)
İlk kitap giriş kitabıydı bu kitabımız ise gelişme ve sonuçtu. Yani birinci kitaba göre güzeldi, ben bu kitabı daha çok sevdim diyebilirim.
Zaten iki kitapla bitmesi güzelken, seriye güzel bir şekilde veda etmemiz ayrı güzeldi. :)



TikTok’ta var olmak istiyorsanız doğrularınız yanlışların içinde, görünen ise bilinmeyenin ardında kaybolur. Kemerleriniz sıkıysa oyunun ikinci perdesi, gökkuşağımızın sekizinci rengi meydana çıkmak üzere. Bu eksik kalanların değil, yıldız olmayı göze alabilenlerin hikâyesi...
Sırtında bir kambur gibi taşıdığı gölgesiyle, yeni başladığı aşk serüvenini yasamaya çalışan Zeliş, hiç ummadığı yerden sınanacaktır.
TikTok zirvesinde yerini koruyan Zeliha ve Aytuğ’un önüne engeller çıkarken tarih tekerrür edecek ancak bu defa beklediği hiçbir şey gerçekleşmeyecektir. Çünkü platoniğine kavuşamayan Zeliha’dan daha tehlikeli biri varsa, o da sevdiklerine zarar verilmiş olan Zeliha’dır. İşte, şimdi kalemi eline alma ve her şeyi istediği renge boyama zamanıdır!


Zeliha, nam-ı diğer Zeliş. Platonik aşkıyla sonunda beraberdir ama geçmişte yaşadıkları yüzünden sürekli diken üstündedir. Hem okulu idare eden, hem de ajansa gidip Influencerlık yapan Zeliş bir yandan da okulunu halletmeye çalışıyor.
Hayallerindeki aşkına kavuşan Zeliş onun mutluluğunu yaşayamadan sosyal medyada onun üstüne atılan iftiralarla başa çıkmaya çalışır.
İlk kitaba göre Zeliş'i sevdim. Orada hem çok sulu gözlü hem de çok fazla üstüne düşmeyen mevzuların içinde buluyordu ama burada öyle değildi. Artık yazar yorumumu okudu yoksa Zeliş üniversite öğrencisi olunca olgunlaştı. :D

    
Aytuğ kendisine platonik aşık olan Zeliş'in hislerini öğrendikten ve büyük sıkıntılar yaşandıktan sonra kendisininde Zeliş'e hisler beslediğini anlar. Tabii bunu birinci kitabın sonunda anlıyor, burada aşık bir Aytuğ okuyoruz ve aşırı tatlıydı.
O kadar tatlıydı ki Zeliş aşık mı ki? dedim şahsen. Bu kitap resmen Aytuğ’un kitabıydı. Ama her ne kadar onun olsa da(bana göre) daha çok okumak isterdim.
İlk kitapta o kadar beklemişken neden böyle oldu anlamadım ama az da olsa çiftimizin okuduğum sahneler çok güzeldi, bayıldımmm


Diğer bir çiftimizin durumları ilk kitapta çok fenaydı, burada da öyleydi ama işler bir şekilde değişti. Bu değişimde çok oldu bittiye geldi.,
Bunun için mi ben o kadar bekledim. Bu çiftin mevzusu bu değildi ama belli mi olur belki yazar onları da yazar(sanmıyorum ama) yine de umut fakirin ekmeği. :D
Diğer karakterimiz yine olayların içindeydi ama bakın burada yine Zeliş için bir serzenişte bulunacağım.
Zeliş’in sevdiği ve Zeliş için elinden geleni yapan güzel bir arkadaş grubu var ama Zeliş’in arkadaşlarını böyle tepeden bakması, onlar kim ki gibi davranması, Zeliş esas arkadaşının Derya gibiı bu kitapta beni yine sinir etti. Diğerleri ne acaba? Senin için her şeyi yapacak bir arkadaş grubun var ama sen sadece Derya diyorsun ve diğerleriyle sürekli dalga geçiyorsun.
Onlar senin için neler yaptı neler.
Bu kısımdaki Zeliş’in bencilliği beni benden aldı.


Bunun dışından seriyi sevdim, gerçekten.
İlk kitabın yanından büyük bir değişim ve güzellik vardı. O yüzden güzel bir final kitabıydı. Ne öyle aşırı ergence bir kitaptı ne de yetişkin bir kitaptı. Orta halliydi bu, birinci ergenceydi ama bunu bilmenizi isterim.
Yazarın kalemini sevdim ama bir yandan gülerken bir yandan duygulanmak, bunu herkes yapamaz. O yüzden bu tarz kitaplar çıkarmaya devam ederse alırım diye düşünüyorum.
Kitabın ismi Toktiker, Tiktok kitabı diye anlaşılabilir ama değil. Bunu ilk kitapta anladım, bunda o yüzden şaşırmadım ama daha çok böyle popüler şarkılar, mevzular dönseydi güzel olurdu.
Ve kitapta bir diğer sevdiğim şeyde her türde karakterin olmasıysı. Beş vakit namazını kılanda vardı, sürekli içen biride. Tamam içen iyi değildi ama bu tarz insanların yan yana gelmesi aşırı eğlenceli ve olabiliyormuş dedirtiyor ama kitapta. :D
Ben bu grubu sevdim, komiklerdi. Birkaç kitap daha olsaydı okur muydum? Yaniii :D




Kitaba Puanım 5/4^^




Alıntılar^^


“Sen olman Zeliş, seni özel yapan kendin olman. Çünkü gördüğüm kadarıyla sen, senden bir tane daha olamayacak kadar farklı yaratılmışsın. Ve farklılıkların, seni güzel kılan yegane şey.”


*****


Ailesi tarafından duygusal olarak doyurulmuş ve arkadaşları yüzünden hiç dışlanmamış ya da yalnız hissetmeyen biri olmuştum. Hepsinin bana hissettirdikleri farklıydı ancak Aytuğ, açıklayamayacağım derecede ben olmanın en güzel haliyle beni sevdiğini hissettirdiği için bambaşkaydı.







Başka yazılarda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^














30 Ağustos 2025 Cumartesi

Ben Ölmeden Önce//Meryem Nart Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Kitabın ilk tanıtımını gördüğümde isminden dolayı çok okumam demiştim ama kapak, tasarım o kadar güzeldi ki okumak istedim. Beni bazı yerlerde aşırı sinir etse de sevdim. Gerçek hikayeden alınması ve bunun gerçekte de yaşanması aşırı kalbimi kırdı ve kitaba karşı olan düşüncelerimi değiştirdi tabii.
Ama gerçekten kapak çok güzel değil mi?
Ve iç tasarımı^^
Bayıldımmm


Herkes gibi bir yaşantısı olan Cemre'nin, on üç yaşındayken annesini trajik bir şekilde kaybetmesi sonucu hayatı tepetaklak olur. Babası ve ablası, annesinin ölümünden Cemre’yi sorumlu tutar ve ablası evi terk eder. Baba, ailesinin dağılmasının sebebi olarak Cemre’yi görür ve hayatı ona zindan eder. Ablası gitmeden önce ona tek bir cümle söylemiştir: “Seni kimse sevmeyecek Cemre çünkü annemizi öldürdün.” Cemre bu sözün gerçek olmadığını göstermek için elinden geleni yaparken daha çok hatanın içine düştüğünü sonradan fark eder. Babası tekrar onu sevsin diye çalışsa da istediği sevgi ve şefkati göremeyince bu duyguları başka yerlerde arar. Bu süreçte Cemre’nin hayatına birçok erkek girer. Sevgiyi bu erkeklerde bulabileceğini zanneder. Yaşadığı her olayda ders almak yerine daha dibe batarken günün sonunda kendini karar verme aşamasında bulur. Ya bu diyardan gidecek ya da kendini sevmeyi öğrenip hayatına kaldığı yerden devam edecektir.

Cemre genç yaşında, başına buyruk, başında kavak yelleri esen bir öğrencidir. Aile içerisinde yaşadığı sıkıntıları okulda ve belli bir süre yurtdışında okuyarak geçirsede pandemi zamanında eve döner ve ablasının engellemelerine rağmen okula gider. İşte o günden sonra her şey değişir.
Cemre’nin aşırı üstüne gidildiğini düşünüyorum ama o dönmede bizde çok korkuyorduk, tedbirsiz olanlara aşırı kızıp, bir şey olursa suçlu varsayabilirdik. Çok saçma günlerdi ve Allah bir daha yaşatmasın inşallah.
Burada ablası ve babasına azıcık hak versemde sonrasında çok fazla tepki verdiler. Ergen bir kız, bu kadar üstüne gidilmesi ki devamında da çok şey yapılıyor bence hak etmedi.
Ama ondan sonra Cemre’nin tercihleri, sevgi açlığı, yanlış kararları beni gerçekten çok yordu. Evet haklı, sevgiyi dışardan arıyor ama hazır arıyorsun bari telefondan değil adam gibi yüz yüze ara dedim.
En sonki vaka zaten bambaşka bir şeydi. Yine de gerçek olması ve bu olayların gerçek hayattada var olması beni daha da üzdü ve kızdırdı. Allah kimseyi bu tarz şeylere başvuracak kadar sevgisiz bırakmasın.
Son kısımda ise yine başkasını düşünüp, o hallere düşmesi daha da yaraladı kalbimi.


Diğer anlatacağım adam akıllı bir karakter yok. Sadece Cemre’nin arkadaşı var, tek iyi oydu ama işte onuda Cemre çok dinlemedi. :D
Onun dışında diğer hiçbir karakter işe yaramıyordu. Hele o erkek olacak varlıklar. Gerçekte varsa şöyle karşımıza çıksalar keşke. Bir de utanmaları yok ki sormayın gitsin.
Neyseeeeeeee, Allah’larından bulsunlar.

Cemre’nin babası ablası gibi değildi ama işte o da çok kötüydü. Sona doğru tam düzeldi derken işlerin karışması. Hiçbiri, hiçbir şeyi hak etmiyordu. Ama asıl ablası hiçbir şeyi hak etmiyor. Tamam ortada bir şeyler var, suçlayacak birileride olabilir ama bu kadar değil. Üvey kardeş misin hayırdır derler adama.
Çok sıkıntılı bir karakterdi, gerçekte kimseyle karşılaşmasın bu kız.
Bu da karşıma çıksa tekme tokat girişirim yani, o kadar sinir etti beni. Cemre’ye az da olsa destek olsaydı belki bu kadar şeyler olmazdı. O son olmazdı…


Kitap hakkında çok yazacak şeyim var ama spoiler olur diye yazamıyorum. Ne yazık ki kalp kıran ve üzen türden bir kitap. O yüzden detayda veremiyorum. Bu tarz okumayı sevenler okuyabilir, benim gibi size bol bol sövebilirsiniz.
Bu arada yazardan okuduğum ilk kitap, diğer kitapları böyle eğlenceli gibi dursa da aslında tam tersi kitaplar yazıyormuş. Kalemi güzel ve akıcı, ben beğendim. Başka kitaplarını okumak isterim ama baya bir  bekleyip, nasıl bir kitaplar olduğunu çözdükten sonra tabii. :D




Kitaba Puan 5/4^^





Alıntılar^^


Sevgisiz bir evde şiddetin gölgesinde büyüyünce, gördüğün en ufacık bir sevgi kırıntısı dahi fazla gelirdi sana.


*****


"Bir kez duran bir kalp bir daha kırılabilir mi?"


*****


Biten bir olayın peşine düşmeyin. Biten bir ilişki için çabalamayın. Gidenin arkasından koşmayın. Bunların hepsi sadece size zarar verecek.


*****


Bu karanlık günlerin ardında bir ışık olduğunu hepinize göstereceğim. Sadece şunu bilin: Sizden gitmek isteyen kişi, size hiçbir zaman gelmemiştir zaten.


*****


İnsanlar birbirlerinin hayatlarına girer, sonra da giderlerdi. Giderken karşı tarafa verdikleri zararın ne olduğunu asla düşünmezlerdi. En çok da çocukken hayatımıza giren insanların verdiği zarardan bahsediyorum.







Başka yorumlarda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^


















22 Temmuz 2025 Salı

Bir Adım Arkanda//Mark Edwards Kitap Yorumu^^

 Selam^^
Bu sefer çok farklı bir kitapla geldim. Normalde ben ne gerilim ne de polisiye okuyan biriyim. Beni aşırı gerer ve psikolojik olarak çok tercih ettiğim bir tür değil ama yayınevinden okumak için gönderilince arada gerilim okumak lazım deyip kabul ettim. Yani psikolojik olarak beni çok germese inanın ben gerilim okuruyum. Okumam falan dedim ama bir türlü kitabı elimden bırakamadım. İkiz sürekli gelip, beni kitap okurken görünce yeter bırak şu kitabı ya da çok sevdin herhalde bırakamadın elinden deyip durdu.
Bir evet sevdim, iki kitap o kadar akıcıydı ve heyecanlıydı ki devamından neler olacak diye gerçekten çok merak ettim.


 Avrupa'yı trenle dolaşmaya karar veren Daniel ve Laura çifti için başta her şey bir rüya gibidir. Bu yolculuk, ilişkilerini daha da güçlendirecek, onlara unutamayacağı güzel anılar bırakacaktır. Ta ki yanlış trene binip yanlış durakta inene kadar... Geri dönüş yolunu aradıkları ormanın derinliklerinde şahit oldukları o korkunç olay, yalnızca tatillerini değil, tüm hayatlarını paramparça eder. Gerçek karanlık onları ele geçirmiştir. Evlerine bir şekilde geri dönmeyi başarırlar ama o geceden kimseye ama kimseye söz etmezler. Geçmişi arkalarında bırakmak ve tüm bu olanları bir an önce unutmak istiyorlardır. Oysaki geçmiş arkalarında kalmamıştır. Tüm o vahşet, kapının arkasına saklanmış bir hâlde, evlerinde onları beklemektedir. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. 

Karakter yorumlamamı ayrı ayrı yapmayı düşünmüyorum, buradan detaylı yorum yazarak devam edeceğim. 
Başlangıçta çiftimizi avrupa seyahatinden görüyoruz ve çok heyecanlılar. Bindikleri treni ne yazık Daniel yatılı vagon almadığı için işler karışıyor ve trenden atılıyorlar. Burası spoiler olur diye geçiyorum.
Gecenin bir vakti, her yer karanlık ve tek gidiş yerleri tren rayları. Bazı sebepler yüzünden ormanın içine girip, terk edilmiş bir ev ve çığlıkları duyunca cesaret edip bakmaya giderler ama o günden sonra hayatları eskisi gibi olmaz.
Buradan sonra gerçekten hayatları hiç önce ki gibi olmuyor, çünkü gördükleri şey çok hayatlarının her alanını etkileyecek türde ve bize bir yere kadar ne gördüklerini bilmiyoruz.
Bu kısmı çok merak ettim, Daniel bir şekilde kafasını toplasada Laura'nın çok kötü olması acaba ne gördü, oradan neden hiç bahsetmiyorlar ve neden bu haldeler?
Bu kısımlar gerçekten çok merak edilesiydi. Daniel ne kadar çabalasa da Laura'nın adım atmaması ve garip davranması daha da gerdi beni.


Kitabı hem birkaç karakterin gözünden okuyoruz ama en çok Daniel'in. Bir karakterin gözünden okumamız beni çok üzdü ve bir yerlerde, bizim bilmediğimiz, görmediğimiz şekilde bunların olduğuna çok eminim.
Yakınımızda çoluk, çocuk demeden öld*renleri görüyoruz, Allah bilir arka planda neler neler var. Benim bazı insanlar için ümidim hiç kalmadı, o tür insanlarından bunlar beklenir ki zaten olaylar ortaya çıktığından nereden geldiğini, neden böyle olduğunu anlıyoruz. 
Kısacası olma olasılığı çok yüksek olan şeyi yazmış yazar.

Genel olarak sevdim, yazdığım gibi çok heyecanlıydı ve belli bir yere kadar acaba karakterler hayal mi görüyor falan dedim. Genelde travma sonrası stres bozukluğu nedeniyle kafalar karışabilir dedim.
Peki öyle miydi? İşte onun cevabı kitapta, çünkü iki karakterlerimizin de çok farklı duygusal çöküntüsü vardı.
Birkaç karakter için çok üzüldüm, bir de en son öğrendiğim sırdan sonra o mevzu olmamalıydı. Karakterlerimizin en baştan beri sıkıntısı olaylara kendilerinin durup inanması.
O kısmı yazar daha farklı yazabilirdi mesela. Buralar çok fazla üstünde durulmamış gibi yazılmış geldi bana, basit kalmıştı. Bu yüzden sürekli gerilim okuyan okurlar için birazcık basit kaçabilir ama genel olarak heyecanlı olması onlarında ilgisini çekebilir tabii.


Kısa, hemen okunan ve akan bir kitaptı. İlk elime aldığımda hemen okumayı düşünmüyordum ama o sıra çay için abimleri beklerken baya bir okumuş oldum ve elimden bırakamadım.
Gerilim tarzı kitapları sevenlere öneriyorum ama beklentinizi çok yüksek tutmayın. Daha iyi gerilim kitapları okumuşsunuzdur, o yüzden çok beklentinizi karşılamaz ama kendini de okutur. ;)
Kitapta yetişkin içeriz azdı ama bazı durumlardan dolayı yetişkin içerik ibaresi konulmuş. Ona göre okumanızı tavsiye ederim. ;)



Kitaba Puanım 5/4^^



Alıntılar^^


Ama anlamayacakları bir şey vardı; kendimi bir denizde boğuluyor gibi hissediyordum ve tutunabileceğim tek şey Laura'ydı.


*****


"Gerçekten biraz dışarı çıkmalısın, Dan. Berbat görünüyorsun. Ayrıca biraz delirmiş gibi davranıyorsun. Bir şeyleri de unutuyorsun."
"Belki de öyleyim."
"Belki de, ne?"
"Deli."






Diğer yorumlarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^



8 Temmuz 2025 Salı

İrlanda&İskoçya Temalı Kitaplar ve Filmler//Blogları Canlandırma Projesi Haziran Ayı^^

 Selamlar^^
BCP için Haziran ayı temamızın için İrlanda&İskoçya teması vardı(ben önermiş olabilirim +_+). İki ülkede Avrupa'da gitmek istediğim ülkelerdendir ama en çok İrlanda. En son karpuzun sembolü olan yere olan destekleri konusunda İrlanda benim gözümde dünyada en iyi ülke konumuna geldi. İskoçya ise etekleriyle meşhur ülke ve bunu kitap, film konusunda hiç çekinmeden gösteriyorlar. O da öyle dikkatimi çekiyor(komik) ama ülkelerin en güzel tarafı yemyeşil olmaları...


 İlk filmlerden bahsedeceğim, kitap çok yok çünkü. :)
Filmlerin tamamı İrlanda'da ya da İskoçya'da geçmiyor, ufacıkta olsa oralarda geçen filmler^^ Bunuda dipnot olarak düşeyim dedim. :)



Bu film İrlanda'yı en iyi şekilde gösteren filmdi. İrlanda Rüyası ismi.
Hem romantik, hem fantastik gibi gibi bir film. Öneririm. ;)



Bu filmi de baya severim.
Karakterlerimizin yolu bir şekilde İskoçya'ya gidiyorlar. Azıcıkta geçse o kadar güzeldi ki, bayıldımmm
Filmde çok güzel bu arada. ;)



Yıllar önce izlediğim güzel filmlerden biri.
Yine ülkenin güzelliklerini biz gösteren filmlerden. Zaten bu ülkelerde çekip göstermemek ayıp olurdu yaa. :)



Bu film serisini izlemiştim ama ilk filmde tatile gittikleri yerin İrlanda olduğunu bilmiyordum. :)
Bu filmin Gurur ve Önyargı uyarlaması olması kalbimi kırsa da yine de güzel film. :)




Hyun Bin'in Crash Landing On You dizide bu ülkelerde geçiyor sanıyordum ama o İsviçre'de geçiyormuş. Yine de öneririm. ;)




Kitaplarda aklıma gelenleri yazacağım. :)
Genelde Historical kitaplar İskoçya'da geçiyor ve seveni çok. Hatta iskoç etekleri giyen erkek figürleri kapakları süslüyor. :D Hemen birkaç örnek. :D



Neden etekleri tam anlamıyla göstermemişler yaa :D
Hiçbirini okumadım bu arada, çok okumam zaten ama eskidende İskoç kitaplarını okumadım diye hatırlıyorum. :D




Bu kitabı da okumadım ama Francesca'nın İskoçya'ya gelin gittiğini biliyorum. :D
Tabii dizide umarım yapmak istediklerinden vazgeçerler, iğrenç dizi ekibi. -_-




Bu kitabı okuyun!!!
Hem çok güzeldi hem de kendileri İrlanda'da geçiyor.
Filmler gibi olmasa da okuduğumda resmen gözümde canlandı İrlanda <3




Bu kitabı hiççç sevmemiş olsam da hem İskoçya'da geçiyor hem de karakterler etek giyiyor asdfghjk Hatta İskoçya kraliyetinde geçiyor, o da güzeldi ama yazar hiççç güzel yazmamıştı.





Okuduğum ya da aklıma gelenler böyleydi.
Sizin okuduğunuz ya da izlediğiniz film-dizi ya da kitap varda isim beklerim^^
Filmler romantik ya da romcom olursa sevinirim. :D Bu benim isteğim ama siz başka önerilerde bulunun. :)





Temmuz ayı temamız Ağaç, Orman, Deniz ve Çocuk. 
Her zaman bekleriz, diğer BCP yazılarım için tık tık^^





Diğer yazılarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^






17 Haziran 2025 Salı

Sonsuz Sevgilerimle//Julia Quinn Kitap Yorumu^^

 Herkese selam^^
Uzun zamandır Julia Quinn okumuyordum, normalde Bridgerton serisini Colin ve Pen'de bırakmak istiyordum ama Eloise'in kitabını alınca onu da okuyayım dedim.
Yazarın kitapları bir garip, birkaç kitabı çoooook güzelken, bazısı hiç güzel değildi. Neden böyle anlamadım. Sanki her kitabı başka biri yazıyor gibi. Konular güzel, bir beklenti içine giriyoruz, sonra fos çıkıyor. O yüzden okuyacağım her yeni kitabına beklentisiz başlıyorum. Bu da o kitaplardan oldu, iyi ki öyle olmuş. Beklentim çok yüksek olsaydı kesin hayal kırıklığı yaşardım. Gerçi yaşadığım şeyler oldu ama en azından diğer kitapları kadar kötü değildi.
Eloise Bridgerton serisinden herkes tanıyordur. Böyle ilginç başlangıç tam onu simgeliyor ama sonradan yaptıkları çokta kendisi gibi değildi ya da biz dizideki Eloise'i kitaptakiyle çok kıyaslıyoruz. Bilemedim.


Sör Phillip, Eloise Bridgerton'ın evde kaldığını biliyordu ve evlilik teklifini kabul edecek kadar sıradan, daha da önemlisi çaresiz olduğunu düşünmüştü. Ve fena halde yanılıyordu. Bu güzel kadın kapısında belirip nefes almadan konuşmaya başladığında tek istediği onu öpmekti.
Bu Sör Phillip denen adam onun çıldırdığını mı sanıyordu? Eloise Bridgerton daha önce karşılaşmadığı bir adamla evlenemezdi! Ancak tekrar düşündü... ve merak etmeye başladı... Öyle ki gecenin bir yarısı bir araba kiralayıp hayalindeki kusursuz erkeğe gidecek kadar. Ve fena halde yanıldı. Hayalindeki adam bu kadar sevimsiz ve kaba değildi. Elbette Phillip yakışıklıydı ama Londra'daki centilmenlerden farklı olarak iri yarı, sert ve bakımsızdı aynı zamanda. Ne var ki gülümsediğinde... ve onu öptüğünde... kendinden geçiyor ve düşünmeden edemiyordu: Phillip gerçekten onun için mükemmel erkek olabilir miydi?

Eloise Pen ve Colin'in evliliklerinden sonra kendini bir boşlukta bulur. Pen'in de kendisi gibi evlenmeyeceğini düşünürken Colin ile olan aşk evlilikleri onunda tek kalmasının sorun olacağını düşünür. Herkese mektup yazmayı seven Eloise uzak kuzeni vefat edince onun eşine bir taziye mektubu gönderir. O günden sonra sürekli mektuplaşan Eloise az çok karşısındaki adamı tanır. Bir seneye yakın mektuplaştıktan sonra Sör Phillip ona evlenme teklifi edince şok olur ve cevap vermez. Ta ki yalnızlığının çaresini Sör Phillip'te bulana kadar.
Burada o kadar fevri davranıyor ki Eloise gibi bir karakteri vurdum duymaz, ailesini düşünmeyen biri olarak yazmış ki yazar şok olduk. Eloise gerçekten bu kadar pervasız davranacak bir karakter değil. Bir de tanımadığı bir adamın evlilik teklifini kabul etmesi, çocukların yaptıklarına tamam deyip geçmesi. Bence yazar konu buluyor ama yazamıyor arkadaş.



Sör Phillip mutsuz evlilikten sonra iki çocuğu ile bekar kalınca ne yapacağını bilemez. Bir yandan iyi baba olmak isterken çocuklarının yaptıklarına katlanamaz ve bakıcıya bırakır. Hiç tanımadığı bir kadından mektup alınca ve cevap verince onunla bir seneye yakın yazışır.
Çocuklarına artık bir anne bulma umuduyla Eloise evlenme teklifi edince cevap alamaz ama hiç ummadığı bir anda kapısından görünce çok şaşırır.
Phillip karakterini sevdim mi sevmedim mi bilemedim.
Evet adam ona eşlik yapmayan karısını aldatmak istemez, bunu düşünmez bile ama sürekli işte ben bu zamandır kadın yüzü görmedim mevzusuna girmesinden sıkıldım.
Anladık, uzuuuuuun bir zaman kadın görmedin, hep sadık kaldın ama yeter cidden.
Ve Eloise ile evlenmeye ikna etme çabaları sdfghjkl
Şaka gibi. Ve baba olma mevzusu. Burası cidden kalp kırıcıydı. Birine benzememek isterken az daha onun gibi olacak olması üzücü.
Yine de diğer mevzusuya bu kadar değinmeseydi iyiydi. ;)


Olaylar Bridgerton malikanesinin çok uzağında geçtiği için çok fazla aileyi göremiyoruz ama bazı şeyler yüzünden Eloise'in bütün erkek kardeşleri Phillip'in evine giderler. O kısımlar resmen kitaba renk katmıştı. :D Colin'i bile okumak çok eğlenceli geldi. Dizideki Colin'e nalet. :D Kitaptaki Colin'i kimse oynayamaz. :(
Benedict ve Anthony'de ayrıca çok iyilerdi, diyorum ya kitaba renk katmışlardı resmen.
O kısımlar olmasa bir tık sıkıcı olabilirdi.
Phillip'in evindeki hizmetliler çok komikti, hizmetli ama ev sahibinden daha iyi ev sahibi konumundalardı. :D
Çocuklara çok üzüldüm, yani yaşantıları iyi ama anne ve babasından sevgi görmemişler ve bu yüzden sonradan yaşadıkları kalbimi kırdı. Bir iki damla gözyaşı dökmüş olabilirim. :/


Kolay okuduğu için Julia Quinn kitaplarını seviyorum, hızlı okunmasa çekilecek gibi değil açıkçası. Ama hem bu seri hem de uslanmayıp sürekli şans vermem okumama neden oluyor.
Yine de konusunu güzel bulduğum Julia Quinn kitabı okurum mesela. Historical eh işte seviyorum ve ne zaman başka bir historical kitap okusam her zaman bir Julia Quinn kitabı değil dedirtiyor. Ne yapayım eh iştede yazsa kalemini seviyorum. :/ Çok sevdiğiniz historical kitaplarınızın isimlerini yorumlarda bekliyorum. :)
Bu kitapta tek garipsediğim Pen'den bahsetmemeleri. Tamam sırrını devam ettirmek istememiş olabilirler, yazarda devamından bu sırrı öğrenmesin istemiş olabilirler ama bir anda Pen'in yok oluşu hiç hoşuma gitmedi ki ben Eloise'in gerçeği öğrendiğinden nasıl tepki vereceğini çok merak etmiştim. Belki son kısımda spoiler olarak yazsaydın be yazar. Büyük ihtimalle devamından olmayacak ya da olacak bilemiyorum. :/ Ama en yakın arkadaşının neler yaptığını bilmesi ve nasıl tepki verdiğini okumak bizim hakkımızdı.

Devam eden kitaplardan merak ettiklerimden biride Francesca. İzleyenler bilir dizide içine etmişler karakterin ve çiftinin. Ve okuyan hayranlar isyan ediyordu, o yüzden merak ediyorum. Eğer konuları güzel olursa diğer kardeşlerinden okurum, bakalım. Benim işim belli olmaz. :)
Yorumumdan sonra okuyup okumamak size kalmış. Yine de okumak istiyorum ama hangisinden  başlasam derseniz ilk Yüreğe Söz Geçmiyor'dan başlamanızı öneririm. O kitap gerçekten güzeldi. Anthony ve Benedict'in kitapları eh işteydi ama Colin'in kitabı hepsinden çok iyiydi. O yüzden istediğiniz kitabı okuyabilirsiniz, bağlantı olarak sadece kardeşler var ve olaylara çok değinilmiyor. :)




Kitaba Puanım 5/4^^




Not: Evet kitabı eh işte beğendim ama bu puanı da hak etti. Diğerleri gibi üç buçuk versem bu seferde olmayacaktı. :D




Alıntılar^^



"Ama düşünmeden edemiyordum, bir kadın neden son çare olarak şeye başvurabilir... Mesela...bana."


*****


Erkekler. Hatalarını kabul etmeyi öğrendikleri gün, kadınlar gibi olacaklardı.


*****


"Düşünecek başka ne var ki?"
"Eşin," dedi Benedict kelimeyi vurgulayarak.
"Ah, eşim," dedi Colin ve başını salladı.






Diğer yazılarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^




Buralarda da varım^^

















16 Haziran 2025 Pazartesi

Revelle//Lyssa Mia Smith Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Yine hem çok farklı hem de çok güzel bir kitabın yorumuyla geldim^^
Kitabı ilk gördüğümde dedim tam bir Caraval havası oalcak gibi ama çok farklıydı. BUrada gerçek zamanlı ülkeler, şehirler vardı mesela ama Caraval çok farklı bir evrendi. Ama bu kitabında ondan geri kalır yanı yok gibiydi.
İlk sayfalarda adapte olmam zor oldu tabii, çünkü bir sürü aile var ve o aileler içinde özel güçler var. Onları anlamak, konuya girmek zor oldu ama bence bu tarz okuduğum en iyi kitaplardan biriydi.
Ve en güzeli neydi biliyor musunuz?
Kitap tek kitap, her şey 500 küsurluk sayfayla bitiyor. Daha ne olsun??



Sihrin kaçak şampanya gibi aktığı, mücevherlerin her türlü fanteziyi gerçekleştirdiği Charmant Adası’na hoş geldiniz!
Adanın en ünlü sihirli ailelerinden Revelle’in fantastik gösterileri tehdit altındaydı. Adadaki tüm kuralları değiştiren içki yasağı, eğlence alanındaki becerileriyle bilinen Revelle ailesini zora sokarken zamanda yolculuk yapabilen Chronos ailesini zengin ve mevki sahibi yapmıştı. Ama Revelle gösterilerinin yıldızı Luxe, kimsenin haberdar olmadığı sihir gücünü de kullanarak bunu değiştirmeye kararlıydı.
Ailesine neler olduğunu öğrenmekten başka bir isteği olmayan yetim Jamison Port, adaya adım attığı andan itibaren oraya ait olduğunu hissetmeye başlamıştı. Kısa sürede Luxe’ün dikkatini çeken ve Revelle gösterisinin bir parçası olan Jamison, adanın geçmişine dair birçok kalbi kıracak karanlık bir sırrı da ortaya çıkarmak üzereydi.
 

Luxe doğduğundan beri ailesi ve akrabalarıyla beraber gösteriler yapmaktadırlar. Ama kendi ailelerinden üstün olan aile başkan olduktan sonra içki yasağı getirmiştir ve içki bulmak çok zordur.
Bu sebeple kendilerinin tarafında olan adamla iş birliği yapmak ister ama işler hiç ummadığı yere gidiyor.
Şimdi böyle yaza yaza diğer ailelerinin yeteneklerinden bahsedeceğim.
İlk olarak Luxe, kendisi gösterilerde insanları büyüleme yeteneği var ve eğer karşı taraf isteyerek elmas, değerli taş verirse o zaman o kişinin duygularını kontrol edebiliyorsun. Bu Revelle ailesinin yeteneği. Ama Luxe'un başka bir yeteneğe daha var. Onu okuyunca siz öğrenin derim. :)
Luxe annesi kaybettikten sonra dayısı, kuzenleri için her şeyi yapmayı göze almış bir karakter ama bir yerden sonra onarında desteğini alabilirsin, tek yapınca ne olacak? diye diye okudum. Gerçekten ailecek bir çıkış yolu bulunabilirdi. Bu kısımdaki inatçılığı ve son kısımda Jamison için söyledikleri aşırı kalp kırıcıydı.


Jamison. Yetimhanede büyüdükten sonra zor şartlar altında tanıdığı arkadaşlarıyla aile olmuştur. Anne ve babasından geriye sadece bir fotoğraf kalmıştır ve bu fotoğrafta arkadaşlarının memleketi olan Charmant adasında çekilmiştir.
Daha gittiği gün başına gelenler normalmiş gibi gözükse de aslında altında çok başka şeyler vardır.
İlk başına gelen olayı anlatıp bir ailenin daha yeteneğinden bahsedeyim.
Chronos ailesi geçmişe gidip gelebiliyor ama her yeteneğinin bir bedeli var. Zaman yolcusu yapan bu ailede gidip geldiğinde, gittiği süre kadar yaşlanıyor. İşte o ilk günde en yakın arkadaşından biri Chronos'dur ve onu büyük bir kazadan korur.
Jamison çok gözü kara bir karakterdi ve Luxe için yaptıkları gerçekten takdir edilesi. Ve sonradan çıkan gerçekler benim bile kalbimi kırdı.
Sonradan yaptıkları çok iyiydi. Yine de bir fevri işi işleri karıştırdı. Ona spoiler olmadan değinmeye çalışacağım. :D

Bir tane kötü karakterimiz var, isim verirsem spoiler olacağı için detay vermiyorum. Sadece yani baştan çok şüphelendim, sonra dedim var bir şeyler. Sonrasından bakıyorum başka şeyler oluyor iyi diyorum ama son kısımda şok oldum.
İnanın bu kadarını beklemiyordum.
Ve bu sebep yüzünden Luxe'un sürekli çıkmazda kalması böyle kanımı fokur fokur kaynattı sinirden. İnanın hissettim o çıkmazda kalmayı. İşte bu kısımlarda Luxe'a kızmış olsam da o yerde çok iyi anladım kendisini. 


Yazarın okuduğu ilk kitabı. Aileler ve yetenekleri yüzünden ilk yüz sayfada çoğu şeyi çok anlamadım açıkçası. Bunu da normal karşılıyorum. Sonradan bazı şeylerde çok beynimi yaktı ama genel olarak neyin ne olduğu anlıyoruz. :D 
Serinin tek kitap olması artı bir puandı. Tabii ne yazık ki bazı mevzuları eklemeseler olmaz. Ne gerek var yani, o karakteri eklemeseler olmazdı değil mi. Bu yüzden çok hoşlanmadım mesela.
Ama genel olarak sevdim, hatta genel bir okura hitap ediyor çünkü kitapta yetişkin sahne yok.
En sevdiğimmm :)


Bu tarz kitapları seviyorsanız öneririm. Dediğim gibi ne kadar çok fazla yetenek, aile vs olsa da güzel, farklı, ilginç bir kitaptı. En sevdiğim yetenek duyguları kontrol etme ve zihin okumaydı ama ne yazık ki onlarında bedelleri olduğu için kalsın. :D En çokta duyguları kontrol etme mevzusu. :)
Son çok fena bitti, böyle olmalı mıydı bilemedim. Devam edeceğini de sanmıyorum, artık biz hayal edeceğiz. :)




Kitaba Puanım 5/4^^



Alıntılar^^

Luxe Revelle benim kaderimdi. Bu gece yaşanan her şey beni bu ana getirmişti. Dejavu.


*****

Roger sıradan olaylardan büyük acılara kadar her şeyini paylaşabileceği birisine sahip olduğu için ne kadar da şanslıydı.


*****


Tüm hayatım boyunca sahip olduğum sihre, güce inanmıştım. Bizler rüyaları gerçek kılıyorduk.
Ama asla kendi rüyalarımız olmuyordu bunlar.


*****


Kanatlarını açıp dünyayı görmüşlerdi. Oysa ben bir kavanozun içindeki ateşböceğinden ibarettim. İzlenmesi eğlenceliydi ama yavaş yavaş boğuluyordu.


*****


Ve acı. Dudaklarının kenarlarındaki o gerginlik. Bitmek bilmeyen o fedakarlık yine başlamıştı.





Bir yorumda böylece biter, başka yazılarımda görüşmek üzere^^
Sevgiyle kalın^^





Buralarda da varım^^