Selamlar^^
2024 yılında okuyup, 2025 yılında yorumunu yaptığım kitapla geldim. Bu sene hedeflerimden biri blogda bolca yazı yazmak ama şu gün olmuş daha yeni yorum yazıyorum iyi mi? Hatta kitap yorumu yazıyorum, Allah bilir ne zaman düzenleyip yayımlayacağım. :D
Kitabımızın ilk duyurusu yapılınca yazarın hazırladığı videoya denk geldim. O kadar iyiydi ki, yani o süreç, planlar falan hayran kaldım. Sonra yazar kitaba şarkı yazıldığından bahsetti, daha da güzelleşti, merak ettim kitabı.
Geldikten biraz sonra okudum ve kitabın akıcılığına hayran kaldım ama ondan önce konusu çok iyiydi.
Ece için hayat artık geri dönülmez bir yolculuğa dönüşmüştür. Onun için hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Anımsadığı tek şey annesidir. Anıları silinmiş, annesinin izleri sonsuz karanlıkta kaybolmuştur. Ece, annesinin izini sürerken kendini zamanın gölgeli geçitlerinde ve karanlık sırlarla dolu bir kaçışın içinde bulur. Bu süre içerisinde tek güvendiği ve destekçisi olan sevgilisi Çağatay’dır. Giderek büyüyen sırrın derinliklerinde ikisi birden kaybolmak üzeredir. Gerçekliğin ve yaşamın sınırlarında yaşanan bu yolculukta aşk ve tehlike iç içedir.
Sezin Karameşe yeni romanı Yıldıza Dokunmak ile okuru, kayıp anılarla imkânsız seçimlerin yer aldığı ve aşkın sınandığı bir serüvene davet ediyor. Hayal ve gerçek, yin-yang misali bir bütünlüğe kavuşuyor.
Geçmişin Gölgelerinden Kaçmak Mümkün Müydü?
Gerçek Dün Müydü, Bugün Müydü?
Ece 2024 yılındayken başarılı bir yasal bir hackerdır. O gün mülakat için gittiği şirketin biraz daha arip olduğunu fark eder ama çokta üstünde durmaz. Zaman sonra birkaç kişiyle bindiği asansörü bilerek durduran adam ve onun saçmaladığı söylemleriyle başbaşa kalırlar. Duyduklarına saçmalık diyen Ece bir şekilde kaçar oradan. O günden sonran ise sürekli bir kaçmak zorundadır.
2012 yılından Ece ise bir sabah uyandığında annesi gideli iki ay olmuştur ve yaşadığı hayat farklıdır. Arkadaşları, sevgilisi, izledikleri hatta okudukları, hobileride.
O günden sonra zorlu süreçler yaşasada bir şekilde adapte olur ama en çok yardımcısı unuttuğu hayatındaki sevgilisi Çağatay’dır.
Ece’nin yerinde kimse olmak istemezdi, en çok gerçekleri öğrendiğinden. O kısımları öğrenirken ki çaresizliğine çok üzüldüm. Yani yazarcağım bu nasıl bir kitap, karakter kadar bizde üzüldük.
Çağatay liseden beri tanıştığı sevgilisinin ve ilerde evleneceği kadının her zaman yanındadır. Gençliklerinden beri sevdiği kadının yanından olan Çağatay zor zamanlarında da hep onun yanından olacaktır ama gerçekler Ece kadar onuda şaşırtır ve hayatını değiştirmeye zorlar.
2012 yılını neden yazdığını kitabın devamından anlıyoruz, çünkü çiftimizin aşkı çok güzeldi ve aralarında yaşadıkları çok güzeldi. Zaten günümüzde neden bu kadar bağlı oldukların böylece anlamış oluyoruz.
O yüzden Çağatay seni çok sevdimm.
Tabii ki kötü karakterlerimiz vardı, hele en son çıkan bir karakter var ki tam dayaklıktı resmen. Onu okuyanlar anladı. Spoiler olarak yazmak istemiyorum ama yani Ece’ye o kadar büyük haksızlık yapıldı ki tam çıldırmalık resmen.
Bu yüzdendir o kısımları okurken kesinlikle ikinci kitabın gelmesi gerek dedim. Bu konu hakkından birazdan bahsedeceğim. :)
Diğer karakterlerden Ece’nin babasına şok oldum ama onunda mevzusu başkaymış.
Ve bir tane adam vardı, ona neden bir şey olmadı aklım almıyor. Artık ikinci kitapta öğrenecek gibiyiz, bakalım.
Kitabın akıcılığı, konusu çok güzeldi. Konuya çok değinmek istemiyorum sürprizi kaçmasın diye. Normalde açık açık yazmak isterdim ama yok ya siz okuyun öyle öğrenin.
Kitaptaki tek sıkıntı kaçma mevzularının aşırı uzaması. Yani sürekli kaçması ve bu süreçte bir şeyin olmaması sıktı doğrusu. Yani ben şu kısımda bir şeyler olur derken yine kaçmaya devam ediyorlardı. Bunu uzatmasaydı daha da güzel olacaktı ama olsun yine konu gerçekten çok iyiydi.
Böyle kitapların bizde çıkması çok güzel, tabi üstünden daha çok durulmalı ama yine de bir başlangıç olduğu için inşallah böyle kitapları kendi yazarlarımızda okuruz. :)
Kitabın son sayfasını çevirip, olayların ne halde olduğunu öğrenip son yazısını görünce ulan ne oluyor dedim. Böyle bitmemeli, bitemez dedim. Ama bitmişti. Çok kızdım başka, ucu açık kitapları hiç sevmem ama yine de kendi kendimize neler olabileceğini düşünüp kendimizce son yazabilirdik. Yarındası gün instagram hesabımda kısa yorum yaparken yazarı etiketledim, o da sağ olsun cevap vermiş ve devamını yazdığını söylemiş. Çok sevindim, ben ve benim gibi okuyup bu nasıl son diyenler.
Eğer denk gelirseniz okuyun derim, hatta denk gelmeden alın ve okuyun. Ben çok sevdim, sevdiklerimide öneririm. :)
Kitaba Puanım 5/4^^
Alıntılar^^
Aslında sorun da biraz buradaydı. Ben hatırlamıyor değildim.
Yanlış hatırlıyordum.
*****
Zihnim beni hafızamın dağınık yapbozunun içine yerleştirmeye çalışıyordu ki bu kesinlikle benim hafızam değildi. Ama yine de içimden aferin kız sana Ece! diye geçirmeden de edemedim.
*****
Ne de olsa umut, <onlarca zorluğa rağmen insanlığın ilerlemesini sağlayan tek sessiz güçtü.
*****
O bir yabancıya güvenmiyordu, bense kendi zihnime.
*****
Bilekliğindeki yıldız sembolüne bastı ve benimkini titreştirdi. "Buna her dokunduğunda, gökyüzünün bir parçasına dokunduğunu say."
Başka yorumlarımda görüşmek üzere^^
Sevgiyle kalın^^