Yerli Yazarlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Yerli Yazarlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Şubat 2025 Çarşamba

Bülbül Kapanı//Loresima Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Geçen yıl Gökçen serisini okuyup Timur’u tanımıştım. O seriyi pek bir severim, ilk askeri kurgum ve bu yazar sayesinde şimdide ilk mafya kitabı okudum. Haa sevdim mi? Hayır, hele böyle bir mafya kitabından nefret ettim dersem yeridir ama nedeni var.
Gökçen serisinden Timur aşırı sessiz, sakin, tanımayan kişilerin korktuğu bir asker. O yüzden ayrıca kitabının olması bence çok güzel. Gökçen serisinde okurken kitabı olacağını, hatta bu serinin daha güzel olduğunu öğrenince çok merak ettim. Peki sevdim mi? Çooook ama kalbimde çok kırıldı. Başka mafya kitapları okumam gibi çünkü güzel yok, yani ben mafya kitapları sevmiyorum.
Neysee dfghjk Yoruma devam edeyim ben. ;)



Timur Tönge; elleri kanla doğan, karanlık geçmişinden ve lanetinden kaçmak için sessizliğe bürünmüş şanlı bir Türk askeridir. Önüne bırakılan dosyada tek bir görev vardır: Ülkenin en tehlikeli mafyası Kenan Kralşan’ın inine sızmak ve onu yok etmek.
Bu görevin sandığı kadar basit olmayacağını sızdığı inde umutla ona tutunan bir kadının varlığı ile anlayacaktır. Adı ölüme eş; Ahuzar.
Ancak aşk beklenmedik bir şiddetle yüreklerine değdiğinde, geçmişin yükleri, kan, acı ve gözyaşı ile örülmüş bu kapanı yıkmak ve hapsoldukları cehennemden çıkmak düşündükleri kadar kolay olmayacaktır.


Ahuzar, gazetecilik yaptığı sırada başından geçenlerden sonra gözü kara, kötülükler kralı olan Kenan Kralşan’ın esiri gibi bir şey olmuştur. O gel deyince giden, git deyince giden birine dönüşmüştür. Hayatının en nefret ettiği şeyi olmasına rağmen koruması gereken kişiler yüzünden bunlara katlanmak zorundadır.
Hiçbir şekilde umudu olmayan Ahuzar’a umut ise hiç ummadığı bir yerden gelir.
Güçlü kadınlara hayranım, leb demeden leblebiyi anlayan, erkek karaktere diklenmeden anlaşan kadın karakterlere. İşte Ahuzar öyle bir karakterdi.
Zaten hayatı çok zor ve kendiside zorlaştırmamaya çalışıyor. Ve çoğu kez zekasını konuşturan kadın karakterlere de hayranım. Tabii kendisininde öfkesine yenilip bazı şeyleri karıştırıyor ama olsun o hataları yüzünden hemen silip atmayacağız sdfghjkl
Ama en son yaptığına aklım ermedi, yani dese ki orada sadece ben yoktum, diğerleride vardı tamam, hele başka bir varlık vardı. O olabilirdi mesela.
Neyse son sahnenin de vardır bir sebebi, oraya da geleceğiz inşallah.


Ve Timur.
Elleri kanlı doğan Timur, yıllarca aklına bu sokulduğu için hayatta zevk almak yerine hayatla başa çıkmaya, kendinden çok vatanını korumaya başlamıştır.
Bir gün gelen gizli görevden sonra çok riskli bir işe kalkışır ve koruma olarak girdiği mafyaların yanında yıllar önce gördüğü kadınla karşılaşır.
O günden sonra ikilemde kalsa da aslında kadının tek başına kaldığını, sevdiklerine sahip çıkmaya çalışırken yavaş yavaş tükendiğini görür ama yine de bunlara rağmen ayakta kalmasına hayran kalır.
Timur’u Gökçen’den tanıyoruz, tabii kendisi orada çok sessiz. Gerçi burada da çok konuşmuyor ama konuştuğu zamanda da tam yerine oturtuyor.
Ahuzar alışıyor tabii bu sessizliğe, bir de anlaşılıyorlardı ya süper olaydı. :D
Ama bakalım devamında neler yapacak, kararsızlık mevzusunda ben de kızdım ama neden kararsız kaldığını hepimiz biliyoruzdur. ;)

Birkaç tane kötü ama çooook kötü karakterlerimiz var. Kenan ve onun üvey annesi. Kötülük konusunda ikiside yaptıklarında kapışır. Ben bu yüzden mafya tarzı kitapları sevmiyorum, okumuyorum. Bu kitabımızda bir yerde askeri kurgu olduğundan mafyalık mevzusu olarak bakmıyorum ama yaptıklarından sonra nefret ettim Kenan ve türevlerinden. O yüzden serinin hemen bitmesini çok isterdim, kötülerin hemen sonu gelsin diye ama bakalım neler olacak. Ama lütfen işler bu kadar uzamasın ve serimiz üç kitapla(Gönül ister iki kitap ama) adadan ayrılır. :D
Bir de geçmişteki kötü karakterimiz var, onun kötülüğü belli kişilere ama diğerleriyle aynıydı bana göre. Sonrasında neler olacak ona bilemiyorum ama olanlar oldu zaten. Nalet herif.

Ve Adem ve Güldeste…
Bu çiftimiz hakkında bence bir şey yazmayayım, spoiler olur ama çok kalbim kırıldı. Olmak zorunda mıydı öyle? Yazarcığımız olmadı bu…

Gökçen serisini okuyup, eğlenenler, sevenler onun gibi bir kitap beklemeyin. Orada o kadar çok güldüm ki burada kalbimiz kırıldı, Gökçen serisini aradık resmen.
Tabii ikisini bir tutamayız. Orada çok fazla argo vardı mesela, burada Ahuzar nefret ediyor. Ahuzar ve Gökçen mümkünatı yok anlaşamaz o zaman. :D
Yani ikisini kıyaslamayın, bu ne kadar sakin, duygusalsa o da o kadar eğlenceli, tabii duygusal ama yer yer. Bülbül kapanı ise baştan sona dram, arada Ahuzar ve Timur’um arasında geçenlere çok güldüm ya neyse dfghjkl


Bunun dışında son kısımda olana çok üzüldüm, ağladım, ağladım…
O kısım olmayacaktı, yani illa ki bir şeyler olacaktı ama o olmayacaktı. Kime üzüleceğimi şaşırdım ama en çok bir şeye çok üzüldüm. Onu da okuyanlar biliyor bence. Detaylı yazamadığım için böyle üstün körü yazıyorum ama spoilerda yazacağım detaylı, yazayacaktım aslında ama baktım cidden yazamıyorum, birazda olacakları falan yazarım.
Spoilerdan önce yazar hakkında da konuşalım. Gökçen iki ve üçte olan yakınlaşmalardan sonra burada aşkın a harfinin bile geçmemesi. Evet aradaki bağları çok güzel ama aşk yoktu, ikinci kitapta bolca okumak dileğiyle. Radyo sahneleri çok güzeldi, ahh Timur sdfghjkl
Ahuzar’ın marka takıntısı şaka mıııı :D

Bu kitabı ayrıca okuyabilirdiniz bu arada. Gökçen benlik değil diyorsanız bunu okuyabilirsiniz. ;)
Bu arada hazır yine Gökçen demişken Barut timini özledim be, zaten Timur fazla bahsetmedi üzdü bu beni. :(
Umarım devam kitaplarda olurlar.
Kapağın anlamını çok sonradan öğrendik, o kadar mı güzel olur. Bayıldım, bayıldımmmm <3


-Spoiler Başlangıcı-

Ahuzar’ın kardeşine aşırı gıcık oldum, yani karakter olarak değil tek olsa başına bir şey gelmez mesela. O Kenan adisininde Ahuzar’la ne gibi bir işi var aşırı merak ediyorum. Şu büyük toplantıda ne yapmış olabilir. İnşallah kısa zamanda Timur’la beraber öğreniriz.
Sonrasında Kadife olan için çooook üzüldüm. Sessiz sedasız Ahuzar’a beni seç demesi kalbimi cıt diye kırdı. Zaten en çok ona ve Ahuzar’ın çaresi kalışına üzüldüm ama diyorum ya dese ki orada sadece ben yoktum annem olacak o kalbi kararmışta vardı.
Ve kitap bu ya mesela Timur Ahuzar ve kardeşini askeriyeye teslim edip, ya da yasal olarak isimlerini değiştirip gizleyebilirdi ve Ahuzar’da Kenan naletinden kurtulurdu. Bakın nasıl plan ama işte kitap ve neler olacak kim bilir.
Mesela 27.bölüm mevzumuz var, orada neler oldu acaba. Çook merak etmem peki.
Sonrasında Güldeste…
Ah bu hikaye daha çok kalbimi kırdı. Başta Timur benim yüzümden kaybettim ablamı ve yeğenimi deyince yok ya falan demiştim ama o sahne…
Bir nalette onların babaları.
Timur benim suçum diyordu ama onluk tek suç arkadaşına yardım olabilir. Onda da bir şey yok. Babasının halen daha böğürmesi peki -_-
 Yani bu kitapta çok nefret ettiğim karakter oldu, umarım işler bizimkiler gibi güzel giderde güzel yerler okuruz. Yoksa sinir hastası olur çıkarız ha.


-Spoiler Sonu-


Yukarıda da dediğim gibi tek okunabilir, başlardan bizimkileri gördük ama çok detaya girmedi açıkçası. Eğer iki türüde okumayı seviyorsanız bence Gökçen’den başlayın ama yok ben öyle kitaplar çok sevmiyorum diyorsanız bunu okuyun.
Şu an Gökçen’in dördüncüsü çıkacak gibi, Bülbül Kapanı ne zaman devam eder bilmiyorum. Aslında Wattpad’de var ama ben kitapta okumayı tercih ederim. Bir de henüz bitmedi, bekle bekle dur. Hiç sevmiyorum.
Bazı spoiler yedim tabii ki, onlarıda beklemiyor değilim. :D
Kısacası çok sevdim, yazardan en yüksek puan alan kitap. Hataları vardı illa ki ama aklımda yatmayan şeylerde olmadı.
Gökçen’de öyle şeyler vardı mesela, o yüzden bir puan kırmıştım.




Kitaba Puanım 5/5^^



Alıntılar^^


İnsanın hayatı bir başka hayatta bir kere kesişirse bu tesadüf olurdu. Ama iki kere kesişen hayatlar tesadüften daha fazlasıydı.


*****


Dinliyordu. Buradaydı. Tam arkamda.
Kimseye güvenmeyen, sırtını dahi yaslamayan ben ona sırtımı dönerken, bütün hayatımı ona yaslarken hiç düşünmedim.
"Oradasın."


*****

"Seni dinlemem için yalvaran sen değil misin?"
"Dinliyorum işte. Her anlamda."




"Ahuza mı bana yakışmıyor? Ahu'yla arasında sadece üç harf var! Değişen hiçbir şey yok."
"Üç harf çok şeyi değiştirir, Ahu,"


*****


Öfkesi sadece onu yakmıyor, değdiği her şeyi de küle çeviriyordu.


*****


Varlığının sevilmediğine inandırılan çocuklar, kendilerini sevdirmek için ne yaparsa o da onu yapıyor, sessizce merhamet dağıtıyordu.


*****


Aynı yerden yara alanlar, yaralarından tanırdı birbirini.







Bir yorumda böylece biter, başka yorumlarda görüşmek üzere^^






Buralarda da varım^^









2 Şubat 2025 Pazar

Son Aşkım//Kübra Nur Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Yeni yılın ilk kitabı diyebilirdim ama elimde birazcık süründüğü için ilk kitabı diyemeyeceğim ama ilk okuduğum kitap diyebilirim. :)
Kübra Nur şu aralar kitap yazmıyor, yani yeni kitap çıkaralı bir buçuk sene olacak ki kendisine de yazdım bu aralar öyle bir planı yokmuş. Hayırlısı.
Gelelim kitaba, serinin son kitabı ve benim seride ne yazık ki büyük hayal kırıklığı yaşadığım kitap.
Neden olduğu devamından ama o kadar büyük heyecanla başlamam ve sonucu böyle olması cidden beni üzdü ya, seriye böyle veda etmek istemezdim.
Yine de çiftimizin çocuklarının kitapları var, onlar çok çok güzel işte. <3


Çöpçatan kelimesinin Türk Dil Kurumu sözlüğündeki karşılığı tam olarak şöyle; Evlenmelerde aracılık eden kimse. Benim yaptığım iş de tam olarak bu. Yani çöpçatanlık. İşimde oldukça da başarılıyım üstelik. Ama sizin bildiğiniz çöpçatanlardan değilim. Benim aşk hakkında en ufak bir fikrim bile yok. İnsanları bir araya getirmekte ve birbirlerine âşık olmalarını sağlamakta başarılı olmak, ne yazık ki beni bir aşk profesörü yapmıyor. İnsanların neden âşık olmak istediklerini, neden bu duygunun peşinde koştuklarını bile bilmiyorum. Fakat küçük bir yalanla başlayıp, Akın Arıkan'la tanışmamla birlikte tuhaf bir maceraya dönüşen hikâyemde hepimizin bazı cevaplar bulabileceğini umuyorum.

Mine çöpçatanlık yapmaktadır ama aynı işi yapan kişiler tarafından zor durumda kalınca işi sahte bir sevgili bulmakta bulur. Nasıl bulacağını düşünürken parkta yalnız başına oturan genç adamı görünce neyi olduğu tahmin eder ve hayatındaki en saçma teklifi sunar.
Kendisi kadar şaşırmış adamın teklifi kabul etmesiyle sahte sevgililik başlar.
Mine garip ama bıcır bıcır bir karakterdi. Sevdim, karakterlerle bir problemim yok sdfghjk
Dudak nemlendirici olayını ayrıca sevdim, herkesin kendini bir şekilde sakinleştirme yöntemi farklı tabii ki. O yüzden böyle ufak detaylar hoş.
Son kısımdaki mevzuya şok oldum, çocuklarının kitaplarını okumuştum dedim ya size, o kısımda Mine hakkında Çöpçatanlık işini okumuştum ama bu kitapları bilmediğimden ne alaka demiştim, şimdi anlaşıldı. :D


Akın, neden parkta oturduğunu çözemediğimiz, kitapta sadece erkek karakter olarak geçen bir beyefendi. O yüzden çok detay veremiyoruz.
Tamam romantik, Mine ile çok güzel anlaştı ama arkadaşlar erkek karakter sadece Mine'ye partner olarak gelmiş gibi olmuş, sevgilide olmuş ve bitmiş gibi.
Önce ki kitapları okudum ama kaç ay önce, Akın neler yaşadı, neler yaşıyor, öncesinde abisiyle arasından geçen mevzuya dokunmalıydı. O kadar kitapta yoktu ki aşklarını da hissedemedik haliyle.
İşte sevmeme neden olaylardan biride buydu.

Mine'nin ablası ve annesi olaydı. Mine'ye yardımları baya dokundu ama öncesinden olaylar, olaylar. :D
Diğer kitaplardan Mayıs, Nisan ve Arın, hatta Zeynep karakterlerini de görmek güzeldi. Yine ve yeniden eğlenceli olaylar. :D
Daha çok olsalardı belki kitap daha güzel olurdu kim bilir.

Şimdi kitap neden beni hayal kırıklığına uğradım. Kitabımız konusu sahte sevgililik, zaten en çok ilgimi çeken bu oldu. Tam böyle zorla yakınlaşmalar, zamanla birbirlerini tanımaları ve zamanla aşık olmaları falan güzel olurdu. İşte bu sebeple beklentim çok kötü yere çakıldı. Bunun verdiği hayal kırıklığı yüzünden kitabı o kadar geç bitirdim ki yani okumak içimden gelmiyordu. O yüzden seride en uzun elimde kalan kitap ilan ediyorum.

 

Yazarın kalemini seviyorum, zaten en son çıkan kitaplarından kendisini tanıdım ve kendini geliştirdiğini bu kitaplarını okuduktan sonra anladım. Ama öyle böyle değil geliştirmesi, okuyanlar beni anladı ve keşke bu seriyi okuyup öyle çocuklarının kitaplarını okusam dedim sürekli.
Tabii çocuklarının kitaplarını ne zaman yazmak istemiş yazarımız bilmiyorum ama azıcık gariplikler vardı. :)
Bu kitap böyle diye yazarı önermemezlik yapmıyorum, çok severim kalemin ama eğer ilk defa okuyacaksanız bu kitaplarından başlayıp kendini nasıl geliştirdiğini okuyun derim. ;)



Kitaba Puanım 5/3,5^^




Alıntılar^^

"Senin sahte sevgilin olmayı düşüneceğim. Henüz kabul etmiyorum, sadece değerlendireceğimi söylüyorum. Ama şunu söylememe izin ver, bana aşık falan olursan, bu, çok klişe olur."


*****


"Garip birisin Minr Araz," diye mırıldandı.
"Ama seninle tanıştığıma hiç pişman değilim."



*****


Ve onların  birer gök taşı olduklarını bilsem de hepsini kayan birer yıldız olarak hayal edip onlarca dilek tutuyordum.
Onlarca dilek.
Her bir dileğin başkahramanı tam yanımda duran adamdı.


*****


Akın Arıkan, benim için doğru elma mıydı bunu o an bilemiyordum. Ama orada durup ona bakarken, o ağaçtan başka bir elma seçemeyeceğimi, seçmek istemeyeceğimi çok iyi biliyordum.



*****


Ucu  bucağı Akın'a değen, ondan veya onunla gelen her şeyin istemeden de olsa seviyordum. Aşk denilen şey beni hızla kuşatıyordu ve hayatımın bir daha asla eskisi gibi olmamasından korkuyordum.



*****


Aşk, anlatılması değil, hissedilmesi gereken bir şeydi.





Diğer Yorumlarımda Görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^




Buralarda da varım^^






23 Kasım 2024 Cumartesi

Gökçen 3-Güz Yağmurları//Loresima Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Barut timinin en sessiz adamının kitabı olan Bülbül Kapanı çıktığından dedim onu okurum, Gökçen'den spoiler yerim falan diye serinin üçüncü kitabı okudum. Kitabımı ve karakterimiz yine bildiğiniz gibi. 
Buradan sonra ilk iki kitaptan spoiler olacaktır, şimdiden uyarıyorum. :)
İkinci kitabın sonunda aileler gitmiş, ortam bizimkilere kalmıştır. Buradan sonra yansın geceler vs vs derken ortalık karışıyor tabii ki.
Şimdi neden böyle dedim açıklayayım, ben ikinci kitap için bazı yakınlaşmalar için çok şaşırmıştım, sonra çoğu kişi mesaj atmıştı ki üçüncü kitapta daha aşırısı var. O yüzden yansın geceler dedim. :D
Bu seri beni çok güldürüyor ama güldürdüğü kadar da çok üzüyor be. Nedenini okuyanlar anladı. Tabii üzüntünün yanında bu sefer baya sinirlendirdi. Onun sebebi birazdan sizlerle. :D



Sayısız mücadeleyi ve engeli aşıp bir araya gelen Gökçen ve Murathan için artık aşklarını doya doya yaşama vaktidir. Tek istekleri birbirlerine sımsıkı sarılmak ve kaybettikleri zamanı telafi etmektir. Ancak olaylar bekledikleri gibi gelişmez ve birlikte kurmaya çalıştıkları küçük dünya daha var olamadan yerle bir olur. Büyük bir nefret, kayıp ve azılı düşmanlarla dolu karanlık bir girdabın içine çaresizce çekilirler.
Gökçen ve Murathan kendilerini zorlu bir yol ayrımında bulacaklardır.
Aşk mı? Yoksa yaşatmak için yapılan büyük bir fedakârlık mı?
Seçim yapmak ikisi için de kolay olmayacak, hayatın onları sürüklediği dipsiz uçurumlara beraber yürüyeceklerdir.

Gökçen yaşadıklarından sonra  zorlu zamanlar geçirir ve bu zamanları da Murathan sayesinden atlatır. Kaçıldığı zaman ona yardım eden Zehra'yı da bir şekilde hayata adapte etmeye çalışır.
Kendisinden saklanan sırlar yüzünden zor durumlar yaşayan Gökçen bu yüzden daha da sıkıntılı zamanlar yaşar bu sefer daha zorlanacaktır çünkü kendisine iyi gelen kişi yanında değildir.
Şimdi böyle yazınca garip oldu ama spoiler vermeden anca bu kadar arkadaşlar.
İlk iki kitapta Gökçen'in bazı hallerine gıcık olmuştum ama çok şükür burada öyle değildi ve çoğu yaşadığı şeyler yüzünden kendisine üzüldüm açıkçası.
Ama şurada bir anlaşalım, Murathan Gökçen'e gelme dedi geldi. O nişana gitme dedi, gitti. O yüzden Murathan'ın kızmasında haklı sebepleri vardı kısacası ama ne yazık ki yaşadıkları için üzülmeme engel değildi. Bu konuyu Murathan'ın kısmında açacağım. :D


Murathan Gökçen'in yaşadıkları yüzünden intikam almak ister ama aradıkları kişi ortadan kaybolur. Yine de Gökçen'i düşünerek söylemez ama büyük hata yaptığını ne yazık ki acı bir şekilde öğrenir. Ayy tamam burada az buçuk bir şeyler yazmış olabilirim. :D Ama ne yapayım üç kitapta aynı karakterleri okuyoruz. :D
Gelelim biraz önce yazdığım şeye, Murathan olanlar yüzünden kendini suçluyor ve saçmalıyor. Az çok tahmin ettiğim şey olacakken tabii işler başka şeye evriliyor ama o süreçte cidden sinir oldum Murathan'a. İlk defa diğer kitapların yanından Murathan'a sinir oldum sdfghjk


Barut timin elemanları olaydı. Barbo'nun yine sıkıntıları var tabii ki, üzüldüm beee. :/
Aybüke başkan ve Süleyman'ın işler iyice karışıyor, bunlara da üzüldüm açıkçası. :/ Ama şok olduğum yerler oldu, Aybüke'nın yaşadıklarını öğreniyoruz. Yine hüzünlü yerler ama ilk kısımda Süleyman'a yardım etmesi çok tatlıydı. :)
Zülfükar'ın ikinci kitapta birkaç ipucu vermişti zaten, okuyanlar biliyordur. Burada işler karışıyor tabii ki. Bir de Hasan Abi ortaya çıkınca daha da komik bir hal alıyor. Devamında ne acılar yarabbi diyeceğiz asdfghjk Ama ne yazık ki bazıları hak ediyor. :D
Son kısımda dedim Ayşegül'e de buluruz bir tane ama neredeeee, kız en çok hak eden ama şu askeride bir tane adam seçemedi(Seçtirmedi yazar asdfghjk)
Ama umudumuz var. :D

Genel olarak seride en sevdiğim kitap oldu, hem hüzünlü, hem eğlenceliydi. Bütün karakterleri okumaktan zevk aldım, ikincide çok az okumuştum çünkü.
Ve en önemli meseleye gelelim. Kitaptaki smut durumuna. İkinci kitapta okuduğum yerden sonra bu kadar beklemiyordum ama şok oldum. Ya yazmak isteğe bağlı, yazar bu konuda çekinmemiş ve yazmak istemiş ama bu kadar beklemiyordum. Hele o son kısım.
Şok oldum evet ama ikinci kitap için yazdıklarımı tekrarlamayacağım. Alan memnun, yazan memnun ama ebeveynler çocuklarınıza okuturken on kere değil, yüz kere değil, bin kere düşünün. Hatta ilk siz okuyun neden okumayacaklarını anlayın. ;)
Haa çocuklar sizi dinleyecek mi? Sanmam. :/
Bu arada bana gelen mesajlarda öyle bir anlatıldı ki dedim kitap komple smut ama abartma söylemlermiş. O kadarda değildi yani, bir iki yerde vardı sadece.


Yorumum böyle, biraz önce de dediğim gibi ilk ikiye göre gerçekten sevdim. Devamından birkça spoiler aldık tabii, kaçar mı ama ondan önce Bülbül Kapanı var, bakalım orada olaylar olacak mı? Dördüncü ne zaman çıkar bilemem, hatta beşe kadar gider mi onu hiç bilmiyorum ama her kitabın sonundan yeni çift ortaya çıktığından büyük ihtimalle bu beşe kadar gider. Uzun serileri sevmem ama bu seri uzasın ya, okunur. :D
Bu arada ilk iki kitabı okumak için tık tık!!





Kitaba Puanım 5/4^^



Alıntılar^^



Ona karşı devasa bir sevgi patlaması yaşıyordum içimde. Tek bir isteğimle bana Zehra'yı getirdiği için ve tek bir sözümle dünyaları ayağımın altına sereceğini hissettirdiği için...


*****


“Yıllarca yaptım o işi ben,” dedi sakince. Elinin içindeki elimi daha çok sıktı. “Artık seni bir fotoğraf karesine bakarak özlemek istemiyorum."




“Temizliğim beğenilmiyor sanırım,” diyebildim sadece.
Evet, demesini bekledim ama demedi. “Varlığın hissedilmiyor,” dedi onun yerine. "Bırak, dağınık kalsın. Görmesem de orada olduğunu bileyim. Varlığını yanımda hissedeyim. Sen dağıt, ben arkanı toplarım.” 


*****


Yeniden arkasını dönüp, ilerlerken dudaklarında derin bir tebessüm vardı. İzmir bugün bir mucizeye şahit oluyordu. Çünkü Kepçük, yürüyerek bitiremediği yolları aşıp Pamuk'a gidiyordu.


*****


Evimin neresi olduğunu sorsalardı göstereceğim tek yer burasıydı. Bu gövde, bu sıcaklık. 


*****

"Gelin çünkü..." dedi Barbaros sözün gerisini beklediğini belirtircesine.
Hiçbir erkeğin gözlerine bakmadığı kadar uzun baktı Barbaros'un gözlerine.
    "Geldim çünkü..." diye tekrarladı.
"Sen gelmedin."


*****


"Ben senin neyin olayım?" dedim.
"Saçlarınla gecem ol, yıldızım ol, ayım ol. Sonra gün doğsun gözlerinde. Güneşim ol, gökyüzüm ol."






Bir yorumun daha sonuna geldik, başka yorumlarda görüşmek üzere^^
Sevgiyle kalın^^




Buralarda da varım^^








 



15 Kasım 2024 Cuma

Şüphe//Merve&Sena Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Instagram'da takip ettiğim bookstagram arkadaşların sürekli kitabını görüyordum, merak ediyordum kitabı ama konusu hakkında hiçbir fikrim yoktu. Sonunda okumak kısmet oldu. İlk olarak ben böyle bir konu beklemiyordum. İlk duyduğumda üzüldüm açıkçası, böyle bir kitap uzun zamandır okumamıştım, hatta okudum mu diye hatırlamıyorum bile. Üzülmemin sebebini devamında yazacağım. :)
Yazarlarımız iki tane, her okur gibi ben de merakla başladım nasıl yazdılar diye ama inanın hiç fark etmiyorsunuz. Gerçekten ortak, harika bir kalem olmuş ikisinin. Bravo yani. :)


Ailesini hiç tanımamış olan Nesil, kimsesizler yurdunun sessiz ve soğuk duvarları arasında yalnız hissetmekten yorulmuştur. Yalnızlık onu tehlikeli bir plan yapmaya iter. Nesil`in aklına neredeyse imkânsız sayılabilecek bir plan gelir: Kendine yeni bir aile bulmak. Nesil bu planı kurarken masum insanların canını yakmayı hiç umursamaz. Kendine kurduğu bu yalanlar ağının kurbanı ise Akbay ailesidir. Üstelik yalanlar sadece Akbayları değil Nesil kadar kimsesiz olan Yetkin`i de ilgilendirmektedir fakat Nesil`in hiç aklına gelmeyen bir kişi attığı yalanları ortaya çıkarıp kurduğu planları bozmaya çalışacaktır. Esat Akbay, Nesil’i gördüğü ilk andan itibaren şüpheli davranır ve Nesil’in yalanlarını bildiği imasından hiç vazgeçmez fakat Esat Akbay’ın da en az Nesil’inki kadar büyük sırları vardır. Bu oyunda kimin kazanacağı ise bambaşka bir şüphedir.

Nesil yetimhanede büyümüş genç bir kızdır, on sekiz yaşına çok bir şey kalmamıştır ama aile özlemi artık dayanılmaz hale gelmiştir. Uzun zamandır üstünde uğraştığı planı sonunda gerçekleşmeye başlamıştır. Artık ailesi olacaktır ama onun için çok şeyi göze alır.
Detaya gerek yok, Nesil için çok üzüldüm. Bir sürpriz olsa da gerçek ailesi olsa ya da ortaya çıksa ne bileyim. Evet tek başına çok fazla şey başarmış ve bunu da hak ediyor. Aslından bütün yetimler hak ediyor ama işte dünyanın kanunu diyecek bir şey yok. Nesil kendi şansını kendi yaratmaya çalıştı ama ne yazık ki bazı pürüzler illa ki olacaktı.
Son sayfaya kadar onun gibi diken üstündeydim Tabii bazı sıkıntılar vardı, onları yorumumun devamında yazacağım. :)


Konuda Yetkin ve Esat geçiyor ama ikisi hakkında da bir şey yazsam spoiler olacak. Sadece ikisi içinde şok oldum, bakalım devamından neler olacak. Ki buradan da anladığınız üzere kitabımızın devamı var, tabii yazarlarımız yazıyor mu hiç bilmiyorum ama hemen çıkması lazım.
İkizler vardı kitapta, çok sevdim ya. Devamında daha çok okumak isterim onları. :)

Şimdi çok fazla detaya girersem spoiler olur o yüzden şimdi kitabımızın güzelliğinden bahsedeceğim. Konuyu kitap bana gelince öğrendim, ben daha çok hani dram olur ama böyle aşk falan olur ama şu an kitapta aşk yoktur düşünün yani. O yüzden kitabın konusu böyle gelince gerçekten şaşırdım.
Konudan anlayacağınız üzere ailemiz gerçek değil, belki de gerçek henüz bir şey bilmiyorum ama kitap bu ya bir bakmışız aile gerçek ama eğer başka şeyler olmazsa falan filan. Buraları okurken Nesil'in gerçek bir ailesi olsa ne güzel olur dedim. Çok üzdü beni Nesil, mesela banyo yapıyor diyor ki rahatça banyo yapmak, kimsenin gelip çık yeter dememesi ne güzelmiş. Ulan nasıl kalbim kırıldı anlatamam. :/
Son kısımlarda çok ilginç şeyler oldu, hadi canım dedim. Bekliyor muydum? Yani düşünmemiştim ama çok şaşırdığım söylenemez.


Kalbimi kıran, beni baya bir düşündürten, heyecanlandıran bir kitaptı. Tabii yazarınların acemiliği vardıü yok diyemem. Bazı olayların çok amatör olması, daha detaylı anlatılması güzel olabilirdi ama nazarlık olsun diyorum ve iki yazar olmasına rağmen çok güzel yazdıklarını söylemek istiyorum.
Devam kitabını merakla bekliyorum, Nesil'i zorlu günler bekliyor ama ne zamana gelir ki kitap? Hemen gelse ne güzel olur. :)



Kitaba Puanım 5/4^^




Alıntılar^^

"Bazı lekeler insanın üzerine yapışır kalır..."


*****

"Neden bilmiyorum benim annem olmasa bile kokusu burnuma değince içime bir sıcaklık dolmuştu. Bu ruhumun sızlamasına neden oldu. Bu kadar muhtaç olduğumu benden başka kimse bilmiyordu ama evet, işte ben bu kadar muhtaç biriydim. Her zaman bir aileye ve onların sevgisine muhtaç olmuştum.


******


Elimde tuttuğum küçük ve eski el çantasının içinde yurttaki tüm eşyalarım vardı. Omuzlarımda ise adını dahi bilmediğim yüklerim.


******

Öfke, ihanet, yalan; bunlar benim hayatımın gerçekleriydi. Sevgi ise asla var olmamıştı.





Böylece bir yorum daha biter, başka yazılarımda görüşmek üzere^^
Sevgiyle kalın^^




Buralarda da varım^^







8 Kasım 2024 Cuma

Notanın Ervahı//Sümeyye Demirkan Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Yazarın diğer kitapları severek okumuştum(Bir tanesi hariç) onun dışından kalemini seviyorum, nahif karakterlerin yanından dert, dik duruş sergileyen karakterleri yazması inanılmaz güzelmiş. Yani hep aynı karakter mi yazmak daha iyi yoksa farklı konularda, farklı karakter yazmak mı? Bence ikincisi.
İşte yazarımızda öyle. Mürekkebe Boyanan Sardunya serisini okudum, orada hikayede, karakterlerde o kadar nahifti ki bu seriyi ilk okuduğumda yine öyle bir şey bekledim ama resmen ters köşe oldum arkadaşlar. :)


Leyla Neva sokakta şarkı söyleyerek hayalleri uğruna çaba harcayan idealist bir genç kızdır. En büyük hedefi konservatuvar okuyarak iyi bir müzisyen olmaktır. Bu uğurda birçok kişiyle savaşacak fakat asla pes etmeyecektir.
İlk ritim önce ellerine ardından da kalbine düşecek, hayatındaki insanların darbelerine inat hayatına yeni girecek olanların desteğini görecektir. En çok da Seyit Ali’nin... Çünkü büyülü notalar çıkarmayı ruhundan, o notalarla sevmeyi de ondan öğrenecektir.


 Leyla Neva okulun son yılında hem derslerini vermeye hem de konservatuvara hazırlanmaktadır. Hayatının tek amacı kazanmak olan Leyla'nın sesi de güzel olduğundan sokaklarda da şarkı söyler.
Bir gün okula giderken ara sokakta gördüğü bir çift gözü her gün görmeye başlar.
O gözler Seyit Ali'ye aittir.
O günden sonra her gün görmeye başlar ama başlarda sinir olur, zamanla daha çok çevresinde görünce de ve yaşadıklarını az buçuk anlayınca ona karşı bir şeyler hissetmeye başlar.
Leyla'yı sevdim, dik duruşu, kardeşine sahip çıkması, çoğu yerde mantıklı düşünmesi davranması işte budur dedirtti.
Öyle süklüm, püklüm bir karakter beklemeyin, aşırı dişli, kendi işini kendi yapan, kimseye muhtaç olmayan bir karakterdi. Kısacası hayran kalınan bir karakterdi.
Seyit Ali olduğu kısımlara da ayrıca bayıldımm 💔💖


Seyit Ali kendi halinde, ailesiyle değil de daha çok arkadaşlarıyla takılan biridir. Bir gün Leyla'yı görünce sürekli onun yanında olmaya başlar ama sadece sert hali ilgisi çektiğinde.
Sonrasında kader bu ya sürekli yanında olmaya başlar ve artık onu yalnız bırakmak istemez.
Şimdi tam olarak neden sürekli yanında olduğu ben tahmin ettim, kitapta çok fazla bahsetmedi ki bence devamından bahsedecek gibi.
Seyit Ali'yi çok sevdim yaa, aynı Leyla gibi. O da Leyla gibi sert, kendinden emin, kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan biri. Ne olursa olsun Leyla'ya sahip çıkması o kadar güzeldi ki.
Seviyorum böyle sert ama konu aşk olunca kendinden geçen karakterleri. Ama buna rağmen çok böyle kılıbık bir Seyit Ali beklemeyin. :D


Diğer karakterlerde Teoman’ı, Ceyhun’u, Timur’u ve geri kalanları sevdim ama bazısı vardı ki tam dayaklıktı. İlk başlarda zaten kendilerini belli ettiler.
Bir karakter vardı, Semih. Başta ne yalaka bir karakter derken sonradan Leyla’nın sırdaşı, arkadaşı olması güzeldi. Devamından okuyup, ona da neler olacağını okumak çok isterim.
Ömer var bir de, kitabın en en en tatlı karakteriydi. <3 Detaya girmeyeyim ama o olmasaydı Leyla’nın hayatı daha başka olabilirdi.
Son kısımda dahil olanlar ayrı güzeldi, yani tabii ki kötüler var ama iyiler ondanlardan daha iyiydi. :)


Konu olarak bir genç kızın hayalleri için, hayatı için ve duyguları için neler yapacağını okuyoruz. Keman çalması, şarkı söylemesi çok güzeldi. Böyle yetenekli olan kitapları seviyorum, yani şarkı söyleyen, bir şeyler çalan falan. Tabii devamından daha çok konserler, şarkılar vs olur. Severiz yanii. :D
Tabii takıldığım yerler oldu, mesela şu sürekli dudak ıslatma mevzusuna aşırı kıl oldum. Yani neden yani, oraları sürekli okumak zorunda mıydım?
İnşallah devamından daha az okuruz, mesela editör fark ederde azaltır. :D
Kızlı erkekli fark etmiyor, bütün karakterler dudaklarını ya yalıyor ya da ısırıyor vs vs asdfghjk
Sonrasından Leyla evet dik duruyor ama bazende ya çok korktu ya da hiç umursamadı. Bazen dedim ki acaba Leyla’nın ailesi olmasa mıydı? Yani biraz karışık, o bizi sinir edenler vardı onlar olmasa mıydı? Spoiler olur diye bir şey yazmak istemiyorum ama okuyanlar ne demek istediğimi bence anladı. :)
Bu iki şey dışından bir sıkıntı yoktu. Tabii kitap Wattpad çıkışlı olduğundan yine ardı arkası kesilmemiş, duyduğuma göre beş kitaptan oluşacakmış. Ben de şu an ikinci kitapta var, arayı fazla açmadan okumak istiyorum inşallah.
Sonu heyecanlı bitti, o neydi ki acaba diyerek. Bakalım devamından neler olacak.


Yukarıda da dediğim gibi yazarın kalemini seviyorum, her kitabından farklı karakter yazması aşırı güzel ve yetenekli olduğunu gösterir. Diğer bir serisi var Veda Caddesi diye, onu okumadım ve nasıl karakterler var onuda bilmiyorum ama yine farklı konusu ve karakterleri olacak gibi.
Devam kitabından Leyla’nın bir tık daha özgür olmasını umuyorum, yani böyle kitap falanda olsa gizli saklı işler olmuyor ya. Hadi birileri için neyse de diğer kişi için sıkıntı ve yakalanırsa ooo işler karışır.
Puntolar küçük, sayfa sayısı çok ama buna rağmen gerçekten sevdim. Akıcı olması bir tık daha erken bitirmeme vesile oldu. Zaten heyecanlı, şu bölüm bitsin, bu bölüm bitsin derken baya okuyordum. :)







Kitaba Puanım 5/4^^


Alıntılar^^



Ben öyle bir haldeydim ki en çok bunun özlemini duyuyordum. Gerçek bir dost, gerçek bir sevgi ve gerçek bir karaktere ihtiyacım vardı.


*****

Açtım gözlerimi, baktım gözlerinin en içine. Seyit Ali... Ne ima gizliydi bilmiyorum ama sanırım şu an aynı notanın üzerinde duruyorduk ikimiz de.


*****


Şeytanın bileklerinde saklıdır belki de insanlığın rehberi yalnızca ondan öğrenilmiş insanlık bu kadar kötü olabilirdi.




"...Yine diyorum sana, beni yaşadıkça tanıyacaksın. Ben de seni, insan bir insanı böyle tanır çünkü."


*****

Göz göze geldiğimiz anda dünyam durdu çünkü gözlerinde kendimi gördüm.


*****


"Biz birbirimiz için doğru insan mıyız yani?"
"İnkar edemem ama hayatıma senden başkasını da kabul edemem... Öyle bir geldin ki bana, senden başka tüm yolları kapattın sanki."


*****

"Adını koyduğum o kuşsun, uçmayı bekleme, sen çoktan kanatlanıp bana kondun."





Diğer yorumlarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^



Buralarda da varım^^