Kitaplar hakkında etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kitaplar hakkında etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Şubat 2025 Cumartesi

Roma Tatili II Sarah Adams Kitap Yorumu// Blogları Canlandırma Projesi Ocak Ayı^^

 Selamlar^^
Size harika bir kitabın yorumuyla geldim. İnanın hem romcom olup hem de rahat okunan, smut olmayan kitap uzun zamandır okumuyordum. İşte bu kitapla o vuslat sona erdi çok şükür. Tabii eskideki kitaplarda var böyle ama yeni çıkan kitaplarda böyle hiç yoktur ya da ben bir türlü bulamıyorum.
O yüzden okuduğum için çok memnunum.
Ve okuduğum zaman tam bir kasaba kitabı olması, kız kardeşlerin olması ve onlarında kitaplarının olması falan cidden beni eskiye götürdü ve okuma zevkim daha arttı.
Ve kitabımız bu ay tam puan alan ikinci kitabımız, sonuna kadar hak etti. 😍

Not: Kitabımızın karakteri müzikle ilgilendiği için temaya çok uygun diye BCP için ekledim^^



Kalbin, hiç ummadığın bir yere ait olabilir...
Roma’ya hoş geldiniz! Ama yanlış anlaşılma olmasın, İtalya’da değil, Kentucky’nin küçük ve şirin kasabası Roma’dayız. Sıcakkanlı insanları, rengarenk dükkanları ve sakin hayatıyla bu küçük kasabanın Rae Rose gibi bir
dünya yıldızını ağırladığını duymak sizi şaşırtabilir.
Kulağımıza gelen fısıltılara göre Rae Rose olarak bilinen Amelia, şöhretin parlak ışıklarından ve onu yalnızlaştıran sevdiklerinden oldukça yorulmuş ve çareyi, Audrey Hepburn’ün en sevdiği filmi Roma Tatili’nden ilhamla, ona en yakın olan Roma’ya gelmekte bulmuş ve bir süre kalmayı planlıyormuş.
Daha şaşırtıcı olan ise Amelia’nın, kasabanın huysuz turtacısı Noah Walker’la yakın bir ilişki kurmuş olması. Gönül işlerini bir kenara bıraktığını düşünen Noah’nın, sevimli ve sakar Amelia’ya düşkünlüğü, her işe burnunu sokan kasabalıların gözünden kaçmış değil. Ancak birbirinden bu kadar farklı olan iki insanın, orta yolda buluşmak için ne kadar ödün vermesi; hayatını değiştireceğini inandığı bir aşka nasıl tutunması gerekir?


Amelia gençlik yıllarından beri sevdiği işi yapıp pop star olmuştur. Baştan çok sevip, zevk alsa da son zamanlarda çevresindeki baskıdan sıkılır ve çok sevdiği filmi örnek alarak en yakın Roma'ya gider. Gittiğinde başına olmayacak şey gelir ve tanımadığı ıssız bir yerde eski arabası bozulur ve yolda kalır.
Arabasının bozulduğu arazinin sahibi ise yardıma geldiğinden ilk başlarda korkar ama sonradan ikna olup o gece gizemli adamın evinde kalınca işler karışır.
Amelia'ya çok üzüldüm ya, şan şöhret sahibi ama kalabalıklar arasından yalnız kalmış, sevdiği işi yapamaz hale gelmiş. Bence genel olarak pop starlarına bakınca hepsi bu durumda. Resmen robot olarak kullanıyorlar, oraya git, bunu söyle, şuraya gül, bunu yeme vs vs vs. Yazık bee.
O yüzden kendini bulması ve bir şekilde gerçekleri görmesi çok güzel ve anlamlıydı.


Noah geçmişte yaşadıklarından ders aldığı için artık her adımını ona göre atar. Bir gün istenmeyen misafir evinde kalmaya başlayınca işler karışır.
Ailesinden kalan turta dükkanını işleten Noah üç kız kardeşine de sahip çıkmaktadır.
Kendi halinde bir kasaba olduğu için kuş uçsa herkesin her şeyi anında duyduğu için Amelia'yı zor saklar ama ona göre en kötüsü de herkesin onunla yakıştırmasıdır.
Noah çok tatlıydı, hem kız kardeşlerine sahip çıkması hem de turta sevmemesine rağmen turta yapması ve bazı şeylere her türlü sahip çıkmasına bayıldımm.
İdeal erkek resmen. Bir de mutfakta çok iyi mesela, daha ne olsun.
Ama şey komikti ya, cep telefonunun olmaması, evinde internetin olmaması komikti. 
Neden böyle detay yazmış yazar bilmiyorum ama benim hoşuma gitti.
Yani teknolojiden uzak, zaten hat çekmiyor böyle hayat sürüyor falan güzeldi.
Bir de aşk adamı oluşu, Amelia'ya olan davranışları da çok tatlıydı. Diyorum ya ideal erkek resmen. :D

Kasaba halkına hayran kaldım, yani öyle bir aile olmuşlar ki hemen mevzu anlaşılıyor ve sus pus oluyorlar. Zaten kasabada geçen kitaplar, filmler ve diziler bu yüzden çok güzel. Resmen kocaman bir aile. Kız kardeşlerde ayrıca güzeldi ve serinin devamında kızların hikayelerinin olması daha da güzel.
Biri Amelia'nın korumasıyla, bir diğeri ise kasabaya gelen yazarla olacakmış. Ayyy en sevdiğim, en sevdiğimmmm^^
İnşallah en kısa zamanda çıkarırlar devamını. <3


Yazarın kalemine ayrıca hayran kaldım, hem akıcı hem konu güzel. Daha ne olsun arkadaşlar. Ve kitapta smut olmaması, sonra abuk subuk şeylerin yer almaması kitabı çok daha güzel yapmış.
Çiftimizin kısa sürede aşık olmasını garipsemedim açıkçası, çünkü aralarından hemen bir etkileşim oluyor zaten ve buna rağmen hemen bir ilişki vs olmuyor. Normalde sevmem hemen aşık olma mevzusunu ama bu gerçekten öyle değildi ve yavaş yavaş yakınlaşmaları çok güzeldi.
Tabii ortada bir gerçek vardı, bunu unutmadan devam etmeleri de güzeldi.
Şimdi şu ünlü kitap sayfasında puanlamasına baktım da seri devam ettikçe puanlar yükseliyor, ayyy daha çok merak ettim şu an. :D Keşke ingilizcem olsaydı. :/
Ayy daha ne kadar yazayım güzel olduğunu. :D
Bu arada yazarın başka bir kitabı var çıkmış, o tek kitap herhalde bakmam lazım ama spor romantizm konu alıyor, daha da ilgi çekici. :)


Bu yorumdan sonra daha ne diyebilirim ki yani, alın okuyun^^
Kapak harikaydı, o kadar cıvıl cıvıl ki çok seviyorum böyle kitapları. Başta da dediğim gibi uzun zamandır böyle bir kitap okumadığım için resmen ilaç gibi geldi. Böyle bir kitap en son ne zaman okudum onu bile hatırlamıyorum^^
Genel okur olduğu için herkese öneriyorum^^ 



Kitaba Puanım 5/5^^



Alıntılar^^


Bu kadın hayatıma bu kadar çabuk sızabilmişti? Kasırgalar bile bir şehri daha yavaş tahrip ederdi. Muhtemelen onun yaratacağından daha az zarar ile...


*****


Kalbime sesleniyorum, sakın bunu yapma. Heyecanla çarpmaya niyetlendiğinin farkındayım ama buna izin vermiyorum. Ne olmuş yani? Noah, iyi bir abi işte.


*****


Beni evinde istemiyordu ama rahat ettiğimden, güvende olduğumdan emin olmak için kendi yolundan çıkabiliyordu.


*****


"...Güya beni seven yüzlerce insanla dolu odada  durup yine de kendimi yapayalnız hissedebiliyorum."


*****


Amelia Rose'a aşık olmaya direnmeme yardım edecek tüm sinir hücrelerime ihtiyacım vardı. Gerçi... Hayır.
Ben çoktan ona aşık olmuştum.





BCP için Şubat ayı temamız Romantik, Komedi, Aşk, Sevgi, Yalnızlık ve İçsel Dönüşüm^^
Temamız yine dolu dolu, istediğin zaman katılabilirsiniz^^
BCP için yazdığım diğer yazılara Buradan! ulaşabilirsiniz.
Bekliyoruzz efenimm^^




Başka yorumlarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^



Buralarda da varım^^




21 Ocak 2025 Salı

Yıldıza Dokunmak//Sezin Karameşe Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
2024 yılında okuyup, 2025 yılında yorumunu yaptığım kitapla geldim. Bu sene hedeflerimden biri blogda bolca yazı yazmak ama şu gün olmuş daha yeni yorum yazıyorum iyi mi? Hatta kitap yorumu yazıyorum, Allah bilir ne zaman düzenleyip yayımlayacağım. :D
Kitabımızın ilk duyurusu yapılınca yazarın hazırladığı videoya denk geldim. O kadar iyiydi ki, yani o süreç, planlar falan hayran kaldım. Sonra yazar kitaba şarkı yazıldığından bahsetti, daha da güzelleşti, merak ettim kitabı.
Geldikten biraz sonra okudum ve kitabın akıcılığına hayran kaldım ama ondan önce konusu çok iyiydi.



Bir sabah hafızanızda büyük bir boşlukla uyandığınızı hayal edin…
Ece için hayat artık geri dönülmez bir yolculuğa dönüşmüştür. Onun için hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Anımsadığı tek şey annesidir. Anıları silinmiş, annesinin izleri sonsuz karanlıkta kaybolmuştur. Ece, annesinin izini sürerken kendini zamanın gölgeli geçitlerinde ve karanlık sırlarla dolu bir kaçışın içinde bulur. Bu süre içerisinde tek güvendiği ve destekçisi olan sevgilisi Çağatay’dır. Giderek büyüyen sırrın derinliklerinde ikisi birden kaybolmak üzeredir. Gerçekliğin ve yaşamın sınırlarında yaşanan bu yolculukta aşk ve tehlike iç içedir.
Sezin Karameşe yeni romanı Yıldıza Dokunmak ile okuru, kayıp anılarla imkânsız seçimlerin yer aldığı ve aşkın sınandığı bir serüvene davet ediyor. Hayal ve gerçek, yin-yang misali bir bütünlüğe kavuşuyor.
Geçmişin Gölgelerinden Kaçmak Mümkün Müydü?
Gerçek Dün Müydü, Bugün Müydü?


Ece 2024 yılındayken başarılı bir yasal bir hackerdır. O gün mülakat için gittiği şirketin biraz daha arip olduğunu fark eder ama çokta üstünde durmaz. Zaman sonra birkaç kişiyle bindiği asansörü bilerek durduran adam ve onun saçmaladığı söylemleriyle başbaşa kalırlar. Duyduklarına saçmalık diyen Ece bir şekilde kaçar oradan. O günden sonran ise sürekli bir kaçmak zorundadır.
2012 yılından Ece ise bir sabah uyandığında annesi gideli iki ay olmuştur ve yaşadığı hayat farklıdır. Arkadaşları, sevgilisi, izledikleri hatta okudukları, hobileride.
O günden sonra zorlu süreçler yaşasada bir şekilde adapte olur ama en çok yardımcısı unuttuğu hayatındaki sevgilisi Çağatay’dır.
Ece’nin yerinde kimse olmak istemezdi, en çok gerçekleri öğrendiğinden. O kısımları öğrenirken ki çaresizliğine çok üzüldüm. Yani yazarcağım bu nasıl bir kitap, karakter kadar bizde üzüldük.

Çağatay liseden beri tanıştığı sevgilisinin ve ilerde evleneceği kadının her zaman yanındadır. Gençliklerinden beri sevdiği kadının yanından olan Çağatay zor zamanlarında da hep onun yanından olacaktır ama gerçekler Ece kadar onuda şaşırtır ve hayatını değiştirmeye zorlar.
2012 yılını neden yazdığını kitabın devamından anlıyoruz, çünkü çiftimizin aşkı çok güzeldi ve aralarında yaşadıkları çok güzeldi. Zaten günümüzde neden bu kadar bağlı oldukların böylece anlamış oluyoruz.
O yüzden Çağatay seni çok sevdimm.


Tabii ki kötü karakterlerimiz vardı, hele en son çıkan bir karakter var ki tam dayaklıktı resmen. Onu okuyanlar anladı. Spoiler olarak yazmak istemiyorum ama yani Ece’ye o kadar büyük haksızlık yapıldı ki tam çıldırmalık resmen.
Bu yüzdendir o kısımları okurken kesinlikle ikinci kitabın gelmesi gerek dedim. Bu konu hakkından birazdan bahsedeceğim. :)
Diğer karakterlerden Ece’nin babasına şok oldum ama onunda mevzusu başkaymış.
Ve bir tane adam vardı, ona neden bir şey olmadı aklım almıyor. Artık ikinci kitapta öğrenecek gibiyiz, bakalım.


Kitabın akıcılığı, konusu çok güzeldi. Konuya çok değinmek istemiyorum sürprizi kaçmasın diye. Normalde açık açık yazmak isterdim ama yok ya siz okuyun öyle öğrenin.
Kitaptaki tek sıkıntı kaçma mevzularının aşırı uzaması. Yani sürekli kaçması ve bu süreçte bir şeyin olmaması sıktı doğrusu. Yani ben şu kısımda bir şeyler olur derken yine kaçmaya devam ediyorlardı. Bunu uzatmasaydı daha da güzel olacaktı ama olsun yine konu gerçekten çok iyiydi.
Böyle kitapların bizde çıkması çok güzel, tabi üstünden daha çok durulmalı ama yine de bir başlangıç olduğu için inşallah böyle kitapları kendi yazarlarımızda okuruz. :)


Kitabın son sayfasını çevirip, olayların ne halde olduğunu öğrenip son yazısını görünce ulan ne oluyor dedim. Böyle bitmemeli, bitemez dedim. Ama bitmişti. Çok kızdım başka, ucu açık kitapları hiç sevmem ama yine de kendi kendimize neler olabileceğini düşünüp kendimizce son yazabilirdik. Yarındası gün instagram hesabımda kısa yorum yaparken yazarı etiketledim, o da sağ olsun cevap vermiş ve devamını yazdığını söylemiş. Çok sevindim, ben ve benim gibi okuyup bu nasıl son diyenler.
Eğer denk gelirseniz okuyun derim, hatta denk gelmeden alın ve okuyun. Ben çok sevdim, sevdiklerimide öneririm. :)



Kitaba Puanım 5/4^^





Alıntılar^^


Aslında sorun da biraz buradaydı. Ben hatırlamıyor değildim.
Yanlış hatırlıyordum.


*****


Zihnim beni hafızamın dağınık yapbozunun içine yerleştirmeye çalışıyordu ki bu kesinlikle benim hafızam değildi. Ama yine de içimden aferin kız sana Ece! diye geçirmeden de edemedim.


*****


Ne de olsa umut, <onlarca zorluğa rağmen insanlığın ilerlemesini sağlayan tek sessiz güçtü. 


*****

O bir yabancıya güvenmiyordu, bense kendi zihnime.


*****


Bilekliğindeki yıldız sembolüne bastı ve benimkini titreştirdi. "Buna her dokunduğunda, gökyüzünün bir parçasına dokunduğunu say."







Başka yorumlarımda görüşmek üzere^^
Sevgiyle kalın^^




Buralarda da varım^^



28 Aralık 2024 Cumartesi

Çevrim İçi//Sümeyye Demiral Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Kitabına baktığınızda böyle sakin, kendi halince bir karakter okuyacağım herhalde derken tam tersi bir karakter çıksaydı ne derdiniz?
Ben aynen öyle oldum, tasarımı, kapaktaki karakterleri görünce böyle eğlenceli ama sakinde bir kitap sandım ama bu karakterler çok başka arkadaşlar. Çoook eğlendim, iki karakterimizde birbirinden fenaydı. Hangi birine güleyim bilemedim.
Bir mesajla işler nerelere geliyor bu kitapla onu öğrenmiş olduk. :D
Eğlenceli, akıcı, kafamı dağıtsın diye benden kitap önerisi isterseniz işte bu kitap o.



Nida Azur kendi deyimiyle sıradan bir lise öğrencisi gibi görünse de küçük hayatının içinde birçok renkli detay barındırmaktadır. Bunlardan en önemlisi de sarı kulaklığıdır. Kıvırcık saçlarının arasında güneş gibi parlayan sarı kulaklığı da hayatındaki renklerden en özeli olmakla birlikte onu mutlu etmektedir. Ta ki zaten renkli hayatına bir renk daha girene dek! Bir gece ansızın telefonuna gizemli bir kişi tarafından atılan mesajla her şey değişir. Bu gizemli kişi çok uzaklarda değil, Nida’nın daima çevresinde dolanan biridir.
İşte burada Nida Azur’un renk körlüğü devreye girer! Şaka yapıyorum sanıyorsanız evet şakaydı ama bunlar sadece kaymak tabaka. Nida ve gizemli kişinin absürt, komik, tatlı ve bir o kadar da renkli hayatlarına dahil olmak isterseniz kulaklığınızı takıp onları dinlemeniz yeterli olacaktır çünkü böylesi bir düeti ilk kez duyacaksınız.


Nida okuldan eve gelmiş, yorulmuş yarın okul için hazırlanırken telefonuna telefonuna gelen mesaj ilgisini çeker. Gizli numaradan gelen mesajdaki kişiyi tanımaz ama mesajlaşmadan da geri kalmaz. Okuladan biri olduğunu anlar ama kim olduğunu bilemez. Zaten okulla çok alakası olmadığı için başkalarına da konduramaz. Bu sırada mesajlaşmalar devam eder ve o zamanlarda o kadar yardımı olur ki gizli numaranın bir anda iyi ki konuşuyoruza döner.
Tabii bu gizli numara daha fazla gizli kalmaz ve kimden mesaj geldiğini öğrenir. İlk çok şaşırır ama neden böyle bir şey yaptığını zamanlar anlar ve gizli numaranın yaptığı jestler ve iltifatlardan sonra her şey değişir.
Nida aşırı çatlak bir karakterdi, tabii daha çatlaklarını okudum ama bu da ele avuca sığmayan, yeri geldimi baya bir dobra olan Nida aşkı tanır ve onu çok sever. Oralar çok güzeldi ya, Nida güzel sevdi ama sevginin en ucunu, en acayibini yaşadılar asdfghjkl


Mustafa, nam-ı diğer gizli numara. Hoşlandığı kızın yüzüne söyleyemediği şeyleri mesajla atarak kendini alıştırma fikri mantıklı gelir ve bunu uygular. Ve istediği tam olarak olur. Artık Nida onu tanır ve rahatça konuşmaya başlar.
Ama baştan duygularını söylediği için iş sadece Nida’yı ikna etmeye kalmıştır.
Mustafa çok kafa bir karakterdi ve çok iyi aşıktı. Bayıldım aşkına, Nida’ya olan ilgisi, sözleri, o kadar beklemesi. Yani tam ideal erkek ama işte yok arkadaş, yooookkkk.
Bir Mustafa’mız olmayacak mı??? :D
Nidasu çok şanlısın kızzzz :D

Çiftimizin aileleri çok iyiydi, Mustafa’nın ailesinin çok okumuyoruz ama Nida’nın ailesi, hele annesi tam Nida’lıktı. Yani Nida kime çekmiş belli.
Bir zaman sonra şüphelendiğim şeyler olunca çok güldüm ya, cidden o kadarını beklemiyordum. Hayır bu mevzuyu Mustafa’ya söyleyince çokta şaşırmadı sdfghjk
Herkes bekliyormuş resmen. :D
Ekstra fazla karakter yoktu. Zaten genel olarak kitap çoğunlukla mesajlaşmayla geçiyor, o yüzden fazla olaya gerek yoktu. Hatta kitap bir yerde bitiyor ama yazar yeniden düzenleyip yazdığı için ek bölüm eklemiş olabilir. Wattpad’de yayınlanmış çünkü.


Yazarın kalemini seviyorum, hem dram yazıyor, hem böyle eğlenceli kitaplar. Yani bunu yazmayı herkes yapamaz. Mesela Mürekkebe Boynana Sardunya’da çok nahif bir seri, okursanız ne demek istediği anlarsınız. O yüzden böyle bir kitap yazması ilginç ama cidden çok güzel.
Bol bol eğlence olsun, kafamı dağıtsın, hemen okunsun bitsin diyorsanız tam sizlik bir kitaptı.
Ama her yaşa hitap etmez. Bunuda dipnot düşmek istiyorum, çünkü önerdiğim zaman benlik değilmiş ya derseniz üzülürüm. Çünkü karakterlerimiz liseye gidiyor, tabii zaman ilerledikçe hayatları, yaşları ilerliyor ama sona doğru. Bunu da çok okuyoruz diyemem.
Kısacası sevdiğim, eğlendiğim, okurken yer yer güldüğü absürt bir komedi kitabıydı. :)
Bu arada kendisi tek kitap ve tasarımı, kutu içeriği çok güzel. Ayracı, afişi, not defteri derken çok güzel bir kutuydu. Çok sevdim hepsini, emeği geçen herkese teşekkürler^^





Kitaba Puanım 5/4^^



Alıntılar^^

Durdu ve gülmeye başladı. Durmadım ve ben de eşlik ettim. Hani o bilmem kaç kuruşluk sakız fallarında çıkan dört satırlık maniler var ya? İşte onlar bizi anlatıyordu. Ben onun falında çıkmıştım.


*****


"Seni on beş yaşından beri seviyorum. On beş yaşından beri uzaktan kutluyordum doğum gününü. Şimdi on sekizine girmek üzeresin ve yanımdasın. Asıl şaka bu bence."


*****


Mustafa harika değil. O harika olamayacak kadar mükemmel.




"Kalbinin içindeyim zaten," dedim hızla.
"Kalbimin içindesin," dedi iç çekerek.


*****


Aslında hepimizin bir hikayesi vardı. Mühim olan nasıl karşılaştığımız değil, kiminle karşılaştığımızdı.


*****


"İşin garibi ne biliyor musun?" diye sorduğunda boş boş ona baktım.
"Bu saçma sapan esprileri yapmaktan hiç bıkmayacağım."






Bir yorumun daha sonuna geldik, sevgiyle kalın^^^




Buralarda da varım^^







18 Aralık 2024 Çarşamba

Saklı//Pınar Salman Kitap yorumu^^

 Selamlar^^
Bundan aylar önce sosyal medyada gördüğüm bir videodan sonra aklıma düştü bu kitap. Tam alacaktım bu sefer kitabın tasarımı değişti ve yakından ikinci kitap çıkacak dedi. Bu seferde onu bekleyeyim dedim ama baktım uygun fiyata geliyor hemen aldım ama yine baya bir beklettim kitaplıkta. Sonra takipçilerim artık ikinci kitap çıktı okusana şu kitabı diye baskı yapınca okumaya başladım.
Konusu imkansız bir aşk, bayılırımmm
Ama uygun bir imkansız aşk olacak, nedenini devamında anlayacaksınız. :)



Erva, tüm hareketlerini ve alışkanlıklarını hatta aklından geçirdiklerini ezbere bildiği Üsteğmen Doru Demir’e âşıktı.
Bir beklentisi olmadan, imkânsız olduğunu bilerek günlerini ve gecelerini ona komşu olan askeri lojmandaki tek katlı konutunda geçirirken, duvarları onu sızdırıyordu. Bazen oturup penceresinden evinin yanan ışıklarını izliyordu, bazen de sesini işitip evinin küçük mutfağından onun yakın ama uzak gelen yaşantısına dahil oluyordu.
Kimselere anlatamadığı, kendine yasakladığı bu adamı günlüğüne yazıyor ve hislerini herkesten, ondan bile saklıyordu. Doru Demir ile yalnızca günlüğünün sayfalarında buluşuyordu.
Ta ki o günlük kaybolana ve bir avuç küle dönüp içine yazılanlardan fazlasını beraberinde ortaya çıkarana kadar!


Erva ilk gördüğü anda aşık olduğunu Doru'ya daha ilk dakikadan duygularını söylemek ister en yakın arkadaşı ile çıktığını öğrendikten sonra aşkını kalbine gömüp her şeyi günlüğüne yazmaya başlar.
Bir gün günlüğünün kaybolduğunu anladığı an hayatı başına yıkılsa da artık günlük yazmak istemez.
Kapı komşusu ve babasının timinde asker olan Doru'nun her yaptığını gören Erva en çokta Ceylin'in sürekli Doru'da olmasına üzülüyor olsa da sürekli geriden izler, acısını yaşar.
Hiç ummadığı anda Doru'nun değişen hal ve hareketlerinden sonra hayatı tamamen değişecektir.
Erva'nın imkansız aşkına çok üzüldüm, okumayanlar şey zannedebilir, işte oğlanın sevgilisi var ve kız buna aşık oluyor. Hayır, ilk Erva görüyor ama cesaret edip söyleyene kadar arkadaşı açılıyor ve Doru'da kabul ediyor. Onun sebebi Doru'nun kısmında. :)
Erva'ya çok üzüldüm ama sanki bu aşk mevzusu biraz garipti. Yani Ceylin en yakın arkadaşı, Doru'ya olan aşkı da çok güzel, güzel sevdi ama kendi kendine yapmamam lazım dediklerini az buçuk yapmasına üzüldüm. Dediği gibi temiz bir ilişki, yani kimseye ihanet etmeden başlamak istedi. Tamam mevzular çoook fena ama ne bileyim biraz daha kendini geri çekebilirdi. :)
Okuyanlar ne demek istediğimi inşallah anladı. 


Doru tek başına yaşadığı lojman evinin yanındaki albayın kızıyla sadece albayının emaneti olarak görmektedir. Artık yaşının geldiğini düşünüp Ceylin ile sevgili olduğunda zamanla bir şeylerin ters gittiğini anlar.
Sonrasında Ceylin'in ortaya çıkardığı şeylerden sonra kafası karışan Doru'nun aslında yan komşusunun onu yıllardır sevdiği fark eder. O günden sonra gözlerinin içine dahi bakmadığı Erva'nın artık her şeyine dikkat eder.
Bu saniyeden sonra aşkın ve sevilmenin ne olduğunu öğrenen Doru artık Erva'dan vazgeçemez.
Şimdi bu yazınca aldatma gibi bir durum düşünebilirsiniz ama değil. Bunu bir bilin ama neden değil onu okuyunca öğrenebilirsiniz. :) Ya da ben spoiler yemeyi severim okurum derseniz birazdan yazacağım spoileri okursanız ne demek istediğimi anlayabilirsiniz. :)
Doru'nun yaşadıklarını, sonradan Erva'ya gözlerine baksaydım her şey farklı olurdu demesi çok tatlıydı. O kıskanç halleri falan çok tatlıydı, severiz böyle şeyleri.
Tabii bazı sırlar ortaya çıkmadan önce çok iyi durmuyordu ama sonrasında her şey yerli yerine oturuyor.
Son kısımda çok üzüldüm kendisine ya, öyle olmak zorunda mıydı???? :(
Neyse, ben tabii ki dayanamadım ve gittik okudum devamını dfghjklş

Bu kitap aslından asker kurgusu olarak geçiyor, evet karakterlerimiz asker ama böyle olaylar falan geçmiyor. Zaten olaylar içlerinde ama ben daha çok işte Erva'nın babası albay olduğu için böyle doğuda olacaklarını, apartmanlı lojmanlar falan diye düşünürken aslında kitabımız İzmir'de geçiyor ve apartmandan ziyade bahçeli evler. Yani kafamda o kısımları hayal etmek biraz zor oldu çünkü kendimi apartmana odaklamıştım ne alakaysa fghjkl
Sonrasında timde olan herkesin orada yaşaması, Erva'nın kuzeninin de askerle evlenmesi güzeldi ama bu timi sürekli yan yana görmek isterdim. Tamam eğleniyorlar, sürekli yiyorlar içiyorlar ama daha çok bir arada görmek isterdim. Bundan önce Gökçen'i okudum ve sürekli diğer karakteri de okuduğumuz için bunda da onu bekledim ama değildi. İkinci farklı askeri kurgum olduğu için az da olsa kıyaslama yapılabiliyorum.


Genel olarak geröekten sevdim, o imkansız haller falan çok hoşuma gitti. Sonuçta devamından olacaklarını biliyoruz, biraz kıskançlık vs olsa güzel olmaz mı?
Bir de ben şey sandım, Doru Erva'yı seviyor ama albayın kızı diye açılamıyor. Doru Erva'dan bihaber. O yüzden öyle bir mevzusu hemen siliyoruz tabii. Ama dediği gibi gözlerine bir baksa her şey değişecek ki Erva günlüğünde sürekli beni tersliyor, ben planlara dahil olmadığım ya da Ceylin üzüldüğü zaman bana kızıyor falan demişti. O yüzden bir şey diyemiyoruz, zaten Doru sürekli kendisi şey diyor her şey farklı olabilir, hiç engel olmadan görüşebiliriz falan diyordu. İşte kitap olunca farklı oluyor her şey.

Kitap akıyor gidiyor, bu mevzuyu sevdim. Yazarın kalemini beğendim ama mantık hataları çok vardı. Mesela sürekli Doru ve Erva birbirlerinin evi sallana sallana gitmesi çok saçma. Yani gizli saklı iş derken bir anda her şeyin ortaya çıkması yani çok rahatlardı kısacası. Bunlar mantık hatasıydı. Hele düğün sahnesi sdfghjk La hiç kimse mi korkmuyorsunuz, çekinmiyorsunuz? :D
Yine de o aralarındaki çekim, iletişim, yakınlaşmalar o kadar güzeldi ki çok takılmıyoruz bu durumlara. :D Aile mevzularından Doru'ya aşırı üzüldüm ki şimdide yaşadıkları kolay değil. O kısımların ya üstünde dursalardı ya da hiç yazmasaydı yazar. Tamam bir sebep lazım ama bu sebepte aşırı garip.
Konuda da dediği gibi Doru Erva'nın günlüğünü buluyor, o kısımları okurken aklıma Hatırla Sevgili geldi. Karakterimiz Ahmet de Yasemin'in günlüğünü buluyor, okuyor aşık oluyor falan. Şak diye aşık olmasını garipsemememin nedeni sıkı bir Hatırla Sevgili izleyicisi olarak bu mevzunun .ok hoşuma gitmesi. Tabii Doru Ahmet gibi değil, Ahmet Fransız nişanlısını bu yüzden bırakmıştı, yazık be.
Erva'nın iş mevzusuda garipti ya. Öğretmen mi? Araba işinde mi belli değil. Zaten izin zamanında ne olduysa oluyor. Bir de gecenin ikisinde, üçünde yemek yemek nedir yav sdfghjkl O sırada tost yaparsınız, en fazla yumurta yersiniz bunlar et sote yapıyor sdfghjkl
Komikti.



-Spoiler başlangıcı-

Şimdi son kısımdan başlayayım, Erva tehdit yüzünden kabul etmek zorunda kalıyor ama arkadaşım bunu gizlice yapsanıza, bu seferde siz Ceylin'e oyun oynayın. Ne öyle günlükleri yaz, bir gün öncesinden neredeyse başka şeyler olsun derken aslından ben günlükteki adama aşığım demek ne yav?
Doru canım nasıl inandı ama devam kitabından bazı şeyler öğreniliyor.
Ceylin mevzusu o kadar saçma ki, yani evet suçlu, Doru bu yüzden onunla takılıyor ama isteseler bir şekilde bu iş biter ama yapmıyorlar. Bu hususta aşırı hayal kırıklığı oldu. Hayır Erva'nın babası da bunlar gibi düşünüp olayı saçma hale getirdiler. Bakalım ikinci kitapta ne olacak, sonuçta Ceylin'in bildiklerini öğrendiler. İnşallah saçmalamaz.

-Spoiler Bitişi-


Uzun bir yorum oldu ama sanki yazmadığım şeyler var gibi. Hem sevdiğimden hem de hatalar bulduğumdan böyle yorum oldu. Çok sevdim aslında, beklentimin altında kalmadı, çok fazla bir beklentim yoktu zaten. Sevdiğim şeyde zaten imkansız aşktı, onu da güzel okudum. :D
Böyle kitaplara aşığım ne yapayım. :D
Devam kitapları merakla bekliyorum, zaten aldım geldi ama büyük ihtimalle üçüncü kitabın çıkmasına yakın okumayı planlıyorum inşallah. Bunun devamını bekledim, onu da bekleyeyim.
Bu tarz kitapları seviyorsanız öneriyorum, dramda var ama en çok aşk...<3




Kitaba Puanım 5/4^^



Alıntılar^^

Doru çıkıp gittikten hemen sonra araladım gözlerimi. Kimse anlamadı ondan kaçtığımı, sakındığımı ve onu çok özlediğimi.


*****


"...Kalbimi ateşe verdim nugün, orayı tüm benliğinle doldurdun insafsız. Şimdi orada bana bile yer kalmadı."


*****


Elimi kolumu başlayan engellere kin tutmaya başladığımda anlamıştım ona tutulduğumu.


*****

Sevmeyi bilmeyen bir adamken böylesine sevilince aptala dönüyordun.


*****

"...Hiçbir şeyden korkmayan ben, bir çift yeşil gözden korkmuşum..."






Bir yorumun daha sonuna geldik, başka yorumlarda görüşmek üzere^^





Buralarda da varım^^













24 Eylül 2024 Salı

Gökçen 2//Loresima Kitap Yorumu^

Selamlar^^
Geçen günlerde Gökçen 3 elime geçince hemen ikiyi okuyayım dedim. Hatta dün gecede bitirdim, kim bilir ne zaman yayınlanır bu yorum ama ben unutmadan yazayım dedim.
Birinci kitabı okumayanlar bundan sonrasını okumasın derim, spoiler çünkü.
En son kısımda çook fena bir yerde bitmişti, beş yüz sayfa beklediğimiz o öpücük gerçekleşti ama ne olaylar ne olaylar. Gökçen haklı kendince ama arkadaşlar aşk oldu mu ne kadar kaçarsan ya da git desende bir şekilde o gelip seni buluyor. İşte ikinci kitabımızda bunu anlattı bize.
Kitap wattpad çıkışlı olduğundan yaz yaz bitmemiş yazar. Yani gerçekten çok sevilen bir kurgu olduğu için yazar önünü alamadan yazmış ama güzelde yazmış şimdi. Kalemi gerçekten çok iyi.
Ama ben birinci kitabı bu kitaptan daha çok sevdim.



Geçmiş, geleceği içinde saklayan bir aynadır. Bu aynanın içinde sıkışıp kalan, kalp ve mantık arasında derin bir savaşa giren Murathan ile Gökçen için bütün yollar aynı sokağa çıkmıştır. Aşka...
Kader aralarındaki derin bağa bir düğüm daha atarken geride kalanlar için de yüzleşme vakti gelmiştir.
Önlerinde yine bir yol ayrımı vardır. Ya zaman her şeyi yenecektir ya da hayatlarına bir kördüğüm daha atacaktır.


Gökçen Murathan’a git dedikten sonra içi içini yemektedir. Her ne kadar gel demek istese de yaşadıklarını bir türlü unutamaz ama Murathan’a da gel diyemez.
Bir gün sabah uyandığında saçlarının örülü olduğunu gördükten sonra git dediği Murathan’ın söz dinlemeyip geldiğini anlar.
Sonrasında ise hastanede yaşanan olaydan ve Murathan’ın itirafından sonra ondan ayrı kalamaz. İşte o olaydan sonra Gökçen Murathan’ına kavuşuyor.
O günden sonra sürekli Murathan’ın yanında olmasını isteyen Gökçen göreve gittiğinde ise saatleri saymaktadır.
Hiç ummadığı bir anda olanlar olduğunda ise hayatı hiç olmadığı kadar değişecektir.
Ama yanında güzel şeylerde getirecektir.
Gökçen’e ilk kitapta daha sinir olmuştum ama burada kendisine o kadar üzüldüm ki, yani yaşadıkları cidden kolay değildi.
Ondan sonrada yaşadıkları zaten çok zor oldu.
Bakalım üçüncüde neler olacak.


Murathan Gökçen’in git demesinden sonra oradan ayrılır ama kalbini Gökçen’in yanında bırakır. Günlerce kendine gelemez ama bir gün hiç ummadığı birinden akıl alınca kendini tutamaz ve Gökçen’in yanında bulur kendini.
İşte o hamlesinden sonra artık Gökçen’in sevgilisidir ve onu bir an bile yanından ayırmaz. Bir anlığına ise ayırdığından işler karışır.
O günden sonra hayatı bitti noktasına gelir ama umudunu kaybetmez.
Her şerde bir hayır vardır olayından sonra yıllarca ayrı kalanlar birleşir.
Herkes mutlu olsa da geçmiş peşlerini bırakmaz.
Murathan yine bildiğiniz gibiydi. Çok seviyor bu çocuk ya ama yine de çok sabırlı biri. Gökçen gibi birini çekmek sabır ister :D
Bir de Barut Tim var tabii, onun içinde sabır dilemek lazım sdfghj
Yine de o sert haliyle iyi idare ediyor, tabii Gökçen’in yanında resmen kedi gibi :D Seviyorum böyle sert ama kedi gibi davranan karakterleri. ;)


Barut Tim yine bildiğiniz gibi, Barbaros Bilge’yi nasıl tavlar diye düşünürken hiç ummadığı yerden yardım gelecektir. Çok güldüm Barbo’ya ama ne yazık yazarımız ilk kısımlarda onlardan bahsederken sonradan çiftimizi unuttu. Bir balkon gibi bir şeyler oldu ama neler oldu hiç bilmiyoruz, Barut Tim gibi aşırı merak ettim. :D
Aybüke ve Süleyman’ın durumu birinci kitapta baya merak edilecek şekilde bitmişti, Süleyman Aybüke’den uzak durdukça Aybüke bir şeylerin farkına varmaya başladı ama yazar bu kitapta yan karakterlerimizi unuttu gibi. Yani ilk kitapta o kadar çok vardı ki burada olmayınca açıkçası üzüldüm. İnşallah üçüncü kitapta daha çok görürüz diğer karakterlerimizi. :)

Tabii ben birkaç spoiler yedim, Alican gibi, Emek gibi.
Detay vermeyeceğim ama birinde üzülürken, birinde sevineceğiz gibi. Yine de yani bu tarz kitaplarda olması gereken şeyler. Sadece spoiler yemeseydim iyiydi. :D
Bunun dışından küçük yaştaki okurların olduğunu düşünürsek ki yazarı da es geçmemekle beraber bazı sahnelere şok oldum. Şimdi ben birinciyi okuyan 15 yaşındaki yeğenime nasıl al bunu oku derim. Büyük ihtimalle annesine söyleyeceğim o karar versin. Tamam her türlü şey okuyan çok okur var, buna mı yasak koyacağız ama bunu bilerek al oku diyemem arkadaşlar. Okuyanlar beni anladı(araba sahnesi).
Bir de popüler diye her şeyi koymayın arkadaş, öpüşme var tamam ama diğerleri yakışmadı bence.
Instagram’da paylaştım, bazı takipçilerim sen bir de üçü oku dediler asdfghjkl
Valla ben uyarımı yaparım, gerisi size kalmış. Benlik sorun yok.


Bu kitabımız kitabın isminden aldığı gibi geriden kalanların çok üstünde durmuş. Bu kısmı çok sevdim, Aslıhan’ın yaptıklarına bir şey demiyorum. Onunda dediği gibi herkes unutup gitseydi saçma olurdu. Böyle bir şey yazdığı için tebrik ediyorum yazarı. Hazır yazar dedim ondan da bahsedeyim. Kalemi yine çok iyiydi. Tam birine yapılana kızıyoruz derken hop hemen istediğimiz oluyor. O konuda çok beğendim. Zaten kalemi cidden okunulası, evet argo çok var ama arkadaşlar askeri kurgu yazıyor, bir askeriyede argo olmazsa olmaz. Gökçen’de piyangodan çıkıyor işte ama kendisi sakin bir karakter değil ki asdfghjkl
Evet kalemi güzel ama o kadar uzun ki, inanın 543 sayfa ama küçük punto ile o kadar yavaş okundu ki, yine de ben hızlı okuyarak bir haftada bitirdim(Maşallah). Tebrik ediniz beniii :D
Yine de dört kitaplık için çok uzun olmasına rağmen her kitabın kendine göre hikayesi var, ben bu kitapta ki geride kalanlar hikayesinden memnun kaldım.
Bakalım üçüncüde ne olacak. :D Yaz yaz bitmiyor yorum arkadaş. :D
İşte böyle hemen yorum yapınca unutulanlar olmuyor.
Son kısımda her şey tamam derken taaa birinci kitapta olan olayı ikinciyi eklemek pek olmadı sanki. Murathan’ın Gökçen’in geleceğinden haberdar olması sahnesi çok gereksizdi. Bunu ilk kitabı ekleyeydi iyiydi. Zaten biz genel olarak hissetmiştik neler olduğunu. :D
Bu yorumdan sonra merak ediyorsanız okuyun, wattpad olsaydı oradan okuyun öyle karar verin diyeceğim ama ne yazık ki şu anlık kapandı. :/
Kapanma devam ederse büyük ihtimalle alternatif seçenekleri kullanmaya başlayacaklar, takipte kalın^^




Kitaba Puanım 5/4^^



Alıntılar^^


"...Herkesin bildiği bir şey var demek ki. Sana göre büyü, başkasına göre aşk. Kimine göre sevda, kimine göre sevgi. İsim farklı, duygu aynı."


*****


"Ne yaparsak yapalım," dedi.
"Ne kadar kaçarsak kaçalım, ne senin benden başka gidecek yerin var ne de benim senden başka yorum."


*****


Biz şehit çocuklarıydık. Başkası için bu sadece bir bayraktı belki ama bizim için bayrak, babaydı.


*****


"Bir kere daha gördüm o kömür karası gözlerini. İlkinde sendeledim. İkincide düştüm. Hep orada kaldım. Kalkamadı, Aybüke."


*****

O bana baktı. Be ise dünyamın en güzel resmine, birbirine kenetlenmiş ellerimize.






Bir yorumun daha sonuna geldik, başka yorumlarda görüşmek üzere^^
Sevgiyle kalın. :)




Buralarda da varım^^






 

3 Eylül 2024 Salı

Bana Bir Aşk Borçlusun//Susan Mallery Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Geçen aylarda Pegasus Yayınlarının Hepsi Burada’da çok güzel indirimi vardı. Ben de yazarın diğer serisiyle bu kitabı aldım. Geçen haftalarda ise bu kitabın serisi indirime girince aldım. Konuları çok güzel ve okunulası. Zaten kolay okunan çerezlik bir kitaptı ama seri başlangıcı olarak bu kitabı sevdiğimi söyleyemem. Eğer devam kitaplarını indirimli almasaydım ve konularını beğenmeseydim inanın almazdım. :D Ama hem ucuz hem de konular bu kitaba göre daha iyi. ;)


Aşka bir şans vermek isteyen iki insanın romantik hikayesi...
Lexi Titan'ın en kısa zamanda para bulması gerekiyordu. Yoksa her şeyini kaybedecekti. Kendi kurduğu işini, zengin ve otoriter babasının saygısını, aile şirketi üzerine kız kardeşleriyle giriştiği yarışı... Ancak iki milyon doları kısa zaman içinde bulabilmek kolay bir iş değildi.
Cruz Rodriguez zengin, başarılı ve yakışıklıydı; tek eksiği Teksas sosyetesini etkileyecek, soylu bir aile geçmişinin olmamasıydı.
Bir partide karşılaşan Lexi ve Cruz geçmişte yaşadıkları kaçamağı hemen anımsamışlardı. Geçmişten gelen yakınlıkları ve şimdiki arzuları bu ikiliyi altı aylık bir anlaşma yapmaya itti: Göstermelik bir nişan!
Ancak tutkular söz konusu olunca anlaşma şartlarına bağlı kalmak o kadar da kolay değildi. 

Lexi bankaya olan borcunu hiç beklemediği yerden gelince devamında neler olacağını az çok tahmin ediyordu ama işlerin farklı olacağını hiç düşünmemişti.
Babasından görmediği sevgiyi üvey kardeşlerinden gören Lexi yine de babasının gözüne girmek ister ama ona musallat olan kişinin aslından çokta yabancı olmadığını öğrenir.
Lexi çok tatlıydı, ailesi sevgisi görmemesi bunu her alanda hissedip buna çözüm bulması aşırı tatlıydı ama ilk Cruz’un ona söylemeyi unuttuğu! şeyi öğrendiğinde verdiği tepkiye çok kızdım. Yani tamam arada bir anlaşma var ama öyle sıradan bir anlaşma değil sonuçta, biraz daha tepki koyabilirdi Cruz’a.
 

Cruz zengin olmasına rağmen sosyetede yer bulamayınca son çare yıllar önce tanıştığı Lexi’nin yanına gitmektir. Zor bir durumdan kurtardıktan sonra ondan istediği tek şey onunla nişanlanması ve adının herkes tarafından tanınması ama işler Lexi’yi daha yakından tanımasıyla değişir.
Geçmil konusundan Cruz’a hak verdim, zor zamanlar geçirmiş. Sıkıntı karakterde değildi, sıkıntı yazarın karakterleri çokta iyi yazamamasındaydı.
O yüzden bu karakteri sevsemde çok fazla bayıldım diyemem.
Aşkını yeni değil uzun zaman boyunca hissetmesini cidden daha çok isterdim. :)


Anlaşmalı ilişkiler genelde çok güzel oluyor ama burada çifti yatak dışında bir ya da iki yerde yan yana gördük. Geri kalan kısımda da Lexi’nin ailesi, Crux’ın işi ve onunda ailesi falan derken kitapta bitti. Geçmişten gelen sırlar bunların başına çok bela açacak ama bakalım devamında neler olcak.
Çift konusunda biraz daha iyi olsaydı cidden severdim, bundan önce okuduğum kitabında da çift çok istediğim gibi değildi ama kadın karakterin dimdik duruşunu çok sevmiştim, burada pek öyle bir şeyde yoktu.

Çerezlik olduğu için ve indirimden aldığım için verdiğim paraya üzülmedim açıkçası hem bir de tek kitapla seriyi kenara atmak olmaz. Çünkü diğer kardeşlerin hikayeleri çok farklı geldi bana. Birinin çocuğu var ve yıllar önce terk ettiği sevdiği adam kasabaya tekrardan geliyor. Bir diğeri kaza geçiriyor ve kampa gidiyor, orada bir şeyler oluyor. En son ki kitapta kızların arkadaşı polis memuru var, o da yok artık dediğimiz biriyle beraber olacak. İşte bunlar merak edilesi olduğundan devam etmeyi düşünüyorum inşallah. :)
Sizlerde uyguna aldıysanız bir şans verin. Devam kitapları okumadığım için tek okunur mu ya da seri olarakta devam etmek lazım hiç bilmiyorum.



Kitaba Puanım 5/3,5^^




Alıntı çıkmadı :)
Başka yorumlarda görüşmek üzere^^




Buralarda da varım^^