Go Kitap! etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Go Kitap! etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Şubat 2025 Cumartesi

Roma Tatili II Sarah Adams Kitap Yorumu// Blogları Canlandırma Projesi Ocak Ayı^^

 Selamlar^^
Size harika bir kitabın yorumuyla geldim. İnanın hem romcom olup hem de rahat okunan, smut olmayan kitap uzun zamandır okumuyordum. İşte bu kitapla o vuslat sona erdi çok şükür. Tabii eskideki kitaplarda var böyle ama yeni çıkan kitaplarda böyle hiç yoktur ya da ben bir türlü bulamıyorum.
O yüzden okuduğum için çok memnunum.
Ve okuduğum zaman tam bir kasaba kitabı olması, kız kardeşlerin olması ve onlarında kitaplarının olması falan cidden beni eskiye götürdü ve okuma zevkim daha arttı.
Ve kitabımız bu ay tam puan alan ikinci kitabımız, sonuna kadar hak etti. 😍

Not: Kitabımızın karakteri müzikle ilgilendiği için temaya çok uygun diye BCP için ekledim^^



Kalbin, hiç ummadığın bir yere ait olabilir...
Roma’ya hoş geldiniz! Ama yanlış anlaşılma olmasın, İtalya’da değil, Kentucky’nin küçük ve şirin kasabası Roma’dayız. Sıcakkanlı insanları, rengarenk dükkanları ve sakin hayatıyla bu küçük kasabanın Rae Rose gibi bir
dünya yıldızını ağırladığını duymak sizi şaşırtabilir.
Kulağımıza gelen fısıltılara göre Rae Rose olarak bilinen Amelia, şöhretin parlak ışıklarından ve onu yalnızlaştıran sevdiklerinden oldukça yorulmuş ve çareyi, Audrey Hepburn’ün en sevdiği filmi Roma Tatili’nden ilhamla, ona en yakın olan Roma’ya gelmekte bulmuş ve bir süre kalmayı planlıyormuş.
Daha şaşırtıcı olan ise Amelia’nın, kasabanın huysuz turtacısı Noah Walker’la yakın bir ilişki kurmuş olması. Gönül işlerini bir kenara bıraktığını düşünen Noah’nın, sevimli ve sakar Amelia’ya düşkünlüğü, her işe burnunu sokan kasabalıların gözünden kaçmış değil. Ancak birbirinden bu kadar farklı olan iki insanın, orta yolda buluşmak için ne kadar ödün vermesi; hayatını değiştireceğini inandığı bir aşka nasıl tutunması gerekir?


Amelia gençlik yıllarından beri sevdiği işi yapıp pop star olmuştur. Baştan çok sevip, zevk alsa da son zamanlarda çevresindeki baskıdan sıkılır ve çok sevdiği filmi örnek alarak en yakın Roma'ya gider. Gittiğinde başına olmayacak şey gelir ve tanımadığı ıssız bir yerde eski arabası bozulur ve yolda kalır.
Arabasının bozulduğu arazinin sahibi ise yardıma geldiğinden ilk başlarda korkar ama sonradan ikna olup o gece gizemli adamın evinde kalınca işler karışır.
Amelia'ya çok üzüldüm ya, şan şöhret sahibi ama kalabalıklar arasından yalnız kalmış, sevdiği işi yapamaz hale gelmiş. Bence genel olarak pop starlarına bakınca hepsi bu durumda. Resmen robot olarak kullanıyorlar, oraya git, bunu söyle, şuraya gül, bunu yeme vs vs vs. Yazık bee.
O yüzden kendini bulması ve bir şekilde gerçekleri görmesi çok güzel ve anlamlıydı.


Noah geçmişte yaşadıklarından ders aldığı için artık her adımını ona göre atar. Bir gün istenmeyen misafir evinde kalmaya başlayınca işler karışır.
Ailesinden kalan turta dükkanını işleten Noah üç kız kardeşine de sahip çıkmaktadır.
Kendi halinde bir kasaba olduğu için kuş uçsa herkesin her şeyi anında duyduğu için Amelia'yı zor saklar ama ona göre en kötüsü de herkesin onunla yakıştırmasıdır.
Noah çok tatlıydı, hem kız kardeşlerine sahip çıkması hem de turta sevmemesine rağmen turta yapması ve bazı şeylere her türlü sahip çıkmasına bayıldımm.
İdeal erkek resmen. Bir de mutfakta çok iyi mesela, daha ne olsun.
Ama şey komikti ya, cep telefonunun olmaması, evinde internetin olmaması komikti. 
Neden böyle detay yazmış yazar bilmiyorum ama benim hoşuma gitti.
Yani teknolojiden uzak, zaten hat çekmiyor böyle hayat sürüyor falan güzeldi.
Bir de aşk adamı oluşu, Amelia'ya olan davranışları da çok tatlıydı. Diyorum ya ideal erkek resmen. :D

Kasaba halkına hayran kaldım, yani öyle bir aile olmuşlar ki hemen mevzu anlaşılıyor ve sus pus oluyorlar. Zaten kasabada geçen kitaplar, filmler ve diziler bu yüzden çok güzel. Resmen kocaman bir aile. Kız kardeşlerde ayrıca güzeldi ve serinin devamında kızların hikayelerinin olması daha da güzel.
Biri Amelia'nın korumasıyla, bir diğeri ise kasabaya gelen yazarla olacakmış. Ayyy en sevdiğim, en sevdiğimmmm^^
İnşallah en kısa zamanda çıkarırlar devamını. <3


Yazarın kalemine ayrıca hayran kaldım, hem akıcı hem konu güzel. Daha ne olsun arkadaşlar. Ve kitapta smut olmaması, sonra abuk subuk şeylerin yer almaması kitabı çok daha güzel yapmış.
Çiftimizin kısa sürede aşık olmasını garipsemedim açıkçası, çünkü aralarından hemen bir etkileşim oluyor zaten ve buna rağmen hemen bir ilişki vs olmuyor. Normalde sevmem hemen aşık olma mevzusunu ama bu gerçekten öyle değildi ve yavaş yavaş yakınlaşmaları çok güzeldi.
Tabii ortada bir gerçek vardı, bunu unutmadan devam etmeleri de güzeldi.
Şimdi şu ünlü kitap sayfasında puanlamasına baktım da seri devam ettikçe puanlar yükseliyor, ayyy daha çok merak ettim şu an. :D Keşke ingilizcem olsaydı. :/
Ayy daha ne kadar yazayım güzel olduğunu. :D
Bu arada yazarın başka bir kitabı var çıkmış, o tek kitap herhalde bakmam lazım ama spor romantizm konu alıyor, daha da ilgi çekici. :)


Bu yorumdan sonra daha ne diyebilirim ki yani, alın okuyun^^
Kapak harikaydı, o kadar cıvıl cıvıl ki çok seviyorum böyle kitapları. Başta da dediğim gibi uzun zamandır böyle bir kitap okumadığım için resmen ilaç gibi geldi. Böyle bir kitap en son ne zaman okudum onu bile hatırlamıyorum^^
Genel okur olduğu için herkese öneriyorum^^ 



Kitaba Puanım 5/5^^



Alıntılar^^


Bu kadın hayatıma bu kadar çabuk sızabilmişti? Kasırgalar bile bir şehri daha yavaş tahrip ederdi. Muhtemelen onun yaratacağından daha az zarar ile...


*****


Kalbime sesleniyorum, sakın bunu yapma. Heyecanla çarpmaya niyetlendiğinin farkındayım ama buna izin vermiyorum. Ne olmuş yani? Noah, iyi bir abi işte.


*****


Beni evinde istemiyordu ama rahat ettiğimden, güvende olduğumdan emin olmak için kendi yolundan çıkabiliyordu.


*****


"...Güya beni seven yüzlerce insanla dolu odada  durup yine de kendimi yapayalnız hissedebiliyorum."


*****


Amelia Rose'a aşık olmaya direnmeme yardım edecek tüm sinir hücrelerime ihtiyacım vardı. Gerçi... Hayır.
Ben çoktan ona aşık olmuştum.





BCP için Şubat ayı temamız Romantik, Komedi, Aşk, Sevgi, Yalnızlık ve İçsel Dönüşüm^^
Temamız yine dolu dolu, istediğin zaman katılabilirsiniz^^
BCP için yazdığım diğer yazılara Buradan! ulaşabilirsiniz.
Bekliyoruzz efenimm^^




Başka yorumlarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^



Buralarda da varım^^




5 Kasım 2024 Salı

Tam Benim Tipim//Falon Ballard Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Bu aralar güzel kitaplar okuyorum maşallah. :) Bu da o kitaplardan biriydi. Yazarın ilk kitabı Aşk Sözleşmesini beğenmiştim, güzel akıcı, ilgi çekici bir kitaptı ama bu kitabı ondan daha çok sevdim.
Bir kere konumuzda rekabet var, nefret var, eski aşklar var, var da var yani. <3
İlk konusunu okuyunca çok eğleneceğiz gibi dedim ve tam da dediğim gibi oldu.
Karakterleri, konuyu, arkadaş grubunu ve daha sayamayacağım bir sürü şey sayesinde gerçekten çok sevdim. :)



Erkek arkadaşından evlilik teklifi beklerken ayrılık kararıyla altüst olan Lana Parker, Los Angeles’ın popüler internet sitelerinden birinde flört ve ilişki tavsiyeleri veren bir köşe yazarıdır.
Söküğünü dikemeyen terzi misali, bir başarısız ilişkiden diğerine geçiş yapan Lana, bu sefer bekar kalıp işiyle ilgili hedeflerine odaklanmaya kararlıdır.
Ancak bir türlü unutamadığı lise aşkı Seth ile çalışmak zorunda olduğunu öğrenince bunun umduğu kadar kolay olmayacağını anlar.
Yıllarca serbest gazeteci olarak çalışan ve artık kök salmaya hazır olan Seth ise, Lana’nın aksine ömür boyu sürecek bir ilişki arayışındadır.
İşleri kızıştırmaya kararlı patronları ikiliye, sadece iş arkadaşı değil, aynı zamanda rakip olmaları için bir teklifte bulunur.
Fakat ikili, çalkantılı ilişki geçmişleri ve inkar edilemez kimyaları sayesinde çok geçmeden yeniden yakınlaşacak ve Lana kariyerinden mi, yoksa kalbinden mi yana olduğuna karar vermek zorunda kalacaktır.


Lana çalıştığı internet sitesinden ilişkiler hakkında yazmaktadır ama hayali bambaşka yazılar yazmaktır. Bir gün hiç ummadığı kçtü şeyler olmaya başlamıştır ama en kötüsü eski sevgilisinin iş yerinden belirmesi ve onunla rekabet etmek zorundadır.
Eski sevgilisini ilk gördüğü andan sonran eski anılara gitse de şu an en istediği şey yarışmayı kazanmak ve istediği yazı köşesini kapmak. Ama bunun için on tanelik maddeyi yapması gerek.
Lana'yı sevdim, yani yaşadıklarından sonra haklı ama kitap ilerledikçe geçmişte yaşananlar ve duygular ortaya çıkınca her iki tarafa da hak veriyoruz.
Ama ben Lana'da en sevdiğim şey kendini bulmasıydı. Annesi yüzünden yaşadıklarını hayatına dahil edince ister istemez ilişkilerine de yansımış. Hem romantik, hem de insanı bulma serüveni çok güzeldi.



Seth uzun yıllardı bir çok ülke, şehir gezip yazılar yazmıştır ama artık hayalini kurduğu şehre ve işe başvurmuştur ama eski sevgilisiyle aynı şirkette çalışmak zorunda kalacaktır.
Geldiği ilk dakikada kendini eski sevgilisiyle yarışmada bulunca işi ve yaşadıkları şehri istediğini fark ettiği için rekabet başlar.
Seth'i de Lana kadar sevdim, o da kendince haklı çünkü. Ama bunlara rağmen ve geçmişte verdiği doğru karara rağmen geri gelmesi takdiri hak ediyor.


Lana'nın iş arkadaşlarına hayran kaldım, çok komiklerdi. Acaba devamında o karakteri okur muyuz? Mesela Tessa, Mary falan. Çok isterim yani. Mary Lana'nın en yakın arkadaşı ve her durumda yanında ama ben şeyi çok sevdim, böyle her yerden çıkmıyor, arkadaşına her daim yardım ediyor ve gereksiz gaz vermiyor, hatta gerçekleri görmesi için elinden geleni yapıyor. Kitabı olmalı. ;)
Bir karakter hak ettiği değeri gördü sonunda, ama öyle bekliyor muydum? Sanmıyorum, tamam olması gereken biriydi ama sonunda dayaklıktı resmen ve cevabını aldı.

İki karakterinden on tane yapması gereken madde var, ikisinin de kendine göre maddeleri çok güzeldi ama o maddelerin bazısını yaparken bir şeyler öğrenmeleri, birbirlerine karşı bir şeylerin yeşermesi çok güzeldi.
Yazar karakterlerin yaşadıkları evleri o kadar güzel yazıyor ki bayıldım. İkisinin de bahçeli evi var.
Sonrasından bir blog yazarı olarak Lana'nın blog yazması ve her telden yazması çok hoşuma gitti. :)
Son bölümdeki güzellik şaka mı peki? Ve o son yazılar...
Kitabı on numara beş yıldız yapmış resmen.
Yazarın kalemini seviyorum, hem akıcı hem de eğlenceli yazıyor. Yazarın Aşk Sözleşmesi kitabı da sevmiştim. Böyle klişeye yakın ama farklı gibide. Tabii güzeldi ama eksik bulduğum yerlerde vardı. Daha böyle bizi heyecanlandıran olaylar olabilirdi, yani çok sakin geçti. Yani genel olarak sevilebilir ama ben kaostan(hemen olup biten ve saçma olmayan), kıskançlıktan, yanlış anlaşılmalardan besleniyorum. Yani azıcık heyecan, aksiyon sdfghjk
Ne demek istediğimi anladığınızı varsayıyorum. :D
Hani mesela Lana aslında geçmişte her şeyi yanlış anlamış ya da ne bileyim Seth'in geçmişte bir şeyleri zoraki bırakmak zorunda kalmış gibi heyecanlı şeyler olabilirdi.
İnşallah ne demek istediğimi anlamışsınızdır sdfghjkl
Ama genel olarak herkesin seveceği bir kitap, o yüzden bu dediklerimi sadece benim düşüncelerim olduğunu bilerek okuyun derim. :)


Romantik-komedi, heyecanlı, okurken sayfaların akıp gittiği kitaplardan biri. Yani yorumumdan sonra okuyup okumamak size kalmış :D Ben severek okudum. :) Geçenlerde Hepsi Buradada çok güzel indirim vardı, ne yazık ki bitmiş. O yüzden link veremeyeceğim. :/
Onun dışında genel olarak yetişkin gibi gözükmüyor olsa da son kısımlarda smut vardı. Oraları atladığımızı düşünürsek +16 diyebilirdim ama ne yazık ki son kısımda olunca kitaba +18'lik bir kitap.
Ben uyarımı yapayım arkadaş, sonradan sıkıntı olmasın. :)



Kitaba Puanım 5/4^^



Alıntılar^^

Acı dolu bir sessizlikten sonra nihayet, "O benim her şeyimdi," dedim.


*****


Benimse her zaman aradığım bir duyguydu bu. Ve Seth bana gerçekten evimdeymişim gibi hissettiren tek kişi olmuştu.


*****

Bende, gözlerimin içine bakabileceği kadar uzaklaştı.
"Bilmiyorum Parker. Başka bir yerde olamam."




"... Ben bir pusulanın dönen iğnesiyim ve sen her zaman benim gerçek kuzeyim oldun, Parker."


*****

"Eğer birbirimizin kaderinde varsak, o zaman bir gün yine karşıma çıkacak demekti.







Diğer yazılarda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^





Buralarda da varım^^







30 Temmuz 2023 Pazar

Aşk Sözleşmesi//Falon Ballard Kitap yorumu^^

 Selamlar^^
Uzun zamandır Go yayınlarından kitap okumuyordum, yeni çıkan kitapları Aşk Sözleşmesi de tam benim kafadan olunca neden olmasın dedim?
Gerçekten tam benim kafadan bir kitapmış, aşk, arkadaşlık, yeni hayatlar, geçmiş sıkıntılar ve yavaşça başlayan aşklar.
Kitabı genel olarak sevdim ama en sevdiğim şey kadın karakterimizin yeni işi ve gelişmesi oldu. Bunun nedenini birazdan yazacağım. :D


Sadie Green, öğrenci burslarını ödeyebilmek için sabırsızlıkla beklediği terfi başka birine gidince hayatını kökünden değiştirmeye karar verir. Yeni bir iş, bütçesine daha uygun bir daire ve çiçekçi dükkanı açma hayallerini gerçekleştirmek için sonsuz motivasyona ihtiyacı vardır. Kız arkadaşlarıyla dışarı çıkıp dağıttığı bir gece flört uygulamasıyla ev arkadaşı uygulamasını karıştırır ve kendisini, evinin bir odasını ona çok ucuza kiralamaya hazır olan Jack Thomas’ın muhteşem kırmızı tuğlalı evinin kapısında bulur. Sadie’nin gözü, hayalleriyle arasında duran bu adamı başlarda pek tutmasa da çok geçmeden onun yumuşak mizacından, hayallerini desteklemek için duyduğu heyecandan ve geçmişinde aldığı yaralara rağmen ayakta kalışından etkilenmeye başlar.
İkisi de hayatlarının anlaşmasını yaptıklarından ve aslında aynı hayalin peşinde koştuklarından habersizdir.

Sadie yıllardır çalıştığı şirketten saçma bir şekilde ayrılınca hayatını geçindirmesi zor olmaya başlar, bir gün yanlış uygulamadan kiralık bir o da bulunca neden olmasın der ve kabul eder ama evi gidip gördüğünde gözlerine inanamaz.
Hayalindeki evdir ve evin arkasından bir de bahçe vardır.
Beyaz yaka bir işi olsa da çiçekçi dükkanı açmak isteyen Sadei bunu fırsata geçirmek için kolları sıvar.
Karakterimiz çok neşeli ve ne istediğini bilen biriydi ama karşısındaki karaktere baktığımızda aşırı uçarıydı asdfghjk
Sadie hakkında tek olumsuz düşüncem başta ki ruh halinin değişmesi. Mesela başta Sadie çok sakin ve nereden ne konuşacağımı bilen bir karakter izlenimi veriyor, sonra karakterimize ne oluyorsa ağzında laf durmuyor.
Hoşuma gitmedi açıkçası, bir de sürekli öğrenci burslarını dedi durdu ama son sayfalara gelince o kısımdan hiç bahsetmediler. Bir garipti ama diğer türlü sevdim, Jack ile çok tatlılardı. :D
Bir de o kadar şanslı ki, daha ne olsun diyorsunuz :D


Jack koskocaman evde yalnızlık istemediğinden ev arkadaşı arar. İlan verdiği uygulamadan bulduğu kişi tam aradığı kişi olunca fazla irdelemeden kiracı olarak kabul eder. Sadie ve arkadaşları sayesinde az da olsa hayata karışan Jack zamanla başka duygularla da tanışacaktır.
Jack çok tatlıydı yaa, evi var, çok düşünceli ve anlayışlı biri. Böyle karakterlerin hayal ürünü olması üzücü. :/
Karakter olarak tek sıkıntım biraz daha ön planda olsaydı, bakıyorum birazcık gözüküyor, sonra kayboluyor ve her şeye başa sarıyor. Kitabın esas fikride bu ama ne bileyim bir var bir yok biraz hoş değildi. :D

Sadie'nin diğer iki arkadaşını çok sevdim ama bir tanesi sevmediğim bir şey olduğundan hoşuma gitmedi. Neyse. Diğer ikisinden bahsedecek olursam kitapları olsa da okusam kıvamındaydı. Çok bir şey yazıp spoiler vermek istemiyorum ama onların kitapları iste değil ihtiyaç :D


Baştan beri sevdiğimi söyledim. Yazarın kalemi akıcı, karakterlerimizin sürekli mesajlaşması kitabı çabuk bitirmenize olanak sağlıyor. :D Tabii bilin bakalım kim hemen bitiremedi? :D
Ama tam bayrama denk gelince okuyamadım napayım. :/
Kitabımızda geçen bi girişimcilik işi var, hatta instagramda hesap falan açıyor Sadie, yazar o kadar güzel yazmış ki burayı tam hayatın içinden. Tabii devamında olanlardan bizde isterdik ama işte öyle şeyler sadece kitaplarda. :/
Sadie işletmesini açıyor ama yavaş yavaş büyüyor, bir kaç sipariş alıyor sonra yine durulma aşamasında yani öyle ha deyince büyümedi işletmesi ve bunun yanında ek işte yaptı.
Bu kısmı gerçketen sevdim ve tuttum. Genelde dizi ve kitaplarda bir anda karakterimiz yeni işinde anında yükseliyor ve bu hiç inandırıcı değil. Böyle birazda hayatın içinden olması hoş.


Tam yaz aylarından içinizi kıpır kıpır edecek, rahat okunan kitaplardan. Sonuna doğru olması gerekenler oldu, çiftimizin geçmişte yaşadıkları önlerine geldi haliyle ve birbirlerini anlayıp, kalpler kırılsa da bir şekilde düzeltmeleri çok tatlıydı.
Devam eder mi, sanmam. Olması gerektiği gibi bitti dedim gibi. Diğer karakterlerin içinde devamı olacağını düşünmüyorum.
Eğer denk gelirseniz bakın derim, çerezlik kitap arayanlara birebir. :)



Kitaba Puanım 4/5^^



Alıntılar^^

"Doğrusunu mu söyleyeyim? Gülmeyi seven birine benziyorsun. Ve benim hayatımda biraz kahkahaya ihtiyacım var."


*****

"Bence bana iyi geleceksin, Sadie Green,"


*****

"Sade?" Adım ağzından bir vaat gibi çıkıvermişti.
"Efendim?" Ciğerlerim yanıyordu, o yüzden bu tek kelimeyi bile zor söylemiştim.
"Teşekkür ederim."


*****


Dikkatimi okyanusun gelgitlerine çevirdim.
Kalp kırıklığı abartılmış bir saçmalıktı.


*****


Jack: Kafanı dağıtmak istemem, ama bir şeye ihtiyacın olursa burada olduğumu hatırlatmak istedim.





Bir yorum daha böylece biter, başka yorumlarımda görüşmek dileğiyle^^



Buralarda da varım^^


31 Temmuz 2017 Pazartesi

Komik Bir Hikaye//Ned Vizzini Kitap Yorumu^^

Merhabalar^^
Kitap yorumlarım, blog yazılarım hız kesmeden devam ediyor. Bu sefer ki başlıktan da anlaşıldığı üzere kitap yorumu olacak. Şu an bu yorumu yapmakta o kadar çok üşendim ki ne yazacağıma bir kaç saniye düşünüp öyle devam ediyorum. Kitabı bitirince hemen yorum yazınca akılda daha çok şey kalıyor, böyle uzun zaman ara verince akılda pek bir şey kaldığını sanmıyorum. Kitabımıza gelecek olursak çıktığı anda ilgimi çeken bir kitap olmuştu, okuyanlarda beğenince eğlenceli deyip aldım. Uzun sürede kitaplıkta kalınca artık yeter deyip okumaya başladım. Doğrusu o kadar övülmeye ben pek bir şey göremedim. Umutla başladığım kitabı hayal kırıklığı ile bitirdim.

New York şehri sakinlerinden on beş yaşındaki Craig Gilner hayatta başarılı olmaya kararlıdır. Bunun için de önce doğru liseye, sonra doğru üniversiteye, sonra da doğru işe girmelidir. Ama olaylar hiç de umduğu gibi gelişmez ve Manhattan'ın en zorlu liselerinden birine kabul edilmesiyle birlikte hayatı çekilmez bir hal alır. Depresyona giren Craig yemek yiyemez, uyuyamaz ve bir gece kendini öldürmeye karar verir. 
İntihar kararıyla birlikte acil servisin yolunu tutan Craig kendi isteğiyle psikiyatri kliniğine yatar ve seks bağımlısı travesti, makasla yüzünü kesen genç kız, yer çekiminden korkan çocuk gibi birbirinden ilginç karakterlerden oluşan hastaların arasına karışır. Craig burada, onu yiyip bitiren endişelerinin kaynağıyla yüzleşme fırsatı yakalayacaktır.

Baş karakterimiz konuda da anlaşıldığı üzere Craig. Olaylar onun çevresinden gerçekleşiyor ve direk birinci şahıstan bütün olan biteni öğreniyoruz. Craig 15 yaşında, lise hayatına yeni ve çok başarılı bir okulu kazanarak  başlar, bu okulu kazanmak Craig için çok zor olur ve kabul edildiğini öğrendiği zaman her şeyin daha çok yoluna gireceğini düşünür. Lakin okula başladığı an herkesi  kendinden daha başarılı olduğunu gördüğün de depresyona girer ve bir gün dayanamayıp intihara kalkışır. O esnada aklı başına gelir ve acilen intihar servisini arar. O dakikadan sonra her şey ışık hızıyla gerçekleşir. Craig kendini bir anda farklı insanların bulunduğu Psikiyatri kliniğinde bulur.
Konu böylelikle başlar.
Craig karakterini sevdiğimi söyleyemem ve yazarın erkek oluşu o kadar aşikardı ki o yüzden erkek yazarların kitaplarını sevmiyorum. Burada Craig karakteri 15 yaşında değilde 20 yaşındaki genç biri gibi gösterilmiş. Ot çekmeleri, sürekli kızları düşünmesi ki ben burayı biraz yumuşattım. Beni çok tiksindirdi. Bu nedenle Craig karakterini pek sevmediğim doğrudur.


Diğer karakterlerden okuldan tanıştığı iki arkadaşı haricinden diğerlerini sevdin. Hepsinin bambaşka hayatları, anıları vardı. Doğrusu Craig'den daha iyilerdi. En sevdiğim karakter ise Humble ki çok komikti ve Bobby oldu. Birde Craig'ın odayı paylaştığı Mısırlı arkadaşı sevdim. :)

Kitap hakkında diyeceklerimi Craig'ı anlatırken söyledim. Çok büyük bir beklentide başladım ama benim için hayal kırıklığından başka bir şey değildi. Filminin yarısını izledim, birebir olduğundan şüpheliyim, belki bire bir kitaba uygun olsaydı film eh işte olabilirdi. Yazarın kalemi akıcıydı, bazı cümlelerini anlamamış olsam da kitaba göre iyiydi ama başka kitabını okuyacağımı zannetmiyorum.
Kitapta sevdiğim bir kaç yer vardı tabii, mesela Craig Klinikte bir kızla tanışıyor, adı bende kalsın. Onunla soru cevap oynaması çok güzeldi, Bobby'nin gömlek olayı çok tatlıydı. Mısırlı arkadaşa yapılan jest ve Craig'ın ailesi ve davranışları sevdiklerim arasındaydı. Bunların da hakkını yemeyelim diyorum.




Tavsiye kısmına gelecek olursam, benden önce okuyan çoktur ama okumayanlar için sevemediğimi söylediğim kısımlardan sizlerde rahatsız olursanız bence hiç elinizi sürmeyin derim. Ama benim için sıkıntı yok, filmini izledim beğendim, kitabını da okumak istiyorum diyorsanız o zaman bir şans verin.



Kitaba puanım 5/3


Alıntılar^^


"Acil intihar hattı şu an çok mu yoğun?"
"Evet. Cuma gecesi. Her zaman en yoğun gündür."
Aman ne güzel. İntiharım bile sıradandı. 


*****


"... Bir barınağa yerleştim ve kızımla konuştum. Aşağı yukarı seninle aynı yaşta. Annesiyle ayrıldık ama kızım bir yana, dünya bir yana. Annesi de dünyanın öbür yanında kalabilir."
"Ha ha."
"Kibarlık yapma. Sadece komik espri yaparsam gül."
"Komikti!"



*****



Pişmanlık duygusuyla işim kalmamıştı. Pişmanlıklar, başarısızlığa uğrayanlar içindi.





Bir yorumun daha sonuna geldik, başka yorumlarda görüşmek dileğiyle.^^



Buralarda da varım^^













17 Temmuz 2017 Pazartesi

Kitap Alışverişi//Okuoku^^

Herkese merhaba^^
Uzun zamandan sonra yine bir alışveriş yazısı. Bayramdan sonra gelenekselleşen alışverişimizden kitaplar yönünden memnun kaldık. İş havale ve sonrasına gelince biraz hayal kırıklığı yaşadığımızı söyleyebilirim. Detayları bir önceki Okuoku Mu? Kitap Yurdu Mu? yazısından öğrenebilirsiniz.
Yine de o problem olmasa Okuoku'dan memnunun. Ufak tefek kitap hazarları haricinden ki ben pek o tür şeylere takmam tabii kitap yırtılmışsa vb. tabii ki hemen müdahale ederim ama gerisi pek gözüme batmadığı sürece sıkıntı yok, bu da benim huyum. :D My Twin'de pek takık olmayınca sıkıntı olmuyor bizim için.

Bu sefer ki alışverişimizi aniden verdik. Normalde bayramdan sonra harçlıklarla alınırdı ama bu sefer biriktirdiğimiz paralarla aldık. Bu alışverişimiz de son zamanda herkesin alıp, okuyup ve beğendiği Kutup Yıldızı kitabı da vardı ama havale sıkıntısı yaşayınca sipariş iptal oldu ve kitabında fiyatı 20 küsur TL oldu. Neyse sağlık olsun, başka zaman alırız artık. 



Gelelim kitaplarımıza.^^


Kan Kırmızı Yol//Moira Young^^
Hiç aklımızda olmayan bir kitaptı, Kutup Yıldızı kitabı çıkınca yeniden liste yapmak durumunda kaldık. Ephesus Yayınlarında bir çok kitabı 9.90 TL olunca  bu ilgimizi çekti ve sepete ekledik. Okuyan herkes tarafından sevilen bir distopya türüymüş, bakalım biz sevecek miyiz? Hemen okumayı düşünüyorum çünkü ikinci kitap da Okuoku'da 9.90 TL, alırız belki kampanya bitmeden. :D 




Derin Sularla Şeytan Arasında//April Genevieve Tucholke^^
9.90 TL'lik kampanya da yer alan ciltli ürünlerden biriydi. My Twin çok istedi bende güzel yorumlar okuyunca tamam dedim. Umuyorum ki hayal kıtıklığına uğratmayacak. Bu arada ilk Parodi Kitabımız.^^




Harry Potter Ve Felsefe Taşı//J.K. Rowling^^
Kısa bir zaman önce My Twin filmlerine takınca kitabını almak şart oldu. Fiyatı kitaba göre baya uçuktu, daha böyle kalın bir kitap bekliyordum. Umarım ergen tarzı bir kitap değildir. İlk film de oyuncuları düşününce. :D




Cehennem Meleği//Tara Fuller^^
Seri tamamlanmış bulunmakta. Yeni bir kitap olmasına rağmen 9.90'lık kampanyaya nasıl girdi bilmem ama bizim için çok iyi oldu. :D Seriyi de tamamlamış olduk, gerçi ikinci kitabı halen daha okumadım ama neyse. :D




Sonsuz Işığım//Amie Kaufman&Meagan Spooner^^
Bu seride diğer seri gibi tamamlandı. My Twin ile seriyi çok seviyoruz, son kitabı da en kısa alalım dedim ve sepete ekledik. En kısa zamanda olmasa da ilerleyen zamanda okumayı düşünüyorum. 





Ve son toplu fotoğraf.^^
Okuoku'nun güzelliklerinden biri olan ayraçlar ve kahve(Kahve tüketildi bile. :D). Alışverişimiz böyleydi, şimdi BKM kitaptan yaptığımız kitaplar elimize ulaştı ama bir kaç sıkıntı var onları hallettikten sonra yine alışveriş yazısı yazacağım. Okuoku'ya bazı aksilikler dışında teşekkür ediyorum, vazgeçilmez alışveriş sitemiz.^^



Başka yazılarda görüşmek dileğiyle sevgiyle ve bol kitapla kalın.^^


Buralarda da varım^^





11 Nisan 2017 Salı

Yıldız Gemisi//Melissa Landers Kitap Yorumu^^

Herkese merhaba^^
Üç-dört hafta öncesinden okuduğum kitabıma yorumumu yapıyorum. Çıktığı anda baya ilgimi çeken, gerek konu gerek kapakla gönlümüze taht kuran Yıldız Gemisi okundu bitti. Yazarın Yabancı serisini okuyup beğenmiştim, tabii favori yazarım mı tartışılır ama hayal gücü ve gezegenler arası konuları kaleme alması çok güzel ve okunulası.

Yıldızlara yolculuk artık çok kolay. Ama Solara için değil. On sekiz yaşındaki Solara Brooks kimsenin, tırnaklarının arasındaki makine yağını ya da parmaklarındaki mahkûmiyet dövmelerini önemsemeyeceği dış diyara giderek hayatında yeni bir sayfa açmak istemektedir. Ama Dünya dışı seyahat onun gibi kimsesiz bir kız için hiç de ucuz değildir.
Seyahat boyunca vereceği hizmetlere karşılık bir bilet bulmaya çalışan Solara’nın şansına hizmetlerinden faydalanmak isteyen tek kişi ona okul hayatını zehir etmiş olan şımarık, zengin çocuğu Doran Spaulding’dir. Beş aylık yolculuk boyunca bütün ayak işlerini yapması karşılığında bilet ücretini karşılamayı kabul eden Doran ona daha ilk dakikadan itibaren köle muamelesi yapmaya başlar. Ama çok geçmeden işler tersine dönecek ve bu kez Doran kendini Solara’nın hizmetkârı olarak Banshee adındaki tuhaf bir uzay gemisinde, geminin kendisi kadar tuhaf olan mürettebatı ile birlikte yolculuk yaparken bulacaktır.

Solara ve Doran. İkisinin de hayatı birbirlerine zıt olan iki karakter. Solara özgürlüğüne kavuşmuştur ama yaşadığı gezegenden ayrılıp, kendini her konuda rahatsız edilmeyeceğini bildiği ıssız gezegene gitmek ister. Tabii bunun içinde bir miktar paraya ihtiyacı vardı. Parmağındaki mahkum dövmeleri buna engel olsa da okul hayatında kendisini her konuda hor gören Doran Spaulding’den başka şansı kalmadığını anlayınca onun teklifini kabul eder ve zor olsa da her dediğini yapmaya çalışır. Ama Solara’nın bile bir sınırı vardır. Bazı sebepler nedeniyle Doran ile arası daha bozulur ve bu olaylardan sonra kendilerini mürettebatı ilginç kişilerden oluşan bir gemide bulurlar.
Solara’yı sevdim, Doran ile arasındaki kapışmaya da çok güldüm. Gerçi Doran tam dayaklıktı ama Solara hakkından iyi geldi. 
Doran ise bambaşka bir karakterdi. Zengin, şımarık ama içine bakınca geçmişte yaşadıklarından dolayı sıkıntılar yaşayan biri. Babasının verdiği görev nedeniyle seyahat etmek zorunda kalan Doran kendini birden çok başka bir gemide bulur. Bu yaşananlara çok sinirlense de aslında Solara’nın ona iyilik yaptığını yakın zamanda anlar.
Bu iyiliği söylemeyeceğim tabii ama okuyunca vay bee dedim. Her kötü olaydan iyilik de doğabilir olayı yaşandı. Doran’a başta çok sinir oldum. Sonradan geçmişinden yaşananları anlatınca hak vermeden geçemiyoruz.


Kitap yorumuma gelecek olursam. Kitabın konusunu oyunca aklımda beliren çok farklı bir konu vardı. Doğrusu böylesini beklemiyordum, biraz hayal kırıklılığı olduğunu söylemek isterim. Ben daha çok, işte oğlan kıza eziyet ediyor ama yaşananlardan sonra oğlan yavaş yavaş kıza aşık oluyor, onu sevmeye başlıyor ve yaptıklarında pişman olup geri almak istiyor falan ama(Biraz yeşilçam tarzı oldu ama böyle de olsa güzel olurdu. :D) bu kitap öyle değildi. İlk olarak konunun çoğu değişik geçmişleri olan insanları barındıran gemiden geçiyor. Ve Doran’ın Solara’ya iyi davranması çok değişik sebeplerden sonra başlıyor. Haa böylesi kötü müydü? Cıks yine de sevdim ama yazarın tek bir hatası vardı, o da, ilk sayfalarda geçişleri çok çabuk yapmış.. Bir iki bölüm geçip Doran Solara’yı yanına hizmetçi olarak aldıktan sonra bölüm bitti, diğer bölüme geçince de aradan bir haftadan fazla geçtiğini okuduk. Böyle olmamalıydı. Bu sadece örnekti. Birkaç sefer böyle geçişler yaptı, yine olmadı. Keşke birkaç sayfa daha fazla olsaydı da atlama yapmasaydı.
Bunun yanı sıra kafama takılan birkaç şey haricinden beni etkileyen sevmememe neden olacak bir şey çıkmadı. 


Konuyu, yazarın kaleminin akıcılığını sevdim. Hatta serinin her kitabında farklı bir çifti anlatmasına daha çok sevindim. İkinci kitapta geçecek olan çiftimizi söylemeyeyim, sizde seri bilgilerinden bakmayın derim, okuduktan sonra size sürpriz olsun.^^
Konuyu ve yazarın kalemini beğendiğinizi(Yabancı serisinden dolayı) ve bu seriyi de okumak istediğinizi düşünüyorsanız okuyun derim. Uzay ve gezegenler arası kitapları sevenlere de şiddetle tavsiye ederim. Az da olsa gezegenler arası bu heyecanı tatmak isteyenlere birebir. 


Kitaba Puanım 5/4^^



Alıntılar^^

"On bin çip. Hepsini kendim saydım."
"Saydın mı?" diye sordu kaptan. "Neden makineyi kullanmadın?"
Doran donakaldı. "Ne makinesi?"
"Ticari tartı," diye cevap verdi Kane sıranın öbür ucundan. "Çipleri elle saysaydık hiçbir iş yapamazdık. Lara'ya söylemiştim."
Doran kötü kötü bakınca Solara, "Ama bazen ayarlarında hata olabiliyor. Kaptanın parasını eksiksiz aldığından emin olmak istedim."

*****

"Suç işlemekte ki ustalığın şu an çok hoşuma gidiyor."
Solara kapıları açarken gözlerini devirdi. "Dikkat et, yine hıyarca konuşmaya başladın."
"Bu bir iltifattı."




Bir yorumun daha sonuna geldik, başka yorumlarda görüşmek üzere^^


Buralarda da varım^^


7 Ocak 2017 Cumartesi

The Originals-Diriliş//Julie Plec Kitap Yorumu^^

Merhabalar^^
Uzun zaman önce okuyup, üstüne yığınca gelen kitaplarıma sonunda! yorum yapabiliyorum. Ama internet geldi diyemeyeceğim. Kendi çabalarım ile bir şeyler yapıp yorumlarımı sizlerle buluşturacağım. Kalan kalıyor çünkü :P
Bu sefer ki kitabım bir serinin son kitabı. The Originals serisini severek okuyup, sonuna geldim. Serimizin 3 kitaptan oluşuna üzülsem mi sevinsem mi bilemedim. İlk olarak az seri süper seri ama Klaus, Elijah ve Rebekah Mikaelson kardeşler ile ayrılmak kötü oldu. Hemde böyle bir kitapla^^

Aile Güçtür
Köken Vampir ailesi bin sene evvel birbirlerine bir söz verdi. Her zaman ve sonsuza dek bir arada kalacaklardı. Ama verilen sözleri tutmak ölümsüzken bile kolay değildi.
Klaus, Elijah ve Rebekah Mikaelson kazandıkları her şeyi 1788'e kadar tekrar kaybetmişlerdir. New Orleans'ın yönetimi vampirler ile kurtadamlar arasında bölüşülmüştür. Bu durumdan hiç de memnun olmayan Klaus, kurtadamları sonsuza dek saf dışı bırakmak için bir vampir ordusu kurmaya karar verir. Bu arada tüm dikkatini yeni tanıştığı gizemli bir kadına vermiş olan Elijah kardeşinin bir süreliğine dizginleri eline almasına ses çıkarmaz. Klaus'un kan dökme merakından bıkıp usanan Rebekah ise çocukluklarının geçtiği evi ve ölümsüzlüklerinin anahtarını bulmak için bir yolculuğa çıkar. Ama üçünün de bilmediği bir şey vardır: Köken Vampirler bir kez daha büyük bir kumpasla karşı karşıyadır ve bu kez karşılarındaki cadılar ya da kurtadamlar değil New Orleans'ın ilk sahipleridir. Yani insanlar. Yeni bir çatışmanın eşiğinde üç kardeş yine bir araya gelip değer verdikleri tek şey olan aileleri için savaşmak zorundadır.



Her kitabımızın olaylı hatta macera üstüne maceralı geçtiğini okuyanlar bilir. Bu kitapta son kitap olması vesilesiyle hakkını vermiş. Okudukça yazara ve olaylara bu sefer daha çok hayran kaldım :D Hele o son ve kardeşlerin tekrar tekrar birbirlerine olan bağlılıklarını görmek bir alkışı hak ediyor. 
Klaus yine ve yeniden ortalığı karıştırıyor ama bu sefer yaptığı her şey haklı yereydi. Bu sefer her zaman sevdiğim Elijah'a daha çok kızdım ama o da kendi yapmadı ya neyse :D 
Rebekah ise yine kendi başına buyruk ama sonradan kardeşlerinden başka kimsenin olmadığını anlayacak. Klaus'u her kitapta bir çok zaferlerine alışık olan ben bu sefer ki bazı olaylarında üzülmedim değil. Hatta bunu yapan kendi hemcinsi değil insanlar yapıyor. Son kitapta konuya insanların dahil olması güzel olmuş. Her şey tamdı bir onlar eksikti, onlarda gelince kitabımız THE END yapmak zorunda kaldı :D


İlk iki kitap kadar sevdim kendisini. Zaten bu seriye hayranım. Her bir kitapta başka konu başka macera ama tek bir şey kalıcı şey var o da Aile Güçtür ve Mikaelson kardeşler her kitapta birbirlerine sadıklar. Ama nasıl bir sadıklık tartışılır. Hepsine hak veriyoruz, hepsinin kendine göre bir açıklaması var ve hepsi artık bu olanlardan bıkmıştır. Kitabımıza yeni karakterler konuk oluyor ve hikayeyi bambaşka yerlere sürüklüyor. Heyecan her bir sayfa da artarak devam etti ve son kitaptan mıdır nedir bir veda havasıyla okudum kitabı. 


Yazarın kalemi güzel, başka kitaplar yazsa okurum. Zaten kendisi başarılı bir senarist ve prodüktür. Elinden çıkan kitapların tartışmasız okunur ama kul kusursuz olmaz :P Şaka bir yana başka kitap yazdı mı bilmiyorum, araştırmak isterim ama netimi şu an için boşa kullanamam. Netim olduğu an buranın güncellemesini yapacağım :D 
Serinin bitmesine başta dediğim gibi üzüldüm ama az ve öz ile bize veda ediyorlar. Olur da özlersem eğer karakterleri, açar dizilerini izlerim. Dizi de daha iyiler. :D 
Kısa ve öz olan bu serimizi tavsiye ederim. Zaten diziyi izleyenler okumuştur, fantastik severlere öneririm. Bu vampirler başka vampirler.



Kitabı puanım 5/5




Alıntılar^^


Aşkın yokluğunda uğrunda savaşmaya değecek tek şey güçtür.


*****

Köken vampirlerin gittikleri her yere taşıdıkları tabutların içinde derin uykudaydılar.
"Aile, sonsuza kadardır."




Bir başka yorumun daha sonuna geldik, bol kitaplı günler^^




Buralarda da varım^^