Alıntılar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Alıntılar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Şubat 2025 Perşembe

Toktiker//Kader Arvas Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Bu aralar kafa dağıtan, eğlenceli kitaplar okumak çok hoşuma gidiyor. Bir de tiktokta takılmayı seviyorum, o yüzden bu kitabı okumayı çok istedim.
Kapak tasarımı, konusu falan gerçekten çok hoşuma gitti ama eğlence arıyorsanız tam sizlik ama eğer bu tarz sevmiyorsanız yorumu okumaya bile gerek yok bence. :D
Ben ilk okumaya başladığım zaman dedim kesin bol tiktok mevzuları, video çekmeler falan beklerken tam bir gençlik kitabı çıktı. Tamam bunda da okeyim ama tiktok mevzusu olsaydı aşırııııı sevinirdim. :D


Bir Zeliş atasözü der ki; demirden korksak trene binmez, kendimizden utansak TikTok denilen cadı kazanına girmezdik.
Arkanıza yaslanın, kemerlerinizi sıkıca bağlayın ve bana kulak verin millet! Çünkü hiç kimse bu hikâyede neler olacağını tahmin bile edemeyecek.
Zeliha Sönmez, namıdiğer Zeliş. Kendisi hikâyemizin esas kızı; aklına eseni yapan, kalbinden geçeni sansürlemeden konuşan, babasının tulumbası, annesinin en dayanıklı ev aleti, kardeşlerinin tez canlı ablası ve At Hırkızları grubunun biriciği.
Bir gün, izlediği videoda gördüğü bir çift tarçın bakışın esiri olur ve onun için TikTok camiasına girmeye karar verir. Ferhat’ın aşkı Şirin için dağları delmesi gibi kısa sürede, sosyal medyada kendini sevdiren doğal ama pesimist olan bu kızımızla tanışmaya hazır mısınız?
Genç kızların gözdesi, TikTok camiasının vazgeçilmez prensi olan Ulusoy, kendini beğenmiş mizacıyla etrafına ona ulaşılmaz havası yayan, kameralara gülümserken Zeliş’in âşık olduğu tarçın harelerini kısmayı ihmal etmeyen genç bir Playboy. Onunla tanışmaya hazır olun! İnanın gördükleriniz en az bizim kız kadar sizin de hoşunuza giderken ona hak vereceksiniz.

Zeliş liseye son sınıflarında olan, tam ergenler gibi hem eğlencesine hayatını yaşayıp hem de sınavlara çalışan bir genç kızdır. Bir gün arkadaşının tiktoktan gösterdiği oğlandan hoşlanmaya başlayınca aylarca sürekli onu takibe alır, fan buluşmalarına katılır.
Yine böyle bir günde aşık olduğu oğlana ulaşmak zorlaşınca tanımadığı birinden tüyo alır. Eğer Aytuğ'a ulaşmak istiyorsa bu mecraya girmesini önerir.
O günden sonra bununla uğraşan Zeliş sonunda paylaştığı videolardan keşfedilince Aytuğ ve onun ekibiyle tanışır ama işler hiçte istediği gibi gitmez.
Zeliş aşırı çatlak bir karakterdi, çokta kafasının dikine giden.
Sevdim kendisini ama sürekli ağlaması, seviyorum, ayılıyorum, bayılıyorum dediği oğlanın yanına gidince sanki yılların arkadaşıymış gibi heyecanlanmaması, garip hareketleri ve en çokta sürekli ağlaması gına getirdi. .D Yani çok fazla gözlerimi devirdim şu kısımları okurken. :D
Yine de eğlenceliydi, umarım ikinci kitapta daha aklı başında bir karakter olur. :D


Esas erkek karakterimiz Aytuğ ama onu çok fazla okumadık, yokla var arasında bir karakterdi. Hem geri planda durması ki haklı yani, daha bismillah kaç gün oldu tanıyalı hemen nasıl aşık olsun.
O yüzden devam kitabı olması iyi.
Buradan sonra Zeliş'in arkadaşlarına geçiş yapıyorum. Onlarda tam Zeliş gibi, hepsinin kafa güzel :D Mecazi anlamda çünkü hepsinin abuk subuk huyu, düşüncesi var ki bu da hepsini hem farklı hem de eğlenceli yaptı.
Aralarında en aklı başından karakter Derya'ydı, o konuda bir mevzu var ve Zeliş'in inatla karışmasına sinir oldum. Sonrada oğlan neden böyle yapıyor diye kızıyordu. Çok sinir oldum o kısımlara, tabii hatasını anladı ama sürekli laf çarpmaya hakkı yoktu.
İnşallah devamında güzel şeyler olurda Zeliş'in yaptıklarının üstünü örter.

Kitap sona doğru bir hareketleniyor, kimden geldiği belli olmayan notlar, karışana kafalar, sınavların açıklanması ve geleceğe karar verilmesi falan derken kitap devam etti.
Zeliş'in ailesinin destek olması güzeldi, Derya'nın klasik baskıcı ailesinin olması ama destek sağlayan bir anne falan hep şu zamanların sıkıntılarını anlatıyor.
Yine de o kadar baskı olmasına rağmen, tiktokta videolarda gözükme mevzusu olmasına rağmen erkek arkadaş mevzusuna neden bu kadar takınıldı anlamadım. Garip.
Yazarın kalemi güzel ama kendini daha fazla geliştirmeli. Yazım olarak güzel, anlatımı akıcı ve sıkmıyor. Kitap akıp gidiyor ama konu ile alakası sıkıntısı var gibi. Eğlenceli derken Zeliş'in sürekli gözlerim doluyor, doldu, ağlıyorum demesi beni gerçekten baydı, gına getirdi.
Yani o kısımları okurken sinir oldum gerçekten ve mantık hataları vardı. Bunlara dikkat ettiği sürece gerçekten güzel kalemi var, geleceği açık yani.
Ve inşallah devamında daha çok tiktok mevzusu görürüz, azıcık tiktok eğlencesi yaaa. :D


Beklentimi yarı karşıladı, yarı karşılamadı. Yukarıda da dediğim gibi tiktok mevzuları beklerken onları okumadık ne yazık ki. Sonradan işte ağlama mevzuları falan derken çokta yükselemedim ama devamını bekliyorum. Neler olacak, çiftimizi az okuduk onu bekliyorum falan.
Biraz tiktokta yaşananlardan bahsetse güzel olabilir.
Bakalım devamında neler olacak, ne zaman çıkar onu da bilmiyorum. :D
Yukarıda da dediğim gibi gençlik kitaplarını seviyorsanız öneririm ama eğer bu tarz kitaplar okumuyorsanız bence hiç yanaşmayın. ;)
Bu arada kapak tasarımına bayıldığımı söylemek istiyorum, bir de kutu içeriğindeki kısa çizgi roman çok tatlıydı. :)



Kitaba Puanım 5/3,5^^



Alıntılar^^


Benim umutlarım sınırsız ve koşulsuzdur. Çünkü umut ettiğim ve onu sevmeye devam ettiğim her gün için gökyüzünde bir yıldız parıldar.



*****


Beklediğinizde gelmeyecek olan bir otobüstü aşk. Onu bir buçuk senedir beklediğim durağa yağmur yağdı, etrafı sel bastı ama o yine de gelmedi.



*****


Bizler kocaman bir puzzle'ın parçalarıydık ve hiçbirimiz söküp takılacak bir obje değildik, eksiklerimizde orijinaldik.



*****


Yüzleştiğimde gerçeklerimle, anlamıştım hayat değildi toz pembe; hayat her renkten bir parçayla bilinmeyen bir bilmece.






Başka yorumlarda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^




Buralarda da varım^^





23 Şubat 2025 Pazar

ikinci Bir Şans//Melissa Wiesner Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Efsane olan Keşke 30 Olsam filmini seven bu kitaba bayılır^^
Hani orada kızımız keşke büyüsem, otuz olsam diyor ya, burada da karakterimiz bir sene geri gitmek istiyorum diyor ve gidiyor.
Kitabımız bu temayı konu almış ve ben çok sevdim. Kitabı ikinci el almıştım, çok umudum yoktu ama merak ediyorum. Bir de kış bitmeden okumak istedim.
Kitap hem akıcı, hem de bazı şeylerin olması gerektiğini, buna karşı gelmememiz gerektiğini çok güzel anlatıyor. O kadar güzeldi ki bu ayın ilk beş puanını kapan kitabı oldu.
Bu sene çok eli açığım ben yaa, her sevdiğim kitaba beş puan veriyorum. :D


İkinci şansa inanır mısınız?
Peki ya bu ikinci şans, berbat geçirdiğiniz yılınızı yeniden yaşamanız için verilirse?
Cazibe, zekâ ve biraz da sihirle dolu bu unutulmaz hikâyede, şansı yaver gitmeyen bir kadına hayatını düzeltmek ve kötü geçen bir yılını yeniden yaşamak için ikinci bir şans verilir.
Sadie’nin hayatı aniden alt üst olmuştur. Bir anda işini, evini kaybetmiştir ve erkek arkadaşı tarafından terk edilmiştir. Hepsi de düşük çenesi yüzünden başına gelmiştir. Bir falcı ona bir dilek hakkı tanıyınca Sadie, berbat geçen yılını yeniden yaşamayı diler. İçten içe, sihrin hayatını düzelteceğine inanmasa da bir anlık istekle dileğini tutar, gözlerini açtığında… Hiçbir şey değişmemiştir. Tüm bunların üzerine o gece belki de şimdiye kadarki en aptalca şeyi yaparak kardeşinin en yakın arkadaşı Jacob`ı öpmüştür.
Sadie ertesi sabah uyandığında, eski dairesinde, eski erkek arkadaşıyla birliktedir ve eski patronu onu iş yerinde beklemektedir. Tarihi kontrol ettiğinde, geçen yılın 1 Ocak`ı olduğunu fark eder. Sadie ikinci şans yılını yaşarken ilişkisinde ve kariyerinde gözden kaçırdığı noktaları görmeye başlar. Ancak Jacob’la her karşılaştığında onun hiç gerçekleştiğini bilmediği öpüşmelerini düşünmeden edemez. Birdenbire Sadie, tek hatasının ikinci bir şans dilemek olup olmadığını sorgulamaya başlar.


Sadie çok kötü geçen bir yıldan sonra abisinin arkadaşının evinde sığıntı gibi yaşar ama artık bu durumdan sıkılmıştır. Eski patronu işine engel olduğundan bir kafede çalışan Sadie yılbaşı gecesi falcı kadından bir yıl geri gitmek ister ve isteği gerçekleşir.
Artık bir yıl geridedir ve eskiden yaptığı hataları bu sefer yapmamak için elinden geleni yapar, eskiden susmadığı şeylere susmak gibi.
Bu zamanla işine gelsede çevresindeki insanların birer birer çıkınca isteğini sorgular.
Bir de eski ev arkadaşı, yani abisinin arkadaşı Jacob’da sürekli karşısına çıkar ve kötü geçen yılının sonun gününde yaşadığı şeyi unutturmaz.
Sadie’nin yaşadıklarına çok üzüldüm. En büyük hayali olan pastaneyi açamaması, patronunun yaptıkları, ailesinin baskısı. Hele o ailesi. Oraya devamında gelicem.
Sonunda aslında olması gereken şeylerin olduğunu ama tekrardan yaşaması işleri karıştırır ama Sadie’nin farkına varması güzeldi ki herkes varırdı. Ama bence birazda iyi oldu, tamam kötü yılından çok daha kötüydü ama aslında bazı şeyleri ne kadar çok istesekte bize çokta hayırlı olmadığı ortaya çıkıyor.
Kısacası zorluklar yaşasada zor şekilde gerçekleri görmesi güzeldi, tabii bazen arkadaşı gibi kendisine kızdım, susmaması gereken yerler vardı, orada susmasaydı güzel olurdu ama onunda sebebi varmış onu öğrendik.


Şimdi esas erkek karakterimiz var ama yazarsam spoiler olacak. Yani Sadie onu seçmeli kesinlikle diyoruz. Yine de ilk kısımları okuyup, Sadie’nin bazı anıları okuyunca aslında bir şeyler akıllara geliyor. Bu tarz şeyleri seviyorum, o kadar tatlıydı ki. Okuyanlar beni anladı.
Zaten sonunda neler olduğu ortaya çıkıyor, dedim iyi tahmin etmişim aferin bana sdfghjkl
Şaka bir yana ilk erkeğin sevdiği kitaplara hayranım.
Kafedeki çalışanlarda çok tatlıydı ama yazar illa araya renkli şeyler sıkıştıracak ya sinir oluyorum. Yani ne gerek vardı abla?
Ama inadı ben orayı tam aksi okudum. :D

Diğer değinmem gereken şey Sadie’nin ailesi. Sadie’nin abisi okumuş, çok başarılı bir şirkette çalışıyordur ama Sadie okul okumamış ve ailesinin istemediği iş yapmaktadır. Bu da onları çok sinir ediyor, Sadie’de sırf onları memnun etmek için elinden geleni yapıyor ama gelin görün ki bir türlü memnun olmuyorlar.
Yani şu anne baba karşımda olsa inanın tekme tokat girişecektim. Bir de okumuşlar kendileri, hatta Sadie’nin erkek arkadaşını bile sırf özel bir şirkette, güzel bir mevkide diye çok seviyorlar.
O kadar kıl oldum ki o aileye ve Sadie’nin bazen susmasına aşırı sinir olduğum doğrudur.
Ama abisini çok sevdim, acaba kitabı var mıdır? Son kısımda büyük adilik yaptı tabii(Sadie azıcık hak etti ama) yine de onu yapmayacaktı sdfghjk


Yazarın kalemini sevdim, akıcıydı ve değindiği konular hayatın gerçekleriydi. Yukarıda dediğim gibi ikinci şansı çok hoşuna gitmesede bazı şeylerin ortaya çıktı, o kısımlarda yine içimin yağları eridi. İyi oldu, her ne kadar Sadie için iyi olmasa da bazı şeyler olması gerekiyordu.
Yazar zaten başta uyarı yapmış, buna dikkat ederek okuyun demiş. Resmen bütün çalışanların maruz kaldığı ve bir türlü kanıtlayamadığı için sıkıntılar çektiği mevzular.
Gerçekte bazen sonuç böyle olmasa da bence kitapta olması ve sonuca zorda olsa bağlanması içleri ferahlatıyor.
Üsttü kapalı anlatmaya çalışıyorum bunu, okuyun öyle öğrenin diye. :/
Kendini bulma, hayatının getirdiklerini bir şekilde kendi lehine çevirme ve hayatın sunduğu fırsatları bir şekilde görüp kabullenmesi çok güzeldi.
Aşk konusunda çok detaylı değildi, yani böyle çiftimizi çok okuyamadık ama normalde bu bana çok batardı ama bu sefer olmadı, çünkü olması gereken yerlerde çok tatlış şeyler oldu.


Sadie’nin yaşadığı bazı anlarında ağladım, o kadar çok üzüldüm ki ona, ne kadar karakterde olsa yine de kalbe dokunuyor. Belki de o yüzden kitaba tam puan vermişimdir.
Beni etkileyen, anlamlı bir kitaptı benim için. Yeni yılda, yeni kararlar için ya da bizim için zor ama gelecekte aslında bizim için hayırlı olduğunu anlamamız için sabretmemizi gösteren bir kitaptı.
Bu yüzden okumanızı isterim. Şu anlık öneripte, okuyanlardan güzel yorumlar aldım. :)
Bu yüzden tekrar tekrar öneririm. :)
Bu arada yazarın devam kitaplarını okumak isterim ve kapak tasarımı çok güzel olan bir kitaptı^^




Kitaba Puanım 5/5^^




Alıntılar^^


Kimseye anlatamayacağım tek bir şey vardı. Ve o anda bunu bilmek beni çok yalnız hissettirmişti.


*****


Sesimdeki çaresizliği duyabiliyordum. Lütfen evet deyin. Lütfen çaba gösterin çünkü bu benim için çok önemli.


*****


"Uzanıp onu elde edecek cesareti hiç bulamadım."
"Neden?"
"Sanırım umuda tutunmak, deneyip başarısız olmaktan daha kolay geldi."



*****


Oysa gerçekten ihtiyacım olan şey tam önümde duruyordu. Eğer geri dönebilseydim her şeyi farklı yapardım.



*****


"Oyun parkındaki çocuklar ve iş yerindeki insanlar için ve tabii ki kendisi için de dik duran o kız... Nereye gitti bilmiyorum ama o gitti."







Diğer yorumlarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^




Buralarda da varım^^
















22 Şubat 2025 Cumartesi

Efsane//Lauren Asher Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Yılın kötü kitabını da okuduğumuza göre okuma savaşları başlasın!!!:D 
Evet çok merak ettiğim, okumak için heyecanlandığım kitaplardan biriydi kendisi. Evet Son Aşkım kitabıda düşük puan aldı ama o hayal kırıklığı oldu, kötü değildi ama bu kötüydü. :D
Yazarın diğer serisini okudum, Dreamland Milyarderleri. O seriyi severim, oradaki konular, işleyiş vs sebebiyle bu kitabı çok merak etmiştim, hatta daha yeni aldım sayılır ve hemen okudum.
Ama işte gelin görün ki beklentim yerlerde, yerlerdeeeee :D
Kitabın konusu Formüla 1 ve bu yüzden beklentim daha da artmıştı. Beklenmedik Koşullar kitabında da çok geçmişti ve yazar öyle bir anlatmıştı ki dedim tamam çok güzel yazmıştır.
Evet o kısımları güzel yazmış ama işte geri kalanlar kötü. Yani başka bir şey daha diyeceğim ama ortada bir emek var değil mi. O yüzden fazla ileri gidemeyeceğim. :/ :D


Maya
Noah Slade çiçeği burnunda bir Fomula 1 efsanesiydi.
Dikkatli. Ulaşılmaz. Pistte ve pist dışında acımasız.
Etrafına aşılmaz duvarlar örmüş bir adamdı.
Ve abimin yeni takım arkadaşıydı.
Hayatımda kötü adam kılığındaki bir prensten çok daha fazlasına ihtiyacım vardı.
Ben mutlu son arzusu duyarken o kendi sonunu getirmek istiyordu.

Noah
Maya Alatorre benim için yasak bir kadındı.
Uzak durmam gereken hırslı bir YouTuber’dı.
Kurdeleye sarılıp kapıma bırakılmış bir kaostu.
Birlikteyken, patlaması tek bir yanlış harekete bakan saatli bir bomba gibiydik.
Düzeneği bozarak tutku ve acı içinde onunla birlikte patlamak istiyordum.
Çünkü şehvette ve savaşta her şey mübahtı.


Maya okulundan mezun olduktan sonra yeni anlaşma yaptığı şirketle tura çıkacak abisiyle dünyayı gezip, vlog çekmek ister. Abiside kendisine şans getirdiği inandığı için yanından bir dakika bile ayırmaz. Bu sırada çektiği vlogların yanında şöhreti çokta iyi olmayan Noah ile sürekli karşılaşır.
Abisi bile ondan uzak durmasını isterken sürekli ona çekilirken bulur.
Maya zeki bir karakterimiz, abisine olan desteğine hayran kaldım ama arkadaşlar bu kadar masum olduktan sonra gidip sektörün en kazanova adamına da çekilmezsin yani. Sürekli görünce ay bana bir şeyler oluyor deyip orada bayılıyor neredeyse sdfghjkl
Son kısımda hak verdim kendine, yani söylese işler karışacak ama işte olayda olmak zorunda.


Noah F1 yarışmacılarının en iyilerinden biridir. Babasının baskılarına rağmen iyi olmaya çalışan Noah sektörde başarısı kadar kadınlarla arasında da adı çok fazla ve sıkça geçer. Skandalları yokturdur ama yine de adı hiçte iyi anılmaz.
Rakip olarak gördüğü kişinin kendi ekibine katılmasını öğrendikten sonra kendince onunla hesaplaşmak ister ama rakibinin kardeşini görünce işler karışır.
Tam bir kazanova bir adamdı.
Yani bu tarz karakterleri yazıp, sonra hemen aşık edip sanki öncesinde hiçbir kızın kalbini kırmamış(onlar kendileri istiyor denir hep) gibi yapılıp el üstünde tutulmasına aşırı kıl oluyorum.
Yani o kızlar eğlenilecek(abartılı şekilde) bu kız hemen evlenilecek kız diye ayrım yapılması çooook kötüydü. Yani bu detay hakkında ne yazsam olmayacak, bence siz anladınız.
O yüzden bu karakter hakkında benden olumlu bir yorum beklemeyin.

Diğer F1 yarışmacıları da aynı halttı mesela. Bir tanesi var(isim vermeyeyim) o da Noah kadar kötü kadınlar hakkında. Ama onun için yazılan kadın karakterimizde aynı şekilde sert ve o da biraz uçarı. Bak onlar bir yerde uyumlu olabilir ama bunlar.
Hazır sırası geldi ben seriye devam etmeyi düşünmüyorum, tek usturuplu biri vardı Maya’nın abisi işte onun kitabı çıkarsa okurum.
Bir tek o adam gibi adamdı. Yani illa ki kaçamakları olacaktır, sonuçta F1 yarışmacıları değil mi? Bir de yabancı yazar. Ama karakter olarak gerçekten beyefendi biriydi.
Onu sevdim. Kızın ailesinide sevdim ama oğlanın ailesi. Yeminle dayaklıktı. Tek üzüldüğüm yer burasıydı Noah’a karşı.
Bir de bir sahne vardı, o kısımda biraz heyecan geldi kitaba derken yine esas çiftimizin mevzularına(sevgililik) geri dönüş yaptık.


Yazarın diğer serisinde de smut vardı ama böyle yok bakışlarımız kesişti yanıyorum, ayy ne kadar kazanovada olsa onu görünce bana bir şeyler oluyor diye karakterler yoktu. Konular daha güzeldi. Yani konu F1 olduğu için mi bu kadar belden aşağı düşünceler ortaya çıktı.
Bakın diğer kitaplarda da smut vardı ama onlarda en azından altı dolacak konular vardı.
Yani karakterimizin acıları, geçmişleri falan baya etkileyiciydi ama bunda.
Abisine olan desteği dolayısıyla çok sevdim ama bel altı düşünceler, Noah'ın sürekli kadınlarla düşüp kalkması cidden iğrençti.
Hele kızla konuşma yapıyorlar, sonrasında yaptığı. Burada kızın gururu olsaydı hemen üstüne atlamazdı.

Ciddi bir hayal kırıklığı oldu. Yukarıda da dediğim gibi seriye devam etmeyi düşünmüyorum, belki abinin kitabını alırım ama diğerleri okumaya değer karakterler değiller açıkçası. Yani karakteri geçtim konuları okudum ilgimi çekseydi belki okurdum ama onların bile albenisi yoktu ne yazık ki.
Bu arada bu kitabı merak etmemin nedeni Beklenmeyen Koşullarda erkek karakterimiz ve kardeşleri sürekli F1 izliyordu, orada bir aşka gelmil F1 için dedim yazarın bu kitabı çoook güzel olur ama fıs çıktı ne yazık ki.
Smutsuz kitap kalmadı neredeyse, zaten bunu bilerek alıyoruz bizde ama sürekli karakterler birbirleri hakkında bel altı düşüncelere girmesinden tiksindim. Eskiden vardı bunlar, hiç sevmezdim. Uzun zaman sonra böyle bir kitap okumak hoşuma gitmedi, inşallah daha denk gelmez. :/



Kitaba Puanım 5/3,5^^




Alıntılar^^^


İnsan kötülerden kurtulmak için uğraştıkça onlardan birine dönüşüyordu.


*****


Midemde çalkantılı bir kıskançlık hissi dönüp duruyordu. Onu abisinden kıskanmak... bu da yeni bir tür eziklikti.


*****


Sevdiğin insana yardım edememek hayatımın en berbat hissiydi.







Bir yorumda böylece biter, başka yorumlarda görüşmek üzere^^
Sevgiyle kalın^^







Buralarda da varım^^





23 Kasım 2024 Cumartesi

Gökçen 3-Güz Yağmurları//Loresima Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Barut timinin en sessiz adamının kitabı olan Bülbül Kapanı çıktığından dedim onu okurum, Gökçen'den spoiler yerim falan diye serinin üçüncü kitabı okudum. Kitabımı ve karakterimiz yine bildiğiniz gibi. 
Buradan sonra ilk iki kitaptan spoiler olacaktır, şimdiden uyarıyorum. :)
İkinci kitabın sonunda aileler gitmiş, ortam bizimkilere kalmıştır. Buradan sonra yansın geceler vs vs derken ortalık karışıyor tabii ki.
Şimdi neden böyle dedim açıklayayım, ben ikinci kitap için bazı yakınlaşmalar için çok şaşırmıştım, sonra çoğu kişi mesaj atmıştı ki üçüncü kitapta daha aşırısı var. O yüzden yansın geceler dedim. :D
Bu seri beni çok güldürüyor ama güldürdüğü kadar da çok üzüyor be. Nedenini okuyanlar anladı. Tabii üzüntünün yanında bu sefer baya sinirlendirdi. Onun sebebi birazdan sizlerle. :D



Sayısız mücadeleyi ve engeli aşıp bir araya gelen Gökçen ve Murathan için artık aşklarını doya doya yaşama vaktidir. Tek istekleri birbirlerine sımsıkı sarılmak ve kaybettikleri zamanı telafi etmektir. Ancak olaylar bekledikleri gibi gelişmez ve birlikte kurmaya çalıştıkları küçük dünya daha var olamadan yerle bir olur. Büyük bir nefret, kayıp ve azılı düşmanlarla dolu karanlık bir girdabın içine çaresizce çekilirler.
Gökçen ve Murathan kendilerini zorlu bir yol ayrımında bulacaklardır.
Aşk mı? Yoksa yaşatmak için yapılan büyük bir fedakârlık mı?
Seçim yapmak ikisi için de kolay olmayacak, hayatın onları sürüklediği dipsiz uçurumlara beraber yürüyeceklerdir.

Gökçen yaşadıklarından sonra  zorlu zamanlar geçirir ve bu zamanları da Murathan sayesinden atlatır. Kaçıldığı zaman ona yardım eden Zehra'yı da bir şekilde hayata adapte etmeye çalışır.
Kendisinden saklanan sırlar yüzünden zor durumlar yaşayan Gökçen bu yüzden daha da sıkıntılı zamanlar yaşar bu sefer daha zorlanacaktır çünkü kendisine iyi gelen kişi yanında değildir.
Şimdi böyle yazınca garip oldu ama spoiler vermeden anca bu kadar arkadaşlar.
İlk iki kitapta Gökçen'in bazı hallerine gıcık olmuştum ama çok şükür burada öyle değildi ve çoğu yaşadığı şeyler yüzünden kendisine üzüldüm açıkçası.
Ama şurada bir anlaşalım, Murathan Gökçen'e gelme dedi geldi. O nişana gitme dedi, gitti. O yüzden Murathan'ın kızmasında haklı sebepleri vardı kısacası ama ne yazık ki yaşadıkları için üzülmeme engel değildi. Bu konuyu Murathan'ın kısmında açacağım. :D


Murathan Gökçen'in yaşadıkları yüzünden intikam almak ister ama aradıkları kişi ortadan kaybolur. Yine de Gökçen'i düşünerek söylemez ama büyük hata yaptığını ne yazık ki acı bir şekilde öğrenir. Ayy tamam burada az buçuk bir şeyler yazmış olabilirim. :D Ama ne yapayım üç kitapta aynı karakterleri okuyoruz. :D
Gelelim biraz önce yazdığım şeye, Murathan olanlar yüzünden kendini suçluyor ve saçmalıyor. Az çok tahmin ettiğim şey olacakken tabii işler başka şeye evriliyor ama o süreçte cidden sinir oldum Murathan'a. İlk defa diğer kitapların yanından Murathan'a sinir oldum sdfghjk


Barut timin elemanları olaydı. Barbo'nun yine sıkıntıları var tabii ki, üzüldüm beee. :/
Aybüke başkan ve Süleyman'ın işler iyice karışıyor, bunlara da üzüldüm açıkçası. :/ Ama şok olduğum yerler oldu, Aybüke'nın yaşadıklarını öğreniyoruz. Yine hüzünlü yerler ama ilk kısımda Süleyman'a yardım etmesi çok tatlıydı. :)
Zülfükar'ın ikinci kitapta birkaç ipucu vermişti zaten, okuyanlar biliyordur. Burada işler karışıyor tabii ki. Bir de Hasan Abi ortaya çıkınca daha da komik bir hal alıyor. Devamında ne acılar yarabbi diyeceğiz asdfghjk Ama ne yazık ki bazıları hak ediyor. :D
Son kısımda dedim Ayşegül'e de buluruz bir tane ama neredeeee, kız en çok hak eden ama şu askeride bir tane adam seçemedi(Seçtirmedi yazar asdfghjk)
Ama umudumuz var. :D

Genel olarak seride en sevdiğim kitap oldu, hem hüzünlü, hem eğlenceliydi. Bütün karakterleri okumaktan zevk aldım, ikincide çok az okumuştum çünkü.
Ve en önemli meseleye gelelim. Kitaptaki smut durumuna. İkinci kitapta okuduğum yerden sonra bu kadar beklemiyordum ama şok oldum. Ya yazmak isteğe bağlı, yazar bu konuda çekinmemiş ve yazmak istemiş ama bu kadar beklemiyordum. Hele o son kısım.
Şok oldum evet ama ikinci kitap için yazdıklarımı tekrarlamayacağım. Alan memnun, yazan memnun ama ebeveynler çocuklarınıza okuturken on kere değil, yüz kere değil, bin kere düşünün. Hatta ilk siz okuyun neden okumayacaklarını anlayın. ;)
Haa çocuklar sizi dinleyecek mi? Sanmam. :/
Bu arada bana gelen mesajlarda öyle bir anlatıldı ki dedim kitap komple smut ama abartma söylemlermiş. O kadarda değildi yani, bir iki yerde vardı sadece.


Yorumum böyle, biraz önce de dediğim gibi ilk ikiye göre gerçekten sevdim. Devamından birkça spoiler aldık tabii, kaçar mı ama ondan önce Bülbül Kapanı var, bakalım orada olaylar olacak mı? Dördüncü ne zaman çıkar bilemem, hatta beşe kadar gider mi onu hiç bilmiyorum ama her kitabın sonundan yeni çift ortaya çıktığından büyük ihtimalle bu beşe kadar gider. Uzun serileri sevmem ama bu seri uzasın ya, okunur. :D
Bu arada ilk iki kitabı okumak için tık tık!!





Kitaba Puanım 5/4^^



Alıntılar^^



Ona karşı devasa bir sevgi patlaması yaşıyordum içimde. Tek bir isteğimle bana Zehra'yı getirdiği için ve tek bir sözümle dünyaları ayağımın altına sereceğini hissettirdiği için...


*****


“Yıllarca yaptım o işi ben,” dedi sakince. Elinin içindeki elimi daha çok sıktı. “Artık seni bir fotoğraf karesine bakarak özlemek istemiyorum."




“Temizliğim beğenilmiyor sanırım,” diyebildim sadece.
Evet, demesini bekledim ama demedi. “Varlığın hissedilmiyor,” dedi onun yerine. "Bırak, dağınık kalsın. Görmesem de orada olduğunu bileyim. Varlığını yanımda hissedeyim. Sen dağıt, ben arkanı toplarım.” 


*****


Yeniden arkasını dönüp, ilerlerken dudaklarında derin bir tebessüm vardı. İzmir bugün bir mucizeye şahit oluyordu. Çünkü Kepçük, yürüyerek bitiremediği yolları aşıp Pamuk'a gidiyordu.


*****


Evimin neresi olduğunu sorsalardı göstereceğim tek yer burasıydı. Bu gövde, bu sıcaklık. 


*****

"Gelin çünkü..." dedi Barbaros sözün gerisini beklediğini belirtircesine.
Hiçbir erkeğin gözlerine bakmadığı kadar uzun baktı Barbaros'un gözlerine.
    "Geldim çünkü..." diye tekrarladı.
"Sen gelmedin."


*****


"Ben senin neyin olayım?" dedim.
"Saçlarınla gecem ol, yıldızım ol, ayım ol. Sonra gün doğsun gözlerinde. Güneşim ol, gökyüzüm ol."






Bir yorumun daha sonuna geldik, başka yorumlarda görüşmek üzere^^
Sevgiyle kalın^^




Buralarda da varım^^








 



22 Kasım 2024 Cuma

Aşkın İki Yüzü//Susan Mallery Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Susan Mallery'nin kalemini seviyorum diye bir serisini komple aldım. İlk kitabı ne yazık ki sevemedim, konusu güzeldi ama gidişat eh işteydi. Sonradan serinin için kitabı okumaya başladım, konusu ilkine göre daha heyecanlıydı o yüzden beklentim yüksekti haliyle. Tamam birinciye göre yine güzeldi, hatta daha mantıklıydı ama yine sevemedim. Çok saçma bir şekilde bittiğini söylemek istiyorum bir kere ama yine de diğerine göre gerçekten iyiydi.


Skye Titan’ın zengin babası kızının hayatını yönetebileceğini düşünmektedir. Kocasının ölümünün ardından kızıyla bir başına kalan Skye ise eskisi gibi itilip kakılmamaya kararlıdır. Özellikle de hayatının aşkı olan adam sekiz uzun yıldan sonra Teksas’a dönmüşken...
Eski SEAL komandosu Mitch Cassidy savaşta yaralanıp eve döndüğünde artık her şeyin farklı olduğunu görür. Ancak aradan geçen sekiz yıl, genç adamın Skye’a karşı tutkusunu ve ihanetinin acısını köreltmemiştir. Genç kadının dudaklarından pişmanlık dolu sözler dökülmesini istemektedir. Mitch geçmişi unutup Skye’ı babasından kurtarırken kendi kırık kalbini de onarabilecek midir?


Skye ailesi, evleri ama en çokta babası için elinden gelen her şeyi yapar, buna istemediği adamla evlenmekte dahildir. Eşinin vefatından sonra kızıyla babasının yanından yaşayıp, yardım kuruluşunun başkanı olan Skye yıllar önce kötü ayrıldığı eski sevgilisiyle tekrardan karşı karşıya geldiğinden geçmişte yaptıklarını ve şu an neler yapabileceğini düşünür.
Skye ayakları sağlam basan ama geçmişte yaşadıkları yüzünden babasından ayrılamayan yaralı bir kadındır. Bu yüzden yaptıklarına şaşırmadım. Hem geçmişinde çok gençmiş ve kötü babası bunu çokta güzel kullanmış.
Üzüldüm açıkçası, hem kendi hayatı mahvoldu ki eşimi sevdim dese de ne kadar ilk ve tek aşkını unutabilir. O yüzden ki Mitch kadar kendisi de çok acı çekti ama Mitch kadar olamaz yaa. :/


Mitch Afganistan olaylarında yaralanır ve bir ayağını kaybeder. Bu sebeple yıllar önce bırakıp gittiği kasabaya döndüğünde uzun bir süre kabullenemez ama eski ve unutamadığı tek aşkı Skye ile karşılaşınca bütün duyguları yeniden hisseder ama en çok nefreti çünkü başına gelenlerin hepsi Skye'nin yüzündendir.
Şimdi okuduğumuzda ne yazık ki Mitch'e hak verdim, eğer ayrılmasaydı başka şeyler olabilirdi ama bambaşka şeylerde olabilirdi. O babası yok mu o babası -_-
Neyse. Mitch gelip intikam almak isterken bir şeyden şüphelenir ve hayata tutunmaya bir sebep bulur ama bu şüphe doğru çıkacak mıdır?
Sevdim kendisini ama daha çok üzüldüm açıkçası, o durumda olması hatta ve hatta yaşadıklarından sonra bırakıp gitmesi ve bu durumda gelmesi insanı üzer. Bu konuya bir tık daha değinebilirdi yazar. Biraz duyguları yazmakta sıkıntı yaşıyor. Ama başka şeylerde hiç çekinmemiş asdfghj


Skye'nin iki kız kardeşi var biliyorsunuz, ilk kitaptan spoiler olacak, uyarımı yapayım. :) Zaten birinciyi okumadan buradan sonrasını okumayın derim. :)
Kızların bir tane üvey erkek kardeşleri çıkmıştı, onun kötülüğü saf kötülük, aynı babası gibi. -_- İlerde kitabı var, düzeliyor ama şimdi yaptıkları o kadar saçma ki. Bir olay var, onu ben yapmadım diyor ama bakalım, o kadar da değil diyorum eğer kitabı varsa.
İşte bu kötü kardeş iki kız kardeşi birbirine düşürmeyi öyle bir inat haline getirmiş ki bir şeyler oluyor. O kısımdan sinir kat sayım kaça çıktı bilmiyorum. Yani Skye sen ablası kendine gel, kız kardeşin ise seni korumak istiyor bu ne inat?
Hayır yani gerçekleri öğreniyor halen daha dik dik cevaplar veriyor. O kısımları okurken yazarın saçma bir aile ilişki takıntısı var dedim. Enişte sevici herhalde sdfghjkl
Cidden sinir oldum oralara, devamını daha usturuplu okumak dileğiyle dfghj


Son kısım aşırı oldu bittiye gelmiş, yani son dört sayfada herkes her şeyi affetti, bir anda ayaklarının üstünde durması falan çok hızlı oldu. Ben daha çok Skye'nin başarılarını okumak isterdim. Mitch ile aralarında mevzuları çözmelerini falan.
Bir de o üvey kardeşin mevzusu bir şekilde hallolsaydı. İnşallah devamından diyeceğim ama birinci kitabın devamı burada pek yoktu, bakacağız artık.
Yine de dediğim gibi birinci kitaptan daha iyiydi, düşük puan verdim ama birinciden bir tık daha iyi olduğundan buçuk daha verdim.
 Bu arada kitapta en sevdiğim şey çok hızlı okunması, uykum olmasına rağmen bir yüz sayfa falan okuyordum.



Kitaba Puanım 5/3,5



Alıntılar^^


Kötü olan daima ilk sayfada yer alır ama sonradan yapılan düzeltmeler ve gerçekler en arka sayfaya düşer. Kimse onu hatırlamaz. Sadece suçlamaları hatırlarlar.


*****


Odada yaklaşık otuz kişi vardı ama Mitch, Skye'ı hemen gördü. Sanki herkes siyah beyazdı bir tek Skye renkliydi.


*****


"Her zaman seçme şansımız. Hepsi iyi değildir ama vardır."





Başka yeni yazılarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^




Buralarda da varım^^









19 Ekim 2024 Cumartesi

Adam Connor'dan Nefret Etmek//Ella Maise Kitap Yorumu^^

     Selamlar^^
Geçen senelerde yazarın ilk kitabını(Jason Thorn’u Sevmek) okumuş eh işte demiştim, sonra ikinci kitap birinciden daha iyi diye yorum okuyunca hemen aldım. Ahh almak olaydım, oku gitsin e kitap sdfghjk
Gitti olum param :D
Biraz önce bir şeye bakmak için 1000 Kitap sitesini açtım, bir okur içimden geçenleri öyle güzel yazmış ki. İnanın altına imza atmalık bir yorumdu, hatta altına imzamı atıyorum. :D
İlk olarak kitap aşırı yetişkin içerikli, yani atla atla bitmiyor. Ondan geriye kalanlarda da zaten hep bu mevzuyu konuşuyorlar utanma falan yok(Jason'un yanından falan).
Konu olarak garip bir şeydi. Yani ortada bir nefret var neye göre, kime göre?
Bu kısımları spoiler yazsam güzel olacak. :D


Lucy Meyer erkek arkadaşı tarafından terk edilip de evinden çıkmak zorunda kaldığında, yardımına koşacak tek bir kişi vardı: En iyi arkadaşı Olive. Geçici bir süreliğine Olive ve Jason’ın yanına taşınmıştı ve komşularının yeni boşanmış, ateşli oyuncu Adam Connor olması hiç de Lucy’nin suçu değildi.
Merakına yenik düşüp bitişik duvarın üzerinden onu gözetlediyse ne olmuştu yani? Tamam, çıplak olmasını umut etmiş olabilirdi ama beş yaşındaki oğlunun havuza düştüğünü görüp onu kurtarması bunu telafi etmeliydi. Değil mi?
Ama hayır, Lucy teşekkür niyetine aklını başından alacak bir öpücük beklerken, Adam onu arka bahçesinde yakaladığı gibi hapse attırmıştı. O günden sonra, Lucy’nin onunla ilgili tek hayali, kafasında Adam’ı nasıl öldüreceğinin planlarını yapmaktı.
Zamanla, aşka kapadığı kalbi Adam ve oğlu tarafından tekrar çalınacaktı. Peki, Lucy bu çağrıya cevap verme riskine girebilecek miydi?


Lucy sevgilisinden ayrıldıktan sonra evsiz kalır ve yeni evlenen, en yakın arkadaşı Olive ve Jason'ın yanına taşınır. İşsizde olan Lucy zamanının çoğunu arkadaşının kitapları için temsilci ara ve yan komşuları ünlü aktör, bekar baba Adam Connor'ı üstsüz dikizler.
Yine bir gün böyle dikizlediği sırada Adam'ın oğlunun havuza girdiğini ve boğulduğunu görür. Çocuğu kurtarır ama babası gelip görünce onu direkt sapık zanneder ve polise şikayet eder.
Birkaç saat nezarette kalınca Adam'dan nefret etmeye başlayan Lucy ondan istediği tek şey teşekkürdür.
Ama kurtardığı çocuk Lucy^yi görmek isteyince Adam ile sürekli bir iletişim halinde olurlar. Tabii nefret etsede aklından geçenlerede dur demiyor.
Lucy çok sapık ve şımarık bir karakterdi. İlk arkadaşı Olive'e olan davranışları ve sonradan Adam'a olan düşünceleri. Anladık azmışsın ama bu nedir ya, mide kalmadı ki düşünün sadece düşüncelerde bunlar.
Zaten diğer kısımları atlayınca kitapta kalmıyor ya neyse sdfghjkl
Sevmedim, belki de kitabı sevmememe sebep bu karakterdi. Konu yine idare edilebilirdi(Şüpheli)


Adam karısından ayrıldıktan sonra çocuğunu bir hafta görüp bir hafta görmemektedir. Bu canını sıksa da alışmıştır. Bir gün o kadar insanın arasından çocuğunun havuza düşüp, yabancı biri tarafında kurtarılınca sapık zannedip şikayetçi olur.
O günden sonra yan komşuları ile gidip gelince Lucy ile aralarından bir şeyler olmaya başlar.
Ama daha çok oğlunun Lucy'ye olan sevgisi onu daha da tanımaya sevk eder.
Adam'lık bir mevzu yoktu, olması gereken bir karakterdi ve sadece oğlunu düşünen bir babaydı. Buraalr tatlıydı ama Lucy'yle olan mevzusu aşırı saçmaydı. Başlarda bu kız ne deyp göz deviren adam iki sayfa sonra sen benim olacaksın kafasına ne ara geçti anlamadım. Sonuçta senin ciddi ciddi sapığın olabilir, belki rol yapıyor nefret etme mevzusunu.
Yani öyle Lucy'nin fiziğini kafasına takıpta bir şeyler yaşanmadı, Lucy ben senden nefret ediyorum ama başka şeyler yapmaya da açığım dedi diye kafası gitti.
Lucy kadar saçma bir karakter değildi, hatta Lucy'den kat kat iyiydi ama işte kitap güzel değil, güzel olsa en tatlı karakter diyelim. Duygusal olarak iyi değildi ama güzel babaydı.
Son kısma çok şaşırdım, tamam bekliyordum bir şeyler ama böyle bir şey beklemiyordum açıkçası. :/

Kitabın ilk kısımları güzeldi, tamam dedim böyle nefretten başlar, yavaş yavaş anlaşıp aşık olurlar falan. Olmadı. Konu cidden güzel, bu konuyla on numara beş yıldız kitap çıkardı ama yapamamış yazar. İlk kitapta kızımız yazar, çocuklukta esas oğlana aşık ve kitabı filme uyarlanınca oyunu olarak oğlanla tekrardan karşılaşırlar. Bakın içerik dolu dolu, hatta anlaşmalı bir evlilikte var. Yani eğer son kısım saçma olmasaydı eğer o kitabı gerçekten sevdim, hatta bunu okuduktan sonra o kadar güzel geldi ki gözüme anlatamam. :D
1000 Kitapta okuduğum yorumda okur kitabı romantik adı altında bol bol smut yazmışlar, bunu da romantik kitap diye kakalamışlar. O kadar haklı ki. Böyle bir kitap yazmak istiyorsanız ayrıca yazın. Bunu romantik kitap deyip, Adam'ı nasıl göklere çıkarıyorlar. Eğer kitap güzel olsaydı hak edebilirdi ama hayır, değildi.


Lucy'nın aklı fikri başka şeylerde, bunu açıkça Adam'a söylüyor ama Adam'da demiyor ki bu kadın sapık hemen uzaklaşayım. -_- Uzaklaşmayı bırakın aşık oluyor ki onu ne ara oldu la?
Duydu sıfır, başka duygular tavan ama aşk yok aşk. Adam hadi bir şekil aşık oldu, kıza diyor sen benim olacaksın, kız de diyor hayır senden nefret ediyorum sdfghjklş
Yani daha yeter, adam saçma bir şekilde aşık oldu zaten kabul et gitsin.
Sürekli bir inkar halleri gına getirdi beni.
Sonrasında Adam'ın gözü kapalı çocuğunu emanet etmesi, biraz zaman mı girseydi araya?
Yazar hangi kafayla yazmış diyeceğimde okuyunca hangi kafayla yazdığını anlamışsınızdır sdfghjklş
Yani o kadar kötü ki zor bitirdim. Tabii son kısımlarda biraz heyecan vardı, sonra Lucy'nin bir mevzusu vardı ki o da saçmaydı. Ayy kitap saçmalıklarla dolu sdfghj
İşte genel olarak zor bitirdiğim, kalemi akıcı ama konu seçimleri ve işleyişi kötü olan bir kitaptı.

Daha çok yazacak şey varda neyse yaa, kötü işte sdfghjk Spoiler yazacağım dedim de ortada bir şey kalmadı ki, o yüzden yazmaktan vazgeçtim.
Kısacası kötü ve okunulmaz. Eğer bol bol smut okumak istiyorum, konu beni bağlamaz, şımarık karakterler en sevdiğim derseniz size kalmış ama her türlü kötü kitap.
Yine beğenmememe rağmen ilk kitap daha güzel olduğundan onu öneririm, altı dolu dolu, yine smut var ama ona rağmen güzeldi. Yine almaya çokta değmez. :D



    Kitaba Puanım 5/3^^





Alıntı yazacağım ama kitap o kadar boş ki alıntı bile yok. :D

Başka yorumlarda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^




Buralarda da varım^^