Romantik-Komedi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Romantik-Komedi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

31 Ağustos 2024 Cumartesi

Özel Koruma//Katherine Center Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Geçen sene yazın bu kitabımız çok popülerdi, ben de indirimden almıştım ama neredeyse bir ay boyunca elime çekememişti. Sonunda geçtiğinde bir türlü okuma kısmet olmadı ama bu yaz okudum çok şükür. Yazarın başka kitapları bile çıktı, bu kitabı okuyup ondan sonra alırım diyordum. Büyük ihtimal alırım da kalemini sevdim. :)
Tek kitaptan oluşuyor ve kitabın en çok önerilme sebebi de smut olmaması. Kimin yorumunu okusam ya da kitap hakkından bilgi alsam sürekli smut yok falan diyordu. O yüzden daha çok merak ettim. :)



Adamın arkasını kolladı. Hannah Brooks sizi bir tirbuşonla, tükenmez kalemle ya da kumaş peçeteyle bile öldürebilecek biri gibi değil de bir anaokulu öğretmeni gibi görünüyor. Fakat işin aslı, o bir özel koruma ajanı ve yıldız aktör Jack Stapleton’ı takıntılı bir hayranından korumak için görevlendirildi. Kadının kalbini çaldı.
Jack Stapleton şöhret sahibi bir adam. Paparaziler tarafından dünyanın dört bir yanındaki kumsallarda görüntülenirken, diğer özelliklerinin yanı sıra, üstüne yapışan sörf şortuyla dalgaların arasından çıkması ve bir Roma tanrısı gibi ışık saçmasıyla ünlü. Fakat birkaç yıl önce yaşanan bir aile trajedisinin ardından göz önünde olmamayı tercih edip ortadan kayboldu. Bir sırları vardı.
Jack, annesi hastalanınca, ailesinin Teksas’taki çiftliğine geliyor. Yalnız minik bir detay var: Ailesinin “takıntılı hayran” konusunu ya da özel koruma meselesini öğrenmesini istemiyor. Böylece Hannah mantıklı olmadığını düşünse de kendini Jack’in sevgilisi gibi davranırken buluyor. Hem de eski erkek arkadaşının, tıpkı bir pislik gibi, kimsenin buna inanmayacağını söylemesine rağmen.

Hannah özel bir şirkette ajan olarak çalışmakta ve genelde özel koruma olarak görev almaktadır. Annesinin vefatından sonra boşlukta olan ve patronunun dinlenmesi gerektiğini söylediği sürede evde tek takılır. Eski sevgilisi onu en ummadık bir anda terk edince de bu süreç daha da zor olur.
Dinlendikten sonra işe dönünce hiç ummadığı bir işte çalışması gerektiğini öğrendikten sonra başta yok dese de sonunda kabul eder ve işe başlar ama işi gerçekten çok zordur çünkü dünyaca ünlü, herkesin sevdiği(kendisinin de sevdiği) aktörü koruyacaktır.
Hannah'ı sevdim ama sürekli her şeye hayır demesi gına getirtti. Bir de kendine sürekli çok iyiyim bu işte falan diyor ama yok yani sürekli hayır demesi yordu beni. Hayır bir de inat edip yok diyor, patronu yapacaksın deyince sesi çıkmıyor. Dursana sözünün arkasında. Tamam kendisi haklı, bütün filmlerini izleyip, sevdiği, hayranı olduğu bir aktör ama iş yapıyorsun sen, hani işimde çok iyiyim deyip, övüyorsun ya kendini, kanıtla işte asdfghjk
Eski sevgili mevzusundan kendisine aşırı üzüldüm, o karakterler hakkından belki spoiler yazarım ama Hannah iyi cevap vermesine rağmen diğerlerinin halen daha konuşma hakkına sahip olması çıldırttı. :D


Jack geçmişte yaptığı kazadan sonra evinden ve işinden uzaklaşıp sakin bir hayat yaşadığı sırada eve geri dönmek durumunda kalır. Ama bu geri dönüşün bir bedeli olacaktır. Eski takıntılı hayranı yüzünden şirketi kendisini koruma atar ama bu başka bir korumadır.
Annesinin eve gel kal demesiyle ise Hannah'tan çok istediği bir şey ister ama el mahkum yapmak zorundadır.
Jack'i de sevdim ve ilk dakikadan Hannah olan tavrını hiç rol olarak görmedim. Yani yazar öyle güzel yazmış ki Hannah rol mevzusunu ortaya atmasa aklıma dahi gelmeyecek, öyle tatlı bir karakterdi.
Son kısımdaki kapı önü sohbetinde kalbimi bıraktım ama yazarın daha duygusal yazmasını çok isterdim. Bu tarz şeyleri ne yazık ki seviyorum asdfghjklş


Ben yabancı kitaplardaki karakter isimlerinden kız mı erkek mi anlamıyorum. Mesela Hannah'ın patronu erkek miydi? İnanın bilmiyorum, sonradan diğer karakterler içinde bir şey söylendi de tamam dedim kadın ya da erkek asdfghjkl Yani kitap bitti halen daha o patron ne öğrenemedim iyi mi -_-
Genel olarak okuması kolay, çerezlik güzel kitaptı. Smut olmaması artı puanında artı puanını aldı ama
 işte aması var.
Zaten tek kitap, biraz daha uzun olup çiftimizi daha fazla okumak isterdim. Neden yani azıcık sahneler koydunuz. Eski sevgilisiyle daha çok sahnesi var diyeceğim ama abartı olur bu sefer sdfghjkl
Ama bana göre azdı, hatta yazar teşekkür kısmında ben ekleyebilirdim falan demiş, ee neden eklemedin abla??
O yüzden diğer kitaplarını alırken buna dikkat edeceğim, ben romantik kitaplarda çift okumak istiyorum arkadaşlar. :D



-Spoiler başlangıcı-

Hannah'ı annesinin vefatının ikinci gününden terk eden eski sevgili hiç bir şeyi hak etmiyordu zaten ama sonradan bir de en yakın arkadaşla çıkması, yetmeyip işlerine karışması, o da yetmeyip bir de ben sana haksızlık yaptım hadi gel kaldığımız yerden devam edelim(özgüvene gel! -_-) demesi sinir etti beni.
Tabii karakterimiz hakkından geliyordu ama patronun böyle hiçbir şey dememesi daha da beni sinir ediyordu. Gerçi adam mı kadın mı artık her neyse kendisi diyor baştan ayrılırsanız hiç uğraşamam diye. Haklı ya neyse.
Ondan sonra aşktan gözleri kör olmuş en yakın arkadaşın sarf ettiği sözler, ulan benim bile kalbimi kırdı. Yine de Hannah iyi yaptı, ben okurken affediyordum falan sdfghjkl
Son kısımda Jack'in evine gidip, ilk karşılaştığı manzarada şok oldum. Ayy ama benim bile kalbim kırılmasına rağmen o geçen sahneye çok inanamadım ki zaten mevzuda sonradan çıktı ortaya. Güzeldi evet orası ama kurtulma anını çok hızlı geçtiğimiz doğrudur. İşte burada çiftimizin hemen sarılıp, ayy ben sana öyle demek istemedim vs. demesi çok tatlı olurdu ama yazar o kadar sonrada koydu ki konuşma mevzusunu o mevzudan istediğim hissi alamadım ne yazık ki.
Buna rağmen güzel bir sonda. Evli, mutlu ve bol kariyerli. En sevdiğim^^

-Spoiler Sonu-

Çerezlik, hemen okuyayım bitsin kafasından istiyorsanız tavsiye ederim. Ben sevdin, evet eksikleri vardı ve konuyu daha da güzel yazabilirdi. Farklı bir konu olması hoş ama çokta yazamamış gibi. O yüzden bir tık hayal kırıklığı. Yine de heyecanlı ve okunabilir bir kitap.
Smutsuz olması yüzünden öneririm. Şimdi (inşallah insta açılınca) diğer kitaplara gelen yorumlara bakıp, ona göre alırım artık. Hep böyle smutsuz ve tatlış yazacaksa alırım yani. Sadece daha fazla çift sahnesi lütfen!!!




Kitaba Puanım 5/4^^


Alıntılar^^

Robby beni hafife almıştı. Çünkü zor birini sevmek, kolay birini sevmekten çok daha zordu.


*****

“…Çünkü bazı şeyler kırıldığında asla onarılamaz.”


*****

Seni ne kadar iyi tanırlarsa canını o kadar yakabiliyorlardı.


*****

“Gülmesene,” dedim.
“Güldürmesene,” dedi.


*****


Hiçbir şey sonsuza kadar sürmez. Önemli olan, yanımıza aldıklarımız.


*****


“Sen etrafta olmadığında, kısa süreliğine bile gitmiş olsan seni bulmam gerekiyormuş gidi hissediyorum.”


*****


Ve en sonunda, diğer insanları sevmenin, aslında kendinizi sevmenin hakiki bir yolu olduğunu mutlaka anlarsınız.




Çok güzel alıntılar değil mi? <3
Başka yorumlarda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^



Buralarda da varım^^


6 Haziran 2024 Perşembe

Amerikan Ev Arkadaşı Deneyi//Elena Armas Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Nisan ayının çoğunu tek kitapla geçirince verimsiz bir ay olur demiştim ama şu an altı kitapla ayı bitiriyoruz. Maşallah diyelimde nazarla gelmesin(Şu an kalın ve puntosu küçük bir kitaba başladım :/ )
Bu kitabı da çok kısa sürede bitirdim.Yazarın ilk çıkan kitabını okumuş beğenmemiştim. Doğrusu kadın karakter beni çileden çıkarmıştı ama bu kitabı okuyanlar ondan daha güzel deyince ikinci el bulup aldım. Ne zamandır kitaplıkta bekliyordu sonunda okundu.
Evet arkadaşlar birinci kitaptan çok çok güzeldi, en azından karakterler beni deli etmedi sdfghj


Bir stüdyo daire.
Zoraki ev arkadaşlığı.
Platonik bir aşk.
Ve altı hafta boyunca sürdürülecek bir sevgililik deneyi.
Yani kesinlikle işlemeyecek bir plan daha.
Rosie Graham’ın bir sorunu vardı. Daha doğrusu birkaç sorunu. Anonim sürdürdüğü yazarlık kariyerine odaklanmak için işinden istifa etmiş ama ailesine bunu söyleyememişti. Şimdiyse tek sayfa bile yazamıyordu. Dairesinin tavanı da çökmek için tam bu dönemi bulmuştu. Neyse ki en yakın arkadaşı Lina’nın yedek anahtarı ondaydı.
Ama dairede Lina’nın kuzeninin kalacağından habersizdi. Aylardır Instagram’dan gizli gizli takip ettiği Lucas Martín’i dikkat dağıtan gülümsemesi ve baş döndüren aksanıyla karşısında bulmayı beklemiyordu.
Lucas tadilat bitene kadar beraber kalmalarını teklif ettiğinde, Rosie ateşle oynadığının farkındaydı. Fakat yeni ev arkadaşının bir sonraki acayip önerisini kabul ederse yanacakları kesindi: Rosie’nin romantik ilhamını yeniden ateşlemek için baş başa bir dizi deneysel randevuya çıkmak.
Çiçeği burnunda yazarın kaybedecek bir şeyi yoktu. Midesinde uçuşan kelebekleri kontrol altında tutabilirdi. Ancak Lucas’ın New York’taki zamanı kısıtlıydı ve altı hafta ne romandaki ne de gerçek hayattaki aşka kavuşmak için yeterliydi.


Rosie evinin tavanı çöktükten sonra yeni evlenip, balayına giden en yakın arkadaşının evinden kalmaya başlar. Bir gece kapısını zorlayan biriyle aralarından geçen yanlış anlamadan sonra kimin olduğunu öğrenince hem sevinir hem de ne yapacağını bilemediği için ikilemde kalır.
Arkadaşının kuzeni olan Lucas’ı aylardır sosyal medyadan takip etmektedir ve karşısından gördüğü an ne yapacağını bilemez. Bir de o da kaldığı evde kalmak durumundadır.
Bunlarının yanından yıllarını verdiği iş yerinden çıkıp, hayallerinin kitabını yazayım derken tıkanınca hayat hiçte kolay geçmez.
Bir şekilde Lucas’la stüdyo dairede kalmaya başlayan Rosie Lucas’ın ona sunduğu tekliften sonra ne yapacağını bilemez.
Rosie’nin Lucas’ı A’dan Z’ye takip etmesi rahatsız edici ama söyleyin bana kim arkadaşının yakışıklı kuzenini gizli gizli takip etmez ki? Asdfghjkl
Yine de bir tık rahatsız ediciydi. :D
Buna rağmen mantıklı cevapları, Lucas’la münakaşaya girmeden ilişkilerini yürütmesini sevdim.
Lucas’ın ona olan davranışlarından sonra aşık olmaması zaten imkansız ama son kısımda yaşadıklarına üzüldüm bee, hak etmedi yaa :/


Lucas aylardır gezdikten sonra son rotasını kuzeninin yanında geçirmek istediğinde başına bunların geleceğini bilmiyordu.
Kuzeninin bir türlü tanımadığı en yakın arkadaşını gecenin bir saatinden karşısından görünce kafası karışsa da onun durumunun kendisinden daha zor olduğunu görünce ona yardım etmek ister.
Zamanla iyi bir arkadaş olma yolunda ilerleselerde işler ilişki deneyine evrilince hiçte beklemediği şeyler olur.
Lucas aşırı tatlıydı, Rosie’ye olan davranışı, onu sürekli düşünmesi, yardım etmesi çok güzeldi ama bu kadar da fazla dedim ya.
Tamam çok yıfka yüreklisin ama bu bir tık fazlaydı ya.
Yani her arkadaş olmaya başlayanlar böyle olmaz. Hadi ilk dakikadan Rosie’den etikelense yani ilk görüşte aşk olsa anlarım ama zamanla Rosie’nin farkına varmasının verdiği hisle bence fazlaydı. O yüzden  ilk zaman ki o üstüne düşmeler vs. Biraz abartıydı, yine de buna rağmen Lucas aşırı aşırı tatlıydı <3
O deneyler en ince ayrıntısına kadar düşünmesi hem beni hem de Rosie’yi şok etti asdfghjk


Çok fazla karakter yoktu, sonradan ilk kitabın karakterleri lina ve Aaron’da geldi. O kitabı komple kafamdan sildiğim için çokta bir ooo kimler gelmiş demedim sdfghjkl
Komşu mevzusu oldu ama onda da illa bir şey olacaktı ya onu yazmış yazar. Olmasaydı şaşırırdım. -_-
Artık ne demek istediğimi anlamışsınızdır.
Neyse ki saçma bir şekilde uzamadı mevzu.

Kitabı genel olarak sevdim, okuması kolay bir kitaptı. Tabii ki hataları vardı. Mesela deney mevzusu üzerinde çok durmadılar. Aslında olması gereken olmuştu ama kitabın ismi Deneyli olunca bekliyoruz yani. :D
Bundan sonra kimin kitabını yazmış diye araştırdımda seri bu kadar. İspanyol Aşk Aldatmacası birinci kitabı, bu da ikinci kitap.
Lucas’ın ablasının ya da Rosie’nin kitabının olmasını bekledim ama demek ki olmayacak. Beklerdim onları da, çünkü burada fazla detaylara girmemiş. 

Aman aman olaylar beklemeyin, çerez niyetine güzel bir kitaptı. Erkek karakterimizin davranışları, kadın karakterimiz anında kırılmaya müsait bir cam gibi davranması kalbimize taht kurmasına sebep oluyor. Tabii kadın karakterimizde öyle, hem çok seviyor hem de onu çok düşünüyor, incinmesini, üzülmesini istemiyor. Öyle karakterlerdi işte.
Bu tarz seviyorsanız ve yazara bir şans vermek istiyorsanız bu kitaptan başlayın derim. :)
Not: Abartılacak kadar değil ama yetişkin içerikli bir kitap, ona göre okumanızı öneririm.



Kitaba Puanım 5/4^^





Alıntılar^^

“Rosie,” dedi boğuk sesiyle ismimi hafifçe yuvarlayarak.
“Gerçekten sen misin yoksa öldüm de cennete mi gittim?


*****


“…Çirkin, sulu gözlü canavarı bir daha ağlamaması için rüşvetle kandırıyorsun.”
“Sana dair hiçbir şey çirkin olamaz.”


*****


“Ama seçimini iyi yap çünkü o bizim filmimizin müziği olacak.”
Birden boğazım kurudu. “Bizim filmimiz mi?”
Başını salladı. “Lucas ve Rosie’nin Hikayesi.”


*****

Sana çiçek alanı deği, senin için koca bir bahçe ekecek erkeği seç..


*****


“…O kitap sana yazdığı upuzun bir aşk mektubu, Lucas.”





Diğer yorumlarımda görüşmek üzere^^
Sevgiyle kalın. :)



Buralarda da varım^^















18 Mayıs 2024 Cumartesi

Aşık ve Gururlu//Melissa Nathan Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Gardrops hesabından sürekli alışveriş yaptığımı az çok biliyorsunuzdur, instagramda takip ettğim bir arkadaş güzel kitaplar satıyordu, hemen inceledikten sonra bu kitabı da ekledim ve fazla bekletmeden okudum.
Gurur ve Önyargı uyarlamalarını çok seviyorum, o yüzden de almak istedim bu kitabı.
İlk başladığım zaman çok zorlandım, hem tarzı farklıydı hem de karakterler isimleri çok birbirine girdi. Düşünün son elli sayfa var ve ben halen daha kim kimdi diye on kere düşündüm. :D
Onlarında dışından çok hatası olmasına rağmen sevdimm


Devasa egoya sahip erkeklerin kendilerini paramparça edecek yeteneğe sahip kadınlar aradığı dünyaca bilinen bir gerçektir.
Dergi yazarı Jasmin Fields, hayır amaçlı bir Aşk ve Gurur uyarlamasında Elizabeth Bennet rolüne mahkum kaldığında, oyunun yönetmenin, Hollywood’da yürekleri yerinden oynatan Harry Noble’ın, tam da düşündüğü kadar züppe bir adam olduğunu görünce hiç şaşırmaz. Sonuçta karşısında duran bu adam, köşesi için muazzam bir malzeme ve provalar için de eşsiz bir eğlence kaynağıdır.
Ve derken büyük bir felaket yaşanır. Jazz’ın en yakın arkadaşı, ona bir paket çikolata almayı bile çok gören bir adam için genç kadını terk eder, ailesi gözleri önünde parçalanmaya başlar ve ödüllü köşesi hızla yokuş aşağı inişe geçer. Ve daha da beteri, Harry Noble’ın gözleri hala inatla üstündedir.
Işıklar kısıldıkça, seyirciler sessizleştikçe ve sahne sırası yaklaştıkça, iki önemli şeyin farkına varır. Bir, repliğini tamamen unutmuştur ve iki, Harry Noble üstündeki pantolonun içinde nefes kesicidir.


Jasmin haber değeri olur diye yardım derneğinin düzenleyeceği Gurur ve Önyargının tiyatro oyunu seçmelerine gidince Elizabeth Bennet rolünü alır. Hem işine hem de oyunla zamanı geçen Jasmin o sırada kibirli, diğer insanlarla konuşmakta zorlanan oscar ödüllü Harry ile uğraşmak zorundadır.
Jasmin tam bir Lizzy'di. Harry'ye karşı olan tavrı, onun için söylenenlere hemen inanması aynı kitaptaki ve filmdeki gibi sinir etti.
İşte o yüzden Lizzy her zaman önyargılı ve asıl kibirli olan o.
Hatta burada karakterimiz başı yaşananlardan sonra kibirli olduğu anlıyor. Tabii diğerlerinde de gerçekleri öğrendiği zaman hata yaptım diyor falan ama diğerlerine yapımlara, kitaplara bakınca ilk defa burada okumak cidden iyi geldi.
O yüzden baştan sinir olduğum Jasmin'i sonradan sevmiş olabilirim. :)
Sadece o sondaki Harry ile olan mevzu, ev mevzusu biraz abartı geldi. Halen daha anlamaması asdfghjkl


Harry bildiğimiz Darcy işte :D
Cidden o başta ki davranışları hiçte iyi değildi. Hani insanlara olan davranışı falan ama sonradan ortaya çıkıyor ve hak veriyorsun. Bir de insanların mizacı bu olabilir yani, herkes herkesle hemen kanka olamaz değil mi?
Herkes sen mi Jasmin? :D
Ama onun dışında Jasmin'e olan hisleri çok güzeldi. Zaten yazar arada diğer karakterlerimiz içinde bölüm yazdı. Tabii yine başta çok iyi anlamadım ama okumaya devam etti. Bu kitabı da öyle kabul ettim ne yapayım. :D
Aynı Darcy gibi Jasmin'e ve ailesine yardım etmesi, onun iyiliğini düşünmesi çok güzeldi.
Yine kalbimizi çaldın Darc.. Ay pardon Harry asdfghjkl
Sen mi gerçek adını söylemek istersin Harry, yoksa ben mi açıklayayım Darcy asdfghjk


Jane ve Bay Bingley'i oynayacak olan George ve Jack çok tatlılardı. :D Yani her uyarlamada bunlar daha tatlı ama nefretten doğan aşk her zaman en iyisi. ;)
Tabii kitap günümüzde geçtiği için ilişkilerde çok farklı oluyor.
Onu okuyanlar anladı bence, detaya gerek yok. Neyse ki yazar çok fazla detay vermemiş bu çok hoş.

Doğrusu ilk okumaya başlayıp, bir elli sayfa okuduktan sonra bırakmak istedim, o derece anlamadım düşünün ama dedim devam et, o kadar okumak istedin, o kadar aldın.
İyi ki devam etmişim.
Bu tarz hem Gurur ve Önyargı'yla harmanlanmış hem de karakterlerin aynı onların gibi olması çok güzeldi. Zaten sonradan Harry Jasmin'e diyor ki sen aynı Lizzy'sin ben de Darcy. Rollerimiz üstümüze yapışmış gibi. :) O kadar haklı ki.


Kitabı bitirdiği zaman yazar hakkında uzun bir yazı vardı, ilk başlarda kitaplarından bahsediyordu. Hatta kendisi Jane Austen'ın İkna uyarlamasını da yapmış ama bizde ne yazık ki çıkmamış kitap. Keşke çıksa yaaa :/ Bu kitap çıkalı seneler olmuş, yayınevi hatırlamaz bile ama ben instagramda paylaşacağım zaman buna değineyim. :) İnşallah yazarın hatırına İkna uyarlamasını çıkarırlar.

Başta cidden okumakta zorlansamda genel olarak sevdim, tabii orijinalinde olduğunu gibi beni sinir eden yerlerde oldu. Mesela bu kitaptaki William daha beter ki, keşke sonunda da hak ettiği dışlanmayı alsaydı. Yani yaptıkları iyi değildi, hem de çok kötüydü.
O yüzden sonradan ortaya çıkması sinirimi bozdu. Onun dışında sonuda çok iyiydi. Azıcık daha uzun olsaymış sadece diyorum. :)
Denk gelirse okumanızı çok isterim. Zaten Gurur ve Önyargı'nın uyarlamalarını seviyorsanız listeye alacağınızı düşünüyorum. :)



Kitaba Puanım 5/3,5^^




Alıntılar^^

Eğer gözler ruha açılan pencereyse Harry, Jazz’in ruhunu ilgi çekici buluyordu.


*****

“Anne baba, bu Jasmin Field. Benim Elizabeth Bennet’im.”




Jazz’in bildiği bir şey varsa, o da kariyerini ne kadar sevse de gidene kadar sabırla beklemesi gerekiyordu.




Bir yorumda böylece biter, başka yorumlarımda görüşmek üzere.
Sevgiyle kalın^^














6 Mart 2024 Çarşamba

Teklif//Film Yorumu-Blogları Canlandırma Projesi Şubat Ayı^

 Selamlar^^
BCP'nde Şubat ayının teması birkaç tane vardı ama ben en sevdiğimi seçtim, Sevgililer Günü. Bu tarz romantik-komedi filmlerini seviyorum, o yüzden bunu seçtim.
Film Netfix'e yeni gelmiş, önceden görmemiştim. Eski yapımları seviyorum. Tamam yenilerde güzel ama eski hatta daha da eski yapımlar daha çok hoşuma gidiyor.
Oyuncuların birkaç filmini izledim ama çok takip ettiğim kişilerdeğil.
Buradaki uyumları güzeldi ama konu eh işteydi yaa.
Vardı sıkıntıları. :/



Kadın ünlü bir yayınevinin müdürüdür ve çok başarılırdır ama şirket çalışanları tarafından sevilmeyen biridir. En çoksa sekreteri tarafından sevilmez ve diğer filmlere göre sekreteri bir erkektir.
Kadın çalıştığı ülkede göçmen olarak kaldığından işler karışmaya başlar ama bununda çözümünü bulur. Yıllardır yanında çalışan sekreterini çözümü olunca onun şartlarını yeri getirmek için kalkar ailesinin yanına gider.
Konu bilindik anlaşmalı ilişki, sekreterle evlenme falan filan. Tek fark cinsiyet olarak farklı olmaları. :D



Bence Sandra Bullock çok iyi oynamış. Başlarda sert, sonrasında daha insancıl davranan tarafı güzeldi.
Adamın ailesini görüp şaşırması, valla ben de şaşırdım.
Filmde tek sıkıntı aşktı. :D
Yani bir insan 2 günde nefret ettiği insana ne kadar çabuk aşık olabilir ki?
Bir hafta olsaydı tamam ama 2 gün ne ya?
Burayı sevemediğim ve mantığıma yatmadığı için filme ne yazık ki 10/4 veriyorum :D
Ama çok komikti, bunu es geçmeyelimmmm!!!



Ryan Reynolds sekreteri oynuyor ama neden böyle bir işi kabul etmiş ve devam ediyor bilinmiyor.
Tabii sonradan öğrendiklerimizden sonra da yine -Neden bu iş?- diyoruz. :D
Kimya olarak yakışmışlar ama diyorum ya o kısacık zamanda aşık olmalar falan saçma geldiğinden aşklarına çokta inanmıyorum açıkçası sdfghjkl








asdfghjkl









Son kısımda bir sorgu mevzusu var, o kısmı gülmeden izleyen duygusuzdur sdfghjklş
Eğlenceliydi ama mantık hatası beni durduruyor ne yazık ki.
O yüzden izleyin, izlemeyin diyemeyeceğim.
Denk gelirseniz, biraz gülmek istiyorum diyorsanız o zaman seçenekler arasında olabilir. :)
Peki benim tema için seçtiğim filmin aşk konusunda sınıfta kalmasına kaç puan? :D


BCP'nde Mart ayın teması Kadın Yazarlar^^
Biliyorsunuz ülkece, dünyaca durumlar her an değişebildiği için temaları bir önce ki ay belirlemeye karar verdik. Öğrenmek için takipte kalın. :)
Çok kısıtlayıcı bir tema değil, çok fazla seçenek var. :) Katılmak isteyen herkesi bekleriz^^
Diğer BCP için yazdığım yazılara buradan! ulaşabilirsiniz. :)




Başka yazılarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^



Buralarda da varım^^






28 Şubat 2024 Çarşamba

Ay Çarpması(Efsane İşi Aşk Serisi)//Sezen Aksın Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Dün gece bitirdiğim kitabın yorumunu hemen yapayım dedim, sıcağı sıcağına. Kitap daha ilk çıkışında ilgimi çekmişti, esnaf işi, mahallede geçiyor falan derken indirimli almak için bakındım bir süre. Sonra sürekli ikinci el kitap aldığım Gardrops hesabından baktım ve sıfır ama uyguna buldum kitabı, hem de ciltli. Şu an fiyata baktığımda karton kapak 134tl. Ciltlisini siz düşünün. O yüzden uyguna almam çok mutlu etti beni. Alalı aylar olunca da hadi başlayayım dedim ve okudum, bitti.
Kitabı çok sevdim, o mahalle havasını, Bursa’nın tarihi yerlerini, komşuluğu vs. o kadar güzel anlatmıştı çok sevdim ama sinir olduğum, yeter yaa dediğim yerlerde oldu. Buna rağmen son sayfayı çevirdiğimde iyi ki okumuşum dedim. <3


Esnaf İşi Aşk Serisi’nin ilk kitabı Ay Çarpması, büyüme sancıları, dünyadaki yerini bulma kaygıları ve aşkı keşfetmek üzerine bizden bir roman…
Bursa Kapalı Çarşı’da nesiller boyu konfeksiyon üzerine esnaflık yapmış bir aileden gelen Nil Sağlam, çalışkan bir tekstil mühendisliği öğrencisi ve tescilli bir kitap kurdudur. Yetiştiği çevreyle ters düşen fikirleri nedeniyle abisi Kürşat’la didişmek, rutin aktivitelerindendir. Mahalleden komşuları, abisinin biricik can dostu Fatih Arslan da Kapalı Çarşı’da yıllardır kuyumculuk yapmaktadır. Fatih, Bursaspor altyapısında yetişmiş eski bir futbolcudur fakat yaşadığı sakatlık sonucunda yeşil sahalara veda etmiş, baba mesleğini benimsemiştir. Bir dolunay gecesi, emrivaki yapıp Nil’i istemeye gelen densiz aile, Nil’in kavgasız gürültüsüz geçen yirmi yıllık hayatını bir anda altüst eder. Mahalle karışır, toksik maskülenitenin sözlük karşılığı damat aday adayını Fatih’in elinden zor alırlar. Olaylı gece karakolda biter. İşte her şey o dolunay gecesinin bittiği yerde başlar. Uçsuz bucaksız okyanuslar Ay’ın çekim gücüne karşı koyamazken, fâni kalpler nereye kadar direnebilir ki zaten? 


Nil bir akşam evlerine gelen görücülerden sonra çıkan olaylardan sonra sessiz sakin geçen mahalle hayatından sonra hayatı karışır. En çokta yıllardır abisi gibi gördüğü Fatih ile arasındaki değişimleri düşününce eskiden neden böyle olmadığını sorgular ama arada sohbet edip, genelde yaptıklarına karışıyor olsa da abisi neyse Fatih’de öyledir ama yaptıklarını sorgulayan bir Fatih ile karşılayınca hiçte çekilecek biri olmadığını düşünür.
Nil klasik üniversite öğrencisi ve yine klasik ev kızı modunda biri. Hem ev işlerine koşan hem de kapalı çarşıda olan dükkanlarına gidip gelen ailenin ortanca kızıdır. Abisinin davranışları ve sürekli fikirlerine ters düşmesi asaplarını bozuyor olsa da bunun iki kişiye çıkması daha da kendini sinirlendirir. Haklı mı, çoook. Böyle odun bir abi olamaz yaaa, o yüzden anlıyorum Nil’i. Ama sürekli kadın hakları, cinsiyetçilik demesinden gına geldi. Bakın ben ve ikizim ailede en çok kadın haklarını savunan kişileriz ama okudukça çok fazla olması cidden baydı. Zaten abiler laf anlamıyor, zaten çifte standart çok fazla var ama sürekli bahsetmesi cidden yordu beni.
Bir de etrafında olanları görmemesi -_- Cidden alık ve saf yaa asdfghjklş
Yani kendimizi onun yerine koyunca tabii ki ihtimal vermeyiz ama değişen davranışları hiç mi görmüyorsun yav :D
Neyse, ikinci kitapta okuruz artık bir şeyler, tabii ilk kitap gibi olmazsa asdfghjk



Fatih, yıllar önce hayaline veda ettikten sonra babasının yanında, kuyumcuda çalışmaktadır. Bir akşam komşularının kızını, en yakın arkadaşının kız kardeşini sıkıştırmaya çalışan adamın hakkından gelir. O akşam işler karakolda bitse de artık içindeki duygular değişmiştir, kendinden yaşça küçük, arkadaşının kız kardeşini artık kardeşi gibi değil de kalbinde bir yara olarak görür. Kıskançlıklar başlar ve eve gelip giden görücüler artık onu deli eder. Bir de Nil’in sürekli evlilik hakkındaki düşünceleri duydukça içi içini yer.
Her halinden belli etmeye çalışsa da anlamayan Nil’in artık bir şekilde anlatması gerekir ama nasıl?
Fatih’i hem sevdim hem de sinir oldum. Yani tam bir odun kafalı diyebiliriz. Tabii buna sebep kıskanması da ama bu kadar da olmaz. Kızın bir şeyden haberi yok o kadar üstüne gidiyor ki. Burada Nil’e hak eriyorum işte ama iki karakterimizde cidden dayaklıktı.
Son bölümde yaptığı iş miydi yaa sdfghjkl Tamam bekliyorduk bir şeyler ama o son kısımdaki tavırlarına hem şok oldum hem kızdım hem de aşırı eğlendim. :D
Nil şok asdfghjkl
Umarım ikinci kitapta daha sakin bir karakter okuruz. :D


Nil’in abisine aşırı sinir oldum ama daha çok eğlendim de. Kardeşiyle olan didişmeleri kitaba resmen renk katmıştı. Tabii klasik abi olmasına değinmiyorum bile, böyle dik dik konuşan, her şeye karışan ve evde en çok söz hakkı olan bir abi olursa ben de Nil gibi olurdum büyük ihtimal sdfghjkl
Ama onunda hakkından gelen birileri var tabii ki. :D
Sonrasında Nil ve Fatih’in anneleri, aşırı tatlılardı. İşte böyle komşuluğu özlemişiz. Hep böyle kitaplar çıksa keşke, cidden özlemişim.
Mahalle, kasaba, köy kitaplarını seviyorum ve buradan sesleniyorum, lütfen böyle kitapları daha çoooook çıkarın!!!!

Yazarın kalemini sevdim, Bursa hakkında yazdıklarını okumak çok iyi geldi. Sanki Bursa’da geziyor gibiydim. Tabii gezmenin yanında tarihi yerler hakkında bilgi vermesi de güzeldi ama bazı yerlerde biraz fazla uzatılmış gibiydi. Neyse ki son kısımlarda çok fazla değildi, öyle devam etseydi biraz sıkardı gibi.
Onun dışında Nil’in tavırlarını, kadın hakları diye tutturmasını okumak artık çok gelmişti. İnşallah ikinci kitapta buna dikkat eder.
Aslında ikinci kitabın devamını wattpad’de var ama şu anlık okumaya düşünmüyorum. Çünkü hem kitabı sindirmem gerek hem de o olaylardan sonra nedensiz bir merak kalmadı ben de. Dedim kesin hemen açar okurum ama yok yani, ikinci kitabın gelmesini bile bekleyebilirim.


Spoiler yazacak pek bir şey yok aslında, sadece 378 sayfalık kitapta olması gereken şeylerin olmaması ama buna rağmen sıkılmamam, kızmamamın şokunu yaşıyorum. Demek ki cidden sevdim, hoşuma gitti kitap. Normalde olayların bu kadar yavaş olmasına sinir olurum ben, olsun bitsin derim genelde ama bu kitaptaki her şey hoşuma gitti.
Ve kitabın üç kitaplık olması, ikinci kitapta da büyük ihtimal Nil’in değişen duygularını okuyacak olursak son kitapta da abiyi ikna etme mevzusunu okuruz sdfghjkl
Bu arada genelde abinin arkadaşına olan aşkta kızın da duyguları olurdu ama bu çok farklıydı. O yüzden ilk okuduğumda çok şaşırdım.
Bu mevzu tiktokta çok geçiyor bu arada, mesajlaşmalar falan. Tabii çoğunluğu kurgudur ama bazısının okuması öyle eğlenceli ki, gözlerimi devire devire okusam da okuyorum arada sdfghjklşi


Genel yorumum böyle, bu tarz seviyorsanız alıp, okuyabilirsiniz.
Kitabı almak istemezseniz wattpad’den de okuyabilirsiniz, ikinci kitapta var orada ama ne yazık ki kitap wattpad’le aynı değil. Kitap nasıl betimlemelerle harmanlanmışsa wattpad’de sadece diyaloglar vardı. Yazar kitabı baştan yazmış belli ki. Tabii öyle de okunabilir ama ben kitabı tercih edeceğim gibi. Yine de benim işim belli olmaz yaaa :D




Kitaba Puanım 5/4^^






Alıntılar^^


Saniyeler içinde burnumun dibine girmişti. "Senin gözlerin hep bu renk miydi?"


*****


Kitap okuyordu mutlaka. Mahallenin yıllık kişi başına düşen ortalama kitap sayısını tek başına yükseltiyordu.


*****

Sevdiğim kız bana abi dedi dramını böyle dibine kadar yaşayan başka biri daha var mıydı şu hayatta?


*****

Hala gözlerimin içine bakarken sanki ağır çekimdeymiş gibi bir kez gözlerini kırptı. Uzun kirpiklerinin uçlarındaki erimiş kar tanelerinden kalma su damlacıkları etrafa saçıldı.
"Yeter ki sen düşme..."
Yeter ki ben düşmeyeyim...





Başka yazılarımda görüşmek üzere^^




Buralarda da varım^^


 










3 Ekim 2023 Salı

Bridget Jones'un Günlüğü//Helen Fielding Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
En son yaptığım yorumdan sonra dedim bir kaç gün bloga zaman ayırayım ama bilin bakalım ne oldu. :/ Hasta olup iki gün yattım ve şu an bile halsiz bir şekilde yatıyorum. :/
Ama bir yerden sonra başlamalı diyerek oturdum yeniden yorum yazmaya.
Aslında bir sürü dizi yorumum var ama ondan önce kitap yorumlarımı halledeyim unutmadan, diziler fotoğrafta falan aklına geliyor ne yazacağın ama kitapları unutuyorum. :D
Gelelim kitabımıza. Bridget Jones'u tanımayan çok azdır. Yıllar önce filmlerini televizyonlarda görüp sevmiş, eğlenmiştik. Kış içerisinde Pegasus Yayınlarının büyük indirimden kapmıştık seriyi, gerçekten çok uyguna geldi üç kitap.
Ondan sonra aşırı merak eder oldum, hatta filmini izlemeden önce okuyayım dedim ama olmadı ilk filmi izledim.
Aslında filmi az buçuk biliyordum ama izleyeli seneler olmuş herhalde sonunda neler oluyor vs. hiç hatırlamıyorum. O yüzden filmi izleyip, kitabı okudum ve büyük hayal kırıklığı yaşadım aaa dostlar. Neden böyle oluyor yaa, büyük beklenti içinde olduğum kitaplarda neden sınıfta kalıyor??? :/



Modern insan ilişkilerine dair kafanızı allak bullak edecek bir eleştiri mi? Çekirdek ailenin ölümüne ironik, trajik bir bakış mı? Yoksa siniri bozuk, otuzlarında bir kadının karman çorman deli saçmaları mı?
Bridget Jones'un Günlüğü, Bridget'ın lanetli kişisel gelişim sürecine ışık tutan korkunç derecede bilinçli, kendi kendini ti'ye alan harikulade bir günlük. Bridget, bu gelişim uğruna bir yıl süreyle kendini her bir kalçasını 4 santim inceltmeye, haftada en az üç kere spor salonuna gitmeye ve sorumluluk sahibi bir yetişkinle ilişki kurmaya adıyor. Teknolojiyle barış ilan ediyor.
Malum yılın sonunda, toplamda 20 kilo kaybediyor ve 25 kilo alıyor! Ama ne yapıyor? İyi niyetinden asla hiçbir şey kaybetmiyor. O başına gelenleri günlüğüne yazdıkça siz de elinizde olmadan gülmekten katılacak ve dünyanın dört bir yanındaki milyonlarca okur gibi kendinizi, "Bridget Jones benim!" diye haykırırken bulacaksınız!


Bridget 30 yaşına gelmiş bekar bir kadındır. İş hayatı eh işte olmasına rağmen çalışmaktadır ama ilk hedefi bir sevgili bulmaktır. O sıralar patronu ile internetten(msn gibi bir şey) konuşmaya başlar ve işler tam da istediği gibi gider tabii patronunun gerçek yüzünü görene kadar.
Bunun yanında ailesinin yeni kararlar alması ve ilginç bir şekilde uygulaması Bridget'ı sıkıntıya sokar. Bir de annesinin ve onun arkadaşlarının Mark Darcy'ye ayarlama mevzusu vardır ki onu hiç istememektedir.
Bu tarz kitaplarda karakterlerde mantık aramayın üzülürsünüz, hatta karakterleri bırakın kitaplarda mantık aramayın. Bridget'da öyle. Kitap günlük olduğu için o tarz yazılmış ve Bridget'ın sürekli kilo, içtiği sigara, alkolü ve kalorisini yazdı ama o kadar absürt bir mevzu ki bugün 57 kiloyla iki gün sonra 55'e iniyordu asdfghjkl
İnanılır gibi değil yaaa, gerçekte yok bu yaaa. :D İki gündür hastayım, yediklerimin kalorisini hesaplasak üçlü sayılarda kalır ama kilo vermemişim asdfghjk İşte mantığı burada aramıyoruz. :D
Sevgili konusunda Daniel'e nasıl güvendi yaaa, filmde daha iyi bir karakter gibi duruyordu. Kitapta ne istiyor, ne istemiyor belli değil ve Bridget'ın bi telefon etse de buluşsak modundaydı. :P
Karakteri sevip sevme mevzusuna girmeyeceğim burada, sadece çatlak ama sonunda doğru yolu bulan bir karakterdi, Alkışşşş


Diğer karakterlerden Mark ve Daniel hakkında yazacak çok şeyim yok. Mark zaten Bay Darcy'i anlatıyor, yazar orada bir kalbimizi çalıyor tabii. Daniel bildiğimiz erko işte, sevilmez bir tip. İkinci kitapta&filmde neler olacak merak konusu.
Ama Bay Darcy mevzusunu çok sevdim, hatta yazar sonunu resmen Gurur ve Önyargı'ya benzetmiş, en sevdiğim^^
Güzel miydi oralar, evet ama mevzusunun gelişmesi yine mantıksız asdfghjkl
Yani okuyanlar bana hak versin lütfen. :D
Anne ve babası hakkında ne yazsam olmayacak, biraz üşengeç olduğumdan atlıyorum buraları. Bir de spoi veremem şimdi. Sadece Allah düşmanımın başına bile böyle anne vermesin diyorum asdfghjkl
Arkadaşlarına hiç gelmiyorum, çünkü kim kimdi, hangisi daha yakın, hangisi daha uzak bilemediğim için bir zaman sonra isimlere çok dikkat etmedim. Hatta anlatım biçimi öyle değişikti ki 'burada ne diyor şimdi bu' deyip durdum. -_-

Kitaba hevesle başlayıp, hayal kırıklığı olduğunu başta yazmıştım. Evet, ben daha böyle film gibi eğlenceli, akıcı bir kitap bekliyordum ama arkadaşlar kitap akmıyordu resmen. Hani bu tarz kitaplar bir oturuşta akar gider yaa bu yok yani. Yazarın kalemi gerçekten ağır. Beklediğimi bulamadım.
Bir de yarıdan fazlasından sürekli Daniel'i okumak gına getirdi, ne zaman ki mevzuya Mark girdi ortam güzelleşti. Ama buna rağmen sevemedim, olmadı. Günlük olduğu için tabii ki böyle olmalı, neyse ki diyalog falanda vardı ama sürekli içmesi, içmesi ve yine içmesi baydırdı beni.
Olumsuzluklar bu tarz kitaplarda hep vardı ama bunda çok daha fazlaydı.
Filmle aynı olan yemek mevzusu çok güzeldi. İşten ayrılmada ben filmi tutuyorum, çünkü orada Daniel'ın ağzının payını veriyor. Burada bir an geri dönecek diye korktum. :D


Beklentimi karşılamadı, film cidden güzeldi ve onu çok sevdim ama kitap tırttı diyebilirim. İkinci kitaba sadece Mark için beklentiye girebilirim. Şu an bunu yazarken devam kitapların konularına baktım da çokta beklentiye girmeyeyim. Hele o bebek mevzusunda hiç mi hiç. Yani şu an öyle bir hayal kırıklığı yaşıyorum ki belki de kitaplara devam bile etmem. Offfff



Kitaba Puanım 5/3^^



Alıntılar^^


Neden? Neden? Herkes romantizmin zaten bir işe yaramadığını bilirken neden tüm dünya romantizm yaşamayan insanları aptal gibi hissettirmeye çalışıyor?





Aslında anlamlı yerler vardı ama çok uzun olduğu için eklemedim. :)
İşte bu kitaplarında sorunu bu, çok sevemiyorsun ama çok anlamlı yerleri oluyor. :D



Buralarda da varım^^