Agapi Yayınları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Agapi Yayınları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2 Şubat 2025 Pazar

Son Aşkım//Kübra Nur Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Yeni yılın ilk kitabı diyebilirdim ama elimde birazcık süründüğü için ilk kitabı diyemeyeceğim ama ilk okuduğum kitap diyebilirim. :)
Kübra Nur şu aralar kitap yazmıyor, yani yeni kitap çıkaralı bir buçuk sene olacak ki kendisine de yazdım bu aralar öyle bir planı yokmuş. Hayırlısı.
Gelelim kitaba, serinin son kitabı ve benim seride ne yazık ki büyük hayal kırıklığı yaşadığım kitap.
Neden olduğu devamından ama o kadar büyük heyecanla başlamam ve sonucu böyle olması cidden beni üzdü ya, seriye böyle veda etmek istemezdim.
Yine de çiftimizin çocuklarının kitapları var, onlar çok çok güzel işte. <3


Çöpçatan kelimesinin Türk Dil Kurumu sözlüğündeki karşılığı tam olarak şöyle; Evlenmelerde aracılık eden kimse. Benim yaptığım iş de tam olarak bu. Yani çöpçatanlık. İşimde oldukça da başarılıyım üstelik. Ama sizin bildiğiniz çöpçatanlardan değilim. Benim aşk hakkında en ufak bir fikrim bile yok. İnsanları bir araya getirmekte ve birbirlerine âşık olmalarını sağlamakta başarılı olmak, ne yazık ki beni bir aşk profesörü yapmıyor. İnsanların neden âşık olmak istediklerini, neden bu duygunun peşinde koştuklarını bile bilmiyorum. Fakat küçük bir yalanla başlayıp, Akın Arıkan'la tanışmamla birlikte tuhaf bir maceraya dönüşen hikâyemde hepimizin bazı cevaplar bulabileceğini umuyorum.

Mine çöpçatanlık yapmaktadır ama aynı işi yapan kişiler tarafından zor durumda kalınca işi sahte bir sevgili bulmakta bulur. Nasıl bulacağını düşünürken parkta yalnız başına oturan genç adamı görünce neyi olduğu tahmin eder ve hayatındaki en saçma teklifi sunar.
Kendisi kadar şaşırmış adamın teklifi kabul etmesiyle sahte sevgililik başlar.
Mine garip ama bıcır bıcır bir karakterdi. Sevdim, karakterlerle bir problemim yok sdfghjk
Dudak nemlendirici olayını ayrıca sevdim, herkesin kendini bir şekilde sakinleştirme yöntemi farklı tabii ki. O yüzden böyle ufak detaylar hoş.
Son kısımdaki mevzuya şok oldum, çocuklarının kitaplarını okumuştum dedim ya size, o kısımda Mine hakkında Çöpçatanlık işini okumuştum ama bu kitapları bilmediğimden ne alaka demiştim, şimdi anlaşıldı. :D


Akın, neden parkta oturduğunu çözemediğimiz, kitapta sadece erkek karakter olarak geçen bir beyefendi. O yüzden çok detay veremiyoruz.
Tamam romantik, Mine ile çok güzel anlaştı ama arkadaşlar erkek karakter sadece Mine'ye partner olarak gelmiş gibi olmuş, sevgilide olmuş ve bitmiş gibi.
Önce ki kitapları okudum ama kaç ay önce, Akın neler yaşadı, neler yaşıyor, öncesinde abisiyle arasından geçen mevzuya dokunmalıydı. O kadar kitapta yoktu ki aşklarını da hissedemedik haliyle.
İşte sevmeme neden olaylardan biride buydu.

Mine'nin ablası ve annesi olaydı. Mine'ye yardımları baya dokundu ama öncesinden olaylar, olaylar. :D
Diğer kitaplardan Mayıs, Nisan ve Arın, hatta Zeynep karakterlerini de görmek güzeldi. Yine ve yeniden eğlenceli olaylar. :D
Daha çok olsalardı belki kitap daha güzel olurdu kim bilir.

Şimdi kitap neden beni hayal kırıklığına uğradım. Kitabımız konusu sahte sevgililik, zaten en çok ilgimi çeken bu oldu. Tam böyle zorla yakınlaşmalar, zamanla birbirlerini tanımaları ve zamanla aşık olmaları falan güzel olurdu. İşte bu sebeple beklentim çok kötü yere çakıldı. Bunun verdiği hayal kırıklığı yüzünden kitabı o kadar geç bitirdim ki yani okumak içimden gelmiyordu. O yüzden seride en uzun elimde kalan kitap ilan ediyorum.

 

Yazarın kalemini seviyorum, zaten en son çıkan kitaplarından kendisini tanıdım ve kendini geliştirdiğini bu kitaplarını okuduktan sonra anladım. Ama öyle böyle değil geliştirmesi, okuyanlar beni anladı ve keşke bu seriyi okuyup öyle çocuklarının kitaplarını okusam dedim sürekli.
Tabii çocuklarının kitaplarını ne zaman yazmak istemiş yazarımız bilmiyorum ama azıcık gariplikler vardı. :)
Bu kitap böyle diye yazarı önermemezlik yapmıyorum, çok severim kalemin ama eğer ilk defa okuyacaksanız bu kitaplarından başlayıp kendini nasıl geliştirdiğini okuyun derim. ;)



Kitaba Puanım 5/3,5^^




Alıntılar^^

"Senin sahte sevgilin olmayı düşüneceğim. Henüz kabul etmiyorum, sadece değerlendireceğimi söylüyorum. Ama şunu söylememe izin ver, bana aşık falan olursan, bu, çok klişe olur."


*****


"Garip birisin Minr Araz," diye mırıldandı.
"Ama seninle tanıştığıma hiç pişman değilim."



*****


Ve onların  birer gök taşı olduklarını bilsem de hepsini kayan birer yıldız olarak hayal edip onlarca dilek tutuyordum.
Onlarca dilek.
Her bir dileğin başkahramanı tam yanımda duran adamdı.


*****


Akın Arıkan, benim için doğru elma mıydı bunu o an bilemiyordum. Ama orada durup ona bakarken, o ağaçtan başka bir elma seçemeyeceğimi, seçmek istemeyeceğimi çok iyi biliyordum.



*****


Ucu  bucağı Akın'a değen, ondan veya onunla gelen her şeyin istemeden de olsa seviyordum. Aşk denilen şey beni hızla kuşatıyordu ve hayatımın bir daha asla eskisi gibi olmamasından korkuyordum.



*****


Aşk, anlatılması değil, hissedilmesi gereken bir şeydi.





Diğer Yorumlarımda Görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^




Buralarda da varım^^






21 Ağustos 2024 Çarşamba

Son Şansım//Kübra Nur Kitap Yorumu^^

Selamlar^^
Geçen yaz aylarında genelde Kübra Nur'un kitapları çıkıyor ama bu sene yazarımızdan ses seda çıkmadığı için kitabı çıkmadı. Bende de şu anlık okunmamış kitapları olunca okuyayım dedim, bir yaz Kübra Nur'suz düşünülemez. :D
Serinin ilk kitabını geçen aylarda okumuştum ve sevmiştim, tamam en son çıkardığı kitapları gibi değil, o beklentide okursanız hayal kırıklığı yaşarsanız ama genel olarak yine eğlenceli, yine severek okuduğum bir kitap oldu.


Şımarık bir prensesi ejderhalarla savaşmaya ikna edecek tek şey aşk olabilirdi. Ve ben, Nisan Ekiz, tam olarak böyle tanıtabilirdim kendimi; şımarık bir prenses. Sürekli, olmaması gereken yerlerde duran, karışmaması gereken işlere burnunu sokan ve asla vazgeçmeyen inatçı bir prensestim. Ama bir noktada işler karışmıştı ve prensimi kurtarabilmem için zırhımı kuşanıp bir savaşçıya dönüşmem gerekmişti. Elbette hikâyemde ejderhalar, kötü kalpli cadılar ya da kara büyüler yoktu. Ama aşılması gereken belli başlı zorluklar vardı. Topuklu ayakkabılarım, kabarık elbiselerim ve kusursuz saçlarımla giriştiğim bu macerada, aşkım dışında her şeyi feda etmeye hazırdım.

Nisan okulunun son senesine geçmeden önce son yaz tatilini yaşayacakken memleketine gitmek istemez, hem ablası yoktur ve üç ay boyunca yalnız kalmamak için eniştesi Arın ve ablası Mayıs'tan yardım ister. Eniştesi onu yakın arkadaşının yanında çalışması için götürdüğünde patronu çokta yabancı gelmez.
Nisan'ı Son Çarem'den tanıyoruz, kafadan çatlak Mayıs'ın az biraz daha sakin kız kardeşi Nisan.
Orada Mayıs'ın burnundan getiriyordu, gerçi ikisi de birbirinden getiriyordu ama Nisan sakinliğiyle biliniyordu. Tabii ki burada da öyleydi, Mayıs kadar cidden olamaz. :D
Ablası kadar sevdim, hatta Nisan'ı daha çok sevdim çünkü Mayıs çok fazla düşünüyordu, hele Arın'a karşı olan tavrı asdfghjkl
Neyse işte ablasından daha çok sevdim ve kendi içindeki çelişkisi vs olması gerektiği gibi olduğundan çok tatlıydı.


Yiğit Kuzey, aile şirketinde çalışmaktadır ve şirket için elinden geleni yapmaya çalışan evlattır ama ailesi arasında sıkıntıları vardır. Bir gün arkadaşı gelip ondan bir iyilik isteyince istediği iyiliğin aslında önceden gördüğü ilginç kız olduğunu görünce başta çok şaşırır ama şans verir. Baştan çok bir umudu olmasa da aslından Nisan'ın çok farklı biri olduğunu görür.
Nisan'ın söylemiyle Kuzey çok tatlı bir karakterdi. Arın gibi sert bir karakterden sonra Kuzey o kadar tatlı geldi ki ben şok. :D Şaka bir yana cidden kendi halinde, bağırmayan, Nisan'ın yaptıklarına şaşırsada o kadar sert çıkmayan ama içten içe de eğlenen bir karakterdi. Cidden sevdim. Çift olarak Nisan ve Kuzey diyorum, tam böyle kaos olmayan, saçma bahanelerle ayrılık olmaması en önemlisiydi.

Yan karakterlerden Alp'den bir şeyler bekledim ama Nisan'ın dert ortağı olması yine kaos olmadan devam etmesini sağladı. Ben normalde kıskanma sahneleri severim, burada çok az oldu ama gerekte çok yoktu açıkçası, şaşırdım kendime. :D
Bir de Rüzgar vardı ve her sahnesi çok komikti ama komik olmasına sebep olan hep Nisan, öyle bir yakışıklık ki durduğu yerde herkes ona hayran kalır ama konuşmasın, konuşunca bütün büyü bozuluyor diyor asdfghjkl O kadar komikti ki. :D
Mayıs ve Arın'ın bir tane sahnesi vardı, Nisan onlarda kalıyor ve odaya bir giriyor ki eniştesi ve ablası bir şeylerle uğraşıyor(Detay vermiyorum, spoiler olur), başta o kadar saçma buluyor ki ama bir anda bakıyor kendisi de olaya dahil olmuş. :D O kısım aşırı aşırı komikti. :D Yani kitabı bırakıp güldüğüm doğrudur sdfghjk


Kübra Nur'un kalemini seviyorum, gerçekten çok zekice yazıyor. Bazı konular klişe olsa da ben her zaman derim ki klişe her zaman yazılır, yeter ki o klişeyi okunabilir yapmak. Kübra Nur'da bunu güzel yapıyor ama başta da dediğim gibi ben yeni çıkan (Bir İstanbul Gecesi, Bin Bela Bir Karanfil gibi) daha çok seviyorum.
Bir de buradaki karakterlerimizin çocuklarının kitapları okumak aşırı garip, ne bileyim burada daha yeni aşkını bulmuşken aslından sen çocuklarının evlendiğini, çocuklarının çocukları dahi olduğunu okudun falan. :D Garip değil mi sizce de?

Yazarın kalemini sevmeme rağmen okumak isterseniz eğer çok beklenti içinde başlamayın, ben yazarın diğer kitaplarını okuduğum için sıkıntı yok ama siz bu kitaplarla başlarsanız belki de yazarı okumayı bırakırsınız. Tamam klişeyi güzel yazıyor ama devam etmek içinde böyle albenisi yok ne yazık ki. Yazarcığım olurda yorumumu okursan lütfen objektif baktığımı bil. :D 
Kübra Nur'un kitaplarından smut olmadığı için gönül rahatlığıyla öneriyorum, smut yok ama o kadar güzel romantik çiftler yazıyor ki hayranım yaa hayran. Acilen kitap yazmaya dönmeli, acilen!!!!!



Kitaba Puanım 5/4^^



Alıntılar^^

Kuzey'i ilk gördüğüm anla, biraz önce ki gülüşü arasında bir yerlerde kalbimi ona kaptırmıştım. 


*****

Artık etrafımızdaki evren silinmişti. Yalnızca Kuzey ve ben vardık. Fıskiyeler bile yoktu. Üstümüze yağan su değil de sanki yıldız tozuydu.


*****

"Seni seviyorum," diye fısıldadı.
"Ama seni seviyorum diye beni bırakmandan korkuyorum."


*****

Herkes ilk görüşte aşık olmuyordu. Aşk çoğu insanın kalbine yavaşça, belli etmeden, sökülüp atılamayacak kadar kök salana dek sesini çıkarmadan, sinsice yayılıyordu. İşte, Kuzey'e de böyle olmuştu.






Başka yorumlarda görüşmek üzere^^



Buralarda da varım^^
















24 Nisan 2024 Çarşamba

Çirkin Ördek Yavrusu//Kübra Nur Kitap yorumu^^

 Merhabalar^^
Uzun yıllardan sonra ilk defa Ramazan'da bu kadar kitap okudum aa dostlar. :D Bu kitap ile beraber üç kitapla Ramazan'ı bitiriyoruz ki daha bitmesine beş gün var.
Yine de arayı baya açtım, yani iki-üç güne bitmesi gereken kitapları bir haftada okudum resmen.
Yine de yoğunluk, misafir vs. derken bence normal.
İşte bu kitapta onlardan biri.
Kübra Nur'un eski basım kitaplarını topluyordum. En son üç kitaplık serisini toplamış, sonrada tek olan kitapları almıştım.
Bu da onlardan biri. Okuyanlar çok sevdiği için merak ediyordum, çünkü çiftimiz sürekli diğer kitaplarda geçiyordu. Hangi kitaplarda geçtiğini sonradan size yazacağım inşallah, heyecan olsun biraz. :D
Yazarın diğer kitaplarına yaptığım yorumu okumak için Tık Tık!


Bu hikâye, şişman olduğu için çirkin damgası yiyen bir kadının zayıflama macerasını anlatmıyor. Bu hikâyede esas kızımız diş tellerini çıkarıp dünyanın en güzel kadınına dönüşmüyor ve birilerinden intikam almıyor. Hayır, bu hikâyede şişe dibi gözlükler takan bir karakter de yok. Bu bhikâyede yalnız ve yaralı bir kadın, bir de onun rengârenk iç dünyası var. Ayrıca bu hikâyede herhangi bir 'bad boy' yok. Bu hikâyedeki esas oğlan aşırı kaslı bir mafya babası da değil. Bu hikâyedeki esas oğlan kimsenin göremediğini gören bir kahraman.


Damla işinde başarılı, herkes tarafından sevilen bir dergi fotoğrafçısıdır. Herkes tarafından sevilse de Damla aksi düşünüp kendini pek beğenmez. Bu yüzden uzun zamandır platonik takıldığı Emre'yi her gördüğünde konuşmakta zorlanır, daha çok kendini ön plana atamaz.
Başına gelen bir olaydan sonra tanıştığı Meriç ise olanları görünce ona yardım etmek ister.
Kader bu ya Meriç komşusudur ve Emre ile akrabadır.
Meriç'in yardımıyla bir şeyler olurken gerçekten istediği bu mu o mu düşünür.
Damla çok tatlıydı ama geri planda kalması ya da kendini ifade edememesi sıkıntıydı, üzdü. Yani neden böyle olduğunu en son öğreniyoruz ama başlarda pek anlayamadım. Yani çok başarılı biri ama neden böyle olduğunu, neden her anlamda geri planda kalması başta çok anlamsız geldi. Sadece güzel değilim deyip durdu, bir özgüvensizlik var ama neden? Ya da neden çok fazla böyle bahsedilmedi anlamış değilim.
Bu yüzden Damla karakterimizi anlamak benim için zor oldu, anlattıklarından önce tabii.


Meriç, zor durumdan kurtardığı kadının birkaç kez daha görünce ve gözlemleyince neden böyle yaptığını, neden geri durduğunu anlamaya çalışırken bir anda Damla ile Emre'nin arasını yapmaya çalışacaktır ama işler hiçte istediği gibi gitmez.
Meriç çok tatlıydı ya, Damla'yı sürekli kızdırması, ona yardım etmesi ama anlamaması aşırı komikti. Yine de bazen üstüne gidince yaşananları düşününce Damla'ya üzülmedim değil.
Ama Meriç'in kısmına gelene kadar kitabı eh işte bulmuştum, Meriç'ten sonra kitap resmen şaha kalktı asdfghjk
Çünkü Meriç yaaaa <3
Bunu spoiler olarak yazacağım, o yüzden bu kadar yeterli.
Sadece Meriç senin o güzel kalbini sevsinler... <3


Bir de Naz'ımız var.
Büyümüşte küçülmüş resmen ve inanın ki büyüklerden daha mantıklı konuşuyor kendisi. :D
Tabii kendisinden akıl alan var mı?
Yok. :D
Kendisinin kitabı var mı hiç bilmiyorum, varsa yazsanıza bana. :)
Yazarın sevsem de yeni yeni kitaplarını tanıyorum.


Damla ve Meriç'i ilk Rüzgargülü kitabında okudum, o kitap çiftimizin çocuklarının kitapları ve onları da sık sık okuyoruz haliyle. Ben bilmiyordum tabii, sonran bu kitabın karakterleri olduğunu öğrendim. Hemen almak için aramalara başladım haliyle.
Bundan önce okuduğum Son Çarem kitabından da geçiyorum Damla ve Meriç çiftimiz, ondan sonra  zaten sıradaki kitabım bu oldu.
Anladığım kadarıyla bütün serilerin başlangıcı bu kitap ve çiftti. :)


-Spoiler Başlnagıcı-

Şimdi ben beklentimi yüksek tuttuğum için konuyu çok kafama takmadım, zaten arka kapakta da pek bir şey yazmıyordu ama arkadaşlar bunu da beklemiyordum.
Yani Damla'nın Emre'ye karşı olan hayranlığı bir yere kadar tamamdı ama kitabın iki yüz sayfasını kaplaması aşırı moralimi bozdu. Yani birden Emre'den vazgeç Meriç'ten hoşlan demem tabii ki ama en azından Meriç'le zaman geçirdikçe Emre'ye olan duygularından az da olsa şüphelen be Damla dedim.
Doğrusu Meriç'in kısımana kadar bu mu dedim ama Meriç'in kısmı okuyunca vay bee dedim, bu nasıl aşk!
Adam hemen aşık oluyor, sevdiği kadın üzülmesin diye neler neler yapıyor ve o sondaki buluşma.
İşte bu yüzden kitabı sevdim.
Meriç'in Damla için söyledikleri çok güzeldi mesela. Damla kendini beğenmezken Meriç'in onu sürekli güzel bulması. <3
300 sayfalık bir kitap, şöyle 320'lik olsaydı da çiftimizi daha çok okusaydım. Çok çabuk sevgili olup, çok çabuk bitti kitap. Üzdü.

-Spoiler Bitişi-


Beklentim çok yüksekti kitap için ama iki yüzüncü sayfaya kadar kitap beni üzdü açıkçası ama Meriç'in kısmına gelince... -Çok kalp annecim-
İşte o kısımdan sonra kitaba bayıldım, bayıldımmmm
Yani bir adam bu kadar mı güzel sever, bir yazar erkek karakteri bu kadar mı güzel yazar bilemedim.
Cidden Kübra Nur'un kitaplarındaki erkek karakterin kısımları çoook güzel.
Bundan önce ki kitabında da erkek karakterin kısmını çok sevmiştim.
Burada da kitabı sevdiren Meriç ve duyguları oldu. Tabii sonradan olanlarda.
Kısa olduğu için üzülmüş olsam da ben sevdim. Yazarın yaşını ve ne zaman yazığını düşünürsek ve en önemlisi şu an çıkan kitaplarını göz önüne alırsak bence çok güzel bir kitaptı.
Kübra Nur biliyor bu işi... 👏👏👏
Şimdilik biraz ara vermek istiyorum Kübra Nur kitaplarına ama ben kendime güvenmiyorum, canım istedim mi alır okurum. Sonuçta okunmamış bir sürü kitabı var elimde. 😏😏



Kitaba Puanım 5/3,5^^



Alıntılar^^


Keşke dedim, insanların daha düşünceli olduğu bir dünyada yaşasak. İnsanlar kalp kırmak için bu çabalamasa. Keşke kalp kırmanın, bir insanı üzmenin ne kadar beter bir şey olduğunu herkes anlasa.


*****


Gecenin sonunda evime ağlayarak ve umutsuz bir vaziyette dönmem. Çünkü biliyordum ki bu defa yalnız olacaktım. Ve yalnızlığım, kalp kırıklıklarımı taşıyabilecek kadar güçlü değildi.


*****


"Gerçek tutkumu bulamazsam yapacağım hiçbir şeyi yeterince iyi olamayacağını hissediyorum."


*****


Hayat, bazen canımızı yakacak kadar yavaş ilerlerken bazen de ne olduğunu anlayamayacağımız kadar hızlanıyordu.


*****

Hayatımda gördüğüm en mavi, en iri, en güzel gözler karşımda duruyordu. Ve ben onlara bakarken, bu anı zihnimde defalarca başa sarıp oynatacağımı bilmiyordum.
(Meriç'ten)


*****

Yüzümde ne zaman belirdiğini hatırlamadığım yarım bir tebessümle izlemeye başladım Damla'yı... İzlediğim en güzel filmdi.
(Meriç'ten)


*****

Ona dair her şeyi merak ediyordum, ona dair her şeyi bilmek istiyordum ve bunun için bana istediği kadar kızabilirdi. Umurumda değildi.
(Meriç'ten)


*****

Her güzel yol bizi mutlu bir sona götürmez. Bu, hayatın ne yazık ki acı gerçeği.


*****


Sevdiğiniz biri gözlerinizin önünde böyle üzülürken ve sizin elinizden hiçbir şey gelmezken, hayat tam bir kabusa dönüşüyordu.


*****


Dünya için güzel olmanıza gerek yoktu, sadece doğru insan için güzel olmalıydınız. Hepsi bu.





Bir yorumda böylece biter, başka yazılarımda görüşmek üzere^^
Sevgiyle, aşkla kalın^^



Buralarda da varım^^




15 Mart 2024 Cuma

Son Çarem//Kübra Nur Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Kübra Nur'in kalemiyle ilk Üç Yapraklı Ahududu kitabıyla tanışmıştım. Ondan sonra bırakamadım, yeni çıkan bütün kitaplarını okudum ama bunlardan önce çıkan eski kitaplarını hiç okumadım, meğer o kitaplar okuduklarımın başlangıcıymış. Mesela bu okuduğum kitaptaki Arın ve Mayıs çiftimizin çocuklarından Zeynep'in kitabı Bir İstanbul Akşamı mesela. Tabii sonradan kitaplarda çiftlerimiz geçiyor ama bilin bakalım kim tanımıyor. :D
İşte ben tersten başlayıp ilk okuyacağım serileri şimdi okuyorum. :D
Seriyi okuyanlar çok seviyordu ben de tez vakitte okumaya başladım. Serinin ilk kitabına göre biraz acemi yerleri vardı tabii ki yine de çok eğlendiğim doğrudur. :)


Hiç tanımadığım bir adamı bir sapık gibi takip etmeyi kabul etmiştim. Evet, şimdi de bu saçma
ve nasıl yapacağıma dair tek bir fikrimin bile olmadığı iş için hazırlığımı bitirmek üzereyim. Üstümde
beyaz yazlık bir elbise var. Başıma büyük, hasır şapkamı taktım ve açık sarı saçlarımın
omuzlarımdan dökülmesine izin verdim. Gözümde güneş gözlüklerim ve kolumda çantamla
aynadaki görüntüme baktım. Narin ve zarif görünüyordum. Bu halimle bir ajan olamayacak kadar
süslüydüm. Neyse ki işin temelinde zaten gerçek bir ajan olmamam yatıyordu. Çantamdan
fotoğrafları çıkarıp hedefime, akşamdan beri, milyonuncu defa baktım. Biraz özgüven sağlamak
adına genişçe gülümseyip kendimi görevime hazırladım.


Mayıs yıllarca iş aradıktan sonra artık umutları tükenerek oturduğu bankta yanına bir adam oturunca bütün hayatı değişir. Başta adamın teklifini saçma bulsa da hem ailesinin yanına geri dönmek istememektedir hem de işsizlik başka bir şans bırakmamıştır.
Yapması gereken ise bir tane adamı takip edip, onun hakkında bilgi toplamak ama saçma haller içine girince hiç ummadık şeyler yaşamaya başlar.
Mayıs aşırı delidolu bir karakterdi, kardeşiyle sürekli didişmesi, Arın'ı çileden çıkarması falan çok eğlenceliydi. Tabii bazı yerlerde sınırı aşıyordu yalan değil. Kitabın çıktığı zamana, yazılan yıla ve yazarın yaşına bakacak olursak normal böyle olması ama bunlara rağmen kalemi cidden çok iyiydi. Belki de ilk kitaplarından biriydi, o yüzden anlayabiliyorum. :)
Mayıs'ın Arın için sürekli ayılıp, bayılması, çok yakışıklı demesine, bunlara rağmen sinirlendiğinde ağzına geleni sarf etmesine çok güldüm. Çünkü birileri hak ediyordu, her bir kelimeyi sdfghjkl

 

Arın, çevresinde sert, hiçbir hatası olmayan biri gibi gözükmektedir. Arın'ı merak eden biri yüzünden Mayıs peşine düşer ve akıllara gelmeyecek şekilde tanışırlar.
Şimdi fazla bir şey yazmamayayım, spoiler olur. Sadece o sert halleri çok komikti. Zaten Mayıs'ın hallerine ve şapkalarına katlanmak zorunda ama sonradan olanlara üzülmedim desem yalan olur. :/
Ve yazarımız bizi düşünüyor Arın'ın gözünden de okuyoruz. Bence bir kitapta olması gereken bir şey. Bir bölüm dahi olsa erkek karakterimizden okumak şart. :D
Onun dışında Mayıs'ın yakışıklılığını anlata anlata bitiremediği Arın'a bir yerden sonra bizde hayran olduk be :D
Cidden o son kısımlarda yaşananlar ve tepkisi çok güzel değil miydi?


Çok bahsedeceğim bir karakter yok. Masal'ın kız kardeşi bir garipti kendisi gibi. Onun kitabı var mı bilmiyorum, araştırmam lazım. Bir de Arın'ın erkek kardeşi var. Onunda kitabı var ve kiminle, konusu ne hiç bilmiyorum.
En sona Mayıs'ın babaannesi çok değişikti yaa. Tam Trabzon ninesiydi. :D Hiç tanımadım ama davranışlarına falan bakınca öyle hissettim. :D
Zaten ortada başkada karakter yoktu. Tabii konuk oyuncu olarak Rüzgargülün'deki anne ve babamızda vardı. Onlarında kitapları var, Çirkin Ördek Yavrusu diye. Aldım, okunmayı bekliyor. Onu da araya alırım belki. Çünkü ne zaman başlasam okumadığım karakterler sürekli ortaya çıkıyor. :D Fransız kalmak istemiyorum doğrusu. :D


Yazarın kalemi gerçekten çok iyi, en son çıkan kitabıyla, ta 2015'de çıkan kitabının arasından farklar var tabii ki ama bunlara rağmen akıcı, betimlemelerinin güzel olması çok iyi olduğunu gösteriyor bence. Ben okuyunca çok eğleniyorum, zaten Türk yazarları seviyorum, onların eğlenceli hallerini okumak hoşuma gidiyor, o yüzden seriyi tamamladım ve sürekli Türk yazar almaya çalışıyorum. :)
Kitap anlaşmalı sevgililiği, ajanlığı, şirket içi aşkı vs anlatıyor. Bu konuda anlaşmalı sevgililiğe çok güldüm desem yeridir. :D
Kitabın tabii ki aşırı bulduğum yerleri oldu, azıcıkta olsa gözlerimi devirmiş olabilirim ama diyorum ya kitap kaç senelik, yazarın yaşını da düşünürsek bence normaldi. :)


Bundan 7-8 yıl önce okusaydınız hoşunuza giderdi ama araya giren yıllardan sonra, ilk defa okursanız çok hoşunuza gideceğinizi sanmıyorum. Eğer yazarı tanıyor, diğer kitaplarını okumak istiyorum diyorsanız okuyun, ilk okumaya başlarsanız diğer kitaplarını merak etmeyebilirsiniz. Tabii bir de yaş mevzusu var. Bu tarz okumayı bıraktıysanız sizlik değil derim ama bu tarz seviyorum, ben nasıl kaçırdım derseniz şu an indirimde kitaplar. Link vereceğim şimdi, oradan kitaplara uygun bir şekilde ulaşabilirsiniz. :)



Kitaba Puanım 5/4^^



Alıntılar^^


    Kabalık, Arıkan erkeklerinin en ufak hücrelerine dahi işlemişti. Eğer bir masalda yaşıyor olsaydık asla prens olmazlardı!


*****

Adeta ruh ikiziydik. Ya da ruh öküzüydük. Ruh ayısı bile olabilirdik.


*****

"Yeryüzünün en rezil adamıyım, Mayıs. Bu duyguyla baş edemiyorum. Seni görmek istemiyorum fakat sensizlikle de baş edemiyorum..."


*****

Mayıs'ı neden sevdiğimi ve hayatıma nasıl bu kadar yerleşebildiğini soracak olsalar
 vermem gereken cevap şu olabilirdi; ardı ardına koyulmuş beş ünlem, pembe bir kutu, sarı bir zarf...


*****

"Sevdiğimiz her insan kalbimizi kırar, Mayıs. Ve biz sadece onsuz yapamayacağımız kişileri affetmek isteriz..."





Başka yorumlarda görüşmek üzere^^
Sevgiyle kalın, hayırlı Ramazanlar^^



Buralarda da varım^^

18 Kasım 2023 Cumartesi

Eylül ve Ekim Ayında Aldıklarım^^

 Selamlar^^
Bloga alışveriş yazıları yazmayı seviyorum ama tek tük aldığım için iki kitapla da yazı yazılmaz diye burayı bırakıyorum ama instgramda paylaşıyorum. Oradan takip ederseniz yeni kitaplarımdan haberdar olabilirsiniz. :)
Bu sefer ki kitaplar az olduğu için iki ayda aldığım kitapları sizlerle paylaşayım dedim. Ağustos ayını da ekleyecektim ama ne yazık ki o ay hangi kitapları aldım, kaç tane aldım hatırlamıyorum bile. :D
O yüzden sadece Eylül ve Ekim ayını yazayım dedim.

Bu iki ayda manga ve Manhwa daha çok almışız. Manhwa(Webtoon) kitap mevzusunu öğrenmek için tık tık^^




Bu mangaları sıfır alsam 240₺ gibi bir parayı gözden çıkarmam gerekiyordu ki zaten seri bitmemiş, sadece dört kitap var. Ben de sıklıkla kullandığım Gardrops uygulamasından ikinci el aldım. Reklam değil o yüzden biraz bahsetmek istiyorum. Siz kitap vb. satın aldıktan sonra kargonuz elinize geçene kadar, hasarlı ya da doğru olup olmadığını onaylayana kadar paranız güvende kalıyor. Memnun kalmazsanız iade yapıyorsunuz ve paranız size geliyor. Çok şükür öyle bir şeye denk gelmedim, inşallah gelmemde.
Çok iyi ve uygun kitaplar oluyor, almak isteyenler baksın derim. :)
Bu manga serisini de uzun zamandır almak istiyordum, işte bazen kafaya denk edince araştırıyorum sonra bakıyorum almışım. :D
İkiz birinci kitabı okudu, ben henüz okumadım. Okuduktan sonra seriyi tamamlamayı düşünüz artık. :)






Kübra Nur'un kitaplarını, kalemini sevdiğimi bilirsiniz. Önceden çıkan kitaplarını almak isteyince ufak bir araştırmadan sonra en uygun Amazon'da buldum. O sıra 60₺ indirim vardı, onu da kullandım ve kitapları çok uyguna getirdim. :)
İlk Ben Prense Değilim'i okumak istiyorum ama Çirkin Ördek Yavrusu kitabını almazsam eğer. Onu daha çok merak ediyorum. :)




Bir önce ki Amazon alışverişindeki indirimden bu Manhwa'yı aldık.
Şu an bu serinin sadece son kitabı kaldı, final kitabı yani. Onu da güzel bir indirim bulursam düşünüyorum inşallah, bakalım. :)
Şu an normal ciltsiz kitaplar bile 100₺'den fazla olmuşken bu tarz renkli, kuşe kağıda basılan Manhwa'ların 130₺ gibi bir fiyata satılmasını çokta anormal bulmuyorum. Asıl anormal olan telif hakkı bile olmayan Türk yazarların kitaplarının yabancı kitaplardan daha pahalıya satılması.
O yüzden ben artık şaşırmayı bıraktım, merak ettiklerimi alıyorum, eğer iyi çıkmazsa satıyorum gitsin. :D



Şimdi de Ekim ayına geçiyoruz. :)



Her ay Manhwa almazsam olmuyor, henüz Kasım ayı bitmedi bakalım bu ay alacak mıyım. :D
Serinin dördüncü kitabı, bir önce ki yazıda son kitap kaldı demiştim. Daha ikinci kitabı geçenlerde bitirdim, o yüzden tamamlamak için çokta acele etmeye gerek yok ama indirim olursa söz veremem. :D



Bu kitabı okuyan herkes çok sevdi, o yüzden merak etmemek elde değildi. Birde duydum ki smut vs yokmuş, o yüzden daha bir merak ettim ama üçüncü kitap çıkmadı, dördüncü daha yeni yazılıyormuş vs. Biraz daha beklemek lazım o yüzden. Hiç sevmiyorum böyle beklemeyi ama :/
Bu iki kitabı Hepsi Burada'dan aldım, güzel indirim vardı. Benimde Hepsipay'ım vardı güzel indirim oldu ama ciltsiz kitaba 96₺ vermek içime oturdu be. Yani o aldığım Manhwa ile aynı fiyat olması şaka mı? -_-







Aslında bu seriyi alma fikrim yoktu, tamam çok sevilen bir seri ama ne yazık ki aşk üçgeni varmış. O yüzden çok oralı olmadım, sonra yorumuna güvendiğim birinin çok sevdiğini görünce başladım Gardrops'dan aramaya. Bir tane buldum, beklettim, tam alıyordum başka şeyler oldu alamadım. Sonra bu ikisini birden gördüm, hem iki kitap, hem de kitaplar sıfır. Ciltli olmasını çok isterdim ama şu anlık çok uyguna, sıfır olması yeterde artar bile. 
Bunu da en kısa zamanda okumak istiyorum ama bakalım kısmet ne zamana olacak. :)
İnşallah seride bu kadardır. :D




Evet, iki ay boyunca bu kitapları aldık. Artık daha dikkat ediyoruz alırken, yani bazen indirimlere tav oluyoruz ama sonradan vazgeçip almıyoruz. En iyisini yapıyoruz değil mi? :D
Sevmediklerimi de satıyorum dediğim gibi, paraya değer mi değmez mi dediklerimi pdf bulursam oradan okuyorum. Artık böyle, hak edene böyle yani yapacak bir şey yok. :)




Bir yazının daha sonuna geldik, başka yazılarımda görüşmek üzere^^
Sevgiyle kalın^^


Buralarda da varım^^





24 Ağustos 2019 Cumartesi

Aşk Nerede?//Ayşe Ayhan Kitap Yorumu^^

Merhabalar^^
Yeni yorumlar gelmeye devame diyor. Şimdi daha hızlı olmam lazım, insta hesabımda yeni düzenleme yaptım onu bozmadan devam etmeliyim, o yüzden buradaki yazılarımı hemen yazmam gerekiyor.
Lafı uzatmadan kitabımıza bakalım. Ayşe Ayhan'ın ilk Üç Yapraklı Yonca kitabı okuyup sevmiştim, U kitap sağ olsun oradan da ilk çıkan kitabı Aşk Nerede?'yi aldım ve kitabı bu vesileyle okudum. İki kitap arasından tercih yapacak olursam Üç Yapraklı Yonca açık ara birinci olur.


Hande, kreatif direktörlük yaptığı reklam şirketinde hiç beklemediği bir terfi alır ve hayatı altüst (evet, evet, terfiden dolayı) olur. Şehir değiştirmesi gerekecektir ve bunun nasıl olacağını düşünürken, kendini birden bambaşka bir ülkede (evet, evet, başka bir ülkede) bulur. Giderken yanında bir dolu hayal kırıklığı ve planlar götürür.
Elbette bu hikâye için bize bir de yakışıklı erkek lazımdır. Hani şöyle yakışıklı, kaslı, güçlü, kuvvetli...Eric de bu rol için biçilmiş kaftandır. Ancak her yakışıklının CEO ve centilmenlik abidesi olması da beklenemez, değil mi? 
Bu dağ adamı ve deli kızın yolları kesişecek. O dakikadan sonra Hande'ye çok gülecek, Eric'e çok kızacaksınız, ama bu masum aşk arayışını da çok seveceksiniz. Ve soracaksınız; eee, Aşk Nerede?



Konumuz böyle, yine bir klişe örneği ama bu bir tık daha iyi ama yine de kitabı eh işte buldum.
Hande platonik olarak patronun aşıktır ve onun için canını dişine takar ve şirkette gece gündüz çalışır. Tam hayallerinin gerçek olacağını düşündüğü günden büyük hayal kırıklığı yaşar ve yarındası gün kendini İsviçre'e bulur. Aslında bu kaçış değil, şirket olarak gidiyorlar. Hande İsviçre'ye gider ama kırk tilkiyle Hande'yi başka yere yollarlar. Buradan gitme imkanı olmayan Hande konakladığı yerin sahiplerini sevince bir kaç gün kalmaya karar verir. İşte olanlar burada oluyor. Hande'nin aklı başına geliyor ve aslında ne kadar çok boşa yaşadığını öğrenir.
Hande'yi sevdim, sıradan bir karakterdi. Platonik aşkın ve diğer düşüncelerinden sabırla kurtulmasına sevindim sonrası biraz sıkıntılıydı ama o sonra patronuna yaptığı süper ötesiydi. 


Eric Hande'nin kaldığı pansiyonun sahibinin oğlu. Amerikadan gelen Eric'i hayat şartları İsviçre'de kalmasını sağlar. Başta Hande'nin de dediği gibi dağ adamı gibi davransa da sonradan tatlı bir dağ adamına dönüşüyor. Burada sevdiğim özellik yazarın baştan sonuna kadar Eric'i dağ adamı gibi göstermesi. Bazı kitaplarda baştaki adamla son satırdaki adam çok çok farklı oluyor, sanki o o değil gibi. :P
Eric iyiydi hoştu, Hande gibi ikilemde kalmadı en azından o yüzden sevdim ama aman aman diyeceğim bir karakter değildi ne yazık ki. Sadece bir kaç yerde sergilediği ince davranışı sevdiğimi söylemek isterim. :D


Diğer karakterlerde Neşe dışından geri yabancı diye okuduk ama neresi yabancıydı çok merak ediyorum. Doğrusu kitap İsviçre'de geçmesine, karakterlerin çoğunun yabancı olmasını sadece isimlerinden anladım. Bana çok ilginç bir tarafı gelmedi hani, ülkemizin nadide güzellikte olan, saklı kalmış bir yerinden geçseydi bu olay yine farklı olacağını sanmıyorum. Mesela arada Handa Eric'in yabancı oluşundan dolayı babaannem ne der deyip durdu ama onun üstünden bile durmadı, eğer öyle bir şey olsaydı belki biraz heyecan gelirdi kitaba ama olmadı. O yüzden ben pek bir değişiklik görmedim. Belki kitap kuytu köşelerde değilde tam İsviçre'nin içinden geçseydi, yazar ülke hakkında güzel hikayeler anlatıp, tanıtsaydı daha hoş olabilirdi. Benim beklentim bu yöndeydi açıkçası.
Bunlar dışından ilgimi çeken hiçbir şey olmadı, bu yüzdendir Üç Yapraklı Yonca daha güzeldi. 
Yazarın kalemine diyeceğim yok ama,çok akıcı okunulası bir kalemi var. Daha güzel kitaplar çıkaracağı düşüncesine sahibim, o yüzden yazarı takibe aldım çıkan kitaplarını okumayı düşünüyorum.

Yorumum bu yönde, okumak isterseniz siz bilirsiniz. Güzel, akıcı, bir günden bitireceğiniz, kafa dağıtıcı kitaplardan biri. Bu tarz arayıp da bulamıyorsanız size tavsiye ederim. :) Ama ben bu konulardan hassasım diyorsanız sadece okumuş olursunuz diye baştan söyleyeyim. 
Şöyle ki yazarı n emeğine saygım sonsuz ama birkaç detay ile kitabı daha güzel yapabilirdi, hatta bu imkan her saniye elindeydi ama olmamış, o yüzden yorumum bu yönde. :)




Kitaba puanım 5/3,5^^





Alıntılar^^


Biter her şey insanda biraz iz bırakıyordu, ama ertesi sabah yine, yeni bir gün başlıyordu.



*****



Gerçek aşkın aynı kitapalrdaki gibi olduğunu bilen, ama bunu yaşamayan insanların hayata pozitif şekilde devam etmesi için, aşk kitapalrının salak olduğunu söyleyen insanlar topluluğu. Anlayamadınız mı? Bir kez daha okuyun. :)



*****


Güzellik, dış görünüş, aynalar, kişiler, hepsi size öyle kalay yalan söyler ki. Kendinizi, nasıl göründüğünüzü, nasıl hissettiğinizi, gerçek yüzünüzü görmek istiyorsanız sevdiğiniz insana, onun gözlerine bakın. Çünkü onun bakışları, sizin yüreğinizin yansımasıdır.





Bir yorumda ilk defa hemen bitiyor, başka yorumlarda görüşmek dileğiyle^^



Buralarda da varım^^