Gökçen etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Gökçen etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23 Kasım 2024 Cumartesi

Gökçen 3-Güz Yağmurları//Loresima Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Barut timinin en sessiz adamının kitabı olan Bülbül Kapanı çıktığından dedim onu okurum, Gökçen'den spoiler yerim falan diye serinin üçüncü kitabı okudum. Kitabımı ve karakterimiz yine bildiğiniz gibi. 
Buradan sonra ilk iki kitaptan spoiler olacaktır, şimdiden uyarıyorum. :)
İkinci kitabın sonunda aileler gitmiş, ortam bizimkilere kalmıştır. Buradan sonra yansın geceler vs vs derken ortalık karışıyor tabii ki.
Şimdi neden böyle dedim açıklayayım, ben ikinci kitap için bazı yakınlaşmalar için çok şaşırmıştım, sonra çoğu kişi mesaj atmıştı ki üçüncü kitapta daha aşırısı var. O yüzden yansın geceler dedim. :D
Bu seri beni çok güldürüyor ama güldürdüğü kadar da çok üzüyor be. Nedenini okuyanlar anladı. Tabii üzüntünün yanında bu sefer baya sinirlendirdi. Onun sebebi birazdan sizlerle. :D



Sayısız mücadeleyi ve engeli aşıp bir araya gelen Gökçen ve Murathan için artık aşklarını doya doya yaşama vaktidir. Tek istekleri birbirlerine sımsıkı sarılmak ve kaybettikleri zamanı telafi etmektir. Ancak olaylar bekledikleri gibi gelişmez ve birlikte kurmaya çalıştıkları küçük dünya daha var olamadan yerle bir olur. Büyük bir nefret, kayıp ve azılı düşmanlarla dolu karanlık bir girdabın içine çaresizce çekilirler.
Gökçen ve Murathan kendilerini zorlu bir yol ayrımında bulacaklardır.
Aşk mı? Yoksa yaşatmak için yapılan büyük bir fedakârlık mı?
Seçim yapmak ikisi için de kolay olmayacak, hayatın onları sürüklediği dipsiz uçurumlara beraber yürüyeceklerdir.

Gökçen yaşadıklarından sonra  zorlu zamanlar geçirir ve bu zamanları da Murathan sayesinden atlatır. Kaçıldığı zaman ona yardım eden Zehra'yı da bir şekilde hayata adapte etmeye çalışır.
Kendisinden saklanan sırlar yüzünden zor durumlar yaşayan Gökçen bu yüzden daha da sıkıntılı zamanlar yaşar bu sefer daha zorlanacaktır çünkü kendisine iyi gelen kişi yanında değildir.
Şimdi böyle yazınca garip oldu ama spoiler vermeden anca bu kadar arkadaşlar.
İlk iki kitapta Gökçen'in bazı hallerine gıcık olmuştum ama çok şükür burada öyle değildi ve çoğu yaşadığı şeyler yüzünden kendisine üzüldüm açıkçası.
Ama şurada bir anlaşalım, Murathan Gökçen'e gelme dedi geldi. O nişana gitme dedi, gitti. O yüzden Murathan'ın kızmasında haklı sebepleri vardı kısacası ama ne yazık ki yaşadıkları için üzülmeme engel değildi. Bu konuyu Murathan'ın kısmında açacağım. :D


Murathan Gökçen'in yaşadıkları yüzünden intikam almak ister ama aradıkları kişi ortadan kaybolur. Yine de Gökçen'i düşünerek söylemez ama büyük hata yaptığını ne yazık ki acı bir şekilde öğrenir. Ayy tamam burada az buçuk bir şeyler yazmış olabilirim. :D Ama ne yapayım üç kitapta aynı karakterleri okuyoruz. :D
Gelelim biraz önce yazdığım şeye, Murathan olanlar yüzünden kendini suçluyor ve saçmalıyor. Az çok tahmin ettiğim şey olacakken tabii işler başka şeye evriliyor ama o süreçte cidden sinir oldum Murathan'a. İlk defa diğer kitapların yanından Murathan'a sinir oldum sdfghjk


Barut timin elemanları olaydı. Barbo'nun yine sıkıntıları var tabii ki, üzüldüm beee. :/
Aybüke başkan ve Süleyman'ın işler iyice karışıyor, bunlara da üzüldüm açıkçası. :/ Ama şok olduğum yerler oldu, Aybüke'nın yaşadıklarını öğreniyoruz. Yine hüzünlü yerler ama ilk kısımda Süleyman'a yardım etmesi çok tatlıydı. :)
Zülfükar'ın ikinci kitapta birkaç ipucu vermişti zaten, okuyanlar biliyordur. Burada işler karışıyor tabii ki. Bir de Hasan Abi ortaya çıkınca daha da komik bir hal alıyor. Devamında ne acılar yarabbi diyeceğiz asdfghjk Ama ne yazık ki bazıları hak ediyor. :D
Son kısımda dedim Ayşegül'e de buluruz bir tane ama neredeeee, kız en çok hak eden ama şu askeride bir tane adam seçemedi(Seçtirmedi yazar asdfghjk)
Ama umudumuz var. :D

Genel olarak seride en sevdiğim kitap oldu, hem hüzünlü, hem eğlenceliydi. Bütün karakterleri okumaktan zevk aldım, ikincide çok az okumuştum çünkü.
Ve en önemli meseleye gelelim. Kitaptaki smut durumuna. İkinci kitapta okuduğum yerden sonra bu kadar beklemiyordum ama şok oldum. Ya yazmak isteğe bağlı, yazar bu konuda çekinmemiş ve yazmak istemiş ama bu kadar beklemiyordum. Hele o son kısım.
Şok oldum evet ama ikinci kitap için yazdıklarımı tekrarlamayacağım. Alan memnun, yazan memnun ama ebeveynler çocuklarınıza okuturken on kere değil, yüz kere değil, bin kere düşünün. Hatta ilk siz okuyun neden okumayacaklarını anlayın. ;)
Haa çocuklar sizi dinleyecek mi? Sanmam. :/
Bu arada bana gelen mesajlarda öyle bir anlatıldı ki dedim kitap komple smut ama abartma söylemlermiş. O kadarda değildi yani, bir iki yerde vardı sadece.


Yorumum böyle, biraz önce de dediğim gibi ilk ikiye göre gerçekten sevdim. Devamından birkça spoiler aldık tabii, kaçar mı ama ondan önce Bülbül Kapanı var, bakalım orada olaylar olacak mı? Dördüncü ne zaman çıkar bilemem, hatta beşe kadar gider mi onu hiç bilmiyorum ama her kitabın sonundan yeni çift ortaya çıktığından büyük ihtimalle bu beşe kadar gider. Uzun serileri sevmem ama bu seri uzasın ya, okunur. :D
Bu arada ilk iki kitabı okumak için tık tık!!





Kitaba Puanım 5/4^^



Alıntılar^^



Ona karşı devasa bir sevgi patlaması yaşıyordum içimde. Tek bir isteğimle bana Zehra'yı getirdiği için ve tek bir sözümle dünyaları ayağımın altına sereceğini hissettirdiği için...


*****


“Yıllarca yaptım o işi ben,” dedi sakince. Elinin içindeki elimi daha çok sıktı. “Artık seni bir fotoğraf karesine bakarak özlemek istemiyorum."




“Temizliğim beğenilmiyor sanırım,” diyebildim sadece.
Evet, demesini bekledim ama demedi. “Varlığın hissedilmiyor,” dedi onun yerine. "Bırak, dağınık kalsın. Görmesem de orada olduğunu bileyim. Varlığını yanımda hissedeyim. Sen dağıt, ben arkanı toplarım.” 


*****


Yeniden arkasını dönüp, ilerlerken dudaklarında derin bir tebessüm vardı. İzmir bugün bir mucizeye şahit oluyordu. Çünkü Kepçük, yürüyerek bitiremediği yolları aşıp Pamuk'a gidiyordu.


*****


Evimin neresi olduğunu sorsalardı göstereceğim tek yer burasıydı. Bu gövde, bu sıcaklık. 


*****

"Gelin çünkü..." dedi Barbaros sözün gerisini beklediğini belirtircesine.
Hiçbir erkeğin gözlerine bakmadığı kadar uzun baktı Barbaros'un gözlerine.
    "Geldim çünkü..." diye tekrarladı.
"Sen gelmedin."


*****


"Ben senin neyin olayım?" dedim.
"Saçlarınla gecem ol, yıldızım ol, ayım ol. Sonra gün doğsun gözlerinde. Güneşim ol, gökyüzüm ol."






Bir yorumun daha sonuna geldik, başka yorumlarda görüşmek üzere^^
Sevgiyle kalın^^




Buralarda da varım^^








 



24 Eylül 2024 Salı

Gökçen 2//Loresima Kitap Yorumu^

Selamlar^^
Geçen günlerde Gökçen 3 elime geçince hemen ikiyi okuyayım dedim. Hatta dün gecede bitirdim, kim bilir ne zaman yayınlanır bu yorum ama ben unutmadan yazayım dedim.
Birinci kitabı okumayanlar bundan sonrasını okumasın derim, spoiler çünkü.
En son kısımda çook fena bir yerde bitmişti, beş yüz sayfa beklediğimiz o öpücük gerçekleşti ama ne olaylar ne olaylar. Gökçen haklı kendince ama arkadaşlar aşk oldu mu ne kadar kaçarsan ya da git desende bir şekilde o gelip seni buluyor. İşte ikinci kitabımızda bunu anlattı bize.
Kitap wattpad çıkışlı olduğundan yaz yaz bitmemiş yazar. Yani gerçekten çok sevilen bir kurgu olduğu için yazar önünü alamadan yazmış ama güzelde yazmış şimdi. Kalemi gerçekten çok iyi.
Ama ben birinci kitabı bu kitaptan daha çok sevdim.



Geçmiş, geleceği içinde saklayan bir aynadır. Bu aynanın içinde sıkışıp kalan, kalp ve mantık arasında derin bir savaşa giren Murathan ile Gökçen için bütün yollar aynı sokağa çıkmıştır. Aşka...
Kader aralarındaki derin bağa bir düğüm daha atarken geride kalanlar için de yüzleşme vakti gelmiştir.
Önlerinde yine bir yol ayrımı vardır. Ya zaman her şeyi yenecektir ya da hayatlarına bir kördüğüm daha atacaktır.


Gökçen Murathan’a git dedikten sonra içi içini yemektedir. Her ne kadar gel demek istese de yaşadıklarını bir türlü unutamaz ama Murathan’a da gel diyemez.
Bir gün sabah uyandığında saçlarının örülü olduğunu gördükten sonra git dediği Murathan’ın söz dinlemeyip geldiğini anlar.
Sonrasında ise hastanede yaşanan olaydan ve Murathan’ın itirafından sonra ondan ayrı kalamaz. İşte o olaydan sonra Gökçen Murathan’ına kavuşuyor.
O günden sonra sürekli Murathan’ın yanında olmasını isteyen Gökçen göreve gittiğinde ise saatleri saymaktadır.
Hiç ummadığı bir anda olanlar olduğunda ise hayatı hiç olmadığı kadar değişecektir.
Ama yanında güzel şeylerde getirecektir.
Gökçen’e ilk kitapta daha sinir olmuştum ama burada kendisine o kadar üzüldüm ki, yani yaşadıkları cidden kolay değildi.
Ondan sonrada yaşadıkları zaten çok zor oldu.
Bakalım üçüncüde neler olacak.


Murathan Gökçen’in git demesinden sonra oradan ayrılır ama kalbini Gökçen’in yanında bırakır. Günlerce kendine gelemez ama bir gün hiç ummadığı birinden akıl alınca kendini tutamaz ve Gökçen’in yanında bulur kendini.
İşte o hamlesinden sonra artık Gökçen’in sevgilisidir ve onu bir an bile yanından ayırmaz. Bir anlığına ise ayırdığından işler karışır.
O günden sonra hayatı bitti noktasına gelir ama umudunu kaybetmez.
Her şerde bir hayır vardır olayından sonra yıllarca ayrı kalanlar birleşir.
Herkes mutlu olsa da geçmiş peşlerini bırakmaz.
Murathan yine bildiğiniz gibiydi. Çok seviyor bu çocuk ya ama yine de çok sabırlı biri. Gökçen gibi birini çekmek sabır ister :D
Bir de Barut Tim var tabii, onun içinde sabır dilemek lazım sdfghj
Yine de o sert haliyle iyi idare ediyor, tabii Gökçen’in yanında resmen kedi gibi :D Seviyorum böyle sert ama kedi gibi davranan karakterleri. ;)


Barut Tim yine bildiğiniz gibi, Barbaros Bilge’yi nasıl tavlar diye düşünürken hiç ummadığı yerden yardım gelecektir. Çok güldüm Barbo’ya ama ne yazık yazarımız ilk kısımlarda onlardan bahsederken sonradan çiftimizi unuttu. Bir balkon gibi bir şeyler oldu ama neler oldu hiç bilmiyoruz, Barut Tim gibi aşırı merak ettim. :D
Aybüke ve Süleyman’ın durumu birinci kitapta baya merak edilecek şekilde bitmişti, Süleyman Aybüke’den uzak durdukça Aybüke bir şeylerin farkına varmaya başladı ama yazar bu kitapta yan karakterlerimizi unuttu gibi. Yani ilk kitapta o kadar çok vardı ki burada olmayınca açıkçası üzüldüm. İnşallah üçüncü kitapta daha çok görürüz diğer karakterlerimizi. :)

Tabii ben birkaç spoiler yedim, Alican gibi, Emek gibi.
Detay vermeyeceğim ama birinde üzülürken, birinde sevineceğiz gibi. Yine de yani bu tarz kitaplarda olması gereken şeyler. Sadece spoiler yemeseydim iyiydi. :D
Bunun dışından küçük yaştaki okurların olduğunu düşünürsek ki yazarı da es geçmemekle beraber bazı sahnelere şok oldum. Şimdi ben birinciyi okuyan 15 yaşındaki yeğenime nasıl al bunu oku derim. Büyük ihtimalle annesine söyleyeceğim o karar versin. Tamam her türlü şey okuyan çok okur var, buna mı yasak koyacağız ama bunu bilerek al oku diyemem arkadaşlar. Okuyanlar beni anladı(araba sahnesi).
Bir de popüler diye her şeyi koymayın arkadaş, öpüşme var tamam ama diğerleri yakışmadı bence.
Instagram’da paylaştım, bazı takipçilerim sen bir de üçü oku dediler asdfghjkl
Valla ben uyarımı yaparım, gerisi size kalmış. Benlik sorun yok.


Bu kitabımız kitabın isminden aldığı gibi geriden kalanların çok üstünde durmuş. Bu kısmı çok sevdim, Aslıhan’ın yaptıklarına bir şey demiyorum. Onunda dediği gibi herkes unutup gitseydi saçma olurdu. Böyle bir şey yazdığı için tebrik ediyorum yazarı. Hazır yazar dedim ondan da bahsedeyim. Kalemi yine çok iyiydi. Tam birine yapılana kızıyoruz derken hop hemen istediğimiz oluyor. O konuda çok beğendim. Zaten kalemi cidden okunulası, evet argo çok var ama arkadaşlar askeri kurgu yazıyor, bir askeriyede argo olmazsa olmaz. Gökçen’de piyangodan çıkıyor işte ama kendisi sakin bir karakter değil ki asdfghjkl
Evet kalemi güzel ama o kadar uzun ki, inanın 543 sayfa ama küçük punto ile o kadar yavaş okundu ki, yine de ben hızlı okuyarak bir haftada bitirdim(Maşallah). Tebrik ediniz beniii :D
Yine de dört kitaplık için çok uzun olmasına rağmen her kitabın kendine göre hikayesi var, ben bu kitapta ki geride kalanlar hikayesinden memnun kaldım.
Bakalım üçüncüde ne olacak. :D Yaz yaz bitmiyor yorum arkadaş. :D
İşte böyle hemen yorum yapınca unutulanlar olmuyor.
Son kısımda her şey tamam derken taaa birinci kitapta olan olayı ikinciyi eklemek pek olmadı sanki. Murathan’ın Gökçen’in geleceğinden haberdar olması sahnesi çok gereksizdi. Bunu ilk kitabı ekleyeydi iyiydi. Zaten biz genel olarak hissetmiştik neler olduğunu. :D
Bu yorumdan sonra merak ediyorsanız okuyun, wattpad olsaydı oradan okuyun öyle karar verin diyeceğim ama ne yazık ki şu anlık kapandı. :/
Kapanma devam ederse büyük ihtimalle alternatif seçenekleri kullanmaya başlayacaklar, takipte kalın^^




Kitaba Puanım 5/4^^



Alıntılar^^


"...Herkesin bildiği bir şey var demek ki. Sana göre büyü, başkasına göre aşk. Kimine göre sevda, kimine göre sevgi. İsim farklı, duygu aynı."


*****


"Ne yaparsak yapalım," dedi.
"Ne kadar kaçarsak kaçalım, ne senin benden başka gidecek yerin var ne de benim senden başka yorum."


*****


Biz şehit çocuklarıydık. Başkası için bu sadece bir bayraktı belki ama bizim için bayrak, babaydı.


*****


"Bir kere daha gördüm o kömür karası gözlerini. İlkinde sendeledim. İkincide düştüm. Hep orada kaldım. Kalkamadı, Aybüke."


*****

O bana baktı. Be ise dünyamın en güzel resmine, birbirine kenetlenmiş ellerimize.






Bir yorumun daha sonuna geldik, başka yorumlarda görüşmek üzere^^
Sevgiyle kalın. :)




Buralarda da varım^^






 

7 Haziran 2024 Cuma

Gökçen//Loresima Kitap Yorumu^

Selamlar^^
Bu yorumu yapmaya o kadar geç kaldım ki, sıcak sıcak yapılan yorumun yerini bir hafta sonra yapılan yroum tutmuyor ne yazık ki ama inşallah istediğim gibi bir yorum yapabilirim. :)
Ramazan içinde instagram hesabımda anket yapmıştım, dört kitap arasından biri seçilecek, bende alıp okuyacaktım. İşte Gökçen o kitap. Okuyan herkesin sevdiği ama asker kitabı olduğu için dram falan olur diye korktuğum bir kitaptı. Sonra yok abla, kardeş, Esra öyle değil, çok komik kesinlikle al denildiği için aldım ve çok çok sevdim iyi mi. :D Tamam hoşlanmadığım şeyler oldu ama geri plana attığımız zaman çokta üstünde durmuyorum. :)



Babaları asker olduğu için aynı lojmanda büyümüş Murathan ve Gökçen’in kendilerine kurdukları dünyada başka kimseye yer yoktu. Burada sadece Pamuk ve Kepçük vardı. Bir anda aldıkları acı bir haberle kurdukları bu dünya yerle bir olurken kendilerini hiç bilmedikleri hayatlarda bulmaları o an için her şeyin sonu gibi görünüyordu.
Aradan geçen yirmi yılın sonunda aynı şehirde Gökçen, doktor; Murathan ise özel kuvvetler askeri olmuştu. Karşılaştıkları an aslında hiçbir şeyin mazide yitip gitmediğini anlayacaklardı. Anılar, pençelerini toprağa en şiddetli şekilde geçirerek gömüldükleri yerden çıkmak için çırpınıyordu.

Gökçen okuldan mezun olup, mesleğini eline aldıktan sonra doğu görevini yapmak için başvurur ve hiç gitmediği, gidilmediği ve gidilsede zor şartların olduğu bir ilçeye kabul edilir.
Eski anıları maziye gömdüğü için hayatına bir şekilde devam eden Gökçen gittiği yerde eski bir arkadaşla karşılaşınca ister istemez eski anıları hatırlar.
Gökçen aşırı garip bir karakterdi, ilk olarak bazı hareketleri, hatta çoğu hareketi altı yaşındaymış gibi davranıyor. O yüzden sevdim diyemem, haa sevmedim de diyemem sadece bu tarz karakterleri sevemiyorum, çocuk gibi davranan karakterleri. :D Umarım devam kitaplarda az da olsa kendine gelir, aza bile razıyım. :D
Ama bazı yerlerde çok komikti, zaten kitapta komik olmayan karakter var mıydı ki ya :D


Babasının şehit haberinden sonra hayatı değişen Murathan babasına verdiği sözden sonra asker olmuş, kendini vatanını korumaya adamıştır.
Yıllardır aklına dahi gelmeyen geçmişten biri geldiğinden ise anıları tozlu raflardan alıp, geçmişe gitmeye başlamıştır.
Murathan bildiğimiz asker işte, komutan. Zaten komutan dedik mi sert, sözünün üstüne söz söylenmeyen kişi. Sevdim kendisini, zaten böyle sert karakterleri severim, bir de sözünü cuk oturtuyor yaaa helal olsun dedim okurken. :D Tim’i çok komik mesela, onlara laf yetiştirmesi ise asıl olay. :D
Gökçen’e karşı olan sabrına hayran kaldım, uğraşılmaz onunla cidden ama işte aşk bu yaaa dayanılıyor.
Spoiler değil bu, zaten baştan anlıyoruz yani.
Ama Gökçen ile adam akıllı diyalog kurmamasına sinir oluyorum, konuşsa kızla her şeyi anlayacak ama Murathan zoru oynuyor sürekli, haklı olarak Gökçen’e çıldırıyor. :D
Onun dışında Gökçen’in yaptıklarının bir şekilde karşılığını vermesi harikaydı harikaaa :D
Bir de kıskanç Murathan çok tatlııııı

Kitapta çok fazla karakter var ama özellikle üstünde durdukları karakterler çok az.
Hepsini, daha doğrusu Tim’i çok sevdim.
Timur, Hasan, Aybüke, Süleyman, Zülfükar, Barbaros, Alican, Emek…
Hepsi olay. :D
Ama ne kadar züppe olsa da en çok güldüğüm, sevdiğim Zülfükar oldu. Onundan hikayesi olacak kitapta belli ama nasıl acaba.
Süleyman’a üzüldüm yaa ama onunda hikayesi bambaşka olacak gibi. Ama kim olacak onu söyleyemiyoruz maalesef. :D
Gökçen’in arkadaşlarıda çok iyiydi, Ayşenur’a bayıldım mesela. Bilge ise… Bu kız anlatılmaz okunur asdfghjkl
Duru’da var, tam Gökçen ama Gökçen şansına münhasır olduğundan kimse onu geçemez.
Bazı karakterlerin, bazı şeyleri şak diye anlamasını takdir ediyorum. Son kısma hitaben. :D
Hani birilerinin ısrarla ismini yanlış! söylediği kişi :D

Sadece ana karakterlerimiz olsaydı kitapta sıkardı ne yazık ki, yani şöyle ki aralarındaki o çekişme beni boğardı. Cidden sıkılıyorum ben bu tarz çiftlerin sürekli kavga ve anlaşamama hallerinden. Ama burada yan karakterinlerin olması, saçma intikamlar alınması çok komikti. Kitabı sevdirende buydu zaten. :D
Mesela telefon zil sesi mevzusu, Barbaros’un arabası, ameli mezhep olayı falan cidden kitaba renk katmıştı. :D
Bu yüzden okurken çok eğlendim. Tabii çok kızdığım yerler oldu, mesela vatan hainlerinin geçtiği yerlerde kan beynime sıçrıyordu resmen. Bu tarz şeylerin gerçekten de olması can sıkıcı ve üzücü.
Yazar bu konuda da iyi ve büyük ihtimal devam kitaplarda üzüleceğimiz yerler olacak, bu tarz kitaplarda kesinlikle olur. Olsun, bu hikayeyi, karakterleri okumak güzeldi. :)
Bir de ilk bölümlerin başlangıcında sürekli çocukluk anılarına gittiler, ben geçmişe giden kitapları çok sevmem. Yani bir Sarah Jio tarzı değilse sevmiyorum. Burada da okurken sıkıldığım yerler oldu ama bazı yerlere kalbimi bıraktım yaaa. ;(


Bu tarz seviyorsanız öneririm ama ben ne kadar komik olursa olsun argo içeren kitapları sevmiyorum diyorsanız sizlik değil, sakince elinizden bırakabilirsiniz. :)
Çünkü kız-erkek fark etmez argo bol bol var.
Ama yine diyorum öyle olması gereken yerlere koymuş ki yazar gülmeden edemiyorsunuz. :D
Komik, en çokta askerlerin kendi aralarında geçen konuşmarsa geçmesi daha komik. :D
Bu ve sürekli bir kavga halinde olan çiftimiz olmasaydı beş üstünden beş puan verirdim, umarım devam kitaplarda bu kadar olmazda tam puanı kapar. :D




Kitaba Puanım 5/4^^




Alıntılar^^



Kaç yıldır buradaydı? Yıllardır... Uzun yıllardır... Lakin söz konusu vatansa ömrün lafı olmaz.


*****

Hafıza ağır bir yüktü. İstediğin şeyi unuturdu. İstemediğin şeyi ise her bir detayıyla zihnine kazıdıkça kazırdı.


*****

Ayrılığı en iyi biz bilirdik. Tek bir gecede hayatları değişen, Kepçük ve Pamuk iken Murathan ve Gökçen olmak zorunda kalan biz.


*****

"Benim de neslim tükeniyor be Pamuk," dedi aşırı yılmış bir sesle.
"Ne olur, üzümler için gösterdiğin hassasiyeti bana da biraz göstersen."


*****

Güldüm istemsizce. Hem de uzun zamandır gülmediğim kadar içten bir gülüşle. Çünkü ben gülmeyi değil, ben Kepçük'le gülmeyi özlemiştim.


*****


Hep umutsuzca birilerini beklemişim ömrümde. Bazen gelecek olanı, bazen gelmeyecek olanı, bazen yara olanı, bazen ise yara saranı.


*****

"Yaralarım benim canımı yakmaz, Pamuk,"
"Ama senin yaran... Benim canımı paramparça eder."





Yeni yorumlarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^


Buralarda da varım^^