23 Kasım 2024 Cumartesi

Gökçen 3-Güz Yağmurları//Loresima Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Barut timinin en sessiz adamının kitabı olan Bülbül Kapanı çıktığından dedim onu okurum, Gökçen'den spoiler yerim falan diye serinin üçüncü kitabı okudum. Kitabımı ve karakterimiz yine bildiğiniz gibi. 
Buradan sonra ilk iki kitaptan spoiler olacaktır, şimdiden uyarıyorum. :)
İkinci kitabın sonunda aileler gitmiş, ortam bizimkilere kalmıştır. Buradan sonra yansın geceler vs vs derken ortalık karışıyor tabii ki.
Şimdi neden böyle dedim açıklayayım, ben ikinci kitap için bazı yakınlaşmalar için çok şaşırmıştım, sonra çoğu kişi mesaj atmıştı ki üçüncü kitapta daha aşırısı var. O yüzden yansın geceler dedim. :D
Bu seri beni çok güldürüyor ama güldürdüğü kadar da çok üzüyor be. Nedenini okuyanlar anladı. Tabii üzüntünün yanında bu sefer baya sinirlendirdi. Onun sebebi birazdan sizlerle. :D



Sayısız mücadeleyi ve engeli aşıp bir araya gelen Gökçen ve Murathan için artık aşklarını doya doya yaşama vaktidir. Tek istekleri birbirlerine sımsıkı sarılmak ve kaybettikleri zamanı telafi etmektir. Ancak olaylar bekledikleri gibi gelişmez ve birlikte kurmaya çalıştıkları küçük dünya daha var olamadan yerle bir olur. Büyük bir nefret, kayıp ve azılı düşmanlarla dolu karanlık bir girdabın içine çaresizce çekilirler.
Gökçen ve Murathan kendilerini zorlu bir yol ayrımında bulacaklardır.
Aşk mı? Yoksa yaşatmak için yapılan büyük bir fedakârlık mı?
Seçim yapmak ikisi için de kolay olmayacak, hayatın onları sürüklediği dipsiz uçurumlara beraber yürüyeceklerdir.

Gökçen yaşadıklarından sonra  zorlu zamanlar geçirir ve bu zamanları da Murathan sayesinden atlatır. Kaçıldığı zaman ona yardım eden Zehra'yı da bir şekilde hayata adapte etmeye çalışır.
Kendisinden saklanan sırlar yüzünden zor durumlar yaşayan Gökçen bu yüzden daha da sıkıntılı zamanlar yaşar bu sefer daha zorlanacaktır çünkü kendisine iyi gelen kişi yanında değildir.
Şimdi böyle yazınca garip oldu ama spoiler vermeden anca bu kadar arkadaşlar.
İlk iki kitapta Gökçen'in bazı hallerine gıcık olmuştum ama çok şükür burada öyle değildi ve çoğu yaşadığı şeyler yüzünden kendisine üzüldüm açıkçası.
Ama şurada bir anlaşalım, Murathan Gökçen'e gelme dedi geldi. O nişana gitme dedi, gitti. O yüzden Murathan'ın kızmasında haklı sebepleri vardı kısacası ama ne yazık ki yaşadıkları için üzülmeme engel değildi. Bu konuyu Murathan'ın kısmında açacağım. :D


Murathan Gökçen'in yaşadıkları yüzünden intikam almak ister ama aradıkları kişi ortadan kaybolur. Yine de Gökçen'i düşünerek söylemez ama büyük hata yaptığını ne yazık ki acı bir şekilde öğrenir. Ayy tamam burada az buçuk bir şeyler yazmış olabilirim. :D Ama ne yapayım üç kitapta aynı karakterleri okuyoruz. :D
Gelelim biraz önce yazdığım şeye, Murathan olanlar yüzünden kendini suçluyor ve saçmalıyor. Az çok tahmin ettiğim şey olacakken tabii işler başka şeye evriliyor ama o süreçte cidden sinir oldum Murathan'a. İlk defa diğer kitapların yanından Murathan'a sinir oldum sdfghjk


Barut timin elemanları olaydı. Barbo'nun yine sıkıntıları var tabii ki, üzüldüm beee. :/
Aybüke başkan ve Süleyman'ın işler iyice karışıyor, bunlara da üzüldüm açıkçası. :/ Ama şok olduğum yerler oldu, Aybüke'nın yaşadıklarını öğreniyoruz. Yine hüzünlü yerler ama ilk kısımda Süleyman'a yardım etmesi çok tatlıydı. :)
Zülfükar'ın ikinci kitapta birkaç ipucu vermişti zaten, okuyanlar biliyordur. Burada işler karışıyor tabii ki. Bir de Hasan Abi ortaya çıkınca daha da komik bir hal alıyor. Devamında ne acılar yarabbi diyeceğiz asdfghjk Ama ne yazık ki bazıları hak ediyor. :D
Son kısımda dedim Ayşegül'e de buluruz bir tane ama neredeeee, kız en çok hak eden ama şu askeride bir tane adam seçemedi(Seçtirmedi yazar asdfghjk)
Ama umudumuz var. :D

Genel olarak seride en sevdiğim kitap oldu, hem hüzünlü, hem eğlenceliydi. Bütün karakterleri okumaktan zevk aldım, ikincide çok az okumuştum çünkü.
Ve en önemli meseleye gelelim. Kitaptaki smut durumuna. İkinci kitapta okuduğum yerden sonra bu kadar beklemiyordum ama şok oldum. Ya yazmak isteğe bağlı, yazar bu konuda çekinmemiş ve yazmak istemiş ama bu kadar beklemiyordum. Hele o son kısım.
Şok oldum evet ama ikinci kitap için yazdıklarımı tekrarlamayacağım. Alan memnun, yazan memnun ama ebeveynler çocuklarınıza okuturken on kere değil, yüz kere değil, bin kere düşünün. Hatta ilk siz okuyun neden okumayacaklarını anlayın. ;)
Haa çocuklar sizi dinleyecek mi? Sanmam. :/
Bu arada bana gelen mesajlarda öyle bir anlatıldı ki dedim kitap komple smut ama abartma söylemlermiş. O kadarda değildi yani, bir iki yerde vardı sadece.


Yorumum böyle, biraz önce de dediğim gibi ilk ikiye göre gerçekten sevdim. Devamından birkça spoiler aldık tabii, kaçar mı ama ondan önce Bülbül Kapanı var, bakalım orada olaylar olacak mı? Dördüncü ne zaman çıkar bilemem, hatta beşe kadar gider mi onu hiç bilmiyorum ama her kitabın sonundan yeni çift ortaya çıktığından büyük ihtimalle bu beşe kadar gider. Uzun serileri sevmem ama bu seri uzasın ya, okunur. :D
Bu arada ilk iki kitabı okumak için tık tık!!





Kitaba Puanım 5/4^^



Alıntılar^^



Ona karşı devasa bir sevgi patlaması yaşıyordum içimde. Tek bir isteğimle bana Zehra'yı getirdiği için ve tek bir sözümle dünyaları ayağımın altına sereceğini hissettirdiği için...


*****


“Yıllarca yaptım o işi ben,” dedi sakince. Elinin içindeki elimi daha çok sıktı. “Artık seni bir fotoğraf karesine bakarak özlemek istemiyorum."




“Temizliğim beğenilmiyor sanırım,” diyebildim sadece.
Evet, demesini bekledim ama demedi. “Varlığın hissedilmiyor,” dedi onun yerine. "Bırak, dağınık kalsın. Görmesem de orada olduğunu bileyim. Varlığını yanımda hissedeyim. Sen dağıt, ben arkanı toplarım.” 


*****


Yeniden arkasını dönüp, ilerlerken dudaklarında derin bir tebessüm vardı. İzmir bugün bir mucizeye şahit oluyordu. Çünkü Kepçük, yürüyerek bitiremediği yolları aşıp Pamuk'a gidiyordu.


*****


Evimin neresi olduğunu sorsalardı göstereceğim tek yer burasıydı. Bu gövde, bu sıcaklık. 


*****

"Gelin çünkü..." dedi Barbaros sözün gerisini beklediğini belirtircesine.
Hiçbir erkeğin gözlerine bakmadığı kadar uzun baktı Barbaros'un gözlerine.
    "Geldim çünkü..." diye tekrarladı.
"Sen gelmedin."


*****


"Ben senin neyin olayım?" dedim.
"Saçlarınla gecem ol, yıldızım ol, ayım ol. Sonra gün doğsun gözlerinde. Güneşim ol, gökyüzüm ol."






Bir yorumun daha sonuna geldik, başka yorumlarda görüşmek üzere^^
Sevgiyle kalın^^




Buralarda da varım^^








 



22 Kasım 2024 Cuma

Aşkın İki Yüzü//Susan Mallery Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Susan Mallery'nin kalemini seviyorum diye bir serisini komple aldım. İlk kitabı ne yazık ki sevemedim, konusu güzeldi ama gidişat eh işteydi. Sonradan serinin için kitabı okumaya başladım, konusu ilkine göre daha heyecanlıydı o yüzden beklentim yüksekti haliyle. Tamam birinciye göre yine güzeldi, hatta daha mantıklıydı ama yine sevemedim. Çok saçma bir şekilde bittiğini söylemek istiyorum bir kere ama yine de diğerine göre gerçekten iyiydi.


Skye Titan’ın zengin babası kızının hayatını yönetebileceğini düşünmektedir. Kocasının ölümünün ardından kızıyla bir başına kalan Skye ise eskisi gibi itilip kakılmamaya kararlıdır. Özellikle de hayatının aşkı olan adam sekiz uzun yıldan sonra Teksas’a dönmüşken...
Eski SEAL komandosu Mitch Cassidy savaşta yaralanıp eve döndüğünde artık her şeyin farklı olduğunu görür. Ancak aradan geçen sekiz yıl, genç adamın Skye’a karşı tutkusunu ve ihanetinin acısını köreltmemiştir. Genç kadının dudaklarından pişmanlık dolu sözler dökülmesini istemektedir. Mitch geçmişi unutup Skye’ı babasından kurtarırken kendi kırık kalbini de onarabilecek midir?


Skye ailesi, evleri ama en çokta babası için elinden gelen her şeyi yapar, buna istemediği adamla evlenmekte dahildir. Eşinin vefatından sonra kızıyla babasının yanından yaşayıp, yardım kuruluşunun başkanı olan Skye yıllar önce kötü ayrıldığı eski sevgilisiyle tekrardan karşı karşıya geldiğinden geçmişte yaptıklarını ve şu an neler yapabileceğini düşünür.
Skye ayakları sağlam basan ama geçmişte yaşadıkları yüzünden babasından ayrılamayan yaralı bir kadındır. Bu yüzden yaptıklarına şaşırmadım. Hem geçmişinde çok gençmiş ve kötü babası bunu çokta güzel kullanmış.
Üzüldüm açıkçası, hem kendi hayatı mahvoldu ki eşimi sevdim dese de ne kadar ilk ve tek aşkını unutabilir. O yüzden ki Mitch kadar kendisi de çok acı çekti ama Mitch kadar olamaz yaa. :/


Mitch Afganistan olaylarında yaralanır ve bir ayağını kaybeder. Bu sebeple yıllar önce bırakıp gittiği kasabaya döndüğünde uzun bir süre kabullenemez ama eski ve unutamadığı tek aşkı Skye ile karşılaşınca bütün duyguları yeniden hisseder ama en çok nefreti çünkü başına gelenlerin hepsi Skye'nin yüzündendir.
Şimdi okuduğumuzda ne yazık ki Mitch'e hak verdim, eğer ayrılmasaydı başka şeyler olabilirdi ama bambaşka şeylerde olabilirdi. O babası yok mu o babası -_-
Neyse. Mitch gelip intikam almak isterken bir şeyden şüphelenir ve hayata tutunmaya bir sebep bulur ama bu şüphe doğru çıkacak mıdır?
Sevdim kendisini ama daha çok üzüldüm açıkçası, o durumda olması hatta ve hatta yaşadıklarından sonra bırakıp gitmesi ve bu durumda gelmesi insanı üzer. Bu konuya bir tık daha değinebilirdi yazar. Biraz duyguları yazmakta sıkıntı yaşıyor. Ama başka şeylerde hiç çekinmemiş asdfghj


Skye'nin iki kız kardeşi var biliyorsunuz, ilk kitaptan spoiler olacak, uyarımı yapayım. :) Zaten birinciyi okumadan buradan sonrasını okumayın derim. :)
Kızların bir tane üvey erkek kardeşleri çıkmıştı, onun kötülüğü saf kötülük, aynı babası gibi. -_- İlerde kitabı var, düzeliyor ama şimdi yaptıkları o kadar saçma ki. Bir olay var, onu ben yapmadım diyor ama bakalım, o kadar da değil diyorum eğer kitabı varsa.
İşte bu kötü kardeş iki kız kardeşi birbirine düşürmeyi öyle bir inat haline getirmiş ki bir şeyler oluyor. O kısımdan sinir kat sayım kaça çıktı bilmiyorum. Yani Skye sen ablası kendine gel, kız kardeşin ise seni korumak istiyor bu ne inat?
Hayır yani gerçekleri öğreniyor halen daha dik dik cevaplar veriyor. O kısımları okurken yazarın saçma bir aile ilişki takıntısı var dedim. Enişte sevici herhalde sdfghjkl
Cidden sinir oldum oralara, devamını daha usturuplu okumak dileğiyle dfghj


Son kısım aşırı oldu bittiye gelmiş, yani son dört sayfada herkes her şeyi affetti, bir anda ayaklarının üstünde durması falan çok hızlı oldu. Ben daha çok Skye'nin başarılarını okumak isterdim. Mitch ile aralarında mevzuları çözmelerini falan.
Bir de o üvey kardeşin mevzusu bir şekilde hallolsaydı. İnşallah devamından diyeceğim ama birinci kitabın devamı burada pek yoktu, bakacağız artık.
Yine de dediğim gibi birinci kitaptan daha iyiydi, düşük puan verdim ama birinciden bir tık daha iyi olduğundan buçuk daha verdim.
 Bu arada kitapta en sevdiğim şey çok hızlı okunması, uykum olmasına rağmen bir yüz sayfa falan okuyordum.



Kitaba Puanım 5/3,5



Alıntılar^^


Kötü olan daima ilk sayfada yer alır ama sonradan yapılan düzeltmeler ve gerçekler en arka sayfaya düşer. Kimse onu hatırlamaz. Sadece suçlamaları hatırlarlar.


*****


Odada yaklaşık otuz kişi vardı ama Mitch, Skye'ı hemen gördü. Sanki herkes siyah beyazdı bir tek Skye renkliydi.


*****


"Her zaman seçme şansımız. Hepsi iyi değildir ama vardır."





Başka yeni yazılarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^




Buralarda da varım^^









15 Kasım 2024 Cuma

Şüphe//Merve&Sena Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Instagram'da takip ettiğim bookstagram arkadaşların sürekli kitabını görüyordum, merak ediyordum kitabı ama konusu hakkında hiçbir fikrim yoktu. Sonunda okumak kısmet oldu. İlk olarak ben böyle bir konu beklemiyordum. İlk duyduğumda üzüldüm açıkçası, böyle bir kitap uzun zamandır okumamıştım, hatta okudum mu diye hatırlamıyorum bile. Üzülmemin sebebini devamında yazacağım. :)
Yazarlarımız iki tane, her okur gibi ben de merakla başladım nasıl yazdılar diye ama inanın hiç fark etmiyorsunuz. Gerçekten ortak, harika bir kalem olmuş ikisinin. Bravo yani. :)


Ailesini hiç tanımamış olan Nesil, kimsesizler yurdunun sessiz ve soğuk duvarları arasında yalnız hissetmekten yorulmuştur. Yalnızlık onu tehlikeli bir plan yapmaya iter. Nesil`in aklına neredeyse imkânsız sayılabilecek bir plan gelir: Kendine yeni bir aile bulmak. Nesil bu planı kurarken masum insanların canını yakmayı hiç umursamaz. Kendine kurduğu bu yalanlar ağının kurbanı ise Akbay ailesidir. Üstelik yalanlar sadece Akbayları değil Nesil kadar kimsesiz olan Yetkin`i de ilgilendirmektedir fakat Nesil`in hiç aklına gelmeyen bir kişi attığı yalanları ortaya çıkarıp kurduğu planları bozmaya çalışacaktır. Esat Akbay, Nesil’i gördüğü ilk andan itibaren şüpheli davranır ve Nesil’in yalanlarını bildiği imasından hiç vazgeçmez fakat Esat Akbay’ın da en az Nesil’inki kadar büyük sırları vardır. Bu oyunda kimin kazanacağı ise bambaşka bir şüphedir.

Nesil yetimhanede büyümüş genç bir kızdır, on sekiz yaşına çok bir şey kalmamıştır ama aile özlemi artık dayanılmaz hale gelmiştir. Uzun zamandır üstünde uğraştığı planı sonunda gerçekleşmeye başlamıştır. Artık ailesi olacaktır ama onun için çok şeyi göze alır.
Detaya gerek yok, Nesil için çok üzüldüm. Bir sürpriz olsa da gerçek ailesi olsa ya da ortaya çıksa ne bileyim. Evet tek başına çok fazla şey başarmış ve bunu da hak ediyor. Aslından bütün yetimler hak ediyor ama işte dünyanın kanunu diyecek bir şey yok. Nesil kendi şansını kendi yaratmaya çalıştı ama ne yazık ki bazı pürüzler illa ki olacaktı.
Son sayfaya kadar onun gibi diken üstündeydim Tabii bazı sıkıntılar vardı, onları yorumumun devamında yazacağım. :)


Konuda Yetkin ve Esat geçiyor ama ikisi hakkında da bir şey yazsam spoiler olacak. Sadece ikisi içinde şok oldum, bakalım devamından neler olacak. Ki buradan da anladığınız üzere kitabımızın devamı var, tabii yazarlarımız yazıyor mu hiç bilmiyorum ama hemen çıkması lazım.
İkizler vardı kitapta, çok sevdim ya. Devamında daha çok okumak isterim onları. :)

Şimdi çok fazla detaya girersem spoiler olur o yüzden şimdi kitabımızın güzelliğinden bahsedeceğim. Konuyu kitap bana gelince öğrendim, ben daha çok hani dram olur ama böyle aşk falan olur ama şu an kitapta aşk yoktur düşünün yani. O yüzden kitabın konusu böyle gelince gerçekten şaşırdım.
Konudan anlayacağınız üzere ailemiz gerçek değil, belki de gerçek henüz bir şey bilmiyorum ama kitap bu ya bir bakmışız aile gerçek ama eğer başka şeyler olmazsa falan filan. Buraları okurken Nesil'in gerçek bir ailesi olsa ne güzel olur dedim. Çok üzdü beni Nesil, mesela banyo yapıyor diyor ki rahatça banyo yapmak, kimsenin gelip çık yeter dememesi ne güzelmiş. Ulan nasıl kalbim kırıldı anlatamam. :/
Son kısımlarda çok ilginç şeyler oldu, hadi canım dedim. Bekliyor muydum? Yani düşünmemiştim ama çok şaşırdığım söylenemez.


Kalbimi kıran, beni baya bir düşündürten, heyecanlandıran bir kitaptı. Tabii yazarınların acemiliği vardıü yok diyemem. Bazı olayların çok amatör olması, daha detaylı anlatılması güzel olabilirdi ama nazarlık olsun diyorum ve iki yazar olmasına rağmen çok güzel yazdıklarını söylemek istiyorum.
Devam kitabını merakla bekliyorum, Nesil'i zorlu günler bekliyor ama ne zamana gelir ki kitap? Hemen gelse ne güzel olur. :)



Kitaba Puanım 5/4^^




Alıntılar^^

"Bazı lekeler insanın üzerine yapışır kalır..."


*****

"Neden bilmiyorum benim annem olmasa bile kokusu burnuma değince içime bir sıcaklık dolmuştu. Bu ruhumun sızlamasına neden oldu. Bu kadar muhtaç olduğumu benden başka kimse bilmiyordu ama evet, işte ben bu kadar muhtaç biriydim. Her zaman bir aileye ve onların sevgisine muhtaç olmuştum.


******


Elimde tuttuğum küçük ve eski el çantasının içinde yurttaki tüm eşyalarım vardı. Omuzlarımda ise adını dahi bilmediğim yüklerim.


******

Öfke, ihanet, yalan; bunlar benim hayatımın gerçekleriydi. Sevgi ise asla var olmamıştı.





Böylece bir yorum daha biter, başka yazılarımda görüşmek üzere^^
Sevgiyle kalın^^




Buralarda da varım^^







9 Kasım 2024 Cumartesi

Ekim Ayı Özeti^^

Selamlar^^
Şöyle bir düşününce Ekim ayında çok bir en bulamadım. Tamam kitabım vs. var ama film izlemedim bir kere ama yıllar önce izleyip, geçen haftalarda baktığım bir filmi önerebilirim. Diziye çok şaşıracaksınız. Bu arada ayın enlerinden çok Ekim ayında neler yaptım diye mi başlık atsam acaba. Aradan da enler çıkar herhalde. :D





İlk kitap olarak başlayayım, Ekim ayında yedi kitap okudum ve yılın hedefini tamamlamış oldum(Hedefim 55'di). En sevdiğim kitap Notanın Ervahı oldu. Ama onun kadar güzel kitaplarda okudum, Tam Benim Tipim gibi mesela.
Tabii en kötü kitapta okudum, Bahar ve Kelebek, bir klasik kendisi. Olmamıştı. :D









Film olarak Aşk Tasmasını öneriyorum. Yıllar önce izleyip çok sevmiştim. Kendisi Gurur ve Önyargının uyarlaması, bilirsiniz uyarlama severiz. Çift ve konu çok güzeldi, telefonumda indirilmiş var mesela. :D Geçen bir daha izledim, size de öneriyorum. :)






Dizi olarak şu an on numara bir Cdrama izliyorum ama Kasım ayında başladığım için es geçiyorum. Love Next Door'un son yarım bölümü, bitti bitecek. :D Genel olarak sevilmemiş ama ben çok sevdim. Çok eğlenceliydi bana göre. 
İşim olduğunda Türkçe diziler bakıyorum, şu an baktığım dizi ise Aşk-ı Memnu sdfghjk
Yazın yayınladı kanal ama ben denk gelemedim, genelde yazın klasik dizisidir ama ben izlemeyince eksik hissettim, o yüzden baştan başladım. Bütün karakterleri mi garip ve sinir bozucu olur. -_-






Geçen ay en çok Simge-Üzülmedin mi? dinledim. Her ay listemde var ama özellikle açıp dinlemeye başlıyorum. Bu ay bir sürü yeni şarkı dinlemeye başladım, hepsi baya ikonik dfghjk
Sevmediğim ise Bruno Mars ve Rose'un yeni şarkısı, artık duymak istemiyorum sdfghjkl










Dubai çikolatasından gına geldi, yemedim, denkte gelmedi ama zaten fıstık çok sevmem. Öyle sadece kuruyemiş olarak yerim, bir şeylerin içinde hiç sevmem. Baklava, dondurma vs. :D
Temizlik yaptık bu arada, bahçemizdeki elmalar topladık. Dolu dolu bir Ekim ayı geçti anlayacağınız. Sağlıkla bitirdik, darısı inşallah Kasım ayına. :)



Sizler neler yaptınız??



Buralarda da varım^^





8 Kasım 2024 Cuma

Notanın Ervahı//Sümeyye Demirkan Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Yazarın diğer kitapları severek okumuştum(Bir tanesi hariç) onun dışından kalemini seviyorum, nahif karakterlerin yanından dert, dik duruş sergileyen karakterleri yazması inanılmaz güzelmiş. Yani hep aynı karakter mi yazmak daha iyi yoksa farklı konularda, farklı karakter yazmak mı? Bence ikincisi.
İşte yazarımızda öyle. Mürekkebe Boyanan Sardunya serisini okudum, orada hikayede, karakterlerde o kadar nahifti ki bu seriyi ilk okuduğumda yine öyle bir şey bekledim ama resmen ters köşe oldum arkadaşlar. :)


Leyla Neva sokakta şarkı söyleyerek hayalleri uğruna çaba harcayan idealist bir genç kızdır. En büyük hedefi konservatuvar okuyarak iyi bir müzisyen olmaktır. Bu uğurda birçok kişiyle savaşacak fakat asla pes etmeyecektir.
İlk ritim önce ellerine ardından da kalbine düşecek, hayatındaki insanların darbelerine inat hayatına yeni girecek olanların desteğini görecektir. En çok da Seyit Ali’nin... Çünkü büyülü notalar çıkarmayı ruhundan, o notalarla sevmeyi de ondan öğrenecektir.


 Leyla Neva okulun son yılında hem derslerini vermeye hem de konservatuvara hazırlanmaktadır. Hayatının tek amacı kazanmak olan Leyla'nın sesi de güzel olduğundan sokaklarda da şarkı söyler.
Bir gün okula giderken ara sokakta gördüğü bir çift gözü her gün görmeye başlar.
O gözler Seyit Ali'ye aittir.
O günden sonra her gün görmeye başlar ama başlarda sinir olur, zamanla daha çok çevresinde görünce de ve yaşadıklarını az buçuk anlayınca ona karşı bir şeyler hissetmeye başlar.
Leyla'yı sevdim, dik duruşu, kardeşine sahip çıkması, çoğu yerde mantıklı düşünmesi davranması işte budur dedirtti.
Öyle süklüm, püklüm bir karakter beklemeyin, aşırı dişli, kendi işini kendi yapan, kimseye muhtaç olmayan bir karakterdi. Kısacası hayran kalınan bir karakterdi.
Seyit Ali olduğu kısımlara da ayrıca bayıldımm 💔💖


Seyit Ali kendi halinde, ailesiyle değil de daha çok arkadaşlarıyla takılan biridir. Bir gün Leyla'yı görünce sürekli onun yanında olmaya başlar ama sadece sert hali ilgisi çektiğinde.
Sonrasında kader bu ya sürekli yanında olmaya başlar ve artık onu yalnız bırakmak istemez.
Şimdi tam olarak neden sürekli yanında olduğu ben tahmin ettim, kitapta çok fazla bahsetmedi ki bence devamından bahsedecek gibi.
Seyit Ali'yi çok sevdim yaa, aynı Leyla gibi. O da Leyla gibi sert, kendinden emin, kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan biri. Ne olursa olsun Leyla'ya sahip çıkması o kadar güzeldi ki.
Seviyorum böyle sert ama konu aşk olunca kendinden geçen karakterleri. Ama buna rağmen çok böyle kılıbık bir Seyit Ali beklemeyin. :D


Diğer karakterlerde Teoman’ı, Ceyhun’u, Timur’u ve geri kalanları sevdim ama bazısı vardı ki tam dayaklıktı. İlk başlarda zaten kendilerini belli ettiler.
Bir karakter vardı, Semih. Başta ne yalaka bir karakter derken sonradan Leyla’nın sırdaşı, arkadaşı olması güzeldi. Devamından okuyup, ona da neler olacağını okumak çok isterim.
Ömer var bir de, kitabın en en en tatlı karakteriydi. <3 Detaya girmeyeyim ama o olmasaydı Leyla’nın hayatı daha başka olabilirdi.
Son kısımda dahil olanlar ayrı güzeldi, yani tabii ki kötüler var ama iyiler ondanlardan daha iyiydi. :)


Konu olarak bir genç kızın hayalleri için, hayatı için ve duyguları için neler yapacağını okuyoruz. Keman çalması, şarkı söylemesi çok güzeldi. Böyle yetenekli olan kitapları seviyorum, yani şarkı söyleyen, bir şeyler çalan falan. Tabii devamından daha çok konserler, şarkılar vs olur. Severiz yanii. :D
Tabii takıldığım yerler oldu, mesela şu sürekli dudak ıslatma mevzusuna aşırı kıl oldum. Yani neden yani, oraları sürekli okumak zorunda mıydım?
İnşallah devamından daha az okuruz, mesela editör fark ederde azaltır. :D
Kızlı erkekli fark etmiyor, bütün karakterler dudaklarını ya yalıyor ya da ısırıyor vs vs asdfghjk
Sonrasından Leyla evet dik duruyor ama bazende ya çok korktu ya da hiç umursamadı. Bazen dedim ki acaba Leyla’nın ailesi olmasa mıydı? Yani biraz karışık, o bizi sinir edenler vardı onlar olmasa mıydı? Spoiler olur diye bir şey yazmak istemiyorum ama okuyanlar ne demek istediğimi bence anladı. :)
Bu iki şey dışından bir sıkıntı yoktu. Tabii kitap Wattpad çıkışlı olduğundan yine ardı arkası kesilmemiş, duyduğuma göre beş kitaptan oluşacakmış. Ben de şu an ikinci kitapta var, arayı fazla açmadan okumak istiyorum inşallah.
Sonu heyecanlı bitti, o neydi ki acaba diyerek. Bakalım devamından neler olacak.


Yukarıda da dediğim gibi yazarın kalemini seviyorum, her kitabından farklı karakter yazması aşırı güzel ve yetenekli olduğunu gösterir. Diğer bir serisi var Veda Caddesi diye, onu okumadım ve nasıl karakterler var onuda bilmiyorum ama yine farklı konusu ve karakterleri olacak gibi.
Devam kitabından Leyla’nın bir tık daha özgür olmasını umuyorum, yani böyle kitap falanda olsa gizli saklı işler olmuyor ya. Hadi birileri için neyse de diğer kişi için sıkıntı ve yakalanırsa ooo işler karışır.
Puntolar küçük, sayfa sayısı çok ama buna rağmen gerçekten sevdim. Akıcı olması bir tık daha erken bitirmeme vesile oldu. Zaten heyecanlı, şu bölüm bitsin, bu bölüm bitsin derken baya okuyordum. :)







Kitaba Puanım 5/4^^


Alıntılar^^



Ben öyle bir haldeydim ki en çok bunun özlemini duyuyordum. Gerçek bir dost, gerçek bir sevgi ve gerçek bir karaktere ihtiyacım vardı.


*****

Açtım gözlerimi, baktım gözlerinin en içine. Seyit Ali... Ne ima gizliydi bilmiyorum ama sanırım şu an aynı notanın üzerinde duruyorduk ikimiz de.


*****


Şeytanın bileklerinde saklıdır belki de insanlığın rehberi yalnızca ondan öğrenilmiş insanlık bu kadar kötü olabilirdi.




"...Yine diyorum sana, beni yaşadıkça tanıyacaksın. Ben de seni, insan bir insanı böyle tanır çünkü."


*****

Göz göze geldiğimiz anda dünyam durdu çünkü gözlerinde kendimi gördüm.


*****


"Biz birbirimiz için doğru insan mıyız yani?"
"İnkar edemem ama hayatıma senden başkasını da kabul edemem... Öyle bir geldin ki bana, senden başka tüm yolları kapattın sanki."


*****

"Adını koyduğum o kuşsun, uçmayı bekleme, sen çoktan kanatlanıp bana kondun."





Diğer yorumlarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^



Buralarda da varım^^




 

6 Kasım 2024 Çarşamba

İşte Bu Aşk || Elizabeth Lim Kitap Yorumu// Blogları Canlandırma Projesi Ekim Ayı^^

 Selamlar^^
BCP için bu ayın teması Aşk, Sevgi, Anı, Şiir, Cadı ve Büyülü Güçler'di. Ben hem aşk hem de büyülü güçler üzerinde durdum. Kitabımızda çok fazla büyü ya da sihirli güçler yok ama zaten masalı bilen sihirden olayların buraya geldiğini bilir. :) Ama aşkın daha ön planda olduğunu söyleyebilirim. :)
Temmuz ayı gibi kitap ararken e-kitap olarak bu kitabı bulmuştum. Okumaya başladım ve hem konuya hem de yazarın kalemine hayran kaldım. O yüzden yüz elli sayfaya kadar okumuştum orada bıraktım ki kitabını alayım öyle okuyayım. Aldım geçen haftalarda ve bu ayın fantastik kitabı olarak okuyup bitirdim.
Tam temizlik zamanına geince biraz elimde sürünmüş olabilir ama kitap o kadar akıcı ki iki güne bitirdim.
Kitabımız kül kedisinin uyarlaması, zaten ondan yola çıkarak okumak istedim.
Uyarlama kitaplarına ayrıca hayranım, o yüzden böyle kitaplar bulunca hemen almaya çalışıyorum. :)


Sindirella'nın baloda geçirdiği o gece, hayal ettiğinden bile güzeldi. Başka bir yaşamın fevkalade ve esrarengiz büyüsünü deneyimlemiş, üvey annesi Leydi Tremaine'in zulmünden birkaç saatliğine kaçıp mutlu olabilmiş ve bir de görür görmez birbirlerine bağlandıkları çekici bir yabancıyla tanışmıştı. Ertesi gün, Sindirella Grandük’ün, ardında camdan bir ayakkabı bırakan gizemli bir prensesi aradığını öğrenip daha güzel bir geleceğin hayalini kurma cüretini gösterir. Pek tabii, Leydi Tremaine olaya el atana dek... Kayıp "prensesin" kendisi olduğunu kanıtlayamayıp Leydi Tremaine'in himayesinde yaşamaya daha fazla katlanamayan Sindirella, yepyeni bir başlangıç yapmak için sarayda terzi olarak çalışmaya başlar. Fakat Grandük onu, sarayda misafir olarak konaklayan Kral'ın kız kardeşinin hizmetine verir. Sindirella bu görevde, Kral'i ve Prens'i - tahttan indirmek ve uzun yıllardır var olan ön yargılar sonucunda kendi peri vaftiz annesi de dâhil olmak üzere tüm perileri güçten düşürmek için kurulmuş bir kumpasa şahit olur. Aşkın ve krallığına duyduğu sadakatin çıkmazlarıyla karşı karşıya kalan Sindirella, geçmişten gelen ve yoluna çıkan düşmanları alt etmenin bir yolunu bulmalıdır. Çok geç olmadan.


Klasik sindirella masalının başlangıcı, buralarda tamamız ama orijinalde ne oluyor? Kızımız can dostları(hayvanlar) tarafından serbest kalıyor ve ayakkabı ayağına uyan Sindirella prensle sonsuza kadar mutlu yaşıyorlar.
İşte burada öyle olmuyor, yine bir odaya kitleme var ama amaç başka ve Sindirella kaçtığında şans bu ya sarayda çalışmaya başlıyor. Konuda yazıyor bunlar zaten, çok detaya girmeye gerek yok. 
Ben Sindirella'nın neden prense açılmadığını anlamadım gitti, açıklasana ya!! Eğer bir sorun varsa onunla bulup çözerdin zaten ama ya işte ne derler bilirsiniz aksiyon olacak, zeka seviyesi yerlerde olacak ya işte bu yüzden prensin karşısına çıkmadığı için sonralarda çok çekti.
Yine son kısma kadar ki mücadelesine hayran kaldım.
Prensle uyumları ayrı bir güzeldi. Bazı yerlerde dut yemiş bülbüle dönmesine aşırı kıl oldum, kız konuşsanaaaa dedim sdfghjklş Yani kitap böyle sakin, güzel falan gitmedi açıkçası sdfghj


Prens'in kitapta çok bir olayı yok. Sindirella'ya aşık oluyor, onunla evleneceğim deyip dükün başını yakıyor falan ama kralla ilgili olan olaylara neden bu kadar körlerdi anlamadım. Yazar yani bilerek böyle saf karakter yapmış, başka açıklaması olamaz sdfghjkl
Yani hepsi dükü sevmiyor, kralı parmağında oynattığını biliyor ama demiyor ki bir casusluk yapalım da bakalım bu herif ne işler peşinde. Bazı karakterler mesela çok zekiydi ama yine de beni büyük hayal kırıklığına uğrattılar. 
Ama prensin aşkı çok güzeldi yaa, Sindirella'yı bulması, onu hemen olmasa da bir şekilde tanıması, onun için her şeyi yapmaya gönüllü olması çok güzeldi. O kısımlara hayran kaldım.


Dük ayrı bir parantez açmak istiyorum. Ya ben bir sürü kitapta bir sürü kötü karakter okudum ama arkadaşlar her okuduğum kötü karakter beni sürekli şaşkına çeviriyor.
Çok sinirlerimi bozdu bu dük, yani mevki sahibi olmak için bu kadar aşağılık olunmaz ama işte olunuyor. Gerçi bunlara niye şaşırıyorum, saçma bahanelerle insan, çocuk öld*ren bir sürü şahsiyetsizler var. Gerçekte var yani. 😤😣
İşte son kısma kadar allem etti kallem etti yaptı bir şeyler ama sonunda açık verdi. O kısma kadarda bende sinir harbi oldu resmen. Böyle sinirden tepemden duman çıkmış olabilir yani. -_-


Genel olarak sevdiğim, akıp giden, uyarlaması güzel olan ama böyle çok baştan savma yazılmış bir kitaptı. Ona rağmen sevdim. Sadece bundan sonra eğer başlayıp, sonra devam ederim dersem bana engel olun. Olmuyor çünkü, burada ilk yüz elli sayfayı okudum ya direkt ortadan başladım ve bazı şeyleri unutmuştum. O yüzden devam etmeye gayret etmem şart. :D
Yazarın Şafağı Ör kitabına hayran kalmıştım, ikinciyi henüz okumadım ama ilk kitap harikaydı. Uzun zaman sonra böyle güzel fantastik okumamıştım demiştim.
Bu da güzeldi ama karakter ve saçma olaylar sorunsalı yaşadım, ona rağmen çok sevdim. İlginç değil mi? :D
Fantastik yanı başta olduğu gibi perilerin Sindirella'yı hazırlayıp baloya götürmesiydi ama ben devamında da perileri daha çok görmek isterdim. Güzel olurdu yani. :)

Yayınevi bu tarz birkaç kitap daha çıkarmış ama hem ilgimi çekmedi hem de çok pahalı bir yayınevi. Yani ciltli değil, set halinde(deftet, kart, poster vs.) satılmıyor ama aşırı pahalı. Ben ikinci el aldım, o yüzden verdiğim paraya çok üzülmedim ama diğer kitaplarını almam gibi, alırsam yine ikinci el olur büyük ihtimalle.
Uyarlama kitapları seviyorsanız bence bir şans verin^^
Her yaşta kişiler okuyabilir. :)



Kitaba Puanım 5/4^^



Alıntılar^^


Düşes, "Köpekleri insanlardan daha çok severim," dedi.
"İnsanı insanlar kadar derin hayal kırıklığına uğratmazlar; tam da bu yüzden."


*****

"...Dünya değişiyor Külkızı, herkes; tekrar söylüyorum, herkes aklına koyarsa kendini bir yere getirebilir..."


*****

Öyleyse neden hala ağlıyordu?
Çünkü ne zaman bir şey için, bir zerre mutluluk için umut beslemeye kalksa, yıldız tozu misali avuçlarından kayıp gitmişti.




"Fakat unutma, mutlu olmak sadece gülümsemek değildir. Mutlu değilsen, zorla olmazsın."


*****


"...Küçük mutluluklar bile kutlanmaya değer, onlar sana daha büyük mutlulukların kapısı açacaktır."


*****


"...İnsan, hayatını kinle doldurursa mutluluk nedir bilemez. Kendi iyiliğiniz için, dilerim kalpleriniz yumuşar."





BCP için Kasım ayı temamız Kitap Uyarlamaları, Eğitim/Öğretmen, Rus Edebiyatı/Rusya. Katılmak isteyen herkesi bekleriz. ☺️
Diğer BCP yazılarım için tık tık^^




Başka yazılarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^



Buralarda da varım^^