Asker Kurguları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Asker Kurguları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

28 Mayıs 2025 Çarşamba

Gökçen-Masallar ve Sonları//Loresima Kitap Yorumu^^

 Herkese selam^^
Bir serinin daha sonuna gelmiş bulunmaktayız. Ama öyle bir seri düşünün ki her kitap 500 sayfadan fazla ve dört kitap. Ona rağmen bitiyor diye üzülenlerdenim. Bütün karakterlere doyduk, yeri geldi güldük, yeri geldi ağladık, yeri geldi çokça kızdık ama en çok sevdik.
İşte öyle bir serinin sonuydu bu; Gökçen-Masallar ve Sonları...
veda ederken üzüldüm ama biliyorum ki eğer özlersem gider okurum ya da belki başka yerlerde karşıma çıkar, belli mi olur. :)
Askeri kurgu okumam diyordum, Gökçen içinde kesin çok fazla dramdır dedim ama öyle değildi. Evet dramdı ama bu kadar değildi. Ben daha çok eğlenen tarafım. :)
Yorum birazcık uzun olacak gibi, çünkü barut timindeki bütün karakterlerden azıcıkta olsa bahsetmek istiyorum. Çift olarak gideceğim, eğer önceki kitapları okumadıysanız spoiler yiyebilirsiniz. :)
O yüzden şimdi söylüyorum, eğer askeri kurgu seviyorsanız bu seriyi kesinlikle okuyun.:)



Derler ki mutlu sonlar masallar, mutsuz sonlar hikâyeler içindir. Masallarla büyüyen küçük Kepçük ve Pamuk, artık kendi hikâyelerinin içinde Murathan ve Gökçen olarak hayatlarına devam etmekte ve her geçen gün daha büyük bir aşkla birbirlerine bağlanmaktadırlar.
Peki hikâyeler de masallar gibi mutlu sonla biter miydi? Yoksa her bir masal mutlu sonla bittiği varsayılan belirsizlikler miydi?
Murathan ve Gökçen karşılarına çıkan tüm engeller ve belirsizliklerle yine el ele mücadele edecek ve bu masalı mutlu sonla buluşturmak için ellerinden geleni yapacaktır.
Peki aile, dostluk, vatan sevgisi, aşk ve sonsuz bir sevgi, kötü başlayan bu hikâyeyi bir masala dönüştürmeye yetecek mi?

En sona Murathan ve Gökçen'i koymak istiyorum, o zaman başlayalım^^


Zeynep&Hasan ve Mete^^
Kitap boyunca Mete gibi bir evlatlarını tutmakla, patavatsız oğullarının ticari zekasını örtmeye çalışarak geçti ve tabii ki bir de Zülküf var. Hasan'ın bu kitapta yaptıklarını okudukça kahkaha attım, haklı mı adam, sonuna kadar ama biraz fazla uzattı gibi. Sal gitsin, sanki seni dinliyorlar da. :D
En son ki bombaya ayrıca şok oldum, yani diyordum önceden falan ama şimdi olunca cidden şok olunası. :D Ve sağ olsun yazar azıcık olacaklardan bahsettiği, vay hallerine sdfghj


Zehra&Alican^^
Doğrusu ilk başlarda Zehra'nın hemen eş bulmasına sinir oldum dfghjk Kıskandık leyn yalan mı söyleyelim ama bu kitab abaşladığımda o his yoktu. Ve çiftimiizn mutlu olması tabii ki bizide mutlu etti. Ama Zehra'nın bir yerden sonra Gökçen gibi olmasını -_- şöyle okudum. Bir tane tripli Gökçen yeter Zehra, sen masum ol.
Alican zaten canım, kitabın en masumu, güzel seveni oldu. Tabii diğerleri de ama onlara ayrıca bir iki lafım var. :D


Aybüke&Süleyman^^
Kitabı okumaya ilk başlayanların tek sorusu, bu çift olacak mı? Evet olacak ve çoook güzel olacaklar nasıl diyeyim?
Biz okurken kaç takla attık, kaç kere üzüldük, kaç kere Aybüke artık şuna evet de diye sinirlendik, onlarda böyle okusun ve öğrensin sdfghjkl
Sabreden derviş muradına ermiş, azıcık sabretsinler. Aynı Süleyman gibi. :D
Bu kitapta normal bir düğün yasak, tamam Murathan ve Gökçen'in düğünü normal geçti ama nişanı, sözü, düğünü diğerleri aşırı olaylı ve başrol kim? Neyse söylemeyeyim sürprizi kaçmasın.
Kendileri hakkında olan bazı şeylere şok oldum ama neden?
Yani gerek var mıydı?
Bence yoktu. Buna yorumun devamında bahsedeceğim inşallah. :)


Bilge&Barbaros^^
Seride kendilerine hem üzüldüğüm ama çokça güldüğüm çiftim. :D Yaa son dakikaya kadar halen daha işlerin yokuşa gitmesi şaka mı? :D
Bence kitapta hak etmeyen tek çift bunlardı. :D Yazarın bir videosunda kız kardeş muhabbeti dönmüştü, dedim herhalde Barbaros'un ablaları varda izin vermiyor, iş başkaymış ve hiç beklemiyordum. :D
Yani son kısma kadar neden bu kadar sürveündü bu çifti?
Asıl sürünmesi gerekenler varken ki bence kim olduğunu anladınız. :D
İşte yazarımızın bu çift için nasıl bir derdi varsa sonradan da çok iyi şeyler olmuyor açıkçası sdfghjklş


Duru&Zülfikar^^
Üçüncü kitabın sonundaki o imkansızlık çok güzeldi, ilk başladığı zamanda Duru'nun güven problemi hissedilebiliyordu ve başlarına gelenler çok komikti. Zülküf'ün Hasan abisi için yaptıkları ayrı komikti ama sonradan Duru'nun o sert çıkışları çok hoşuma gitmedi açıkçası. Sen baştan beri abinden korkarken sonradan hangi yüreği yedinde bu diklenmeler neden?
Yani baştan o kadar korkmasından sonra son kısımlarda dikleşmesi hoşuma gitmedi. Ne demek istediğimi anlamışsınızdır diye düşünüyorum. ;)
Onun dışından en sevdiğim karakterlerden biri Zülküf, sen o kadar gez, toz, kızların kalbini kır sonra sürün sdfghjklşi


Gökçen&Murathan^^
ve geldik esas çiftimize <3
Kendileri evlilik yolunda yavaştan adımlarını atıyor ama tamam şimdi her şey yolunda derken ummadık kişilerden engel geliyor çiftimize, orada Gökçen2in yerinden ben olsaydım atlamıştım birilerinin üstüne(Sinir-stresten) Yani daha uzatmayın arkadaş. :D
Ne kadar çiftimizi sevsemde Gökçen benim favori karakterim değil, iş duygusala gelince çok seviyorum ama bazen o kadar şımarık hareketleri vardı ki gına geldi yani. Diyorum sadece Gökçen'i anlatsaydı bu kitap devam eder miydim?
Yani sırf meraktan ederdim ama Gökçen'in, en çokta Murathan'a olan çocuksu hareketleri hoşuma gitmiyordu. Bazen Murathan'da ona takılıyordu, aynı şekilde ikisinin kafasını birbirine vurasım geliyordu sdfghjk
Ama iş duygusala, aşka, aile ve vatan sevgisine gelince akan sular duruyor. İşte yüzde elli yüzde elli sevgim Gökçen'e. :D
Yine Gökçen olmasaydı Barut tim, Murathan ve dahası olmazdı.
Kız seni böyle seviyoruz ne yapalım. :D
Son kısımlar çok tatlıydı, yazarımızı bazı konularda tam Gökçen'lik mevzular yazmış. :D Yani o süreçte Gökçen aynısını yapardı, yazarda tam olarak onu yapmış işte. :D
Ve bu ve diğer çiftlerimizi okurken gerçek aşka inancımız tazeleniyor, yine de böylesi olmaz sanki ya. :D Hepsi hayal ürünü :P



Son kitap olarak çok iyiydi. Kitabı sadece aşk kitabı olarak algılamak yanlış, aşk var tabii ama yanında dostluk, arkadaşlık, aile, vatan, en çok vatan sevgisi vardı. Bunlarda zaten kitabın kalitesini arttırmış. Bu yüzden askeri kurgu dendi mi aklıma gelecek tek kitap şu anlık bu. Tamam kitap boyunca karakterlerimiz dağ başında değildi ama bence yeterince yer verilmişti. O vatan sevgisini iliklerime kadar hissettim operasyonlara gittiklerinde.
Kitapta olmazsa olmaz şehit mevzusunda vardı tabii ki, olmasaydı güzel olurdu. Gerçekte yüreğimiz dağlanıyor zaten ama işte illa ki o hissi yaşamamız, hissetmemiz için vardı. İlk Yusuf ve Ali, bir diğeride Emek. Ve Emek'in vasiyeti...
Ahh o kısım çok güzeldi. O sahneden sonra artık bütün evli çiftlerin bunu yapması şart gibime geliyor. Düğün yapmayanlarda kına gecelerinde yapsınlar. :D
Ulan Gökçen ne şanslısın ha, ya anneni dinleyip gitmeseydin oralara? :D
Yani ne yazsam bilemiyorum daha, çok güzel bir finaldi, olması gereken gibi bitti. Bazı şeyler havada kaldı ki bence onun sebebi Timur'dan kaynaklı. Henüz ona yazılmış bir son olmadığı için bakalım neler olacak. Ama eğer tahmin edilen şeyler olursa çok seviniriz yani. :)


Kitabı övdüğüm kadar rahatsız olduğum şeyi de yazıp sona gelelim.
Kitapta yetişkin içerik var, artık buna alıştık diyebiliriz Gökçen okurları olarak ama arkadaşlar bu kitabı +18 yaş aşağısı bir sürü okur okuyor ama artık bu konu hakkında yazmayacağım, ben sürekli uyarıyorum, anne ve babalar dikkat etsin ne yapabilirim.
Bazı kitapların yaş sınırı vardır, bu kitabın yaş sınırı son iki kitapla +18'e çıkıyor ne yazık ki. Hadi smutu geçtim kitapta çok fazla argo var. Evet askeri kurguda illa ki oluyor ve argo sevmesemde bazen cuk diye oturması beni baya güldürdü yalan değil.
Ama bu smut mevzusundan çok nikahın her türlüsünü kıydırıp ama öncesinden işleri haletmek neder arkadaşlar?
Yani eğer okursak ve eleştirmek elimdeki bir şeyse ben de bunu eleştiriyorum.
Bu yazar için demiyorum, şu an bu tarzdaki çoğu yazarın böyle yazması gerçekten sizi rahatsız etmiyor mu?
Yetişkin içerik yazmayı bırakın bunu benim ahlakıma ters yapması ve bunu yine çocukların okuması bence uygun değil. Şöyle düşünebilirler, demek ki çokta yanlış bir şey yok, sevgiliyle her şey yapılabilir.
O yüzden bu tarz kitapları aklı başındaki okurların okumasını istiyorum.
Yani spoiler vermek istemiyorum ama Murathan ve Gökçen'de tamam diyeceğizde diğerlerine ne oluyor? 
Siz rahatsız olmayabilirsiniz, benimde yaşım buna eriyor bunları okumak için. Ben uyarımı yaparım, rahatsız olduğum konuyu da dile getiririm, bir okurum sonuçta.
Okuyup okumamak, sizi rahatsız eder, etmez bu beni ilgilendirmez ama yetişkin içerik yazmadan da kitaplar çok satılabilir, okunabilir ve sevilebilir. Bunu da dipnot olarak düşmek isterim.


Askeri kurgu sevenler için önereceğim bir seri ama eğer bu tarz kitaplar sevmiyorsanız çok yanaşmayın derim. Evet kitap akıyor, çok eğlenceli ve bir o kadarda duygusal ama size hitap etmemesi sorun olabilir. Ben önceden askeri kurgu okumam diyordum, çok duygusal olur diye ama beni çok ters köşe yaptı bu seri, o yüzden başka askeri kurgu okumak istiyorum.
Kitapta adı geçen bir kaç karakter oldu, onlar için kitap bekliyoruz ama olur mu bilemiyorum. Gerçi Gökçen birkaç şey söyledi, bence olacak gibi ama şu an ortada öyle bir şey yok gibi(Olsun lütfen!!)
Onun dışından şu an Bülbül Kapanı devam ediyor, o askeri kurgu değil. Onun evreni çok farklı ve merakla devamını bekliyorum. Bu seri böyle bitmez, devam eder ama nasıl eder onu zamanla göreceğiz inşallah.
Ve bir serinin ve yorumun sonuna geldik.
Son kitap olarak böyle uzun bir yorumu hak ettiğini düşünüyorum. Ben seriye geçen sene Mayıs ayında başlamıştım, yayınevi ve yazar hızı o kadar iyi ki bakın Nisan ayında dört kitaplık, her kitabının 500'den fazla olduğunu düşünürsek ve arada Bülbül Kapanı'da çıktı dersek toplamda beş kitap okumuş, neredeyse 2500 sayfalık bir Loresima kitabı okuduğumu düşünüyorum. Onu yazmak ayrı, çıkarmak ayrı, okumak ayrı.
Gurur verici bir şey bence. Yazarından tutun, tasarımcısına, editöründen, baskıcısına emeği geçen herkese helal olsun ve emeklerine sağlık. 


Not: Diğer yorumlarımı okumak için tık tık!!




Kitaba Puanım 5/5^^



Alıntılar^^


"Gönül bir kuştur..." dedi Murathan.
"Ancak kendi yuvasını bulunca bülbül olur,"


*****


"Sana yürünmez, Duru," dedi Zülfikar.
"Sana sakince gelinir. Yine sakince kapın çalınır. O kapıyı açarsan ne ala."




"Ne zamandır Duru'ya aşıksın, lan?" dedi Murathan.
Zülfikar derin bir nefes verdi. Bütün bakışlar ona döndü. Bunu sık sık düşünüyordu. Belki ilk gördüğü andan beri. Bilmiyordu. Oradaydı hep işte. Kalbindeydi.


*****


Ama artık hayatın bana öğrettiği çok değerli bir ders vardı. Kötü anılar iyi anılarla özdeşleştirmediğimiz sürece can yakmaya devam eden anılar olarak kalırlardı.


*****


Buna şüphem yoktu.
Onlar Barut'tu.
Yaktıkları kadar ışık saçıyorlardı. Aldıkları her can, bin hayat kurtarıyordu. Vatanı için savaşan görünmez kahramanlardı.






Bir yorum ve seride böylece biter^^
Yeni yazılarda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^





Buralarda da varım^^





12 Şubat 2025 Çarşamba

Bülbül Kapanı//Loresima Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Geçen yıl Gökçen serisini okuyup Timur’u tanımıştım. O seriyi pek bir severim, ilk askeri kurgum ve bu yazar sayesinde şimdide ilk mafya kitabı okudum. Haa sevdim mi? Hayır, hele böyle bir mafya kitabından nefret ettim dersem yeridir ama nedeni var.
Gökçen serisinden Timur aşırı sessiz, sakin, tanımayan kişilerin korktuğu bir asker. O yüzden ayrıca kitabının olması bence çok güzel. Gökçen serisinde okurken kitabı olacağını, hatta bu serinin daha güzel olduğunu öğrenince çok merak ettim. Peki sevdim mi? Çooook ama kalbimde çok kırıldı. Başka mafya kitapları okumam gibi çünkü güzel yok, yani ben mafya kitapları sevmiyorum.
Neysee dfghjk Yoruma devam edeyim ben. ;)



Timur Tönge; elleri kanla doğan, karanlık geçmişinden ve lanetinden kaçmak için sessizliğe bürünmüş şanlı bir Türk askeridir. Önüne bırakılan dosyada tek bir görev vardır: Ülkenin en tehlikeli mafyası Kenan Kralşan’ın inine sızmak ve onu yok etmek.
Bu görevin sandığı kadar basit olmayacağını sızdığı inde umutla ona tutunan bir kadının varlığı ile anlayacaktır. Adı ölüme eş; Ahuzar.
Ancak aşk beklenmedik bir şiddetle yüreklerine değdiğinde, geçmişin yükleri, kan, acı ve gözyaşı ile örülmüş bu kapanı yıkmak ve hapsoldukları cehennemden çıkmak düşündükleri kadar kolay olmayacaktır.


Ahuzar, gazetecilik yaptığı sırada başından geçenlerden sonra gözü kara, kötülükler kralı olan Kenan Kralşan’ın esiri gibi bir şey olmuştur. O gel deyince giden, git deyince giden birine dönüşmüştür. Hayatının en nefret ettiği şeyi olmasına rağmen koruması gereken kişiler yüzünden bunlara katlanmak zorundadır.
Hiçbir şekilde umudu olmayan Ahuzar’a umut ise hiç ummadığı bir yerden gelir.
Güçlü kadınlara hayranım, leb demeden leblebiyi anlayan, erkek karaktere diklenmeden anlaşan kadın karakterlere. İşte Ahuzar öyle bir karakterdi.
Zaten hayatı çok zor ve kendiside zorlaştırmamaya çalışıyor. Ve çoğu kez zekasını konuşturan kadın karakterlere de hayranım. Tabii kendisininde öfkesine yenilip bazı şeyleri karıştırıyor ama olsun o hataları yüzünden hemen silip atmayacağız sdfghjkl
Ama en son yaptığına aklım ermedi, yani dese ki orada sadece ben yoktum, diğerleride vardı tamam, hele başka bir varlık vardı. O olabilirdi mesela.
Neyse son sahnenin de vardır bir sebebi, oraya da geleceğiz inşallah.


Ve Timur.
Elleri kanlı doğan Timur, yıllarca aklına bu sokulduğu için hayatta zevk almak yerine hayatla başa çıkmaya, kendinden çok vatanını korumaya başlamıştır.
Bir gün gelen gizli görevden sonra çok riskli bir işe kalkışır ve koruma olarak girdiği mafyaların yanında yıllar önce gördüğü kadınla karşılaşır.
O günden sonra ikilemde kalsa da aslında kadının tek başına kaldığını, sevdiklerine sahip çıkmaya çalışırken yavaş yavaş tükendiğini görür ama yine de bunlara rağmen ayakta kalmasına hayran kalır.
Timur’u Gökçen’den tanıyoruz, tabii kendisi orada çok sessiz. Gerçi burada da çok konuşmuyor ama konuştuğu zamanda da tam yerine oturtuyor.
Ahuzar alışıyor tabii bu sessizliğe, bir de anlaşılıyorlardı ya süper olaydı. :D
Ama bakalım devamında neler yapacak, kararsızlık mevzusunda ben de kızdım ama neden kararsız kaldığını hepimiz biliyoruzdur. ;)

Birkaç tane kötü ama çooook kötü karakterlerimiz var. Kenan ve onun üvey annesi. Kötülük konusunda ikiside yaptıklarında kapışır. Ben bu yüzden mafya tarzı kitapları sevmiyorum, okumuyorum. Bu kitabımızda bir yerde askeri kurgu olduğundan mafyalık mevzusu olarak bakmıyorum ama yaptıklarından sonra nefret ettim Kenan ve türevlerinden. O yüzden serinin hemen bitmesini çok isterdim, kötülerin hemen sonu gelsin diye ama bakalım neler olacak. Ama lütfen işler bu kadar uzamasın ve serimiz üç kitapla(Gönül ister iki kitap ama) adadan ayrılır. :D
Bir de geçmişteki kötü karakterimiz var, onun kötülüğü belli kişilere ama diğerleriyle aynıydı bana göre. Sonrasında neler olacak ona bilemiyorum ama olanlar oldu zaten. Nalet herif.

Ve Adem ve Güldeste…
Bu çiftimiz hakkında bence bir şey yazmayayım, spoiler olur ama çok kalbim kırıldı. Olmak zorunda mıydı öyle? Yazarcığımız olmadı bu…

Gökçen serisini okuyup, eğlenenler, sevenler onun gibi bir kitap beklemeyin. Orada o kadar çok güldüm ki burada kalbimiz kırıldı, Gökçen serisini aradık resmen.
Tabii ikisini bir tutamayız. Orada çok fazla argo vardı mesela, burada Ahuzar nefret ediyor. Ahuzar ve Gökçen mümkünatı yok anlaşamaz o zaman. :D
Yani ikisini kıyaslamayın, bu ne kadar sakin, duygusalsa o da o kadar eğlenceli, tabii duygusal ama yer yer. Bülbül kapanı ise baştan sona dram, arada Ahuzar ve Timur’um arasında geçenlere çok güldüm ya neyse dfghjkl


Bunun dışında son kısımda olana çok üzüldüm, ağladım, ağladım…
O kısım olmayacaktı, yani illa ki bir şeyler olacaktı ama o olmayacaktı. Kime üzüleceğimi şaşırdım ama en çok bir şeye çok üzüldüm. Onu da okuyanlar biliyor bence. Detaylı yazamadığım için böyle üstün körü yazıyorum ama spoilerda yazacağım detaylı, yazayacaktım aslında ama baktım cidden yazamıyorum, birazda olacakları falan yazarım.
Spoilerdan önce yazar hakkında da konuşalım. Gökçen iki ve üçte olan yakınlaşmalardan sonra burada aşkın a harfinin bile geçmemesi. Evet aradaki bağları çok güzel ama aşk yoktu, ikinci kitapta bolca okumak dileğiyle. Radyo sahneleri çok güzeldi, ahh Timur sdfghjkl
Ahuzar’ın marka takıntısı şaka mıııı :D

Bu kitabı ayrıca okuyabilirdiniz bu arada. Gökçen benlik değil diyorsanız bunu okuyabilirsiniz. ;)
Bu arada hazır yine Gökçen demişken Barut timini özledim be, zaten Timur fazla bahsetmedi üzdü bu beni. :(
Umarım devam kitaplarda olurlar.
Kapağın anlamını çok sonradan öğrendik, o kadar mı güzel olur. Bayıldım, bayıldımmmm <3


-Spoiler Başlangıcı-

Ahuzar’ın kardeşine aşırı gıcık oldum, yani karakter olarak değil tek olsa başına bir şey gelmez mesela. O Kenan adisininde Ahuzar’la ne gibi bir işi var aşırı merak ediyorum. Şu büyük toplantıda ne yapmış olabilir. İnşallah kısa zamanda Timur’la beraber öğreniriz.
Sonrasında Kadife olan için çooook üzüldüm. Sessiz sedasız Ahuzar’a beni seç demesi kalbimi cıt diye kırdı. Zaten en çok ona ve Ahuzar’ın çaresi kalışına üzüldüm ama diyorum ya dese ki orada sadece ben yoktum annem olacak o kalbi kararmışta vardı.
Ve kitap bu ya mesela Timur Ahuzar ve kardeşini askeriyeye teslim edip, ya da yasal olarak isimlerini değiştirip gizleyebilirdi ve Ahuzar’da Kenan naletinden kurtulurdu. Bakın nasıl plan ama işte kitap ve neler olacak kim bilir.
Mesela 27.bölüm mevzumuz var, orada neler oldu acaba. Çook merak etmem peki.
Sonrasında Güldeste…
Ah bu hikaye daha çok kalbimi kırdı. Başta Timur benim yüzümden kaybettim ablamı ve yeğenimi deyince yok ya falan demiştim ama o sahne…
Bir nalette onların babaları.
Timur benim suçum diyordu ama onluk tek suç arkadaşına yardım olabilir. Onda da bir şey yok. Babasının halen daha böğürmesi peki -_-
 Yani bu kitapta çok nefret ettiğim karakter oldu, umarım işler bizimkiler gibi güzel giderde güzel yerler okuruz. Yoksa sinir hastası olur çıkarız ha.


-Spoiler Sonu-


Yukarıda da dediğim gibi tek okunabilir, başlardan bizimkileri gördük ama çok detaya girmedi açıkçası. Eğer iki türüde okumayı seviyorsanız bence Gökçen’den başlayın ama yok ben öyle kitaplar çok sevmiyorum diyorsanız bunu okuyun.
Şu an Gökçen’in dördüncüsü çıkacak gibi, Bülbül Kapanı ne zaman devam eder bilmiyorum. Aslında Wattpad’de var ama ben kitapta okumayı tercih ederim. Bir de henüz bitmedi, bekle bekle dur. Hiç sevmiyorum.
Bazı spoiler yedim tabii ki, onlarıda beklemiyor değilim. :D
Kısacası çok sevdim, yazardan en yüksek puan alan kitap. Hataları vardı illa ki ama aklımda yatmayan şeylerde olmadı.
Gökçen’de öyle şeyler vardı mesela, o yüzden bir puan kırmıştım.




Kitaba Puanım 5/5^^



Alıntılar^^


İnsanın hayatı bir başka hayatta bir kere kesişirse bu tesadüf olurdu. Ama iki kere kesişen hayatlar tesadüften daha fazlasıydı.


*****


Dinliyordu. Buradaydı. Tam arkamda.
Kimseye güvenmeyen, sırtını dahi yaslamayan ben ona sırtımı dönerken, bütün hayatımı ona yaslarken hiç düşünmedim.
"Oradasın."


*****

"Seni dinlemem için yalvaran sen değil misin?"
"Dinliyorum işte. Her anlamda."




"Ahuza mı bana yakışmıyor? Ahu'yla arasında sadece üç harf var! Değişen hiçbir şey yok."
"Üç harf çok şeyi değiştirir, Ahu,"


*****


Öfkesi sadece onu yakmıyor, değdiği her şeyi de küle çeviriyordu.


*****


Varlığının sevilmediğine inandırılan çocuklar, kendilerini sevdirmek için ne yaparsa o da onu yapıyor, sessizce merhamet dağıtıyordu.


*****


Aynı yerden yara alanlar, yaralarından tanırdı birbirini.







Bir yorumda böylece biter, başka yorumlarda görüşmek üzere^^






Buralarda da varım^^









18 Aralık 2024 Çarşamba

Saklı//Pınar Salman Kitap yorumu^^

 Selamlar^^
Bundan aylar önce sosyal medyada gördüğüm bir videodan sonra aklıma düştü bu kitap. Tam alacaktım bu sefer kitabın tasarımı değişti ve yakından ikinci kitap çıkacak dedi. Bu seferde onu bekleyeyim dedim ama baktım uygun fiyata geliyor hemen aldım ama yine baya bir beklettim kitaplıkta. Sonra takipçilerim artık ikinci kitap çıktı okusana şu kitabı diye baskı yapınca okumaya başladım.
Konusu imkansız bir aşk, bayılırımmm
Ama uygun bir imkansız aşk olacak, nedenini devamında anlayacaksınız. :)



Erva, tüm hareketlerini ve alışkanlıklarını hatta aklından geçirdiklerini ezbere bildiği Üsteğmen Doru Demir’e âşıktı.
Bir beklentisi olmadan, imkânsız olduğunu bilerek günlerini ve gecelerini ona komşu olan askeri lojmandaki tek katlı konutunda geçirirken, duvarları onu sızdırıyordu. Bazen oturup penceresinden evinin yanan ışıklarını izliyordu, bazen de sesini işitip evinin küçük mutfağından onun yakın ama uzak gelen yaşantısına dahil oluyordu.
Kimselere anlatamadığı, kendine yasakladığı bu adamı günlüğüne yazıyor ve hislerini herkesten, ondan bile saklıyordu. Doru Demir ile yalnızca günlüğünün sayfalarında buluşuyordu.
Ta ki o günlük kaybolana ve bir avuç küle dönüp içine yazılanlardan fazlasını beraberinde ortaya çıkarana kadar!


Erva ilk gördüğü anda aşık olduğunu Doru'ya daha ilk dakikadan duygularını söylemek ister en yakın arkadaşı ile çıktığını öğrendikten sonra aşkını kalbine gömüp her şeyi günlüğüne yazmaya başlar.
Bir gün günlüğünün kaybolduğunu anladığı an hayatı başına yıkılsa da artık günlük yazmak istemez.
Kapı komşusu ve babasının timinde asker olan Doru'nun her yaptığını gören Erva en çokta Ceylin'in sürekli Doru'da olmasına üzülüyor olsa da sürekli geriden izler, acısını yaşar.
Hiç ummadığı anda Doru'nun değişen hal ve hareketlerinden sonra hayatı tamamen değişecektir.
Erva'nın imkansız aşkına çok üzüldüm, okumayanlar şey zannedebilir, işte oğlanın sevgilisi var ve kız buna aşık oluyor. Hayır, ilk Erva görüyor ama cesaret edip söyleyene kadar arkadaşı açılıyor ve Doru'da kabul ediyor. Onun sebebi Doru'nun kısmında. :)
Erva'ya çok üzüldüm ama sanki bu aşk mevzusu biraz garipti. Yani Ceylin en yakın arkadaşı, Doru'ya olan aşkı da çok güzel, güzel sevdi ama kendi kendine yapmamam lazım dediklerini az buçuk yapmasına üzüldüm. Dediği gibi temiz bir ilişki, yani kimseye ihanet etmeden başlamak istedi. Tamam mevzular çoook fena ama ne bileyim biraz daha kendini geri çekebilirdi. :)
Okuyanlar ne demek istediğimi inşallah anladı. 


Doru tek başına yaşadığı lojman evinin yanındaki albayın kızıyla sadece albayının emaneti olarak görmektedir. Artık yaşının geldiğini düşünüp Ceylin ile sevgili olduğunda zamanla bir şeylerin ters gittiğini anlar.
Sonrasında Ceylin'in ortaya çıkardığı şeylerden sonra kafası karışan Doru'nun aslında yan komşusunun onu yıllardır sevdiği fark eder. O günden sonra gözlerinin içine dahi bakmadığı Erva'nın artık her şeyine dikkat eder.
Bu saniyeden sonra aşkın ve sevilmenin ne olduğunu öğrenen Doru artık Erva'dan vazgeçemez.
Şimdi bu yazınca aldatma gibi bir durum düşünebilirsiniz ama değil. Bunu bir bilin ama neden değil onu okuyunca öğrenebilirsiniz. :) Ya da ben spoiler yemeyi severim okurum derseniz birazdan yazacağım spoileri okursanız ne demek istediğimi anlayabilirsiniz. :)
Doru'nun yaşadıklarını, sonradan Erva'ya gözlerine baksaydım her şey farklı olurdu demesi çok tatlıydı. O kıskanç halleri falan çok tatlıydı, severiz böyle şeyleri.
Tabii bazı sırlar ortaya çıkmadan önce çok iyi durmuyordu ama sonrasında her şey yerli yerine oturuyor.
Son kısımda çok üzüldüm kendisine ya, öyle olmak zorunda mıydı???? :(
Neyse, ben tabii ki dayanamadım ve gittik okudum devamını dfghjklş

Bu kitap aslından asker kurgusu olarak geçiyor, evet karakterlerimiz asker ama böyle olaylar falan geçmiyor. Zaten olaylar içlerinde ama ben daha çok işte Erva'nın babası albay olduğu için böyle doğuda olacaklarını, apartmanlı lojmanlar falan diye düşünürken aslında kitabımız İzmir'de geçiyor ve apartmandan ziyade bahçeli evler. Yani kafamda o kısımları hayal etmek biraz zor oldu çünkü kendimi apartmana odaklamıştım ne alakaysa fghjkl
Sonrasında timde olan herkesin orada yaşaması, Erva'nın kuzeninin de askerle evlenmesi güzeldi ama bu timi sürekli yan yana görmek isterdim. Tamam eğleniyorlar, sürekli yiyorlar içiyorlar ama daha çok bir arada görmek isterdim. Bundan önce Gökçen'i okudum ve sürekli diğer karakteri de okuduğumuz için bunda da onu bekledim ama değildi. İkinci farklı askeri kurgum olduğu için az da olsa kıyaslama yapılabiliyorum.


Genel olarak geröekten sevdim, o imkansız haller falan çok hoşuma gitti. Sonuçta devamından olacaklarını biliyoruz, biraz kıskançlık vs olsa güzel olmaz mı?
Bir de ben şey sandım, Doru Erva'yı seviyor ama albayın kızı diye açılamıyor. Doru Erva'dan bihaber. O yüzden öyle bir mevzusu hemen siliyoruz tabii. Ama dediği gibi gözlerine bir baksa her şey değişecek ki Erva günlüğünde sürekli beni tersliyor, ben planlara dahil olmadığım ya da Ceylin üzüldüğü zaman bana kızıyor falan demişti. O yüzden bir şey diyemiyoruz, zaten Doru sürekli kendisi şey diyor her şey farklı olabilir, hiç engel olmadan görüşebiliriz falan diyordu. İşte kitap olunca farklı oluyor her şey.

Kitap akıyor gidiyor, bu mevzuyu sevdim. Yazarın kalemini beğendim ama mantık hataları çok vardı. Mesela sürekli Doru ve Erva birbirlerinin evi sallana sallana gitmesi çok saçma. Yani gizli saklı iş derken bir anda her şeyin ortaya çıkması yani çok rahatlardı kısacası. Bunlar mantık hatasıydı. Hele düğün sahnesi sdfghjk La hiç kimse mi korkmuyorsunuz, çekinmiyorsunuz? :D
Yine de o aralarındaki çekim, iletişim, yakınlaşmalar o kadar güzeldi ki çok takılmıyoruz bu durumlara. :D Aile mevzularından Doru'ya aşırı üzüldüm ki şimdide yaşadıkları kolay değil. O kısımların ya üstünde dursalardı ya da hiç yazmasaydı yazar. Tamam bir sebep lazım ama bu sebepte aşırı garip.
Konuda da dediği gibi Doru Erva'nın günlüğünü buluyor, o kısımları okurken aklıma Hatırla Sevgili geldi. Karakterimiz Ahmet de Yasemin'in günlüğünü buluyor, okuyor aşık oluyor falan. Şak diye aşık olmasını garipsemememin nedeni sıkı bir Hatırla Sevgili izleyicisi olarak bu mevzunun .ok hoşuma gitmesi. Tabii Doru Ahmet gibi değil, Ahmet Fransız nişanlısını bu yüzden bırakmıştı, yazık be.
Erva'nın iş mevzusuda garipti ya. Öğretmen mi? Araba işinde mi belli değil. Zaten izin zamanında ne olduysa oluyor. Bir de gecenin ikisinde, üçünde yemek yemek nedir yav sdfghjkl O sırada tost yaparsınız, en fazla yumurta yersiniz bunlar et sote yapıyor sdfghjkl
Komikti.



-Spoiler başlangıcı-

Şimdi son kısımdan başlayayım, Erva tehdit yüzünden kabul etmek zorunda kalıyor ama arkadaşım bunu gizlice yapsanıza, bu seferde siz Ceylin'e oyun oynayın. Ne öyle günlükleri yaz, bir gün öncesinden neredeyse başka şeyler olsun derken aslından ben günlükteki adama aşığım demek ne yav?
Doru canım nasıl inandı ama devam kitabından bazı şeyler öğreniliyor.
Ceylin mevzusu o kadar saçma ki, yani evet suçlu, Doru bu yüzden onunla takılıyor ama isteseler bir şekilde bu iş biter ama yapmıyorlar. Bu hususta aşırı hayal kırıklığı oldu. Hayır Erva'nın babası da bunlar gibi düşünüp olayı saçma hale getirdiler. Bakalım ikinci kitapta ne olacak, sonuçta Ceylin'in bildiklerini öğrendiler. İnşallah saçmalamaz.

-Spoiler Bitişi-


Uzun bir yorum oldu ama sanki yazmadığım şeyler var gibi. Hem sevdiğimden hem de hatalar bulduğumdan böyle yorum oldu. Çok sevdim aslında, beklentimin altında kalmadı, çok fazla bir beklentim yoktu zaten. Sevdiğim şeyde zaten imkansız aşktı, onu da güzel okudum. :D
Böyle kitaplara aşığım ne yapayım. :D
Devam kitapları merakla bekliyorum, zaten aldım geldi ama büyük ihtimalle üçüncü kitabın çıkmasına yakın okumayı planlıyorum inşallah. Bunun devamını bekledim, onu da bekleyeyim.
Bu tarz kitapları seviyorsanız öneriyorum, dramda var ama en çok aşk...<3




Kitaba Puanım 5/4^^



Alıntılar^^

Doru çıkıp gittikten hemen sonra araladım gözlerimi. Kimse anlamadı ondan kaçtığımı, sakındığımı ve onu çok özlediğimi.


*****


"...Kalbimi ateşe verdim nugün, orayı tüm benliğinle doldurdun insafsız. Şimdi orada bana bile yer kalmadı."


*****


Elimi kolumu başlayan engellere kin tutmaya başladığımda anlamıştım ona tutulduğumu.


*****

Sevmeyi bilmeyen bir adamken böylesine sevilince aptala dönüyordun.


*****

"...Hiçbir şeyden korkmayan ben, bir çift yeşil gözden korkmuşum..."






Bir yorumun daha sonuna geldik, başka yorumlarda görüşmek üzere^^





Buralarda da varım^^













23 Kasım 2024 Cumartesi

Gökçen 3-Güz Yağmurları//Loresima Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Barut timinin en sessiz adamının kitabı olan Bülbül Kapanı çıktığından dedim onu okurum, Gökçen'den spoiler yerim falan diye serinin üçüncü kitabı okudum. Kitabımı ve karakterimiz yine bildiğiniz gibi. 
Buradan sonra ilk iki kitaptan spoiler olacaktır, şimdiden uyarıyorum. :)
İkinci kitabın sonunda aileler gitmiş, ortam bizimkilere kalmıştır. Buradan sonra yansın geceler vs vs derken ortalık karışıyor tabii ki.
Şimdi neden böyle dedim açıklayayım, ben ikinci kitap için bazı yakınlaşmalar için çok şaşırmıştım, sonra çoğu kişi mesaj atmıştı ki üçüncü kitapta daha aşırısı var. O yüzden yansın geceler dedim. :D
Bu seri beni çok güldürüyor ama güldürdüğü kadar da çok üzüyor be. Nedenini okuyanlar anladı. Tabii üzüntünün yanında bu sefer baya sinirlendirdi. Onun sebebi birazdan sizlerle. :D



Sayısız mücadeleyi ve engeli aşıp bir araya gelen Gökçen ve Murathan için artık aşklarını doya doya yaşama vaktidir. Tek istekleri birbirlerine sımsıkı sarılmak ve kaybettikleri zamanı telafi etmektir. Ancak olaylar bekledikleri gibi gelişmez ve birlikte kurmaya çalıştıkları küçük dünya daha var olamadan yerle bir olur. Büyük bir nefret, kayıp ve azılı düşmanlarla dolu karanlık bir girdabın içine çaresizce çekilirler.
Gökçen ve Murathan kendilerini zorlu bir yol ayrımında bulacaklardır.
Aşk mı? Yoksa yaşatmak için yapılan büyük bir fedakârlık mı?
Seçim yapmak ikisi için de kolay olmayacak, hayatın onları sürüklediği dipsiz uçurumlara beraber yürüyeceklerdir.

Gökçen yaşadıklarından sonra  zorlu zamanlar geçirir ve bu zamanları da Murathan sayesinden atlatır. Kaçıldığı zaman ona yardım eden Zehra'yı da bir şekilde hayata adapte etmeye çalışır.
Kendisinden saklanan sırlar yüzünden zor durumlar yaşayan Gökçen bu yüzden daha da sıkıntılı zamanlar yaşar bu sefer daha zorlanacaktır çünkü kendisine iyi gelen kişi yanında değildir.
Şimdi böyle yazınca garip oldu ama spoiler vermeden anca bu kadar arkadaşlar.
İlk iki kitapta Gökçen'in bazı hallerine gıcık olmuştum ama çok şükür burada öyle değildi ve çoğu yaşadığı şeyler yüzünden kendisine üzüldüm açıkçası.
Ama şurada bir anlaşalım, Murathan Gökçen'e gelme dedi geldi. O nişana gitme dedi, gitti. O yüzden Murathan'ın kızmasında haklı sebepleri vardı kısacası ama ne yazık ki yaşadıkları için üzülmeme engel değildi. Bu konuyu Murathan'ın kısmında açacağım. :D


Murathan Gökçen'in yaşadıkları yüzünden intikam almak ister ama aradıkları kişi ortadan kaybolur. Yine de Gökçen'i düşünerek söylemez ama büyük hata yaptığını ne yazık ki acı bir şekilde öğrenir. Ayy tamam burada az buçuk bir şeyler yazmış olabilirim. :D Ama ne yapayım üç kitapta aynı karakterleri okuyoruz. :D
Gelelim biraz önce yazdığım şeye, Murathan olanlar yüzünden kendini suçluyor ve saçmalıyor. Az çok tahmin ettiğim şey olacakken tabii işler başka şeye evriliyor ama o süreçte cidden sinir oldum Murathan'a. İlk defa diğer kitapların yanından Murathan'a sinir oldum sdfghjk


Barut timin elemanları olaydı. Barbo'nun yine sıkıntıları var tabii ki, üzüldüm beee. :/
Aybüke başkan ve Süleyman'ın işler iyice karışıyor, bunlara da üzüldüm açıkçası. :/ Ama şok olduğum yerler oldu, Aybüke'nın yaşadıklarını öğreniyoruz. Yine hüzünlü yerler ama ilk kısımda Süleyman'a yardım etmesi çok tatlıydı. :)
Zülfükar'ın ikinci kitapta birkaç ipucu vermişti zaten, okuyanlar biliyordur. Burada işler karışıyor tabii ki. Bir de Hasan Abi ortaya çıkınca daha da komik bir hal alıyor. Devamında ne acılar yarabbi diyeceğiz asdfghjk Ama ne yazık ki bazıları hak ediyor. :D
Son kısımda dedim Ayşegül'e de buluruz bir tane ama neredeeee, kız en çok hak eden ama şu askeride bir tane adam seçemedi(Seçtirmedi yazar asdfghjk)
Ama umudumuz var. :D

Genel olarak seride en sevdiğim kitap oldu, hem hüzünlü, hem eğlenceliydi. Bütün karakterleri okumaktan zevk aldım, ikincide çok az okumuştum çünkü.
Ve en önemli meseleye gelelim. Kitaptaki smut durumuna. İkinci kitapta okuduğum yerden sonra bu kadar beklemiyordum ama şok oldum. Ya yazmak isteğe bağlı, yazar bu konuda çekinmemiş ve yazmak istemiş ama bu kadar beklemiyordum. Hele o son kısım.
Şok oldum evet ama ikinci kitap için yazdıklarımı tekrarlamayacağım. Alan memnun, yazan memnun ama ebeveynler çocuklarınıza okuturken on kere değil, yüz kere değil, bin kere düşünün. Hatta ilk siz okuyun neden okumayacaklarını anlayın. ;)
Haa çocuklar sizi dinleyecek mi? Sanmam. :/
Bu arada bana gelen mesajlarda öyle bir anlatıldı ki dedim kitap komple smut ama abartma söylemlermiş. O kadarda değildi yani, bir iki yerde vardı sadece.


Yorumum böyle, biraz önce de dediğim gibi ilk ikiye göre gerçekten sevdim. Devamından birkça spoiler aldık tabii, kaçar mı ama ondan önce Bülbül Kapanı var, bakalım orada olaylar olacak mı? Dördüncü ne zaman çıkar bilemem, hatta beşe kadar gider mi onu hiç bilmiyorum ama her kitabın sonundan yeni çift ortaya çıktığından büyük ihtimalle bu beşe kadar gider. Uzun serileri sevmem ama bu seri uzasın ya, okunur. :D
Bu arada ilk iki kitabı okumak için tık tık!!





Kitaba Puanım 5/4^^



Alıntılar^^



Ona karşı devasa bir sevgi patlaması yaşıyordum içimde. Tek bir isteğimle bana Zehra'yı getirdiği için ve tek bir sözümle dünyaları ayağımın altına sereceğini hissettirdiği için...


*****


“Yıllarca yaptım o işi ben,” dedi sakince. Elinin içindeki elimi daha çok sıktı. “Artık seni bir fotoğraf karesine bakarak özlemek istemiyorum."




“Temizliğim beğenilmiyor sanırım,” diyebildim sadece.
Evet, demesini bekledim ama demedi. “Varlığın hissedilmiyor,” dedi onun yerine. "Bırak, dağınık kalsın. Görmesem de orada olduğunu bileyim. Varlığını yanımda hissedeyim. Sen dağıt, ben arkanı toplarım.” 


*****


Yeniden arkasını dönüp, ilerlerken dudaklarında derin bir tebessüm vardı. İzmir bugün bir mucizeye şahit oluyordu. Çünkü Kepçük, yürüyerek bitiremediği yolları aşıp Pamuk'a gidiyordu.


*****


Evimin neresi olduğunu sorsalardı göstereceğim tek yer burasıydı. Bu gövde, bu sıcaklık. 


*****

"Gelin çünkü..." dedi Barbaros sözün gerisini beklediğini belirtircesine.
Hiçbir erkeğin gözlerine bakmadığı kadar uzun baktı Barbaros'un gözlerine.
    "Geldim çünkü..." diye tekrarladı.
"Sen gelmedin."


*****


"Ben senin neyin olayım?" dedim.
"Saçlarınla gecem ol, yıldızım ol, ayım ol. Sonra gün doğsun gözlerinde. Güneşim ol, gökyüzüm ol."






Bir yorumun daha sonuna geldik, başka yorumlarda görüşmek üzere^^
Sevgiyle kalın^^




Buralarda da varım^^