Pukka Yayınları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Pukka Yayınları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Aralık 2024 Çarşamba

Saklı//Pınar Salman Kitap yorumu^^

 Selamlar^^
Bundan aylar önce sosyal medyada gördüğüm bir videodan sonra aklıma düştü bu kitap. Tam alacaktım bu sefer kitabın tasarımı değişti ve yakından ikinci kitap çıkacak dedi. Bu seferde onu bekleyeyim dedim ama baktım uygun fiyata geliyor hemen aldım ama yine baya bir beklettim kitaplıkta. Sonra takipçilerim artık ikinci kitap çıktı okusana şu kitabı diye baskı yapınca okumaya başladım.
Konusu imkansız bir aşk, bayılırımmm
Ama uygun bir imkansız aşk olacak, nedenini devamında anlayacaksınız. :)



Erva, tüm hareketlerini ve alışkanlıklarını hatta aklından geçirdiklerini ezbere bildiği Üsteğmen Doru Demir’e âşıktı.
Bir beklentisi olmadan, imkânsız olduğunu bilerek günlerini ve gecelerini ona komşu olan askeri lojmandaki tek katlı konutunda geçirirken, duvarları onu sızdırıyordu. Bazen oturup penceresinden evinin yanan ışıklarını izliyordu, bazen de sesini işitip evinin küçük mutfağından onun yakın ama uzak gelen yaşantısına dahil oluyordu.
Kimselere anlatamadığı, kendine yasakladığı bu adamı günlüğüne yazıyor ve hislerini herkesten, ondan bile saklıyordu. Doru Demir ile yalnızca günlüğünün sayfalarında buluşuyordu.
Ta ki o günlük kaybolana ve bir avuç küle dönüp içine yazılanlardan fazlasını beraberinde ortaya çıkarana kadar!


Erva ilk gördüğü anda aşık olduğunu Doru'ya daha ilk dakikadan duygularını söylemek ister en yakın arkadaşı ile çıktığını öğrendikten sonra aşkını kalbine gömüp her şeyi günlüğüne yazmaya başlar.
Bir gün günlüğünün kaybolduğunu anladığı an hayatı başına yıkılsa da artık günlük yazmak istemez.
Kapı komşusu ve babasının timinde asker olan Doru'nun her yaptığını gören Erva en çokta Ceylin'in sürekli Doru'da olmasına üzülüyor olsa da sürekli geriden izler, acısını yaşar.
Hiç ummadığı anda Doru'nun değişen hal ve hareketlerinden sonra hayatı tamamen değişecektir.
Erva'nın imkansız aşkına çok üzüldüm, okumayanlar şey zannedebilir, işte oğlanın sevgilisi var ve kız buna aşık oluyor. Hayır, ilk Erva görüyor ama cesaret edip söyleyene kadar arkadaşı açılıyor ve Doru'da kabul ediyor. Onun sebebi Doru'nun kısmında. :)
Erva'ya çok üzüldüm ama sanki bu aşk mevzusu biraz garipti. Yani Ceylin en yakın arkadaşı, Doru'ya olan aşkı da çok güzel, güzel sevdi ama kendi kendine yapmamam lazım dediklerini az buçuk yapmasına üzüldüm. Dediği gibi temiz bir ilişki, yani kimseye ihanet etmeden başlamak istedi. Tamam mevzular çoook fena ama ne bileyim biraz daha kendini geri çekebilirdi. :)
Okuyanlar ne demek istediğimi inşallah anladı. 


Doru tek başına yaşadığı lojman evinin yanındaki albayın kızıyla sadece albayının emaneti olarak görmektedir. Artık yaşının geldiğini düşünüp Ceylin ile sevgili olduğunda zamanla bir şeylerin ters gittiğini anlar.
Sonrasında Ceylin'in ortaya çıkardığı şeylerden sonra kafası karışan Doru'nun aslında yan komşusunun onu yıllardır sevdiği fark eder. O günden sonra gözlerinin içine dahi bakmadığı Erva'nın artık her şeyine dikkat eder.
Bu saniyeden sonra aşkın ve sevilmenin ne olduğunu öğrenen Doru artık Erva'dan vazgeçemez.
Şimdi bu yazınca aldatma gibi bir durum düşünebilirsiniz ama değil. Bunu bir bilin ama neden değil onu okuyunca öğrenebilirsiniz. :) Ya da ben spoiler yemeyi severim okurum derseniz birazdan yazacağım spoileri okursanız ne demek istediğimi anlayabilirsiniz. :)
Doru'nun yaşadıklarını, sonradan Erva'ya gözlerine baksaydım her şey farklı olurdu demesi çok tatlıydı. O kıskanç halleri falan çok tatlıydı, severiz böyle şeyleri.
Tabii bazı sırlar ortaya çıkmadan önce çok iyi durmuyordu ama sonrasında her şey yerli yerine oturuyor.
Son kısımda çok üzüldüm kendisine ya, öyle olmak zorunda mıydı???? :(
Neyse, ben tabii ki dayanamadım ve gittik okudum devamını dfghjklş

Bu kitap aslından asker kurgusu olarak geçiyor, evet karakterlerimiz asker ama böyle olaylar falan geçmiyor. Zaten olaylar içlerinde ama ben daha çok işte Erva'nın babası albay olduğu için böyle doğuda olacaklarını, apartmanlı lojmanlar falan diye düşünürken aslında kitabımız İzmir'de geçiyor ve apartmandan ziyade bahçeli evler. Yani kafamda o kısımları hayal etmek biraz zor oldu çünkü kendimi apartmana odaklamıştım ne alakaysa fghjkl
Sonrasında timde olan herkesin orada yaşaması, Erva'nın kuzeninin de askerle evlenmesi güzeldi ama bu timi sürekli yan yana görmek isterdim. Tamam eğleniyorlar, sürekli yiyorlar içiyorlar ama daha çok bir arada görmek isterdim. Bundan önce Gökçen'i okudum ve sürekli diğer karakteri de okuduğumuz için bunda da onu bekledim ama değildi. İkinci farklı askeri kurgum olduğu için az da olsa kıyaslama yapılabiliyorum.


Genel olarak geröekten sevdim, o imkansız haller falan çok hoşuma gitti. Sonuçta devamından olacaklarını biliyoruz, biraz kıskançlık vs olsa güzel olmaz mı?
Bir de ben şey sandım, Doru Erva'yı seviyor ama albayın kızı diye açılamıyor. Doru Erva'dan bihaber. O yüzden öyle bir mevzusu hemen siliyoruz tabii. Ama dediği gibi gözlerine bir baksa her şey değişecek ki Erva günlüğünde sürekli beni tersliyor, ben planlara dahil olmadığım ya da Ceylin üzüldüğü zaman bana kızıyor falan demişti. O yüzden bir şey diyemiyoruz, zaten Doru sürekli kendisi şey diyor her şey farklı olabilir, hiç engel olmadan görüşebiliriz falan diyordu. İşte kitap olunca farklı oluyor her şey.

Kitap akıyor gidiyor, bu mevzuyu sevdim. Yazarın kalemini beğendim ama mantık hataları çok vardı. Mesela sürekli Doru ve Erva birbirlerinin evi sallana sallana gitmesi çok saçma. Yani gizli saklı iş derken bir anda her şeyin ortaya çıkması yani çok rahatlardı kısacası. Bunlar mantık hatasıydı. Hele düğün sahnesi sdfghjk La hiç kimse mi korkmuyorsunuz, çekinmiyorsunuz? :D
Yine de o aralarındaki çekim, iletişim, yakınlaşmalar o kadar güzeldi ki çok takılmıyoruz bu durumlara. :D Aile mevzularından Doru'ya aşırı üzüldüm ki şimdide yaşadıkları kolay değil. O kısımların ya üstünde dursalardı ya da hiç yazmasaydı yazar. Tamam bir sebep lazım ama bu sebepte aşırı garip.
Konuda da dediği gibi Doru Erva'nın günlüğünü buluyor, o kısımları okurken aklıma Hatırla Sevgili geldi. Karakterimiz Ahmet de Yasemin'in günlüğünü buluyor, okuyor aşık oluyor falan. Şak diye aşık olmasını garipsemememin nedeni sıkı bir Hatırla Sevgili izleyicisi olarak bu mevzunun .ok hoşuma gitmesi. Tabii Doru Ahmet gibi değil, Ahmet Fransız nişanlısını bu yüzden bırakmıştı, yazık be.
Erva'nın iş mevzusuda garipti ya. Öğretmen mi? Araba işinde mi belli değil. Zaten izin zamanında ne olduysa oluyor. Bir de gecenin ikisinde, üçünde yemek yemek nedir yav sdfghjkl O sırada tost yaparsınız, en fazla yumurta yersiniz bunlar et sote yapıyor sdfghjkl
Komikti.



-Spoiler başlangıcı-

Şimdi son kısımdan başlayayım, Erva tehdit yüzünden kabul etmek zorunda kalıyor ama arkadaşım bunu gizlice yapsanıza, bu seferde siz Ceylin'e oyun oynayın. Ne öyle günlükleri yaz, bir gün öncesinden neredeyse başka şeyler olsun derken aslından ben günlükteki adama aşığım demek ne yav?
Doru canım nasıl inandı ama devam kitabından bazı şeyler öğreniliyor.
Ceylin mevzusu o kadar saçma ki, yani evet suçlu, Doru bu yüzden onunla takılıyor ama isteseler bir şekilde bu iş biter ama yapmıyorlar. Bu hususta aşırı hayal kırıklığı oldu. Hayır Erva'nın babası da bunlar gibi düşünüp olayı saçma hale getirdiler. Bakalım ikinci kitapta ne olacak, sonuçta Ceylin'in bildiklerini öğrendiler. İnşallah saçmalamaz.

-Spoiler Bitişi-


Uzun bir yorum oldu ama sanki yazmadığım şeyler var gibi. Hem sevdiğimden hem de hatalar bulduğumdan böyle yorum oldu. Çok sevdim aslında, beklentimin altında kalmadı, çok fazla bir beklentim yoktu zaten. Sevdiğim şeyde zaten imkansız aşktı, onu da güzel okudum. :D
Böyle kitaplara aşığım ne yapayım. :D
Devam kitapları merakla bekliyorum, zaten aldım geldi ama büyük ihtimalle üçüncü kitabın çıkmasına yakın okumayı planlıyorum inşallah. Bunun devamını bekledim, onu da bekleyeyim.
Bu tarz kitapları seviyorsanız öneriyorum, dramda var ama en çok aşk...<3




Kitaba Puanım 5/4^^



Alıntılar^^

Doru çıkıp gittikten hemen sonra araladım gözlerimi. Kimse anlamadı ondan kaçtığımı, sakındığımı ve onu çok özlediğimi.


*****


"...Kalbimi ateşe verdim nugün, orayı tüm benliğinle doldurdun insafsız. Şimdi orada bana bile yer kalmadı."


*****


Elimi kolumu başlayan engellere kin tutmaya başladığımda anlamıştım ona tutulduğumu.


*****

Sevmeyi bilmeyen bir adamken böylesine sevilince aptala dönüyordun.


*****

"...Hiçbir şeyden korkmayan ben, bir çift yeşil gözden korkmuşum..."






Bir yorumun daha sonuna geldik, başka yorumlarda görüşmek üzere^^





Buralarda da varım^^













2 Ekim 2024 Çarşamba

Doksan Artı Dört//Gülben Sakar Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Yazın oynanan Milli takım maçından sonran herkeste bir maç sevdası oldu. Ben önceden de GS maçlarını izliyordum ama şu an öyle böyle değil. Instagram hesabıma bakarsanız her maç günü paylaşım yapıyorum. Kerem Aktürkoğlu favorim ama artık kendisi Avrupa'da oynuyor. Kalbimiz ve desteğimiz onunla. Şimdi diyeceksiniz bu maç konusu nereden geldi. Tabii ki şu an okuduğum kitaptan. :D
Öylesine Insta keşfette dolanırken GS taraftarı erkeğin, FB'li kız aşkı deyince kesin çok kavga olur diye yorum yazdım ama baktım benim yorum yazarın gruplarından dolanıyor hemen mesajlar geldi kitap çok iyi diye. Tabii ben de ekledim sepete, almak istediğim kitaplar sıralamasından en baştaydı bu kitap ve aldım, ve okudum. :D Çünkü daha fazla bekletemezdim. :D
Kitaba bayıldım <3 Tam bir fanatik GS için yazılmış bir kitap ki ne zaman maç olsa, eski oyunculardan falan bahsetse böyle kitaba olan ilgim çok arttı.
Ben çok sevdim kitabı, ama akıcılığı, son ve devamı hakkında bazı şeyler söyleyeceğim. :/



Yüceerler ile çalışan başarılı Avukat İzgi Gökyel, bir Galatasaray maçında yaşanan mağlubiyet sonucu karakola düşen müvekkilini kurtarmak için Ankara’ya gider ve müvekkilinin fanatik Galatasaraylı erkek kardeşi ile tanışır.
Galatasaray fanatiği genç işadamı Merdan Efe Yüceer, yaşadığı öfke problemleri ve derin fanatikliği nedeniyle maç sonralarında kavgalara karışır. Ankara’daki maç sonunda gerçekleşen bir kavga nedeniyle bu kez abisiyle birlikte karakola düşer. Abisinin avukatı olan İzgi’yi de ilk kez orada görür.
Aşktan olabildiğince kaçıp, güven problemi yüzünden kalbinin kilidini yıllarca en derin kuytulara iten İzgi ve hayatında o zamana dek aşka dair hiçbir kırıntı bulunmamış, tamamen futbola odaklanmış Merdan Efe bu tanışmalarının aslında hayatlarının dönüm noktası olacağından habersizlerdir.
Maç doksan dakika, top yuvarlaktı.
Belki maçın skoru uzatmalarda değişecekti, belki de onlar için asıl galibiyet beraberlikte gelecekti.


İzgi Yüceerlerin avukatlık şirketinden çalıştığı zaman ailenin abisi olan Medih'in avukatıdır. Bir gece aldığı telefonla gittiği Ankara'da koyu fanatik olan Merdan Efe ile tanışır. Zamanla sürekli yan yana geldikçe Merdan Efe'nin ona olan ilgisini anlar ama geçmişte yaşadığı güvensizlikten dolayı her şeyi yavaştan almak zorundadır.
İzgi'ye baştan aşırı kıl oldum, sürekli etik değil diye diye kafa şişirdi ama sonunda -Yüceer ailesi sayesinde- bu etik mevzusunu rafa kaldırdı. Bundan sonra ise sevdim çünkü ne zaman Merdah Efe sen GS'lisin dese hayır FB'liyim diyor ama yine de bıyık altı gülüyor. Yav kız GS Müzesine gitti ya daha ne olsun. :D
Güven konusundan haklı buluyorum, yine buna rağmen duygularını ön planda tutması sonunda işleri yoluna koydu ama o son olmadı be. Devamını az çok tahmin ediyorum ama, aması var işte. :/


Merdan Efe, gecelerin yakışıklı prensi ve çapkınıdır ama en çok tutkusu Galatasay'dır. Defans maçlarını bile izlemeye giden Merdan Efe hayatının tek aşkı GS olacağını düşünürken bir gün hayatına İzgi girer. O günden sonra hem İzgi'yi aşkına ikna etmek hem de GS'nin şampiyon olmasını kafaya takmıştır. Bu süreçte önüne engeller çıksa da kader bu ya sürekli yan yana geliyorlar ve İzgi artık etik demekten vazgeçmeye başlamıştır.
Merdan Efe aşkı için elinden geleni yapmasına hayran kaldım ama en çokta GS hayranlığına hayran kaldım. <3 Bu kadar mı sevilir ama İzgi'den sonra kendine gelmesi, biraz daha usturuplu maç izlemesi(kavga vs. yok) :D O yüzden çok sevdim Merdan Efe'yi. Tabii kıskanç halleri falan derken olaylar daha farklı oluyor, hoş oluyor. :D
Şeyi beğendim mesela, kız kardeşine karşı daha duyarlı olması, onu kısıtlamaması, destek olması, giyimine karışmaması çok tatlıydı. Tabii bu giyim mevzusundan İzgi'ye de karışmadı, o da çok tatlıydı.
Kısacası kavga vs. anları haricinden harika bir karakterdi. Böylesi bizi bulmaz yav. Bir de zengin yaa sdfghjkl Adam deplasmana özel uçağıyla gidiyor. :O Daha ne olsun neee???? :D


Diğer yan karakterlerdekilerin hepsini sevdim. İzgi'nin arkadaşı Sevcan bu aşk için çok şey yaptı. Her insana bir Sevcan lütfennn. Medih ve nişanlısı Ebrar'da çok tatlılardı. Sonrasında Ebrar'ın kararı biraz abes kaçtı, neden böyle bir dip not eklediler anlamadım. Belki ikinci kitapta yazar yazar.
Gökdeniz ve Sabi. Gökdeniz Merdan Efe'nın Trabzon Sporlu arkadaşı. Bu kadarını desem yeter. :D
Sabi ise Yüceer ailesinin tek kızı ve onunda kalbi kırık tabii.
Hepsi birbirinden güzeldi anlayacağınız. Tabii saçma karakterlerde vardı, neyse ki işler karışmadı.


Bu kadar güzel olmasının yanından tabii ki hataları vardı. Mesela kitap nedense akıcı değildi, yani bir sayfayı o kadar zor okuyordum ki bu kitap ne zaman bitecek diye baya düşündüm. Bakın Gökçen kalın, punto küçük falan derken akıyordu kitap ama bu hiç akmadı ya. Başlarda çok akıcıydı ama. Aslında olaylarda o kadar karmaşık değildi ama neden zor okundu ki okuyan birkaç takipçimde aynısını söyledi. İlginç.
İkincisi bence kitap tek kitapta bitirmeliydi, yani olmuş zaten dört yüz küsur sayfa, yap beş yüz bitsin. Devamından ne yazacak merak ediyorum açıkçası ve büyük ihtimalle ikincide en sevdiğim yerler yine maçlar olacak gibi.
Bu arada Merdan Efe maçlara gittiğinden bende youtubedan özetini izliyordum, başta 21-22 sezon sandım ve o zaman GS ligde 13.olarak bitirmiş, dedim tamam Merdan Efe ortalığı inletir ama ben yanlış bakmışım. 20-21 sezonuymuş ve orada da bir golle şampiyonluğu kaçırıyoruz. :D Ve o sırada ortalık karışıyor ama ne anlamda acaba??? :D


Genel olarak gerçekten sevdim, elimde çok uzun kalması beni yordu ama fanatik GS mevzularını okumak çok eğlenceliydi ve UltrAslan'la beraber maç izlemek. Vay anasını sayın seyirciler. Kısacası böyle sonuna kadar GS fanatikliği yaşıyorsunuz, eğer sizde benim gibi bu tarz kitaplara tav oluyorsanız hemen hemen alın okuyun :)
Bu arada İzgi'nin FB'li oluşu çokta göze batmadı çok şükür. Yani yazarda koyu GS'li olunca herhalde böyle kavgalı, gürültülü şeyler olmazdı. Eğer fanatik olmasaydı olurdu belki. :/
Şimdi ikinci kitabı almak var sırada, bu arada yayınevinden ve yazardan okuduğum ilk kitap ve ben ilk okumama rağmen yazar yayınevinden ayrıldı sdfghjkl
Şaka mı??? :D



Kitaba Puanım 5/4^^



Aslından tam puan hak ediyordu ama hem ağır okunmasından hem de gereksiz(bence) uzaması yüzünden bir puan kırdım. Yoksa GS mevzuları tam puanı hak ediyor. :,(





Alıntılar^^



"Medih'in Ebrar'a, senin de Galatasaray'a olan aşkın imrenilesi."


*****


"Kırmızının sarısı eksik ama olsun," dedi bakışlarını kırmızı kazağından çekip gözlerime çevirirken. "Bende sarı var. Sarım kırmızını tamamlar."


*****


"Gerçek taraftar görmek istersen Ali Sami Yen Spor Komleksi'ne, başarı ve kupa görmek istersen de Galatasaray Müzesi'ne gelirsin o zaman İzgi."




Bana çok güzel demişti, ne kadar güzel olduğundan habersiz.


*****


"Doksan artı dört seni kazandım. Bu saatten sonra mağlubiyetin bile bir önemi yok."


Kerem'i eklemeseydim olmazdı. :/




"Geçmişi düşünecek vaktim yok, çok güzel bir gelecek yazmakla meşgulüm."




Başka yorumlarda görüşmek dileğiyle^^



Buralarda da varım^^