Türk Yazarlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Türk Yazarlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

28 Mayıs 2025 Çarşamba

Gökçen-Masallar ve Sonları//Loresima Kitap Yorumu^^

 Herkese selam^^
Bir serinin daha sonuna gelmiş bulunmaktayız. Ama öyle bir seri düşünün ki her kitap 500 sayfadan fazla ve dört kitap. Ona rağmen bitiyor diye üzülenlerdenim. Bütün karakterlere doyduk, yeri geldi güldük, yeri geldi ağladık, yeri geldi çokça kızdık ama en çok sevdik.
İşte öyle bir serinin sonuydu bu; Gökçen-Masallar ve Sonları...
veda ederken üzüldüm ama biliyorum ki eğer özlersem gider okurum ya da belki başka yerlerde karşıma çıkar, belli mi olur. :)
Askeri kurgu okumam diyordum, Gökçen içinde kesin çok fazla dramdır dedim ama öyle değildi. Evet dramdı ama bu kadar değildi. Ben daha çok eğlenen tarafım. :)
Yorum birazcık uzun olacak gibi, çünkü barut timindeki bütün karakterlerden azıcıkta olsa bahsetmek istiyorum. Çift olarak gideceğim, eğer önceki kitapları okumadıysanız spoiler yiyebilirsiniz. :)
O yüzden şimdi söylüyorum, eğer askeri kurgu seviyorsanız bu seriyi kesinlikle okuyun.:)



Derler ki mutlu sonlar masallar, mutsuz sonlar hikâyeler içindir. Masallarla büyüyen küçük Kepçük ve Pamuk, artık kendi hikâyelerinin içinde Murathan ve Gökçen olarak hayatlarına devam etmekte ve her geçen gün daha büyük bir aşkla birbirlerine bağlanmaktadırlar.
Peki hikâyeler de masallar gibi mutlu sonla biter miydi? Yoksa her bir masal mutlu sonla bittiği varsayılan belirsizlikler miydi?
Murathan ve Gökçen karşılarına çıkan tüm engeller ve belirsizliklerle yine el ele mücadele edecek ve bu masalı mutlu sonla buluşturmak için ellerinden geleni yapacaktır.
Peki aile, dostluk, vatan sevgisi, aşk ve sonsuz bir sevgi, kötü başlayan bu hikâyeyi bir masala dönüştürmeye yetecek mi?

En sona Murathan ve Gökçen'i koymak istiyorum, o zaman başlayalım^^


Zeynep&Hasan ve Mete^^
Kitap boyunca Mete gibi bir evlatlarını tutmakla, patavatsız oğullarının ticari zekasını örtmeye çalışarak geçti ve tabii ki bir de Zülküf var. Hasan'ın bu kitapta yaptıklarını okudukça kahkaha attım, haklı mı adam, sonuna kadar ama biraz fazla uzattı gibi. Sal gitsin, sanki seni dinliyorlar da. :D
En son ki bombaya ayrıca şok oldum, yani diyordum önceden falan ama şimdi olunca cidden şok olunası. :D Ve sağ olsun yazar azıcık olacaklardan bahsettiği, vay hallerine sdfghj


Zehra&Alican^^
Doğrusu ilk başlarda Zehra'nın hemen eş bulmasına sinir oldum dfghjk Kıskandık leyn yalan mı söyleyelim ama bu kitab abaşladığımda o his yoktu. Ve çiftimiizn mutlu olması tabii ki bizide mutlu etti. Ama Zehra'nın bir yerden sonra Gökçen gibi olmasını -_- şöyle okudum. Bir tane tripli Gökçen yeter Zehra, sen masum ol.
Alican zaten canım, kitabın en masumu, güzel seveni oldu. Tabii diğerleri de ama onlara ayrıca bir iki lafım var. :D


Aybüke&Süleyman^^
Kitabı okumaya ilk başlayanların tek sorusu, bu çift olacak mı? Evet olacak ve çoook güzel olacaklar nasıl diyeyim?
Biz okurken kaç takla attık, kaç kere üzüldük, kaç kere Aybüke artık şuna evet de diye sinirlendik, onlarda böyle okusun ve öğrensin sdfghjkl
Sabreden derviş muradına ermiş, azıcık sabretsinler. Aynı Süleyman gibi. :D
Bu kitapta normal bir düğün yasak, tamam Murathan ve Gökçen'in düğünü normal geçti ama nişanı, sözü, düğünü diğerleri aşırı olaylı ve başrol kim? Neyse söylemeyeyim sürprizi kaçmasın.
Kendileri hakkında olan bazı şeylere şok oldum ama neden?
Yani gerek var mıydı?
Bence yoktu. Buna yorumun devamında bahsedeceğim inşallah. :)


Bilge&Barbaros^^
Seride kendilerine hem üzüldüğüm ama çokça güldüğüm çiftim. :D Yaa son dakikaya kadar halen daha işlerin yokuşa gitmesi şaka mı? :D
Bence kitapta hak etmeyen tek çift bunlardı. :D Yazarın bir videosunda kız kardeş muhabbeti dönmüştü, dedim herhalde Barbaros'un ablaları varda izin vermiyor, iş başkaymış ve hiç beklemiyordum. :D
Yani son kısma kadar neden bu kadar sürveündü bu çifti?
Asıl sürünmesi gerekenler varken ki bence kim olduğunu anladınız. :D
İşte yazarımızın bu çift için nasıl bir derdi varsa sonradan da çok iyi şeyler olmuyor açıkçası sdfghjklş


Duru&Zülfikar^^
Üçüncü kitabın sonundaki o imkansızlık çok güzeldi, ilk başladığı zamanda Duru'nun güven problemi hissedilebiliyordu ve başlarına gelenler çok komikti. Zülküf'ün Hasan abisi için yaptıkları ayrı komikti ama sonradan Duru'nun o sert çıkışları çok hoşuma gitmedi açıkçası. Sen baştan beri abinden korkarken sonradan hangi yüreği yedinde bu diklenmeler neden?
Yani baştan o kadar korkmasından sonra son kısımlarda dikleşmesi hoşuma gitmedi. Ne demek istediğimi anlamışsınızdır diye düşünüyorum. ;)
Onun dışından en sevdiğim karakterlerden biri Zülküf, sen o kadar gez, toz, kızların kalbini kır sonra sürün sdfghjklşi


Gökçen&Murathan^^
ve geldik esas çiftimize <3
Kendileri evlilik yolunda yavaştan adımlarını atıyor ama tamam şimdi her şey yolunda derken ummadık kişilerden engel geliyor çiftimize, orada Gökçen2in yerinden ben olsaydım atlamıştım birilerinin üstüne(Sinir-stresten) Yani daha uzatmayın arkadaş. :D
Ne kadar çiftimizi sevsemde Gökçen benim favori karakterim değil, iş duygusala gelince çok seviyorum ama bazen o kadar şımarık hareketleri vardı ki gına geldi yani. Diyorum sadece Gökçen'i anlatsaydı bu kitap devam eder miydim?
Yani sırf meraktan ederdim ama Gökçen'in, en çokta Murathan'a olan çocuksu hareketleri hoşuma gitmiyordu. Bazen Murathan'da ona takılıyordu, aynı şekilde ikisinin kafasını birbirine vurasım geliyordu sdfghjk
Ama iş duygusala, aşka, aile ve vatan sevgisine gelince akan sular duruyor. İşte yüzde elli yüzde elli sevgim Gökçen'e. :D
Yine Gökçen olmasaydı Barut tim, Murathan ve dahası olmazdı.
Kız seni böyle seviyoruz ne yapalım. :D
Son kısımlar çok tatlıydı, yazarımızı bazı konularda tam Gökçen'lik mevzular yazmış. :D Yani o süreçte Gökçen aynısını yapardı, yazarda tam olarak onu yapmış işte. :D
Ve bu ve diğer çiftlerimizi okurken gerçek aşka inancımız tazeleniyor, yine de böylesi olmaz sanki ya. :D Hepsi hayal ürünü :P



Son kitap olarak çok iyiydi. Kitabı sadece aşk kitabı olarak algılamak yanlış, aşk var tabii ama yanında dostluk, arkadaşlık, aile, vatan, en çok vatan sevgisi vardı. Bunlarda zaten kitabın kalitesini arttırmış. Bu yüzden askeri kurgu dendi mi aklıma gelecek tek kitap şu anlık bu. Tamam kitap boyunca karakterlerimiz dağ başında değildi ama bence yeterince yer verilmişti. O vatan sevgisini iliklerime kadar hissettim operasyonlara gittiklerinde.
Kitapta olmazsa olmaz şehit mevzusunda vardı tabii ki, olmasaydı güzel olurdu. Gerçekte yüreğimiz dağlanıyor zaten ama işte illa ki o hissi yaşamamız, hissetmemiz için vardı. İlk Yusuf ve Ali, bir diğeride Emek. Ve Emek'in vasiyeti...
Ahh o kısım çok güzeldi. O sahneden sonra artık bütün evli çiftlerin bunu yapması şart gibime geliyor. Düğün yapmayanlarda kına gecelerinde yapsınlar. :D
Ulan Gökçen ne şanslısın ha, ya anneni dinleyip gitmeseydin oralara? :D
Yani ne yazsam bilemiyorum daha, çok güzel bir finaldi, olması gereken gibi bitti. Bazı şeyler havada kaldı ki bence onun sebebi Timur'dan kaynaklı. Henüz ona yazılmış bir son olmadığı için bakalım neler olacak. Ama eğer tahmin edilen şeyler olursa çok seviniriz yani. :)


Kitabı övdüğüm kadar rahatsız olduğum şeyi de yazıp sona gelelim.
Kitapta yetişkin içerik var, artık buna alıştık diyebiliriz Gökçen okurları olarak ama arkadaşlar bu kitabı +18 yaş aşağısı bir sürü okur okuyor ama artık bu konu hakkında yazmayacağım, ben sürekli uyarıyorum, anne ve babalar dikkat etsin ne yapabilirim.
Bazı kitapların yaş sınırı vardır, bu kitabın yaş sınırı son iki kitapla +18'e çıkıyor ne yazık ki. Hadi smutu geçtim kitapta çok fazla argo var. Evet askeri kurguda illa ki oluyor ve argo sevmesemde bazen cuk diye oturması beni baya güldürdü yalan değil.
Ama bu smut mevzusundan çok nikahın her türlüsünü kıydırıp ama öncesinden işleri haletmek neder arkadaşlar?
Yani eğer okursak ve eleştirmek elimdeki bir şeyse ben de bunu eleştiriyorum.
Bu yazar için demiyorum, şu an bu tarzdaki çoğu yazarın böyle yazması gerçekten sizi rahatsız etmiyor mu?
Yetişkin içerik yazmayı bırakın bunu benim ahlakıma ters yapması ve bunu yine çocukların okuması bence uygun değil. Şöyle düşünebilirler, demek ki çokta yanlış bir şey yok, sevgiliyle her şey yapılabilir.
O yüzden bu tarz kitapları aklı başındaki okurların okumasını istiyorum.
Yani spoiler vermek istemiyorum ama Murathan ve Gökçen'de tamam diyeceğizde diğerlerine ne oluyor? 
Siz rahatsız olmayabilirsiniz, benimde yaşım buna eriyor bunları okumak için. Ben uyarımı yaparım, rahatsız olduğum konuyu da dile getiririm, bir okurum sonuçta.
Okuyup okumamak, sizi rahatsız eder, etmez bu beni ilgilendirmez ama yetişkin içerik yazmadan da kitaplar çok satılabilir, okunabilir ve sevilebilir. Bunu da dipnot olarak düşmek isterim.


Askeri kurgu sevenler için önereceğim bir seri ama eğer bu tarz kitaplar sevmiyorsanız çok yanaşmayın derim. Evet kitap akıyor, çok eğlenceli ve bir o kadarda duygusal ama size hitap etmemesi sorun olabilir. Ben önceden askeri kurgu okumam diyordum, çok duygusal olur diye ama beni çok ters köşe yaptı bu seri, o yüzden başka askeri kurgu okumak istiyorum.
Kitapta adı geçen bir kaç karakter oldu, onlar için kitap bekliyoruz ama olur mu bilemiyorum. Gerçi Gökçen birkaç şey söyledi, bence olacak gibi ama şu an ortada öyle bir şey yok gibi(Olsun lütfen!!)
Onun dışından şu an Bülbül Kapanı devam ediyor, o askeri kurgu değil. Onun evreni çok farklı ve merakla devamını bekliyorum. Bu seri böyle bitmez, devam eder ama nasıl eder onu zamanla göreceğiz inşallah.
Ve bir serinin ve yorumun sonuna geldik.
Son kitap olarak böyle uzun bir yorumu hak ettiğini düşünüyorum. Ben seriye geçen sene Mayıs ayında başlamıştım, yayınevi ve yazar hızı o kadar iyi ki bakın Nisan ayında dört kitaplık, her kitabının 500'den fazla olduğunu düşünürsek ve arada Bülbül Kapanı'da çıktı dersek toplamda beş kitap okumuş, neredeyse 2500 sayfalık bir Loresima kitabı okuduğumu düşünüyorum. Onu yazmak ayrı, çıkarmak ayrı, okumak ayrı.
Gurur verici bir şey bence. Yazarından tutun, tasarımcısına, editöründen, baskıcısına emeği geçen herkese helal olsun ve emeklerine sağlık. 


Not: Diğer yorumlarımı okumak için tık tık!!




Kitaba Puanım 5/5^^



Alıntılar^^


"Gönül bir kuştur..." dedi Murathan.
"Ancak kendi yuvasını bulunca bülbül olur,"


*****


"Sana yürünmez, Duru," dedi Zülfikar.
"Sana sakince gelinir. Yine sakince kapın çalınır. O kapıyı açarsan ne ala."




"Ne zamandır Duru'ya aşıksın, lan?" dedi Murathan.
Zülfikar derin bir nefes verdi. Bütün bakışlar ona döndü. Bunu sık sık düşünüyordu. Belki ilk gördüğü andan beri. Bilmiyordu. Oradaydı hep işte. Kalbindeydi.


*****


Ama artık hayatın bana öğrettiği çok değerli bir ders vardı. Kötü anılar iyi anılarla özdeşleştirmediğimiz sürece can yakmaya devam eden anılar olarak kalırlardı.


*****


Buna şüphem yoktu.
Onlar Barut'tu.
Yaktıkları kadar ışık saçıyorlardı. Aldıkları her can, bin hayat kurtarıyordu. Vatanı için savaşan görünmez kahramanlardı.






Bir yorum ve seride böylece biter^^
Yeni yazılarda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^





Buralarda da varım^^





30 Haziran 2024 Pazar

Bir Kabusa Dalmak//R. Ayça Kavraz Kitap Yorumu^^

Selamlar^^
Yeni ykitap yorumuyla geldim, bu kitap çok farklı bir kitap. Ramazan bayramı harçlığı niyetine aldığım kitaplardan biriydi. Konusu çok ilgimi çekince almak istedim.
Düşünün ki her şey tersine dönmüş, erkekler kadın, kadınlar erkek gibi davranmaya başlamış. Yani ataerkil bir toplumla karşı karşıyayız.
Olaylar tabii ilk başta Dervim'in yaptığı hatalardan sonra başlıyor ve kitabın çoğunluğunu her şeyin nasıl eski haline gelmesi için çalıştığına ve kadınların neler çektiğini ilk saniyeden anlamasını okuyoruz.

Devrim, ataerkil toplumun dogmaları altında yetişmiş, yakışıklı, zengin bir genç adamdır. Günün birinde,şoförü olmak için başvuran Bade’ye söyledikleri yüzünden Büyücü Kadın tarafından lanetlenir ve bambaşkabir dünyaya uyanır. Artık yaşadığı dünyaya anaerkil bir toplum hâkimdir ve her şey tersine dönmüştür.
Üstelik bu garip dünyada Devrim, hayatına devam edebilmek için Bade’ye muhtaçtır.
Devrim bir yandan içinde bulunduğu çıkmazdan bir an önce kurtulmak için türlü yollar denerken bir yandanda kendini önceki hayatında sıkı sıkıya bağlı olduğu değerleri sorgularken bulur.
Toplumsal cinsiyet eşitsizliğine bir tepki niteliğindeki bu kitap, sizi bazen hüzünlendirecek bazen de acı acıgüldürecek ve toplumun size biçtiği rolleri sorgulamanızı sağlayacak.

Devrim çok ünlü bir ailede doğmuş, bütün istedikleri önünde olan, şirkette önemli bir pozisyona sahip biridir. Bir gün iş başvurusunda bulunan bir kadınla anlaşamayınca Büyücü kadın tarafından uyarılır ama dikkate almaz. Eve gittiğinden başka bir olay yüzünden yine yanlış karar verince büyücü kadın bu sefer rahat durmaz ve Devrim'i ataerkil bir dünyaya uyandırır. Başta rüyada olduğunu düşünen Devrim gerçekleri acı bir şekilde öğrenir.
Gerçekte sert olan babası şimdi annesi olmuştur ve aynı babasının kararlarını vermektedir, hatta kendisi ablasının kaderini yaşamaya başlar. Öyle olunca işler daha da karışır.
Çözümü ise gerçek hayatta işe almadığı Bade'de bulacağını düşünmektedir.
Daha fazla detaya gerek yok.
Devrim'in ataerkil toplumda başına gelenlere üzüldüm ister istemez ve bunu kadınların sürekli yaşaması ayrı olay. Deneyerek öğrenmesi Devrim için zor olsa da hak etti yani. Bence bu sürüm bir süre bütün erkeklere işlenmeli. :D


Bade hakkında çok bir şey yazmak istemiyorum. Sadece gerçek hayatta olanlara şok oldum, böyle bir şey olduğu için devamında neler olacak merak ediyorum. Biraz fevri bir karakterimiz, en sonda yaptığı şeye şok oldum. Kız biraz dur dinle, dinlemeden hop yeter bee sen hep böylesin dedi şak bir şeyler yaptı.
Yani aradan ne kadar zaman geçmiş, istese zaten bu zamana kadar yapardı, ne bu fevrilik.
Neyse, zaten olması gerekiyordu yazar yapmış ama böyle olmasaydı güzel olurdu.


Ablası adına sevindim ama gerçekte neler olacak onu daha çok merak ediyorum. Umarım diğer türlü olan neyse o olur. Devrim'in babasının yer değiştirdikten sonra gündüz kuşağı programları izlemesi peki. Oraları okurken kahkaha attım resmen. Gözünüzün önüne gelince daha farklı oluyor çünkü. :D
Bu kısımlar sayesinde kitap hem güldürdü hem düşündürdü, bu yüzden sevdim.
Ama şöyle bir sıkıntımız var. Bu kitabı biz kadınlar okuduğumuzda sıkıntı yok, zaten gerçek hayatta yaşanılanları biliyoruz, yaşıyoruz ya da anlıyoruz. Bu kitabı bizden çok erkeklerin okumasını öneririm. Onların okuyup eğer böyle olursa böyle olur bak demesi gerek. Yoksa ben on kere okusam ya da okumasam bile kitapta geçen olayları, korkuları biliyorum.
O yüzden kitabı daha çok erkeklere tavsiye etmenizi öneririm.
Mesela eşinize okutun, sevgilinize, erkek kardeşinize hatta ve hatta okuyorsa babanıza.
Öyle öyle elden ele yayılır bu kitap. :)


Yazarın kalemi hem çok iyiydi hem de çok acemiydi. Bazı yerleri okurken çok iyiyken bazı yerleri o kadar acemiydi ki keşke editörü biraz daha ilgilenseydi dedim.
Sadece yazım açısından değil, mesela Bade'nin yaptığı bir şey var. Yazara bunu daha iyi bir hale getir diyebilirdi, çünkü aşırı aşırı hızlı ve gereksiz bir çıkış oldu. İnanın okurken ne oluyoruz dedim.
O yüzdendir ikinci kitapta daha iyi bekliyorum.
İkinci kitapta işler biraz daha farklı olacak gibi. Bade'nin durumunu daha çok merak ediyorum, bakalım yazar o kısımları nasıl yazmış. 

Bu tarz kitapları sevenlere öneririm ama beklentiyi çok yüksek tutmayın. Ben okumaya başlarken temizlik yapıyorduk o yüzden hemen bitiremedim. Çok kısa, hemen okuyup bitecek kitaplardandı. Hatta vaktiniz varsa bir günde bitecek bir kitaptı. Benim temizliğe denk gelince azıcık elimde sürünmüş oldu.



Kitaba Puanım 5/3,5^^




Alıntılar^^ 

Oysa lütfeden değil, lütfedilen tarafta olmak nasıl da farklı hissettiriyordu.


*****


Bugün önemli bir ders almıştım. Tüm dünya benim iyiliğimi düşünüyordu. 
Yani tüm dünya benim düşmanımdı.


*****


İçimdeki bir ses, bu görüntüyü zihnimde milyonuncu kez izlerken şöyle fısıldıyordu: Bu dünyada senin bin sözün, bir kadının bir sözü etmiyor.


*****


Birlikte olan iki insanın birbirini desteklemeye karar vermiş olması insanlar için neden hiçbir zaman yeterli olmuyordu? 


*****

"Küçük değişiklikler dünyayı hepten değiştirmez ama iyileştirir evladım."




Başka yorumlarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^



Buralarda da varım^^









31 Mart 2024 Pazar

İçimdeki Güneş//Betül Güçlü Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Ayın, belki de yılın en iyi kitabının yorumunu yazmaya geldim!!!
Son zamanlarda, hatta son yıllarda ilk def böyle bir cümle ile başlamışımdır bilmiyorum ama hak ediyor arkadaşlar!
Yazarının her kitabını okumuş, her kitabından ne kadar geliştiğini kendi gözlerimle okumuş biri olarak bu kitap bütün listeleri yerinden oynattı resmen.
Kasaba, köy, mahalle gibi şeyleri konu alan kitapları cidden çok seviyorum. Konusunda ilk mahalle geçsin, ne bileyim köy falan desin tamam benim kitabım diyorum.
Bu kitabı çok bekledik, Betül Güçlü genelde çıkardığı kitapları aynı zamana denk getirmeye çalışıyordum ama bu sene biraz geç kaldı. Ee baskı vs derken bir miktar yine geç kalındı ama inanın beklediğimize değdi, hem de kat be kat değdi.


Planlar dâhilinde yaşayan biri, atacağı adımları çok önceden hesaplar.
Fakat hayat, bu planların en büyük düşmanıdır.
Ela Mercan, elleriyle çizdiği güvenli bir haritanın içinde yaşarken bir kalp kırıklığı bütün planlarını dağıttığında her şeyin tepetaklak olduğunu düşünür. Sorunlarından kaçmaya çalışırken küçük bir köy okuluna öğretmen olarak atanan Ela için yeni bir şehirde, yabancı insanların ve kısıtlı imkânların içinde tutunabileceği tek şey mesleğidir.
Köy öğretmenliği ona bilmediği yeni bir hayatı deneyimleme fırsatı sunarken çocuklarla kurduğu ilişkiler hayatını değiştirecek, aşka karşı ördüğü duvarlar ise beklenmedik biri tarafından yıkılacaktır.
İçimdeki Güneş soğuk bir kış gecesinde çıtırdayan alevleri, sobanın üzerinde kuruyan portakal kabuklarının kokusunu, özlenen bütün sadelikleri hatırlatan bir hikâye.


Ela yaşadığı zor günlerden sonra ailesini arkada bırakıp bilmediği bir kasabanın köyüne atanır. Gittiği ilk günde farklı ortamlar, farklı insanlarla tanışınca nereye düştüm ben derken geri dönmeyeceğini bildiği için alışmaya çalışmak zorundadır.
Sonrasında okulunu düzenlemesi, öğrencileriyle tanışması falan derken zamanla alışmaya çalışır ama geçmişi peşini bırakmaz ve zamanla mutlu olmaya çalışsa da ister istemez yaşadığı sıkıntılar sürekli önüne çıkar. Zamanla öğrencilerine, köye ve çevresine alıştıkça kalbi iyileşmeye başlar ama tamamen iyileşecek mi onu zamanla öğrenecektir.
Ela'ya baştan ısınamadım açıkçası, ona yardım etmeye çalışanlara karşı tavrı biraz garibime gitti. Tabii yaşadıklarını ve yaşadığı yeri düşününce normal ama ne yapayım öyle bir his aldım ama zamanla onlara alışması, onlar gibi olması çok güzeldi.
Kalbinin iyileştiğini okumak, onlar gibi olmaya başlaması çok güzeldi. Tabii alışamadığı şeylerde vardı, mesela soğuk. :D O kısımları okurken diğer karakterlerin biz alışığız demesi çok tanıdık geldi.
Başlarda öyle düşünsem de alışmaya başladıktan sonra ki düşünceleri ve davranışlarını okuyunca çok sevdiğim bir karakter oldu.
Öğrencilerine davranışı, onları düşünmesi ve en önemlisi Ayşegül'e olan yakınlığı. Çok kalbe dokunan ve içimizi yumuş yumuş yapan bir karakterdi.
Soba yakma sıkıntısı yaşıyor sürekli, Ela kız gel ben sana öğretirim, gerçi öğrencilerin öğretmiştir ama olsun sdfghjkl


Tabii kitabımızda bir de erkek karakterimiz var.
Çınar. <3
Çınar'ın asaleti diğer karakterleri alır duvara çarpar çarpar atar diyorum arkadaşlar.
Çünkü bambaşka biriydi, bir de onun kısımları okuduk ki vay beee dedim vaaaay.
Bence Çınar'ı siz kitapta tanıyın yaa. Bana sürpriz oldu size de olsun. :D
Ama Çınar'ı kısımları gelince, onun yaptıklarını okuyunca hayatta ki bütün erkeklerden umudumuz kaybettik be sdfghjklşi Sorumluluğu alır mısın Betül Güçlü?? :D
Tabii yazarımız bize son kısımda bir sürpriz yapıyor.
O kısım var ya, o kısım... Hatta o paragraf bence kitaptaki en en en iyi yerdi. <3
    Neyse ben yazdıkça bir şeyler klavyemden çıkacak, o yüzden geçiyorum.
Ama spoiler yazacağım inşallah, orada döktürürüm asdfghjk
Çınar için yazacağım tek şey kitaba uygun başka bir karakter olmazmış.
Tamam ben de çok farklı bir karakter düşünmemiştim ama böylesine hem şaşırdım, hem de çooook sevdim <3


Ela'nın zamanla arkadaşlarının olması, ev sahiplerinin sahip çıkması, köydekilerin yardım etmesi ve muhtarla, eşi. Bir de yardım ettikleri insanlar...
Hangisini yazsam bilemedim, sonuçta hepsi yazılmayı hake diyor ama en çok kalbime dokunan Kevser teyze ve kardeşi, Ayşegül, sonradan gittikleri bir aile vardı onlar. Kısacası kime yardım ettilerse onların hepsi kalbime dokundu yaa. Bu kadar ince düşünülmüş, bu kadar yüreklere dokunan bir kitaptı.
O kadar nahif ki okurken her şeyi unutacak kıvama geliyorsun. Hemen okunuyor zaten, bunun dışında 
zaten o köy halkı, arkadaşlık, dostluk, yardımlaşma, çocukların şen kahkahası(gülmeyin, okurken kulağınızla duyuyorsunuz :D) hepsi birbirinden güzel ve özeldi.
Arkadaşlar, arkadaşlaaaaar beni zorlamayın ve HEMEN GİDİN ALIP, OKUYUN!!! :D

Köy halkına özellikle değinmek istiyorum. Bakın ben doğma, büyüme köyde yaşıyorum. kışları şehirde yaşardık ama hayatımın çoğu köyde geçti ama ben böyle köy görmedim, duymadım, bilmiyorum ama okudum. Evet bizdendi kitap, evet hayatın ta içindendi ama böyle tatlış, yardım sever, yabancıları bile ailelerinden gören köy halkıyla tanışmadım. İlla ki vardı, sadece benim köy yanlış yerdedir belki ama sürekli bir araya toplanmaları, yabancılık göstermeden orası onun evi, burasının onu evi demeden hep beraber olup davet etmeleri, yardım etmeleri o kadar güzeldi ki. Tabii bir de baskı mevzusu var sdfghjk O kısımlar en eğlendiğim yerlerdi.
İşte bakın yine bizim köy halkıyla alakası yok, Çınar gibi biri gelse bizimle yakıştıran kimse olmaz. Nerede o çöpçatan teyzeler sdfghjkl


-Spoiler Başlangıcı-

Ela'nın yaşadığı şeyleri az çok tahmin ettim, zaten kız kardeş mevzusunu anlatınca dedim tamam kazık yemiş kardeşinden. Çoğu kitapta okuyoruz aslında eniştesine yanaşan baldız, bu kitapta da vardı ama illa ki böyle radikal bir karar için bu tarz bir şey olması gerekiyordu.
Yaşadıkları kolay değil ama kız kardeşini verselerdi elime.... neyseee.
Sonrasından mahalledeki, köydeki herkesin Çınar'la yakıştırması, bunların gözler önünde değil de genelde gizlice konuşmaları çok tatlıydı.
Ve Çınar... Ben dedim köy halkından biri olurdu ama kendisi doktor, köyün ve merkezdeki sağlık ocağının doktoru.
Çocuklar çok seviyor, insanlar çok seviyor ama Çınar Ela'yı seviyor. <3 Hatta ilk görüşme vurulmasın kaç puan veriyoruz???
Okurken eridim resmen yav <3
Böyle gözlerimden kalpler çıktı, hiç yapmadığım şey yapıp hikayemde paylaştım. Tabii spoiler olarak sdfghjkl
Kevser teyzenin olayının tatlıya bağlanması, Çınar'ın Ela'yı kıskanması, herkesin ortasından babasından yemek için istemesi.. Yaz yaz bitmiyor arkadaşlar sdfghjkl
Son bölümlere geldiğimizde Ela'ya giydirilen elbiselerden hemen dedim inşallah düğün falan yaparlar, valla öyle çıktı yaa sdfghjk
Ama Çınar'ın Ela'ya evlendik ama yine ayrılıcaz demesi.
Ve Çınar'ın başta o kadar sert gözüküp, sonradan minnoş biri çıkması. :D
Kar sahnelerine hayran kaldım, zaten bu sene doğru düzgün kar görmedik kitaptan nasibimizi aldık. :D

-Spoiler Sonu-



İşte bakın arkadaşlar ben hemen, sıcağı sıcağına yorum yazmıyorsam far görmüş tavşan gibi kala kaldım dfghjkl
Çok sevdim kitabı, çoooook ama ne yazsam bilemedim. Tıkandım kaldım iyi mi? :D
Nahif kitapları seviyorum, yavaş yavaş kalplerin iyileşmesini, yardımlaşmayı okumaya bayılıyorum.
Bu kitapta kötü karakter varsa bir ya da ikidir, o mevzuyu o kadar sevdim, o kadar memnun kaldım ki düşündükçe iyi ki yazmamış yazarımız diyorum.
Yaa kitapta pembe şemsiyeyle kızını okuldan alan baba var yaa, siz ne diyorsunuz sdfghjk
İşte öyle bir kitap kendisi, Ela'yı kabuğundan çıkaran, kalbine iyi gelen, küstüğü hayata tekrardan barışan ve dahası.
Son bölümlerden de çoook memnun kaldım ve BAYILDIMMM!!!
Yine neden, ne için söylemeyeceğim, alın OKUYUN, OKUTUN diyeceğim!!!
Her yerine post it yapıştırdığım için yine yazarımız sorumluluğu alabilir mi? :D
Bitti, post it bitti sdfghjklşi
Hem yorumu bitirmek istiyorum hem bitirmek istemiyorum, sizi daha ne kadar ikna edebilirim diye düşünüyorum. :D

Betül Güçlü'nün en sevdiğim kitabı Aşk ve Diğer İhtimaller'di ama şimdi bu kitap oldu.
Devamı olsun yaaa, tamam istediğimiz gibi bitti kitap, sonu açık bitmedi ama aynı karakterlerle, aynı köyde, okulda geçen bir kitap daha okumayalım mı?
Dur ben bunu Betül Güçlü'nün aklına sokayım dfghjklş
Ne kadar zor yazdığını takip ettiğimden biliyorum, hem o yüzden hem de bu kadar güzel yazdığı için bu kitabın yeri ayrı olacak her zaman...
Son olarak kalemine, emeğine, düşüncene sağlık Betül, daha iyisi gelene kadar (ki gelir mi sanmam, zirve bu) EN İYİSİ BU!!!
Bence bir kitabı düşündüğünüz zaman içiniz kıpır kıpır oluyorsa, kalbiniz yumuşuyorsa, okuduğunuz için kendinizi mutlu sayıyorsanız o kitap olmuştur ve unutamazsınız artık...
Bu uzuuuun son satırlardan sonra tavsiye diye başlayan bir cümle beklemeyin benden. :D




Kitaba Puanım 5/5^^



Alıntılar^^


İnsan, iyiliği için her şeyi yapacağı biri tarafından bu kadar değersizleştirilince nasıl üzülmezdi?


*****


Biraz huzur bulmak için herkesten fersahlarca uzağa kaçmıştım ama kendimden nasıl kaçacaktım ki? Düşünmek istemediğim şeyleri nasıl geride bırakacaktım? İncinmekten nasıl kurtulacaktım?


*****


Tozu silkelerdin giderdi, pisliği yıkayıp temizlerdin ama kırdığın bir kalbin telafisi öyle kolayca mümkün olmuyordu.


*****


Geçmişimi her an cebimde taşırken yeni bir hayatın farklı olmasını nasıl bekleyebilirdim ki?


*****


Fuat beni görünce kollarını iki yana açıp, "Ela hocam!" diye bağırdı. Karşıdan koşarken en ciddi tavrımı takınıp işaret parmağımı kaldırdım. "Hayır."
Kolları anında iyi yana düşerken yüzünde mızmız bir ifade belirdi. "Bir sarılsaydım ya."
"Gel bana sarıl aslanım," dedi Çınar kolunu onun omzuna atarken. "Gel şöyle."


*****

Bunlar tanıdığım hisler değildi, böylesi değildi en azından. Bu hislerin birazına bile mecalim yokken bütün bunlar nasıl gelişti bilmiyordum. Fakat uzun zaman sonra kalbim, üzüntülerine yer bulamayacak kadar dolmuş gibiydi.
Hem de en tatlı hislerle.


*****

Çınar bana bakıyordu ve ben canımı sıkan her şeyden kurtulup tatlı bir neşenin içine gömülüyordum.




"...Sana Türk kahvesi yaparım. Gerçi pek sevmiyorsun sanırım."
"Sen yaparsan severim," deyişinde binlerce itiraf saklıydı sanki.


*****


Bu memlekette baş başa kalmayı başarabilecek gibi görünmüyorduk ama bu tatlı anların içinde de mutlu mesut yaşayabileceğimi düşünüyordum.


*****


Bütün sırça aramızı yapmaya çalışırken aslında tek engelin kendileri olduğunu farkında değillerdi anlaşılan.


*****


Hayatta en çok kıymet verdiğim insanlar sınıfıma girmek üzereyken bana böyle hissettirdikleri için öğrencilerime minnettardım.


*****


"...Hayatta bazı şeylerin haykırılması gerekir Ela Hoca."








Bir yorum daha böylece biter, sevgiyle kalın^^
Hayırlı İftarlar^^



Buralarda da varım^^



15 Mart 2024 Cuma

Son Çarem//Kübra Nur Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Kübra Nur'in kalemiyle ilk Üç Yapraklı Ahududu kitabıyla tanışmıştım. Ondan sonra bırakamadım, yeni çıkan bütün kitaplarını okudum ama bunlardan önce çıkan eski kitaplarını hiç okumadım, meğer o kitaplar okuduklarımın başlangıcıymış. Mesela bu okuduğum kitaptaki Arın ve Mayıs çiftimizin çocuklarından Zeynep'in kitabı Bir İstanbul Akşamı mesela. Tabii sonradan kitaplarda çiftlerimiz geçiyor ama bilin bakalım kim tanımıyor. :D
İşte ben tersten başlayıp ilk okuyacağım serileri şimdi okuyorum. :D
Seriyi okuyanlar çok seviyordu ben de tez vakitte okumaya başladım. Serinin ilk kitabına göre biraz acemi yerleri vardı tabii ki yine de çok eğlendiğim doğrudur. :)


Hiç tanımadığım bir adamı bir sapık gibi takip etmeyi kabul etmiştim. Evet, şimdi de bu saçma
ve nasıl yapacağıma dair tek bir fikrimin bile olmadığı iş için hazırlığımı bitirmek üzereyim. Üstümde
beyaz yazlık bir elbise var. Başıma büyük, hasır şapkamı taktım ve açık sarı saçlarımın
omuzlarımdan dökülmesine izin verdim. Gözümde güneş gözlüklerim ve kolumda çantamla
aynadaki görüntüme baktım. Narin ve zarif görünüyordum. Bu halimle bir ajan olamayacak kadar
süslüydüm. Neyse ki işin temelinde zaten gerçek bir ajan olmamam yatıyordu. Çantamdan
fotoğrafları çıkarıp hedefime, akşamdan beri, milyonuncu defa baktım. Biraz özgüven sağlamak
adına genişçe gülümseyip kendimi görevime hazırladım.


Mayıs yıllarca iş aradıktan sonra artık umutları tükenerek oturduğu bankta yanına bir adam oturunca bütün hayatı değişir. Başta adamın teklifini saçma bulsa da hem ailesinin yanına geri dönmek istememektedir hem de işsizlik başka bir şans bırakmamıştır.
Yapması gereken ise bir tane adamı takip edip, onun hakkında bilgi toplamak ama saçma haller içine girince hiç ummadık şeyler yaşamaya başlar.
Mayıs aşırı delidolu bir karakterdi, kardeşiyle sürekli didişmesi, Arın'ı çileden çıkarması falan çok eğlenceliydi. Tabii bazı yerlerde sınırı aşıyordu yalan değil. Kitabın çıktığı zamana, yazılan yıla ve yazarın yaşına bakacak olursak normal böyle olması ama bunlara rağmen kalemi cidden çok iyiydi. Belki de ilk kitaplarından biriydi, o yüzden anlayabiliyorum. :)
Mayıs'ın Arın için sürekli ayılıp, bayılması, çok yakışıklı demesine, bunlara rağmen sinirlendiğinde ağzına geleni sarf etmesine çok güldüm. Çünkü birileri hak ediyordu, her bir kelimeyi sdfghjkl

 

Arın, çevresinde sert, hiçbir hatası olmayan biri gibi gözükmektedir. Arın'ı merak eden biri yüzünden Mayıs peşine düşer ve akıllara gelmeyecek şekilde tanışırlar.
Şimdi fazla bir şey yazmamayayım, spoiler olur. Sadece o sert halleri çok komikti. Zaten Mayıs'ın hallerine ve şapkalarına katlanmak zorunda ama sonradan olanlara üzülmedim desem yalan olur. :/
Ve yazarımız bizi düşünüyor Arın'ın gözünden de okuyoruz. Bence bir kitapta olması gereken bir şey. Bir bölüm dahi olsa erkek karakterimizden okumak şart. :D
Onun dışında Mayıs'ın yakışıklılığını anlata anlata bitiremediği Arın'a bir yerden sonra bizde hayran olduk be :D
Cidden o son kısımlarda yaşananlar ve tepkisi çok güzel değil miydi?


Çok bahsedeceğim bir karakter yok. Masal'ın kız kardeşi bir garipti kendisi gibi. Onun kitabı var mı bilmiyorum, araştırmam lazım. Bir de Arın'ın erkek kardeşi var. Onunda kitabı var ve kiminle, konusu ne hiç bilmiyorum.
En sona Mayıs'ın babaannesi çok değişikti yaa. Tam Trabzon ninesiydi. :D Hiç tanımadım ama davranışlarına falan bakınca öyle hissettim. :D
Zaten ortada başkada karakter yoktu. Tabii konuk oyuncu olarak Rüzgargülün'deki anne ve babamızda vardı. Onlarında kitapları var, Çirkin Ördek Yavrusu diye. Aldım, okunmayı bekliyor. Onu da araya alırım belki. Çünkü ne zaman başlasam okumadığım karakterler sürekli ortaya çıkıyor. :D Fransız kalmak istemiyorum doğrusu. :D


Yazarın kalemi gerçekten çok iyi, en son çıkan kitabıyla, ta 2015'de çıkan kitabının arasından farklar var tabii ki ama bunlara rağmen akıcı, betimlemelerinin güzel olması çok iyi olduğunu gösteriyor bence. Ben okuyunca çok eğleniyorum, zaten Türk yazarları seviyorum, onların eğlenceli hallerini okumak hoşuma gidiyor, o yüzden seriyi tamamladım ve sürekli Türk yazar almaya çalışıyorum. :)
Kitap anlaşmalı sevgililiği, ajanlığı, şirket içi aşkı vs anlatıyor. Bu konuda anlaşmalı sevgililiğe çok güldüm desem yeridir. :D
Kitabın tabii ki aşırı bulduğum yerleri oldu, azıcıkta olsa gözlerimi devirmiş olabilirim ama diyorum ya kitap kaç senelik, yazarın yaşını da düşünürsek bence normaldi. :)


Bundan 7-8 yıl önce okusaydınız hoşunuza giderdi ama araya giren yıllardan sonra, ilk defa okursanız çok hoşunuza gideceğinizi sanmıyorum. Eğer yazarı tanıyor, diğer kitaplarını okumak istiyorum diyorsanız okuyun, ilk okumaya başlarsanız diğer kitaplarını merak etmeyebilirsiniz. Tabii bir de yaş mevzusu var. Bu tarz okumayı bıraktıysanız sizlik değil derim ama bu tarz seviyorum, ben nasıl kaçırdım derseniz şu an indirimde kitaplar. Link vereceğim şimdi, oradan kitaplara uygun bir şekilde ulaşabilirsiniz. :)



Kitaba Puanım 5/4^^



Alıntılar^^


    Kabalık, Arıkan erkeklerinin en ufak hücrelerine dahi işlemişti. Eğer bir masalda yaşıyor olsaydık asla prens olmazlardı!


*****

Adeta ruh ikiziydik. Ya da ruh öküzüydük. Ruh ayısı bile olabilirdik.


*****

"Yeryüzünün en rezil adamıyım, Mayıs. Bu duyguyla baş edemiyorum. Seni görmek istemiyorum fakat sensizlikle de baş edemiyorum..."


*****

Mayıs'ı neden sevdiğimi ve hayatıma nasıl bu kadar yerleşebildiğini soracak olsalar
 vermem gereken cevap şu olabilirdi; ardı ardına koyulmuş beş ünlem, pembe bir kutu, sarı bir zarf...


*****

"Sevdiğimiz her insan kalbimizi kırar, Mayıs. Ve biz sadece onsuz yapamayacağımız kişileri affetmek isteriz..."





Başka yorumlarda görüşmek üzere^^
Sevgiyle kalın, hayırlı Ramazanlar^^



Buralarda da varım^^

15 Ağustos 2023 Salı

Rüzgargülü//Kübra Nur Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Bu yazın daha böyle akıcı, tam yaza uygun kitaplar okumak istiyorum. Bu kitapta imdadıma yetişti ve tam yazın okunacak kitaplardan biri oldu.
Kübra Nur'un kalemine bayılıyorum, yeni kitaplarını takip ediyorum. Hatta şu an eski kitaplarına gözümü diktim, onları da almak istiyorum. Zaten burada geçen bir karakterin bir kitabı varmış, onu merak ediyorum mesela. :)
Kitabı çok sevdim, karakter, konu, geçen yerler, olaylar gerçekten çok güzeldi.


Asi kızlar ile ilgili hikâyeleri bilirsiniz. Hani ailelerinin bir türlü zapt edemediği, sürekli sorun çıkaran, bir süre sonra artık uğraşılmayıp sadece bir yerlere postalanan ve kendilerinden hiçbir şey beklenmeyen kızlarla ilgili hikâyeler… Klasiklerdendir bunlar. Mutlaka duymuşsunuzdur. Duymadıysanız da hoş geldiniz, şimdi o kızlardan biriyle tanışmak üzeresiniz. Yaz mevsimini, denizin rüzgârını ve güneşin parlaklığını iliklerinize kadar hissedeceğiniz, eğlenceli ve kalbe dokunan bir hikâye. Hayat bazen planlarımızı buruşturup bir kenara atar ve karşımıza hiç beklemediğimiz insanlar çıkarır. Bazen birilerinin bizimle birlikte savaşması kadar bize karşı savaşması da değerlidir. Rüzgârgülünün altı yaprağı vardır ve her birinde bambaşka bir hikâye saklıdır. İşte bu da onlardan biri. Bir genç kızın kendine dönmesinin ve aile kelimesinin asıl manasını öğrenmesinin hikâyesi.

Beyza babasının zoruyla hiç istemediği bir ailenin yanında yaz tatilini geçirmek zorunda bırakılır. Bu sürede yine haylazlık yapmak ister, yapar da ama karşısında öyle bir aile vardır ki ne yapsa karşılığını alıyordur. Bunlar yüzünden planları ters tepince uyum sağlamak ister ve işler bu sefer eğlenceli bir hal alır ve bu sayede bu zamana kadar nerede hata yaptığını çözmeye çalışır.
Beyza gibi bir karakteri ilk defa okudum desem yeridir, o kadar haylaz biriydi ki bazen yaptıklarına aşırı şaşırdım ama bu kadar haylaz birinden daha fazlasını da beklerdim yalan değil. :D
Geçmişte yaşananları Beyza'nın yüklenmesi, kendinden başka herkesi düşünmesi kalbimi kırdı. En çokta babasının yaptıkları. Kalbim parçalandı resmen o kısımlara. :/
Sonlara doğru yaptığı inatçılığa biraz kızmış olabilirim, tabii anlıyorum ama kızdım. Nedenini okuyanlar anladı. :D


Ayaz, bir anda evlerine gelen ve bir sürü garip saçmalıkları olan kıza ailecek alışmaya çalışırlar ama Ayaz Beyza'ya daha çok dost olarak yaklaşmak ister. Zamanla daha sık yan yana geldikçe aslında farklı biri olduğunu anlar ve o zamandan sonra onu anlamaya çalışır.
Bu anlama mevzusu uzadıkça yanından ayrılmak istemez ve bir anda aşık olduğunu anlar.
Ayaz'a bayıldım, bayıldımmmm
Kübra Nur'un erkek karakteri bir başka zaten, Ayaz'da onlardan biriydi. Böyle düşünceli hali, Beyza'ya yaklaşımı çok tatlıydı. Aynı babası gibi. :D

Evet hazır baba dedik onlarda da bahsedelim. Meriç ve Damla, Çirkin Ördek Yavrusu kitabındaki karakterlerimiz. Ben okumadım ama konusu çok hoşuma gitti. O yüzden almayı düşünüyorum. Onunda dışından burada çok tatlılardı, hele Meriç. Damla'yı çok okuyamadık ama Beyza'ya yaklaşımı çok tatlıydı. Bulup alabilirsem bundan sonra onu okumayı düşünüyorum inşallah. :)
Eğer satmak isteyen varsa bana ulaşsın. :)

Beyza'nın babası hakkında çok şey yazardım da hem spoiler olur hem de yazarsam duramam diye sadece diyeceğim şu ki iyi ki kitapta azıcık okuduk, yoksa kitabı zehir ederdi. -_-
Kitabı çok sevdim, okurken çok eğlendim. Gidemiyor olsam da tam bir deniz insanıyım ve Beyza'nın denizden çıkmaması, onu sevmesi ve Ayaz'la sürekli gitmeleri çok güzeldi. Diyorum ya tam bir yaz kitabıydı, o yüzden daha çok sevdim.
Bir kaç karakter daha var ama söylersem spoiler olur diye es geçiyorum.
Bu arada kitapta çoğu sahneyi sevdim ama bir bulaşık yıkama sahnesi var ki evlere şenlik. :D


Karakterlerin kendini bulduğu, aşkın nahif halinin anlattığı, akıcı ve tam yaz aylarına laik bir kitap istiyorsanız kesinlikle öneriyorum. Zaten yazarın her yeni kitabında kendisiyle o kadar çok gurur duyuyorum ki anlatamam. Bu yüzden bile öneririm sizlere. Günümüzde çıkan kitapların yanında o kadar masum kalıyorlar ki alıp bağrıma sokasım var yani, o yüzden okuyun okutun. Bu tarz aile bağları güzel olan, arkadaş ve aşkı anlatan kitapları daha çok ihtiyacımız var. :)



Son olarak arkadaşlar, kitabın tasarımı ŞAKA MI???
Arife Şeyma Gök gün geçtikçe değil de her zaman çok iyi ve her çalışması bir diğerinden çok iyi. Sürekli tasarımı incelerken kendimi buluyorum inanın. <3 Sadece bu yüzden bile kitabı alır insan <3




Kitaba Puanım 5/5^^


Alıntılar^^

Bir yerlerde birileri, çocuklarının mutluluğunu tavana yıldızlar yapıştıracak kadar önemsiyordu. Ne hoş.


*****


Bu zamana kadar bütün kalp kırıklıklarıma yaptığım gibi bunu da yuttum. Üzülüp surat asmanın hiçbir şey kazandırmayacağını biliyordum.


*****


"Birine sarıldığımızda güvende hissederiz ve kötü şeylerin geçeceğine daha kolay inanırız. Sarılmak bize yalnız olmadığımızı hissettirir. Böyle zamanlarda birilerine sarılmaya ihtiyaç duyarız."


*****

Hayatta bazı kırılma anları olduğunu biliyordum. Bunlar bazen büyük acılar ya da büyük sevinçler olurken bazen de beklenmedik küçük korkular ya da bir anlık şaşkınlıklar oluyordu. Bu kırılma anlarından sonra insanın bir daha eskisi gibi olması güçtü.




Aybarsların sayısı yediye çıktığında ortalık düğün yerine dönmüştü. Her kafadan bir ses çıkıyordu. Herkes birine sataşıyor, birileri sürekli gülüyor ve hepsi daima konuşuyordu. Ürettikleri enerjiyi, elektrik enerjisine dönüştürmek mümkün olsaydı bu küçük kasabayı günlerce aydınlatabileceğimize inanıyordu.


*****


"Sen çok güzelsin  ama en çok denizdeyken güzelsin. Neden, biliyor musun?"
"Neden?"
"Çünkü denizdeyken mutlusun ve hiçbir şey sana mutluluk kadar yakışmıyor."


*****


Sizi bir kuyuya indiren iple oradan çıkaracak olan ipin aynı ip olması ilginç değil miydi?


*****

Aras gülümsedi. Öyle geniş bir gülümsemeydi ki bu, kalbimin semalarını aydınlattı.






Bu sadece alıntıların yarısı, diğerleri bana kalsın spoiler olur falan. :D
Başka yazılarda görüşmek dileğiyle, sevgiyle kalın^^





Buralarda da varım^^