Türk Yazarlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Türk Yazarlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30 Haziran 2024 Pazar

Bir Kabusa Dalmak//R. Ayça Kavraz Kitap Yorumu^^

Selamlar^^
Yeni ykitap yorumuyla geldim, bu kitap çok farklı bir kitap. Ramazan bayramı harçlığı niyetine aldığım kitaplardan biriydi. Konusu çok ilgimi çekince almak istedim.
Düşünün ki her şey tersine dönmüş, erkekler kadın, kadınlar erkek gibi davranmaya başlamış. Yani ataerkil bir toplumla karşı karşıyayız.
Olaylar tabii ilk başta Dervim'in yaptığı hatalardan sonra başlıyor ve kitabın çoğunluğunu her şeyin nasıl eski haline gelmesi için çalıştığına ve kadınların neler çektiğini ilk saniyeden anlamasını okuyoruz.

Devrim, ataerkil toplumun dogmaları altında yetişmiş, yakışıklı, zengin bir genç adamdır. Günün birinde,şoförü olmak için başvuran Bade’ye söyledikleri yüzünden Büyücü Kadın tarafından lanetlenir ve bambaşkabir dünyaya uyanır. Artık yaşadığı dünyaya anaerkil bir toplum hâkimdir ve her şey tersine dönmüştür.
Üstelik bu garip dünyada Devrim, hayatına devam edebilmek için Bade’ye muhtaçtır.
Devrim bir yandan içinde bulunduğu çıkmazdan bir an önce kurtulmak için türlü yollar denerken bir yandanda kendini önceki hayatında sıkı sıkıya bağlı olduğu değerleri sorgularken bulur.
Toplumsal cinsiyet eşitsizliğine bir tepki niteliğindeki bu kitap, sizi bazen hüzünlendirecek bazen de acı acıgüldürecek ve toplumun size biçtiği rolleri sorgulamanızı sağlayacak.

Devrim çok ünlü bir ailede doğmuş, bütün istedikleri önünde olan, şirkette önemli bir pozisyona sahip biridir. Bir gün iş başvurusunda bulunan bir kadınla anlaşamayınca Büyücü kadın tarafından uyarılır ama dikkate almaz. Eve gittiğinden başka bir olay yüzünden yine yanlış karar verince büyücü kadın bu sefer rahat durmaz ve Devrim'i ataerkil bir dünyaya uyandırır. Başta rüyada olduğunu düşünen Devrim gerçekleri acı bir şekilde öğrenir.
Gerçekte sert olan babası şimdi annesi olmuştur ve aynı babasının kararlarını vermektedir, hatta kendisi ablasının kaderini yaşamaya başlar. Öyle olunca işler daha da karışır.
Çözümü ise gerçek hayatta işe almadığı Bade'de bulacağını düşünmektedir.
Daha fazla detaya gerek yok.
Devrim'in ataerkil toplumda başına gelenlere üzüldüm ister istemez ve bunu kadınların sürekli yaşaması ayrı olay. Deneyerek öğrenmesi Devrim için zor olsa da hak etti yani. Bence bu sürüm bir süre bütün erkeklere işlenmeli. :D


Bade hakkında çok bir şey yazmak istemiyorum. Sadece gerçek hayatta olanlara şok oldum, böyle bir şey olduğu için devamında neler olacak merak ediyorum. Biraz fevri bir karakterimiz, en sonda yaptığı şeye şok oldum. Kız biraz dur dinle, dinlemeden hop yeter bee sen hep böylesin dedi şak bir şeyler yaptı.
Yani aradan ne kadar zaman geçmiş, istese zaten bu zamana kadar yapardı, ne bu fevrilik.
Neyse, zaten olması gerekiyordu yazar yapmış ama böyle olmasaydı güzel olurdu.


Ablası adına sevindim ama gerçekte neler olacak onu daha çok merak ediyorum. Umarım diğer türlü olan neyse o olur. Devrim'in babasının yer değiştirdikten sonra gündüz kuşağı programları izlemesi peki. Oraları okurken kahkaha attım resmen. Gözünüzün önüne gelince daha farklı oluyor çünkü. :D
Bu kısımlar sayesinde kitap hem güldürdü hem düşündürdü, bu yüzden sevdim.
Ama şöyle bir sıkıntımız var. Bu kitabı biz kadınlar okuduğumuzda sıkıntı yok, zaten gerçek hayatta yaşanılanları biliyoruz, yaşıyoruz ya da anlıyoruz. Bu kitabı bizden çok erkeklerin okumasını öneririm. Onların okuyup eğer böyle olursa böyle olur bak demesi gerek. Yoksa ben on kere okusam ya da okumasam bile kitapta geçen olayları, korkuları biliyorum.
O yüzden kitabı daha çok erkeklere tavsiye etmenizi öneririm.
Mesela eşinize okutun, sevgilinize, erkek kardeşinize hatta ve hatta okuyorsa babanıza.
Öyle öyle elden ele yayılır bu kitap. :)


Yazarın kalemi hem çok iyiydi hem de çok acemiydi. Bazı yerleri okurken çok iyiyken bazı yerleri o kadar acemiydi ki keşke editörü biraz daha ilgilenseydi dedim.
Sadece yazım açısından değil, mesela Bade'nin yaptığı bir şey var. Yazara bunu daha iyi bir hale getir diyebilirdi, çünkü aşırı aşırı hızlı ve gereksiz bir çıkış oldu. İnanın okurken ne oluyoruz dedim.
O yüzdendir ikinci kitapta daha iyi bekliyorum.
İkinci kitapta işler biraz daha farklı olacak gibi. Bade'nin durumunu daha çok merak ediyorum, bakalım yazar o kısımları nasıl yazmış. 

Bu tarz kitapları sevenlere öneririm ama beklentiyi çok yüksek tutmayın. Ben okumaya başlarken temizlik yapıyorduk o yüzden hemen bitiremedim. Çok kısa, hemen okuyup bitecek kitaplardandı. Hatta vaktiniz varsa bir günde bitecek bir kitaptı. Benim temizliğe denk gelince azıcık elimde sürünmüş oldu.



Kitaba Puanım 5/3,5^^




Alıntılar^^ 

Oysa lütfeden değil, lütfedilen tarafta olmak nasıl da farklı hissettiriyordu.


*****


Bugün önemli bir ders almıştım. Tüm dünya benim iyiliğimi düşünüyordu. 
Yani tüm dünya benim düşmanımdı.


*****


İçimdeki bir ses, bu görüntüyü zihnimde milyonuncu kez izlerken şöyle fısıldıyordu: Bu dünyada senin bin sözün, bir kadının bir sözü etmiyor.


*****


Birlikte olan iki insanın birbirini desteklemeye karar vermiş olması insanlar için neden hiçbir zaman yeterli olmuyordu? 


*****

"Küçük değişiklikler dünyayı hepten değiştirmez ama iyileştirir evladım."




Başka yorumlarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^



Buralarda da varım^^









31 Mart 2024 Pazar

İçimdeki Güneş//Betül Güçlü Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Ayın, belki de yılın en iyi kitabının yorumunu yazmaya geldim!!!
Son zamanlarda, hatta son yıllarda ilk def böyle bir cümle ile başlamışımdır bilmiyorum ama hak ediyor arkadaşlar!
Yazarının her kitabını okumuş, her kitabından ne kadar geliştiğini kendi gözlerimle okumuş biri olarak bu kitap bütün listeleri yerinden oynattı resmen.
Kasaba, köy, mahalle gibi şeyleri konu alan kitapları cidden çok seviyorum. Konusunda ilk mahalle geçsin, ne bileyim köy falan desin tamam benim kitabım diyorum.
Bu kitabı çok bekledik, Betül Güçlü genelde çıkardığı kitapları aynı zamana denk getirmeye çalışıyordum ama bu sene biraz geç kaldı. Ee baskı vs derken bir miktar yine geç kalındı ama inanın beklediğimize değdi, hem de kat be kat değdi.


Planlar dâhilinde yaşayan biri, atacağı adımları çok önceden hesaplar.
Fakat hayat, bu planların en büyük düşmanıdır.
Ela Mercan, elleriyle çizdiği güvenli bir haritanın içinde yaşarken bir kalp kırıklığı bütün planlarını dağıttığında her şeyin tepetaklak olduğunu düşünür. Sorunlarından kaçmaya çalışırken küçük bir köy okuluna öğretmen olarak atanan Ela için yeni bir şehirde, yabancı insanların ve kısıtlı imkânların içinde tutunabileceği tek şey mesleğidir.
Köy öğretmenliği ona bilmediği yeni bir hayatı deneyimleme fırsatı sunarken çocuklarla kurduğu ilişkiler hayatını değiştirecek, aşka karşı ördüğü duvarlar ise beklenmedik biri tarafından yıkılacaktır.
İçimdeki Güneş soğuk bir kış gecesinde çıtırdayan alevleri, sobanın üzerinde kuruyan portakal kabuklarının kokusunu, özlenen bütün sadelikleri hatırlatan bir hikâye.


Ela yaşadığı zor günlerden sonra ailesini arkada bırakıp bilmediği bir kasabanın köyüne atanır. Gittiği ilk günde farklı ortamlar, farklı insanlarla tanışınca nereye düştüm ben derken geri dönmeyeceğini bildiği için alışmaya çalışmak zorundadır.
Sonrasında okulunu düzenlemesi, öğrencileriyle tanışması falan derken zamanla alışmaya çalışır ama geçmişi peşini bırakmaz ve zamanla mutlu olmaya çalışsa da ister istemez yaşadığı sıkıntılar sürekli önüne çıkar. Zamanla öğrencilerine, köye ve çevresine alıştıkça kalbi iyileşmeye başlar ama tamamen iyileşecek mi onu zamanla öğrenecektir.
Ela'ya baştan ısınamadım açıkçası, ona yardım etmeye çalışanlara karşı tavrı biraz garibime gitti. Tabii yaşadıklarını ve yaşadığı yeri düşününce normal ama ne yapayım öyle bir his aldım ama zamanla onlara alışması, onlar gibi olması çok güzeldi.
Kalbinin iyileştiğini okumak, onlar gibi olmaya başlaması çok güzeldi. Tabii alışamadığı şeylerde vardı, mesela soğuk. :D O kısımları okurken diğer karakterlerin biz alışığız demesi çok tanıdık geldi.
Başlarda öyle düşünsem de alışmaya başladıktan sonra ki düşünceleri ve davranışlarını okuyunca çok sevdiğim bir karakter oldu.
Öğrencilerine davranışı, onları düşünmesi ve en önemlisi Ayşegül'e olan yakınlığı. Çok kalbe dokunan ve içimizi yumuş yumuş yapan bir karakterdi.
Soba yakma sıkıntısı yaşıyor sürekli, Ela kız gel ben sana öğretirim, gerçi öğrencilerin öğretmiştir ama olsun sdfghjkl


Tabii kitabımızda bir de erkek karakterimiz var.
Çınar. <3
Çınar'ın asaleti diğer karakterleri alır duvara çarpar çarpar atar diyorum arkadaşlar.
Çünkü bambaşka biriydi, bir de onun kısımları okuduk ki vay beee dedim vaaaay.
Bence Çınar'ı siz kitapta tanıyın yaa. Bana sürpriz oldu size de olsun. :D
Ama Çınar'ı kısımları gelince, onun yaptıklarını okuyunca hayatta ki bütün erkeklerden umudumuz kaybettik be sdfghjklşi Sorumluluğu alır mısın Betül Güçlü?? :D
Tabii yazarımız bize son kısımda bir sürpriz yapıyor.
O kısım var ya, o kısım... Hatta o paragraf bence kitaptaki en en en iyi yerdi. <3
    Neyse ben yazdıkça bir şeyler klavyemden çıkacak, o yüzden geçiyorum.
Ama spoiler yazacağım inşallah, orada döktürürüm asdfghjk
Çınar için yazacağım tek şey kitaba uygun başka bir karakter olmazmış.
Tamam ben de çok farklı bir karakter düşünmemiştim ama böylesine hem şaşırdım, hem de çooook sevdim <3


Ela'nın zamanla arkadaşlarının olması, ev sahiplerinin sahip çıkması, köydekilerin yardım etmesi ve muhtarla, eşi. Bir de yardım ettikleri insanlar...
Hangisini yazsam bilemedim, sonuçta hepsi yazılmayı hake diyor ama en çok kalbime dokunan Kevser teyze ve kardeşi, Ayşegül, sonradan gittikleri bir aile vardı onlar. Kısacası kime yardım ettilerse onların hepsi kalbime dokundu yaa. Bu kadar ince düşünülmüş, bu kadar yüreklere dokunan bir kitaptı.
O kadar nahif ki okurken her şeyi unutacak kıvama geliyorsun. Hemen okunuyor zaten, bunun dışında 
zaten o köy halkı, arkadaşlık, dostluk, yardımlaşma, çocukların şen kahkahası(gülmeyin, okurken kulağınızla duyuyorsunuz :D) hepsi birbirinden güzel ve özeldi.
Arkadaşlar, arkadaşlaaaaar beni zorlamayın ve HEMEN GİDİN ALIP, OKUYUN!!! :D

Köy halkına özellikle değinmek istiyorum. Bakın ben doğma, büyüme köyde yaşıyorum. kışları şehirde yaşardık ama hayatımın çoğu köyde geçti ama ben böyle köy görmedim, duymadım, bilmiyorum ama okudum. Evet bizdendi kitap, evet hayatın ta içindendi ama böyle tatlış, yardım sever, yabancıları bile ailelerinden gören köy halkıyla tanışmadım. İlla ki vardı, sadece benim köy yanlış yerdedir belki ama sürekli bir araya toplanmaları, yabancılık göstermeden orası onun evi, burasının onu evi demeden hep beraber olup davet etmeleri, yardım etmeleri o kadar güzeldi ki. Tabii bir de baskı mevzusu var sdfghjk O kısımlar en eğlendiğim yerlerdi.
İşte bakın yine bizim köy halkıyla alakası yok, Çınar gibi biri gelse bizimle yakıştıran kimse olmaz. Nerede o çöpçatan teyzeler sdfghjkl


-Spoiler Başlangıcı-

Ela'nın yaşadığı şeyleri az çok tahmin ettim, zaten kız kardeş mevzusunu anlatınca dedim tamam kazık yemiş kardeşinden. Çoğu kitapta okuyoruz aslında eniştesine yanaşan baldız, bu kitapta da vardı ama illa ki böyle radikal bir karar için bu tarz bir şey olması gerekiyordu.
Yaşadıkları kolay değil ama kız kardeşini verselerdi elime.... neyseee.
Sonrasından mahalledeki, köydeki herkesin Çınar'la yakıştırması, bunların gözler önünde değil de genelde gizlice konuşmaları çok tatlıydı.
Ve Çınar... Ben dedim köy halkından biri olurdu ama kendisi doktor, köyün ve merkezdeki sağlık ocağının doktoru.
Çocuklar çok seviyor, insanlar çok seviyor ama Çınar Ela'yı seviyor. <3 Hatta ilk görüşme vurulmasın kaç puan veriyoruz???
Okurken eridim resmen yav <3
Böyle gözlerimden kalpler çıktı, hiç yapmadığım şey yapıp hikayemde paylaştım. Tabii spoiler olarak sdfghjkl
Kevser teyzenin olayının tatlıya bağlanması, Çınar'ın Ela'yı kıskanması, herkesin ortasından babasından yemek için istemesi.. Yaz yaz bitmiyor arkadaşlar sdfghjkl
Son bölümlere geldiğimizde Ela'ya giydirilen elbiselerden hemen dedim inşallah düğün falan yaparlar, valla öyle çıktı yaa sdfghjk
Ama Çınar'ın Ela'ya evlendik ama yine ayrılıcaz demesi.
Ve Çınar'ın başta o kadar sert gözüküp, sonradan minnoş biri çıkması. :D
Kar sahnelerine hayran kaldım, zaten bu sene doğru düzgün kar görmedik kitaptan nasibimizi aldık. :D

-Spoiler Sonu-



İşte bakın arkadaşlar ben hemen, sıcağı sıcağına yorum yazmıyorsam far görmüş tavşan gibi kala kaldım dfghjkl
Çok sevdim kitabı, çoooook ama ne yazsam bilemedim. Tıkandım kaldım iyi mi? :D
Nahif kitapları seviyorum, yavaş yavaş kalplerin iyileşmesini, yardımlaşmayı okumaya bayılıyorum.
Bu kitapta kötü karakter varsa bir ya da ikidir, o mevzuyu o kadar sevdim, o kadar memnun kaldım ki düşündükçe iyi ki yazmamış yazarımız diyorum.
Yaa kitapta pembe şemsiyeyle kızını okuldan alan baba var yaa, siz ne diyorsunuz sdfghjk
İşte öyle bir kitap kendisi, Ela'yı kabuğundan çıkaran, kalbine iyi gelen, küstüğü hayata tekrardan barışan ve dahası.
Son bölümlerden de çoook memnun kaldım ve BAYILDIMMM!!!
Yine neden, ne için söylemeyeceğim, alın OKUYUN, OKUTUN diyeceğim!!!
Her yerine post it yapıştırdığım için yine yazarımız sorumluluğu alabilir mi? :D
Bitti, post it bitti sdfghjklşi
Hem yorumu bitirmek istiyorum hem bitirmek istemiyorum, sizi daha ne kadar ikna edebilirim diye düşünüyorum. :D

Betül Güçlü'nün en sevdiğim kitabı Aşk ve Diğer İhtimaller'di ama şimdi bu kitap oldu.
Devamı olsun yaaa, tamam istediğimiz gibi bitti kitap, sonu açık bitmedi ama aynı karakterlerle, aynı köyde, okulda geçen bir kitap daha okumayalım mı?
Dur ben bunu Betül Güçlü'nün aklına sokayım dfghjklş
Ne kadar zor yazdığını takip ettiğimden biliyorum, hem o yüzden hem de bu kadar güzel yazdığı için bu kitabın yeri ayrı olacak her zaman...
Son olarak kalemine, emeğine, düşüncene sağlık Betül, daha iyisi gelene kadar (ki gelir mi sanmam, zirve bu) EN İYİSİ BU!!!
Bence bir kitabı düşündüğünüz zaman içiniz kıpır kıpır oluyorsa, kalbiniz yumuşuyorsa, okuduğunuz için kendinizi mutlu sayıyorsanız o kitap olmuştur ve unutamazsınız artık...
Bu uzuuuun son satırlardan sonra tavsiye diye başlayan bir cümle beklemeyin benden. :D




Kitaba Puanım 5/5^^



Alıntılar^^


İnsan, iyiliği için her şeyi yapacağı biri tarafından bu kadar değersizleştirilince nasıl üzülmezdi?


*****


Biraz huzur bulmak için herkesten fersahlarca uzağa kaçmıştım ama kendimden nasıl kaçacaktım ki? Düşünmek istemediğim şeyleri nasıl geride bırakacaktım? İncinmekten nasıl kurtulacaktım?


*****


Tozu silkelerdin giderdi, pisliği yıkayıp temizlerdin ama kırdığın bir kalbin telafisi öyle kolayca mümkün olmuyordu.


*****


Geçmişimi her an cebimde taşırken yeni bir hayatın farklı olmasını nasıl bekleyebilirdim ki?


*****


Fuat beni görünce kollarını iki yana açıp, "Ela hocam!" diye bağırdı. Karşıdan koşarken en ciddi tavrımı takınıp işaret parmağımı kaldırdım. "Hayır."
Kolları anında iyi yana düşerken yüzünde mızmız bir ifade belirdi. "Bir sarılsaydım ya."
"Gel bana sarıl aslanım," dedi Çınar kolunu onun omzuna atarken. "Gel şöyle."


*****

Bunlar tanıdığım hisler değildi, böylesi değildi en azından. Bu hislerin birazına bile mecalim yokken bütün bunlar nasıl gelişti bilmiyordum. Fakat uzun zaman sonra kalbim, üzüntülerine yer bulamayacak kadar dolmuş gibiydi.
Hem de en tatlı hislerle.


*****

Çınar bana bakıyordu ve ben canımı sıkan her şeyden kurtulup tatlı bir neşenin içine gömülüyordum.




"...Sana Türk kahvesi yaparım. Gerçi pek sevmiyorsun sanırım."
"Sen yaparsan severim," deyişinde binlerce itiraf saklıydı sanki.


*****


Bu memlekette baş başa kalmayı başarabilecek gibi görünmüyorduk ama bu tatlı anların içinde de mutlu mesut yaşayabileceğimi düşünüyordum.


*****


Bütün sırça aramızı yapmaya çalışırken aslında tek engelin kendileri olduğunu farkında değillerdi anlaşılan.


*****


Hayatta en çok kıymet verdiğim insanlar sınıfıma girmek üzereyken bana böyle hissettirdikleri için öğrencilerime minnettardım.


*****


"...Hayatta bazı şeylerin haykırılması gerekir Ela Hoca."








Bir yorum daha böylece biter, sevgiyle kalın^^
Hayırlı İftarlar^^



Buralarda da varım^^



15 Mart 2024 Cuma

Son Çarem//Kübra Nur Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Kübra Nur'in kalemiyle ilk Üç Yapraklı Ahududu kitabıyla tanışmıştım. Ondan sonra bırakamadım, yeni çıkan bütün kitaplarını okudum ama bunlardan önce çıkan eski kitaplarını hiç okumadım, meğer o kitaplar okuduklarımın başlangıcıymış. Mesela bu okuduğum kitaptaki Arın ve Mayıs çiftimizin çocuklarından Zeynep'in kitabı Bir İstanbul Akşamı mesela. Tabii sonradan kitaplarda çiftlerimiz geçiyor ama bilin bakalım kim tanımıyor. :D
İşte ben tersten başlayıp ilk okuyacağım serileri şimdi okuyorum. :D
Seriyi okuyanlar çok seviyordu ben de tez vakitte okumaya başladım. Serinin ilk kitabına göre biraz acemi yerleri vardı tabii ki yine de çok eğlendiğim doğrudur. :)


Hiç tanımadığım bir adamı bir sapık gibi takip etmeyi kabul etmiştim. Evet, şimdi de bu saçma
ve nasıl yapacağıma dair tek bir fikrimin bile olmadığı iş için hazırlığımı bitirmek üzereyim. Üstümde
beyaz yazlık bir elbise var. Başıma büyük, hasır şapkamı taktım ve açık sarı saçlarımın
omuzlarımdan dökülmesine izin verdim. Gözümde güneş gözlüklerim ve kolumda çantamla
aynadaki görüntüme baktım. Narin ve zarif görünüyordum. Bu halimle bir ajan olamayacak kadar
süslüydüm. Neyse ki işin temelinde zaten gerçek bir ajan olmamam yatıyordu. Çantamdan
fotoğrafları çıkarıp hedefime, akşamdan beri, milyonuncu defa baktım. Biraz özgüven sağlamak
adına genişçe gülümseyip kendimi görevime hazırladım.


Mayıs yıllarca iş aradıktan sonra artık umutları tükenerek oturduğu bankta yanına bir adam oturunca bütün hayatı değişir. Başta adamın teklifini saçma bulsa da hem ailesinin yanına geri dönmek istememektedir hem de işsizlik başka bir şans bırakmamıştır.
Yapması gereken ise bir tane adamı takip edip, onun hakkında bilgi toplamak ama saçma haller içine girince hiç ummadık şeyler yaşamaya başlar.
Mayıs aşırı delidolu bir karakterdi, kardeşiyle sürekli didişmesi, Arın'ı çileden çıkarması falan çok eğlenceliydi. Tabii bazı yerlerde sınırı aşıyordu yalan değil. Kitabın çıktığı zamana, yazılan yıla ve yazarın yaşına bakacak olursak normal böyle olması ama bunlara rağmen kalemi cidden çok iyiydi. Belki de ilk kitaplarından biriydi, o yüzden anlayabiliyorum. :)
Mayıs'ın Arın için sürekli ayılıp, bayılması, çok yakışıklı demesine, bunlara rağmen sinirlendiğinde ağzına geleni sarf etmesine çok güldüm. Çünkü birileri hak ediyordu, her bir kelimeyi sdfghjkl

 

Arın, çevresinde sert, hiçbir hatası olmayan biri gibi gözükmektedir. Arın'ı merak eden biri yüzünden Mayıs peşine düşer ve akıllara gelmeyecek şekilde tanışırlar.
Şimdi fazla bir şey yazmamayayım, spoiler olur. Sadece o sert halleri çok komikti. Zaten Mayıs'ın hallerine ve şapkalarına katlanmak zorunda ama sonradan olanlara üzülmedim desem yalan olur. :/
Ve yazarımız bizi düşünüyor Arın'ın gözünden de okuyoruz. Bence bir kitapta olması gereken bir şey. Bir bölüm dahi olsa erkek karakterimizden okumak şart. :D
Onun dışında Mayıs'ın yakışıklılığını anlata anlata bitiremediği Arın'a bir yerden sonra bizde hayran olduk be :D
Cidden o son kısımlarda yaşananlar ve tepkisi çok güzel değil miydi?


Çok bahsedeceğim bir karakter yok. Masal'ın kız kardeşi bir garipti kendisi gibi. Onun kitabı var mı bilmiyorum, araştırmam lazım. Bir de Arın'ın erkek kardeşi var. Onunda kitabı var ve kiminle, konusu ne hiç bilmiyorum.
En sona Mayıs'ın babaannesi çok değişikti yaa. Tam Trabzon ninesiydi. :D Hiç tanımadım ama davranışlarına falan bakınca öyle hissettim. :D
Zaten ortada başkada karakter yoktu. Tabii konuk oyuncu olarak Rüzgargülün'deki anne ve babamızda vardı. Onlarında kitapları var, Çirkin Ördek Yavrusu diye. Aldım, okunmayı bekliyor. Onu da araya alırım belki. Çünkü ne zaman başlasam okumadığım karakterler sürekli ortaya çıkıyor. :D Fransız kalmak istemiyorum doğrusu. :D


Yazarın kalemi gerçekten çok iyi, en son çıkan kitabıyla, ta 2015'de çıkan kitabının arasından farklar var tabii ki ama bunlara rağmen akıcı, betimlemelerinin güzel olması çok iyi olduğunu gösteriyor bence. Ben okuyunca çok eğleniyorum, zaten Türk yazarları seviyorum, onların eğlenceli hallerini okumak hoşuma gidiyor, o yüzden seriyi tamamladım ve sürekli Türk yazar almaya çalışıyorum. :)
Kitap anlaşmalı sevgililiği, ajanlığı, şirket içi aşkı vs anlatıyor. Bu konuda anlaşmalı sevgililiğe çok güldüm desem yeridir. :D
Kitabın tabii ki aşırı bulduğum yerleri oldu, azıcıkta olsa gözlerimi devirmiş olabilirim ama diyorum ya kitap kaç senelik, yazarın yaşını da düşünürsek bence normaldi. :)


Bundan 7-8 yıl önce okusaydınız hoşunuza giderdi ama araya giren yıllardan sonra, ilk defa okursanız çok hoşunuza gideceğinizi sanmıyorum. Eğer yazarı tanıyor, diğer kitaplarını okumak istiyorum diyorsanız okuyun, ilk okumaya başlarsanız diğer kitaplarını merak etmeyebilirsiniz. Tabii bir de yaş mevzusu var. Bu tarz okumayı bıraktıysanız sizlik değil derim ama bu tarz seviyorum, ben nasıl kaçırdım derseniz şu an indirimde kitaplar. Link vereceğim şimdi, oradan kitaplara uygun bir şekilde ulaşabilirsiniz. :)



Kitaba Puanım 5/4^^



Alıntılar^^


    Kabalık, Arıkan erkeklerinin en ufak hücrelerine dahi işlemişti. Eğer bir masalda yaşıyor olsaydık asla prens olmazlardı!


*****

Adeta ruh ikiziydik. Ya da ruh öküzüydük. Ruh ayısı bile olabilirdik.


*****

"Yeryüzünün en rezil adamıyım, Mayıs. Bu duyguyla baş edemiyorum. Seni görmek istemiyorum fakat sensizlikle de baş edemiyorum..."


*****

Mayıs'ı neden sevdiğimi ve hayatıma nasıl bu kadar yerleşebildiğini soracak olsalar
 vermem gereken cevap şu olabilirdi; ardı ardına koyulmuş beş ünlem, pembe bir kutu, sarı bir zarf...


*****

"Sevdiğimiz her insan kalbimizi kırar, Mayıs. Ve biz sadece onsuz yapamayacağımız kişileri affetmek isteriz..."





Başka yorumlarda görüşmek üzere^^
Sevgiyle kalın, hayırlı Ramazanlar^^



Buralarda da varım^^

15 Ağustos 2023 Salı

Rüzgargülü//Kübra Nur Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Bu yazın daha böyle akıcı, tam yaza uygun kitaplar okumak istiyorum. Bu kitapta imdadıma yetişti ve tam yazın okunacak kitaplardan biri oldu.
Kübra Nur'un kalemine bayılıyorum, yeni kitaplarını takip ediyorum. Hatta şu an eski kitaplarına gözümü diktim, onları da almak istiyorum. Zaten burada geçen bir karakterin bir kitabı varmış, onu merak ediyorum mesela. :)
Kitabı çok sevdim, karakter, konu, geçen yerler, olaylar gerçekten çok güzeldi.


Asi kızlar ile ilgili hikâyeleri bilirsiniz. Hani ailelerinin bir türlü zapt edemediği, sürekli sorun çıkaran, bir süre sonra artık uğraşılmayıp sadece bir yerlere postalanan ve kendilerinden hiçbir şey beklenmeyen kızlarla ilgili hikâyeler… Klasiklerdendir bunlar. Mutlaka duymuşsunuzdur. Duymadıysanız da hoş geldiniz, şimdi o kızlardan biriyle tanışmak üzeresiniz. Yaz mevsimini, denizin rüzgârını ve güneşin parlaklığını iliklerinize kadar hissedeceğiniz, eğlenceli ve kalbe dokunan bir hikâye. Hayat bazen planlarımızı buruşturup bir kenara atar ve karşımıza hiç beklemediğimiz insanlar çıkarır. Bazen birilerinin bizimle birlikte savaşması kadar bize karşı savaşması da değerlidir. Rüzgârgülünün altı yaprağı vardır ve her birinde bambaşka bir hikâye saklıdır. İşte bu da onlardan biri. Bir genç kızın kendine dönmesinin ve aile kelimesinin asıl manasını öğrenmesinin hikâyesi.

Beyza babasının zoruyla hiç istemediği bir ailenin yanında yaz tatilini geçirmek zorunda bırakılır. Bu sürede yine haylazlık yapmak ister, yapar da ama karşısında öyle bir aile vardır ki ne yapsa karşılığını alıyordur. Bunlar yüzünden planları ters tepince uyum sağlamak ister ve işler bu sefer eğlenceli bir hal alır ve bu sayede bu zamana kadar nerede hata yaptığını çözmeye çalışır.
Beyza gibi bir karakteri ilk defa okudum desem yeridir, o kadar haylaz biriydi ki bazen yaptıklarına aşırı şaşırdım ama bu kadar haylaz birinden daha fazlasını da beklerdim yalan değil. :D
Geçmişte yaşananları Beyza'nın yüklenmesi, kendinden başka herkesi düşünmesi kalbimi kırdı. En çokta babasının yaptıkları. Kalbim parçalandı resmen o kısımlara. :/
Sonlara doğru yaptığı inatçılığa biraz kızmış olabilirim, tabii anlıyorum ama kızdım. Nedenini okuyanlar anladı. :D


Ayaz, bir anda evlerine gelen ve bir sürü garip saçmalıkları olan kıza ailecek alışmaya çalışırlar ama Ayaz Beyza'ya daha çok dost olarak yaklaşmak ister. Zamanla daha sık yan yana geldikçe aslında farklı biri olduğunu anlar ve o zamandan sonra onu anlamaya çalışır.
Bu anlama mevzusu uzadıkça yanından ayrılmak istemez ve bir anda aşık olduğunu anlar.
Ayaz'a bayıldım, bayıldımmmm
Kübra Nur'un erkek karakteri bir başka zaten, Ayaz'da onlardan biriydi. Böyle düşünceli hali, Beyza'ya yaklaşımı çok tatlıydı. Aynı babası gibi. :D

Evet hazır baba dedik onlarda da bahsedelim. Meriç ve Damla, Çirkin Ördek Yavrusu kitabındaki karakterlerimiz. Ben okumadım ama konusu çok hoşuma gitti. O yüzden almayı düşünüyorum. Onunda dışından burada çok tatlılardı, hele Meriç. Damla'yı çok okuyamadık ama Beyza'ya yaklaşımı çok tatlıydı. Bulup alabilirsem bundan sonra onu okumayı düşünüyorum inşallah. :)
Eğer satmak isteyen varsa bana ulaşsın. :)

Beyza'nın babası hakkında çok şey yazardım da hem spoiler olur hem de yazarsam duramam diye sadece diyeceğim şu ki iyi ki kitapta azıcık okuduk, yoksa kitabı zehir ederdi. -_-
Kitabı çok sevdim, okurken çok eğlendim. Gidemiyor olsam da tam bir deniz insanıyım ve Beyza'nın denizden çıkmaması, onu sevmesi ve Ayaz'la sürekli gitmeleri çok güzeldi. Diyorum ya tam bir yaz kitabıydı, o yüzden daha çok sevdim.
Bir kaç karakter daha var ama söylersem spoiler olur diye es geçiyorum.
Bu arada kitapta çoğu sahneyi sevdim ama bir bulaşık yıkama sahnesi var ki evlere şenlik. :D


Karakterlerin kendini bulduğu, aşkın nahif halinin anlattığı, akıcı ve tam yaz aylarına laik bir kitap istiyorsanız kesinlikle öneriyorum. Zaten yazarın her yeni kitabında kendisiyle o kadar çok gurur duyuyorum ki anlatamam. Bu yüzden bile öneririm sizlere. Günümüzde çıkan kitapların yanında o kadar masum kalıyorlar ki alıp bağrıma sokasım var yani, o yüzden okuyun okutun. Bu tarz aile bağları güzel olan, arkadaş ve aşkı anlatan kitapları daha çok ihtiyacımız var. :)



Son olarak arkadaşlar, kitabın tasarımı ŞAKA MI???
Arife Şeyma Gök gün geçtikçe değil de her zaman çok iyi ve her çalışması bir diğerinden çok iyi. Sürekli tasarımı incelerken kendimi buluyorum inanın. <3 Sadece bu yüzden bile kitabı alır insan <3




Kitaba Puanım 5/5^^


Alıntılar^^

Bir yerlerde birileri, çocuklarının mutluluğunu tavana yıldızlar yapıştıracak kadar önemsiyordu. Ne hoş.


*****


Bu zamana kadar bütün kalp kırıklıklarıma yaptığım gibi bunu da yuttum. Üzülüp surat asmanın hiçbir şey kazandırmayacağını biliyordum.


*****


"Birine sarıldığımızda güvende hissederiz ve kötü şeylerin geçeceğine daha kolay inanırız. Sarılmak bize yalnız olmadığımızı hissettirir. Böyle zamanlarda birilerine sarılmaya ihtiyaç duyarız."


*****

Hayatta bazı kırılma anları olduğunu biliyordum. Bunlar bazen büyük acılar ya da büyük sevinçler olurken bazen de beklenmedik küçük korkular ya da bir anlık şaşkınlıklar oluyordu. Bu kırılma anlarından sonra insanın bir daha eskisi gibi olması güçtü.




Aybarsların sayısı yediye çıktığında ortalık düğün yerine dönmüştü. Her kafadan bir ses çıkıyordu. Herkes birine sataşıyor, birileri sürekli gülüyor ve hepsi daima konuşuyordu. Ürettikleri enerjiyi, elektrik enerjisine dönüştürmek mümkün olsaydı bu küçük kasabayı günlerce aydınlatabileceğimize inanıyordu.


*****


"Sen çok güzelsin  ama en çok denizdeyken güzelsin. Neden, biliyor musun?"
"Neden?"
"Çünkü denizdeyken mutlusun ve hiçbir şey sana mutluluk kadar yakışmıyor."


*****


Sizi bir kuyuya indiren iple oradan çıkaracak olan ipin aynı ip olması ilginç değil miydi?


*****

Aras gülümsedi. Öyle geniş bir gülümsemeydi ki bu, kalbimin semalarını aydınlattı.






Bu sadece alıntıların yarısı, diğerleri bana kalsın spoiler olur falan. :D
Başka yazılarda görüşmek dileğiyle, sevgiyle kalın^^





Buralarda da varım^^



29 Ocak 2023 Pazar

Gün Gecenin Ardında//Merve Özcan Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Nasılsınız bakalım, nasıl gidiyor hayat, okumalar? Okumada yıla güzel başladık şükür, inşallah devamı da böyle güzel gider de yılın son ayında nefes almadan kitap okumam. :D
Geçen sene Merve Özcan'ın Şehir, Zehir ve Hamza kitabını ikinci kez okuyarak yıla girmiştim, azıcık elimde sürünmüştü, bu kitabında öyle olacağını düşündüm ama o kadar merak edilesi kitaptı ki korka korka okumaya devam ettim. Nedenini spoiler olarak yazacağım, spoilera çok müsait bir kitap çünkü.



İşgalciler tarafından ele geçirilmiş Gecegüzü topraklarında inançlarını kapalı kapılar ardında yaşamak zorunda bırakılan, madden ve manen uyuşturularak itaate mahkûm edilen halk, isyanın ve özgürlüklerine kavuşacakları günün hayalini kurmakta. Bu sistemin ortasında sıcacık bir kafe olan Kakule’deyse kimsenin tahmin etmediği bir mücadelenin tohumları saklı. Gecegüzü’nün en güzel tatlılarını pişiren Leyla, küçük kafesinde gizli bir intikam hazırlığında. Halkın korkulu rüyası Yüzbaşı Karabasan tam da o esnada Kakule’de kahvesini yudumlamakta...
Yılların intikamını almak için kaç lokma gerekir? Gül tomurcuklarından filizlenen umut, Gecegüzü’nü sarmayı başarabilecek mi?


Leyla en yakın arkadaşıyla beraber işlettiği kafenin ünü herkesin kulağındadır, kafesini ve yaptığı kurabiyelerin bu kadar sevilmesi hoşuna gitse de planları başkadır.
İşgal altındaki ülkesini işgalcilerden kurtarmak ve ailesinin başına gelenler yüzünden de başkandan intikam almak isteyen Leyla hedefine yavaş yavaş ulaşmaya başlamıştır.
Zaman sonra öğrendiği gerçeklerden sonra ve yaptıklarını sonucunda bir umut yeşerir ama ne kadar güvenmelidir?
Leyla o kadar güçlü bir karakterdi ki onun yaşadıkları, planlarını okudukça hayret ve hayranlık duydum. Çok sevdim kendisini, sonuna kadar hep güçlü ve sevilesi bir karakterdi.
Sonrasında başına gelenleri okurken nasıl ağladığımı bir ben bir Allah biliyor. Ama ağlamamak mümkün değil. 
Hep böyle güçlü karakterler okuyalım, hep...


Kitapta bir sürü karakter var, mesela Yüzbaşı. Detaylıca yazacağım bir karakter değil ne yazık ki, sizin okuyup öğrenmeniz gerek. O yüzden Leyla'dan başka anlatacağım bir karakter yok, anlatırsam bile spoiler olarak yazacağım çünkü içimde tutamam.

Yazarımız kitabı işgal altında olan ülkelere itham ediyor ve bunlardan biride Doğu Türkistan. Orada neler yaşanıyor yarı biliyor, yarı bilmiyoruz. İşte kitabımızda da tam olarak bunu yazmış yazarımız. İşte bunları okurken o kadar çok ağladım ki. Düşünsenize ibadetlerinizi özgür yaşayamıyorsunuz, namaz kılamıyor, Kur'an okuyamıyor, Ezan dinleyemiyor, başınızı örtemiyorsunuz. Bunları okurken ne kadar ağır olduğunu anlamıyoruz, inşallahta anlamayız. Rabbim ülkemizi ezansız bırakmasın, bizleri son nefesimize kadar ve gelecekteki soyumuzu dinini özgürce yaşamayı nasip etsin. Okurken bile o kadar kötü olurken gerçekte olması ve bunun şu dünya aleminde yaşanması nefsime ağır geliyor ama elimizden gelen tek şey dua etmek. Rabbim zulüm gören, dinini özgürce yaşayamayan kullarına yardım etsin. Zor, cidden çok zor...
Mesela Leyla bir bölümde namazını eda ederken askerlerden saklanmak için banyoda kılmak zorunda kalıyor, yüreğim parçalandı resmen...
Sadece dinine bağlı insanlar dışında bu kitapta halkı susturmak için bazı yöntemlere başvuruyorlar. Yani bütün halk köşeye sıkışmış vaziyette. Bütün halkı feraha kavuşturmak birileri seferber olmuş vaziyette ama bunlar kim? Soruların cevabı kitapta.
 O yüzden bu kitabı herkesin ama herkesin okumasını canı gönülden istiyorum. Belki empati yeteneğimiz gelişir...


Kitapta geçen nahif bir aşk vardı ki bayıldım, zaten hayranım Merve Özcan'ın yazdığı çiftler <3 ben. Hepsine hayranım ve her zaman hayallerimin bir kenarındadır, nasip olması duasıyla.
Tabii burada da çok güzel şeyler okuduk ama daha fazla okumak isterdim, çok çabuk bitti kitap doyamadım...
Zaten yazarımız yeni kitap çıkaralı seneler oldu, bir kaç sene de diğer yeni kitabını beklemeyiz inşallah. Yazarımız ayrıca çizer ve onunla da çok ilgileniyor ama yazsın o ya, kelimelerine, konularına, kalemine aşığız resmen. <3
Bu arada yazarımızın kalemi çok farklı, ilk okuyanlar biraz garipseyebilir, kelime darağacı o kadar geniş ki hiç bilmediğim kelimeler öğrendim resmen. <3


-Spoiler başlangıcı-

Şimdi içimi dökmem için illa ki bunu yazmam gerekiyor, okuyanlarla hasbihal yapmak için. :)
Şimdi Leyla'nın kurabiye denemelerinden sonra barış kurabiyelerini bulması ve onunla zafere adım adım yaklaşmaları o kadar güzeldi ki Leyla için gurur duydum resmen. Sonrasında başkanın kim olduğu, Yüzbaşının gerçek kimliği hepsi on numara beş yıldızdı. Gerçi Yüzbaşıyı anlamıştım ya, Leyla'yı namaz kılarken kollamasını okurken dedim var bunda bir şeyler. Ama hem şok oldum hem de nasıl sevindim anlatamam.
Tabii başkanla olanlarda Leyla'nın acemiliğine çok güldüm, yazarımız bunu yazmaz dedim ama zaten sonrasında olanları okurken aynı Leyla gibi çok şaşırdım.
Ondan sonra Leyla'nın hatası yüzünden içeri almaları, Yüzbaşının sert tavırları o kadar içimi acıttı ki ve sonradan yaşadıkları off dedirttim ama nasıl zordu. İşte bundan sonra toplama kampında yaşadıklarının gerçekte de yaşandığına emin olduğumdan nasıl ağlıyorum anlatamam, durduramadım kendimi desem yeridir. Küçücük çocukları bile toplamaları, Leyla'ya yapılan işkenceler. Yaşandığını bildiğimden okunması o kadar zordu ki. İşte bu yüzden kitabı herkesin okumasını çok istiyorum.
Sonrasından Leyla ve Yahya'nın birbirine sevdasına hayran kaldım, sürekli getirdiği gül tomurcuklarının anlamı o kadar güzeldi ki.
Ve en sonunda evlenmeleri kalp ben.
Bu kısımları okumak çok isterdim.


-Spoiler Sonu-


Arkadaşlar daha ne yazacağımı şaşırdım, çok dikkat ederek yazmaya çalıştım ama cidden spoilera çok açık bir kitap. Nereden yazsam ucu spoiler oluyor. :D
Bu yüzden yorum çok tatmin etmediyse hemen alıp okuyun derim, tek kitap olduğu için yazarın bu kitabıyla başlayabilirsiniz ki bununla başlayın derim, okuyun okutun ve kitaplığınızın en güzel yerine koyun, çünkü işgal altında olan bütün ülkelerin inşallah feraha çıkacağına umudumuz artsın...
Ve yazardan Allah razı olsun böyle kitaplar yazdığı için, rabbim kalemine kuvvet versin de bol bol böyle güzel kitaplar okuyalım, çok ihtiyacımız var çünkü...




Kitaba Puanım 5/5^^



Alıntılar^^


Ancak çoğu vakit bilmek, diline daha ulaştıramadan yalnızca ve yalnızca bilmek pek çetin bir mahsuriyetti.


*****

Gönlümün onunla olan alakası, kim olduğu düşünüldüğünde beş para etmemeliydi. Nezaketi de öyle.


*****

"Süt yanığı mühim değildir tabii," dedi.
"Mühim olan kime olduğu. Bazı insanlar bolca kan görmüş bir askeri bile ufak bir yanıkla telaşa sokabilir."


*****


"Taş atamasak da Allah'a taşı elimize aldığımızı söyleyeceğiz. Onu atacak kuvvetim olacak mı hiç bilemedim ama elimdeki taş hangi safa ait olduğuma nişanedir."



Not: Daha bir sürü alıntı vardı ama spoilera mahal verdiğinden yazmadım. :)



Not: Merve Özcan'ın diğer kitaplarına yaptığım yorumları okumak için burayı tıklayabilirsiniz^^


Başka yazılarımda görüşmek duasıyla, sevgiyle kalın^^



Buralarda da varım^^