17 Haziran 2025 Salı

Sonsuz Sevgilerimle//Julia Quinn Kitap Yorumu^^

 Herkese selam^^
Uzun zamandır Julia Quinn okumuyordum, normalde Bridgerton serisini Colin ve Pen'de bırakmak istiyordum ama Eloise'in kitabını alınca onu da okuyayım dedim.
Yazarın kitapları bir garip, birkaç kitabı çoooook güzelken, bazısı hiç güzel değildi. Neden böyle anlamadım. Sanki her kitabı başka biri yazıyor gibi. Konular güzel, bir beklenti içine giriyoruz, sonra fos çıkıyor. O yüzden okuyacağım her yeni kitabına beklentisiz başlıyorum. Bu da o kitaplardan oldu, iyi ki öyle olmuş. Beklentim çok yüksek olsaydı kesin hayal kırıklığı yaşardım. Gerçi yaşadığım şeyler oldu ama en azından diğer kitapları kadar kötü değildi.
Eloise Bridgerton serisinden herkes tanıyordur. Böyle ilginç başlangıç tam onu simgeliyor ama sonradan yaptıkları çokta kendisi gibi değildi ya da biz dizideki Eloise'i kitaptakiyle çok kıyaslıyoruz. Bilemedim.


Sör Phillip, Eloise Bridgerton'ın evde kaldığını biliyordu ve evlilik teklifini kabul edecek kadar sıradan, daha da önemlisi çaresiz olduğunu düşünmüştü. Ve fena halde yanılıyordu. Bu güzel kadın kapısında belirip nefes almadan konuşmaya başladığında tek istediği onu öpmekti.
Bu Sör Phillip denen adam onun çıldırdığını mı sanıyordu? Eloise Bridgerton daha önce karşılaşmadığı bir adamla evlenemezdi! Ancak tekrar düşündü... ve merak etmeye başladı... Öyle ki gecenin bir yarısı bir araba kiralayıp hayalindeki kusursuz erkeğe gidecek kadar. Ve fena halde yanıldı. Hayalindeki adam bu kadar sevimsiz ve kaba değildi. Elbette Phillip yakışıklıydı ama Londra'daki centilmenlerden farklı olarak iri yarı, sert ve bakımsızdı aynı zamanda. Ne var ki gülümsediğinde... ve onu öptüğünde... kendinden geçiyor ve düşünmeden edemiyordu: Phillip gerçekten onun için mükemmel erkek olabilir miydi?

Eloise Pen ve Colin'in evliliklerinden sonra kendini bir boşlukta bulur. Pen'in de kendisi gibi evlenmeyeceğini düşünürken Colin ile olan aşk evlilikleri onunda tek kalmasının sorun olacağını düşünür. Herkese mektup yazmayı seven Eloise uzak kuzeni vefat edince onun eşine bir taziye mektubu gönderir. O günden sonra sürekli mektuplaşan Eloise az çok karşısındaki adamı tanır. Bir seneye yakın mektuplaştıktan sonra Sör Phillip ona evlenme teklifi edince şok olur ve cevap vermez. Ta ki yalnızlığının çaresini Sör Phillip'te bulana kadar.
Burada o kadar fevri davranıyor ki Eloise gibi bir karakteri vurdum duymaz, ailesini düşünmeyen biri olarak yazmış ki yazar şok olduk. Eloise gerçekten bu kadar pervasız davranacak bir karakter değil. Bir de tanımadığı bir adamın evlilik teklifini kabul etmesi, çocukların yaptıklarına tamam deyip geçmesi. Bence yazar konu buluyor ama yazamıyor arkadaş.



Sör Phillip mutsuz evlilikten sonra iki çocuğu ile bekar kalınca ne yapacağını bilemez. Bir yandan iyi baba olmak isterken çocuklarının yaptıklarına katlanamaz ve bakıcıya bırakır. Hiç tanımadığı bir kadından mektup alınca ve cevap verince onunla bir seneye yakın yazışır.
Çocuklarına artık bir anne bulma umuduyla Eloise evlenme teklifi edince cevap alamaz ama hiç ummadığı bir anda kapısından görünce çok şaşırır.
Phillip karakterini sevdim mi sevmedim mi bilemedim.
Evet adam ona eşlik yapmayan karısını aldatmak istemez, bunu düşünmez bile ama sürekli işte ben bu zamandır kadın yüzü görmedim mevzusuna girmesinden sıkıldım.
Anladık, uzuuuuuun bir zaman kadın görmedin, hep sadık kaldın ama yeter cidden.
Ve Eloise ile evlenmeye ikna etme çabaları sdfghjkl
Şaka gibi. Ve baba olma mevzusu. Burası cidden kalp kırıcıydı. Birine benzememek isterken az daha onun gibi olacak olması üzücü.
Yine de diğer mevzusuya bu kadar değinmeseydi iyiydi. ;)


Olaylar Bridgerton malikanesinin çok uzağında geçtiği için çok fazla aileyi göremiyoruz ama bazı şeyler yüzünden Eloise'in bütün erkek kardeşleri Phillip'in evine giderler. O kısımlar resmen kitaba renk katmıştı. :D Colin'i bile okumak çok eğlenceli geldi. Dizideki Colin'e nalet. :D Kitaptaki Colin'i kimse oynayamaz. :(
Benedict ve Anthony'de ayrıca çok iyilerdi, diyorum ya kitaba renk katmışlardı resmen.
O kısımlar olmasa bir tık sıkıcı olabilirdi.
Phillip'in evindeki hizmetliler çok komikti, hizmetli ama ev sahibinden daha iyi ev sahibi konumundalardı. :D
Çocuklara çok üzüldüm, yani yaşantıları iyi ama anne ve babasından sevgi görmemişler ve bu yüzden sonradan yaşadıkları kalbimi kırdı. Bir iki damla gözyaşı dökmüş olabilirim. :/


Kolay okuduğu için Julia Quinn kitaplarını seviyorum, hızlı okunmasa çekilecek gibi değil açıkçası. Ama hem bu seri hem de uslanmayıp sürekli şans vermem okumama neden oluyor.
Yine de konusunu güzel bulduğum Julia Quinn kitabı okurum mesela. Historical eh işte seviyorum ve ne zaman başka bir historical kitap okusam her zaman bir Julia Quinn kitabı değil dedirtiyor. Ne yapayım eh iştede yazsa kalemini seviyorum. :/ Çok sevdiğiniz historical kitaplarınızın isimlerini yorumlarda bekliyorum. :)
Bu kitapta tek garipsediğim Pen'den bahsetmemeleri. Tamam sırrını devam ettirmek istememiş olabilirler, yazarda devamından bu sırrı öğrenmesin istemiş olabilirler ama bir anda Pen'in yok oluşu hiç hoşuma gitmedi ki ben Eloise'in gerçeği öğrendiğinden nasıl tepki vereceğini çok merak etmiştim. Belki son kısımda spoiler olarak yazsaydın be yazar. Büyük ihtimalle devamından olmayacak ya da olacak bilemiyorum. :/ Ama en yakın arkadaşının neler yaptığını bilmesi ve nasıl tepki verdiğini okumak bizim hakkımızdı.

Devam eden kitaplardan merak ettiklerimden biride Francesca. İzleyenler bilir dizide içine etmişler karakterin ve çiftinin. Ve okuyan hayranlar isyan ediyordu, o yüzden merak ediyorum. Eğer konuları güzel olursa diğer kardeşlerinden okurum, bakalım. Benim işim belli olmaz. :)
Yorumumdan sonra okuyup okumamak size kalmış. Yine de okumak istiyorum ama hangisinden  başlasam derseniz ilk Yüreğe Söz Geçmiyor'dan başlamanızı öneririm. O kitap gerçekten güzeldi. Anthony ve Benedict'in kitapları eh işteydi ama Colin'in kitabı hepsinden çok iyiydi. O yüzden istediğiniz kitabı okuyabilirsiniz, bağlantı olarak sadece kardeşler var ve olaylara çok değinilmiyor. :)




Kitaba Puanım 5/4^^




Not: Evet kitabı eh işte beğendim ama bu puanı da hak etti. Diğerleri gibi üç buçuk versem bu seferde olmayacaktı. :D




Alıntılar^^



"Ama düşünmeden edemiyordum, bir kadın neden son çare olarak şeye başvurabilir... Mesela...bana."


*****


Erkekler. Hatalarını kabul etmeyi öğrendikleri gün, kadınlar gibi olacaklardı.


*****


"Düşünecek başka ne var ki?"
"Eşin," dedi Benedict kelimeyi vurgulayarak.
"Ah, eşim," dedi Colin ve başını salladı.






Diğer yazılarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^




Buralarda da varım^^

















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Elinizi korkak alıştırmayın^^ :D