Yerli Yazarlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Yerli Yazarlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Haziran 2025 Cuma

Revista//Gamze Çelik Kitap Yorumu^^

 Herkese selam^^
Size bol entrikalı, bol kaoslu, eğlenceli ve romantik bir kitapla karşınızdayım. Ayrıca harika, tatlı ve bir o kadar sinir krizleri geçirten bir kitaptı.
Keşke 30 Olsam, Şeytan Marka Giyer filmlerini seviyorsanız buna bayılacaksınız!!
İlk çıktığı an işte kitap budur dedim, okumalıyım bunu dedim. Çünkü kitabımız dergide geçiyor. Tabii ki bir dergi falan dendi mi kaos, rekabet, arkadan iş çevirmeler falan bolca oluyor. Bunda da onlar oldu işte.
Bayıldım kitaba, tabii bazı kısımlar beni benden aldı, o son neydi derken kitapta bitti zaten ve heyecanla ikinci kitabın yolunu gözlemeye başladım. 


Moda dünyasının en prestijli dergisi Revista’nın göz alıcı kapaklarının perde arkasında ihanet, entrika ve güç savaşlarıyla dolu karanlık bir oyun dönüyor.
Feris Doğan, yıllardır emek verdiği derginin genel yayın yönetmeni olacağına inanırken her şeyin kontrolünde olduğunu sanıyordur.  Ta ki derginin kuruluş yıldönümü partisinde, hayalini kurduğu koltuğun başkasına verildiğini öğrenene kadar…
Güvendiği insanların sırt çevirdiği, çarpık ilişkiler ve skandallarla sarsılan bu dünyada, Feris yalnızca iş hayatında değil, kalbinin derinliklerinde de sarsıcı bir mücadelenin içine çekilir fakat her sırrın bir sonu, her oyunun bir bedeli vardır.
Feris kendini güç savaşının içinde bulduğunda bir gerçekle yüzleşecektir: Güven en büyük lüks, aşk ise en tehlikeli tuzaktır.
Revista’da kural nettir: Ya manşetlere zaferini yazarsın ya da yenilginin haberini okursun.


Feris yıllarca emek verdiği dergide artık yayın yönetmeni olacağını inandığı bir gün koltuğunun başkasına gitmesinden sonra bütün ümitleri tükenir ama bu koltuk için savaşmak zorundadır.
Revista için elinden geleni yapmaya çalışan Feris'i zorlu zamanlar beklemektedir.
Kitapta Feris'e o kadar çok hak verdiğim yerler oldu ki, ben olsam neler yapmazdım dedim. Mesela çıkardım dergiden o sinirle ve gururla ama Feris tam tersi yapıyor ve koltuğu için savaşmak istiyor.
En iyisini yapıyor çünkü neler neler oluyor.
Tabii bazı yaptıklarına sinir oldum, çok fazla kibirli ve o kibir başını baya yakacak gibi. Ve şu inadı. Yani mevzu ortaya çıktıktan sonra birilerinin mevzuyu hemen kabul etmesi olmadı, azıcık sürünmesi lazımdı asdfghjk
Başarı konusunda kendisinden örnek almak lazım cidden.
Son kısımda yaptığını ne yazık ki mantıklı buldum, aksini yapmazdı Feris zaten, bakalım devamında neler olacak merak ediyorum.


Mayıs ve Nesli.
Editör ve sosyal medya müdürü. İkiside Feris'in yakın arkadaşlarından. Dergide ne olursa olsun hemen toplanıp dedikodu yapan o grup. Nesli ne kadar sakin ve mantıklı düşünsede Mayıs tam askine aklı bir karış havada. Aklı fikri flörtte olan Mayıs Feris'in ilişkileri hakkında da çok fazla söz sahibi oluyordur.
Nesli'nin gruba dahil olması çok farklı oldu ama güzel oldu. Böyle beklemiyordum açıkçası, aynı Feris kadar başka çok fazla önyargılı olduk ama neler oldu neler.
Sonrasında Mayıs, kadın resmen izlediğimi yabancı filmlerde o hoppa kızın ta kendisi.
Yabancı bir kitap okusam, yaptıkları ve söylediklerini garipsemem ama bu flört mevzusu ne yazık ki garip geldi. Yani bu kadar olacağını düşünmemiştim. Yani kitap Türk yazardan ve mekanlar Türkiye'de olsa da kitabın içeri tam bir yabancı gibi geldi bana. Ama biz görmesekte belki de bizim ülkemizde de aynıları oluyordur, bilemeyiz ki. :D Yine de garipsedim işte. :D Ve bakalım Mayıs'ın aklını çelecek kişi kim olacak, merakla bekliyorum. ;)
Tabii ikinci kitapta Nesli'ninde olayları var, onlarıda ayrıca okuyacak gibiyiz. Burada sadece Feris vardı, o kitapta bir kaç karakteri daha ayrıca okuyacak gibiyiz.


Kitapta iki erkek var, ikisinide yazmak istemiyorum çünkü spoiler olur. Sadece biri var ki evlere şenlik. İşte bu kısımda Mayıs'ın bu adamı övmesi çok yerinde bir olaydı. :D Diğer içinde çok haklıydı ama. Tam bir kaşık suda boğmalık adamdı. -_-
Kitabın son kısmında bazı şeyler oldu, burada Feris'e çok kızdım. Adam gibi açıklasa ya, bir de akıllı ve mantıklı geçinen biri diyeceğiz. :D Burada aklı uzaya uçtu, işte kitaplarda karakterleri böyle yazmaların ayrıca sinir oluyorum. O mevzu başka devam edebilirdi, ne öyle bıraktılar. :D Neyse, okuyanlar anladı beni bence. ;)
Feris'in yerini almak isteyen kişi ve diğerleri. Cansel'e aşırı kıl oldum. Feris o kadar haklı ki kitabın içine girip hepsini şöyle bir sirkelemek istedim. :D
Umarım kitabın devamında bizi sinir etmez. -_- Ki kesin edecek gibi. -_-


Spoiler olur diye çok detay vermek istemedim. Yukarıda da dediğim gibi eğlenceli kısımlarda vardı. Mesela bir taksi olayı, o kadar iyiydi ki hak etti birileri. :D
Yazarın okuduğum ilk kitabı, kalemiyle ilk defa tanıştım. Ne yazık ki ne kadar beğensem de bazı yerlerde sürekli tekrar etmesi ki bunu ilerleyen sayfalardan çok hemen alt satırda olması sıkıntıydı. Mesela Feris bir yerde işiyle ilgili yaptığı şeyi söylüyor, birkaç paragraf geçiyor ayını şeyi bir daha söylüyor. İşte bunlar birkaç kez tekrarlandı. Bu mevzuları editörler ya da son okuma yapanlar karışmıyor mu acaba çok merak ettim. İnşallah yazar bunlara dikkat ederde devamında böyle hatalar olmaz. Bir de Feris inşallah kibrinden dolayı başı fazla yanmaz. :D


Ben bu tarza bayılıyorum, Türk yazarın yazması ise bence artı puan. O yüzden hatalarıyla falan çok sevdim ben ve devamını çooook merak ediyorum. Hatta dedim bir yerde yayımlanıyorsa gidip okuyayım ama yoktu.
Artık kısa zamanda çıkması için dua edeceğiz, edeceğim. :)
Kitabımız hızlı okunuyor, bir oturuşta bitebilir bile ama benim öyle yeteneklerim yok. :D
Ve kitabımızda yetişkin içerik yok, gönül rahatlığıyla okuyabilirsiniz. :)





Kitaba Puanım 5/4^^




Alıntılar^^


"Zor olacak," dedim kırılgan bir sesle. "İnsanların söylediklerini duymazlıktan gelmek, onların yargılarına karşı durmak..."


*****


Gözlerini kıstı ve nazikçe, "Ben her zaman centilmenim," dedi.
"Yalnızca sen o tarafımla tanışmadın. Henüz."


*****


Telefon ekranını kapadığımda Hazar'ın gözlerindeki hayal kırıklığımı gördüm. O bakışlarda düşüncelerinin yansıması vardı. Konuşmadı ama sessizliği, en yüksek çığlıktan bile daha keskindi.






Bir kitabın daha yorumu biter, diğer yorumlarda görüşmek üzere^^
Sevgiyle kalın^^





Buralarda da varım^^













27 Şubat 2025 Perşembe

Toktiker//Kader Arvas Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Bu aralar kafa dağıtan, eğlenceli kitaplar okumak çok hoşuma gidiyor. Bir de tiktokta takılmayı seviyorum, o yüzden bu kitabı okumayı çok istedim.
Kapak tasarımı, konusu falan gerçekten çok hoşuma gitti ama eğlence arıyorsanız tam sizlik ama eğer bu tarz sevmiyorsanız yorumu okumaya bile gerek yok bence. :D
Ben ilk okumaya başladığım zaman dedim kesin bol tiktok mevzuları, video çekmeler falan beklerken tam bir gençlik kitabı çıktı. Tamam bunda da okeyim ama tiktok mevzusu olsaydı aşırııııı sevinirdim. :D


Bir Zeliş atasözü der ki; demirden korksak trene binmez, kendimizden utansak TikTok denilen cadı kazanına girmezdik.
Arkanıza yaslanın, kemerlerinizi sıkıca bağlayın ve bana kulak verin millet! Çünkü hiç kimse bu hikâyede neler olacağını tahmin bile edemeyecek.
Zeliha Sönmez, namıdiğer Zeliş. Kendisi hikâyemizin esas kızı; aklına eseni yapan, kalbinden geçeni sansürlemeden konuşan, babasının tulumbası, annesinin en dayanıklı ev aleti, kardeşlerinin tez canlı ablası ve At Hırkızları grubunun biriciği.
Bir gün, izlediği videoda gördüğü bir çift tarçın bakışın esiri olur ve onun için TikTok camiasına girmeye karar verir. Ferhat’ın aşkı Şirin için dağları delmesi gibi kısa sürede, sosyal medyada kendini sevdiren doğal ama pesimist olan bu kızımızla tanışmaya hazır mısınız?
Genç kızların gözdesi, TikTok camiasının vazgeçilmez prensi olan Ulusoy, kendini beğenmiş mizacıyla etrafına ona ulaşılmaz havası yayan, kameralara gülümserken Zeliş’in âşık olduğu tarçın harelerini kısmayı ihmal etmeyen genç bir Playboy. Onunla tanışmaya hazır olun! İnanın gördükleriniz en az bizim kız kadar sizin de hoşunuza giderken ona hak vereceksiniz.

Zeliş liseye son sınıflarında olan, tam ergenler gibi hem eğlencesine hayatını yaşayıp hem de sınavlara çalışan bir genç kızdır. Bir gün arkadaşının tiktoktan gösterdiği oğlandan hoşlanmaya başlayınca aylarca sürekli onu takibe alır, fan buluşmalarına katılır.
Yine böyle bir günde aşık olduğu oğlana ulaşmak zorlaşınca tanımadığı birinden tüyo alır. Eğer Aytuğ'a ulaşmak istiyorsa bu mecraya girmesini önerir.
O günden sonra bununla uğraşan Zeliş sonunda paylaştığı videolardan keşfedilince Aytuğ ve onun ekibiyle tanışır ama işler hiçte istediği gibi gitmez.
Zeliş aşırı çatlak bir karakterdi, çokta kafasının dikine giden.
Sevdim kendisini ama sürekli ağlaması, seviyorum, ayılıyorum, bayılıyorum dediği oğlanın yanına gidince sanki yılların arkadaşıymış gibi heyecanlanmaması, garip hareketleri ve en çokta sürekli ağlaması gına getirdi. .D Yani çok fazla gözlerimi devirdim şu kısımları okurken. :D
Yine de eğlenceliydi, umarım ikinci kitapta daha aklı başında bir karakter olur. :D


Esas erkek karakterimiz Aytuğ ama onu çok fazla okumadık, yokla var arasında bir karakterdi. Hem geri planda durması ki haklı yani, daha bismillah kaç gün oldu tanıyalı hemen nasıl aşık olsun.
O yüzden devam kitabı olması iyi.
Buradan sonra Zeliş'in arkadaşlarına geçiş yapıyorum. Onlarda tam Zeliş gibi, hepsinin kafa güzel :D Mecazi anlamda çünkü hepsinin abuk subuk huyu, düşüncesi var ki bu da hepsini hem farklı hem de eğlenceli yaptı.
Aralarında en aklı başından karakter Derya'ydı, o konuda bir mevzu var ve Zeliş'in inatla karışmasına sinir oldum. Sonrada oğlan neden böyle yapıyor diye kızıyordu. Çok sinir oldum o kısımlara, tabii hatasını anladı ama sürekli laf çarpmaya hakkı yoktu.
İnşallah devamında güzel şeyler olurda Zeliş'in yaptıklarının üstünü örter.

Kitap sona doğru bir hareketleniyor, kimden geldiği belli olmayan notlar, karışana kafalar, sınavların açıklanması ve geleceğe karar verilmesi falan derken kitap devam etti.
Zeliş'in ailesinin destek olması güzeldi, Derya'nın klasik baskıcı ailesinin olması ama destek sağlayan bir anne falan hep şu zamanların sıkıntılarını anlatıyor.
Yine de o kadar baskı olmasına rağmen, tiktokta videolarda gözükme mevzusu olmasına rağmen erkek arkadaş mevzusuna neden bu kadar takınıldı anlamadım. Garip.
Yazarın kalemi güzel ama kendini daha fazla geliştirmeli. Yazım olarak güzel, anlatımı akıcı ve sıkmıyor. Kitap akıp gidiyor ama konu ile alakası sıkıntısı var gibi. Eğlenceli derken Zeliş'in sürekli gözlerim doluyor, doldu, ağlıyorum demesi beni gerçekten baydı, gına getirdi.
Yani o kısımları okurken sinir oldum gerçekten ve mantık hataları vardı. Bunlara dikkat ettiği sürece gerçekten güzel kalemi var, geleceği açık yani.
Ve inşallah devamında daha çok tiktok mevzusu görürüz, azıcık tiktok eğlencesi yaaa. :D


Beklentimi yarı karşıladı, yarı karşılamadı. Yukarıda da dediğim gibi tiktok mevzuları beklerken onları okumadık ne yazık ki. Sonradan işte ağlama mevzuları falan derken çokta yükselemedim ama devamını bekliyorum. Neler olacak, çiftimizi az okuduk onu bekliyorum falan.
Biraz tiktokta yaşananlardan bahsetse güzel olabilir.
Bakalım devamında neler olacak, ne zaman çıkar onu da bilmiyorum. :D
Yukarıda da dediğim gibi gençlik kitaplarını seviyorsanız öneririm ama eğer bu tarz kitaplar okumuyorsanız bence hiç yanaşmayın. ;)
Bu arada kapak tasarımına bayıldığımı söylemek istiyorum, bir de kutu içeriğindeki kısa çizgi roman çok tatlıydı. :)



Kitaba Puanım 5/3,5^^



Alıntılar^^


Benim umutlarım sınırsız ve koşulsuzdur. Çünkü umut ettiğim ve onu sevmeye devam ettiğim her gün için gökyüzünde bir yıldız parıldar.



*****


Beklediğinizde gelmeyecek olan bir otobüstü aşk. Onu bir buçuk senedir beklediğim durağa yağmur yağdı, etrafı sel bastı ama o yine de gelmedi.



*****


Bizler kocaman bir puzzle'ın parçalarıydık ve hiçbirimiz söküp takılacak bir obje değildik, eksiklerimizde orijinaldik.



*****


Yüzleştiğimde gerçeklerimle, anlamıştım hayat değildi toz pembe; hayat her renkten bir parçayla bilinmeyen bir bilmece.






Başka yorumlarda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^




Buralarda da varım^^





12 Şubat 2025 Çarşamba

Bülbül Kapanı//Loresima Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Geçen yıl Gökçen serisini okuyup Timur’u tanımıştım. O seriyi pek bir severim, ilk askeri kurgum ve bu yazar sayesinde şimdide ilk mafya kitabı okudum. Haa sevdim mi? Hayır, hele böyle bir mafya kitabından nefret ettim dersem yeridir ama nedeni var.
Gökçen serisinden Timur aşırı sessiz, sakin, tanımayan kişilerin korktuğu bir asker. O yüzden ayrıca kitabının olması bence çok güzel. Gökçen serisinde okurken kitabı olacağını, hatta bu serinin daha güzel olduğunu öğrenince çok merak ettim. Peki sevdim mi? Çooook ama kalbimde çok kırıldı. Başka mafya kitapları okumam gibi çünkü güzel yok, yani ben mafya kitapları sevmiyorum.
Neysee dfghjk Yoruma devam edeyim ben. ;)



Timur Tönge; elleri kanla doğan, karanlık geçmişinden ve lanetinden kaçmak için sessizliğe bürünmüş şanlı bir Türk askeridir. Önüne bırakılan dosyada tek bir görev vardır: Ülkenin en tehlikeli mafyası Kenan Kralşan’ın inine sızmak ve onu yok etmek.
Bu görevin sandığı kadar basit olmayacağını sızdığı inde umutla ona tutunan bir kadının varlığı ile anlayacaktır. Adı ölüme eş; Ahuzar.
Ancak aşk beklenmedik bir şiddetle yüreklerine değdiğinde, geçmişin yükleri, kan, acı ve gözyaşı ile örülmüş bu kapanı yıkmak ve hapsoldukları cehennemden çıkmak düşündükleri kadar kolay olmayacaktır.


Ahuzar, gazetecilik yaptığı sırada başından geçenlerden sonra gözü kara, kötülükler kralı olan Kenan Kralşan’ın esiri gibi bir şey olmuştur. O gel deyince giden, git deyince giden birine dönüşmüştür. Hayatının en nefret ettiği şeyi olmasına rağmen koruması gereken kişiler yüzünden bunlara katlanmak zorundadır.
Hiçbir şekilde umudu olmayan Ahuzar’a umut ise hiç ummadığı bir yerden gelir.
Güçlü kadınlara hayranım, leb demeden leblebiyi anlayan, erkek karaktere diklenmeden anlaşan kadın karakterlere. İşte Ahuzar öyle bir karakterdi.
Zaten hayatı çok zor ve kendiside zorlaştırmamaya çalışıyor. Ve çoğu kez zekasını konuşturan kadın karakterlere de hayranım. Tabii kendisininde öfkesine yenilip bazı şeyleri karıştırıyor ama olsun o hataları yüzünden hemen silip atmayacağız sdfghjkl
Ama en son yaptığına aklım ermedi, yani dese ki orada sadece ben yoktum, diğerleride vardı tamam, hele başka bir varlık vardı. O olabilirdi mesela.
Neyse son sahnenin de vardır bir sebebi, oraya da geleceğiz inşallah.


Ve Timur.
Elleri kanlı doğan Timur, yıllarca aklına bu sokulduğu için hayatta zevk almak yerine hayatla başa çıkmaya, kendinden çok vatanını korumaya başlamıştır.
Bir gün gelen gizli görevden sonra çok riskli bir işe kalkışır ve koruma olarak girdiği mafyaların yanında yıllar önce gördüğü kadınla karşılaşır.
O günden sonra ikilemde kalsa da aslında kadının tek başına kaldığını, sevdiklerine sahip çıkmaya çalışırken yavaş yavaş tükendiğini görür ama yine de bunlara rağmen ayakta kalmasına hayran kalır.
Timur’u Gökçen’den tanıyoruz, tabii kendisi orada çok sessiz. Gerçi burada da çok konuşmuyor ama konuştuğu zamanda da tam yerine oturtuyor.
Ahuzar alışıyor tabii bu sessizliğe, bir de anlaşılıyorlardı ya süper olaydı. :D
Ama bakalım devamında neler yapacak, kararsızlık mevzusunda ben de kızdım ama neden kararsız kaldığını hepimiz biliyoruzdur. ;)

Birkaç tane kötü ama çooook kötü karakterlerimiz var. Kenan ve onun üvey annesi. Kötülük konusunda ikiside yaptıklarında kapışır. Ben bu yüzden mafya tarzı kitapları sevmiyorum, okumuyorum. Bu kitabımızda bir yerde askeri kurgu olduğundan mafyalık mevzusu olarak bakmıyorum ama yaptıklarından sonra nefret ettim Kenan ve türevlerinden. O yüzden serinin hemen bitmesini çok isterdim, kötülerin hemen sonu gelsin diye ama bakalım neler olacak. Ama lütfen işler bu kadar uzamasın ve serimiz üç kitapla(Gönül ister iki kitap ama) adadan ayrılır. :D
Bir de geçmişteki kötü karakterimiz var, onun kötülüğü belli kişilere ama diğerleriyle aynıydı bana göre. Sonrasında neler olacak ona bilemiyorum ama olanlar oldu zaten. Nalet herif.

Ve Adem ve Güldeste…
Bu çiftimiz hakkında bence bir şey yazmayayım, spoiler olur ama çok kalbim kırıldı. Olmak zorunda mıydı öyle? Yazarcığımız olmadı bu…

Gökçen serisini okuyup, eğlenenler, sevenler onun gibi bir kitap beklemeyin. Orada o kadar çok güldüm ki burada kalbimiz kırıldı, Gökçen serisini aradık resmen.
Tabii ikisini bir tutamayız. Orada çok fazla argo vardı mesela, burada Ahuzar nefret ediyor. Ahuzar ve Gökçen mümkünatı yok anlaşamaz o zaman. :D
Yani ikisini kıyaslamayın, bu ne kadar sakin, duygusalsa o da o kadar eğlenceli, tabii duygusal ama yer yer. Bülbül kapanı ise baştan sona dram, arada Ahuzar ve Timur’um arasında geçenlere çok güldüm ya neyse dfghjkl


Bunun dışında son kısımda olana çok üzüldüm, ağladım, ağladım…
O kısım olmayacaktı, yani illa ki bir şeyler olacaktı ama o olmayacaktı. Kime üzüleceğimi şaşırdım ama en çok bir şeye çok üzüldüm. Onu da okuyanlar biliyor bence. Detaylı yazamadığım için böyle üstün körü yazıyorum ama spoilerda yazacağım detaylı, yazayacaktım aslında ama baktım cidden yazamıyorum, birazda olacakları falan yazarım.
Spoilerdan önce yazar hakkında da konuşalım. Gökçen iki ve üçte olan yakınlaşmalardan sonra burada aşkın a harfinin bile geçmemesi. Evet aradaki bağları çok güzel ama aşk yoktu, ikinci kitapta bolca okumak dileğiyle. Radyo sahneleri çok güzeldi, ahh Timur sdfghjkl
Ahuzar’ın marka takıntısı şaka mıııı :D

Bu kitabı ayrıca okuyabilirdiniz bu arada. Gökçen benlik değil diyorsanız bunu okuyabilirsiniz. ;)
Bu arada hazır yine Gökçen demişken Barut timini özledim be, zaten Timur fazla bahsetmedi üzdü bu beni. :(
Umarım devam kitaplarda olurlar.
Kapağın anlamını çok sonradan öğrendik, o kadar mı güzel olur. Bayıldım, bayıldımmmm <3


-Spoiler Başlangıcı-

Ahuzar’ın kardeşine aşırı gıcık oldum, yani karakter olarak değil tek olsa başına bir şey gelmez mesela. O Kenan adisininde Ahuzar’la ne gibi bir işi var aşırı merak ediyorum. Şu büyük toplantıda ne yapmış olabilir. İnşallah kısa zamanda Timur’la beraber öğreniriz.
Sonrasında Kadife olan için çooook üzüldüm. Sessiz sedasız Ahuzar’a beni seç demesi kalbimi cıt diye kırdı. Zaten en çok ona ve Ahuzar’ın çaresi kalışına üzüldüm ama diyorum ya dese ki orada sadece ben yoktum annem olacak o kalbi kararmışta vardı.
Ve kitap bu ya mesela Timur Ahuzar ve kardeşini askeriyeye teslim edip, ya da yasal olarak isimlerini değiştirip gizleyebilirdi ve Ahuzar’da Kenan naletinden kurtulurdu. Bakın nasıl plan ama işte kitap ve neler olacak kim bilir.
Mesela 27.bölüm mevzumuz var, orada neler oldu acaba. Çook merak etmem peki.
Sonrasında Güldeste…
Ah bu hikaye daha çok kalbimi kırdı. Başta Timur benim yüzümden kaybettim ablamı ve yeğenimi deyince yok ya falan demiştim ama o sahne…
Bir nalette onların babaları.
Timur benim suçum diyordu ama onluk tek suç arkadaşına yardım olabilir. Onda da bir şey yok. Babasının halen daha böğürmesi peki -_-
 Yani bu kitapta çok nefret ettiğim karakter oldu, umarım işler bizimkiler gibi güzel giderde güzel yerler okuruz. Yoksa sinir hastası olur çıkarız ha.


-Spoiler Sonu-


Yukarıda da dediğim gibi tek okunabilir, başlardan bizimkileri gördük ama çok detaya girmedi açıkçası. Eğer iki türüde okumayı seviyorsanız bence Gökçen’den başlayın ama yok ben öyle kitaplar çok sevmiyorum diyorsanız bunu okuyun.
Şu an Gökçen’in dördüncüsü çıkacak gibi, Bülbül Kapanı ne zaman devam eder bilmiyorum. Aslında Wattpad’de var ama ben kitapta okumayı tercih ederim. Bir de henüz bitmedi, bekle bekle dur. Hiç sevmiyorum.
Bazı spoiler yedim tabii ki, onlarıda beklemiyor değilim. :D
Kısacası çok sevdim, yazardan en yüksek puan alan kitap. Hataları vardı illa ki ama aklımda yatmayan şeylerde olmadı.
Gökçen’de öyle şeyler vardı mesela, o yüzden bir puan kırmıştım.




Kitaba Puanım 5/5^^



Alıntılar^^


İnsanın hayatı bir başka hayatta bir kere kesişirse bu tesadüf olurdu. Ama iki kere kesişen hayatlar tesadüften daha fazlasıydı.


*****


Dinliyordu. Buradaydı. Tam arkamda.
Kimseye güvenmeyen, sırtını dahi yaslamayan ben ona sırtımı dönerken, bütün hayatımı ona yaslarken hiç düşünmedim.
"Oradasın."


*****

"Seni dinlemem için yalvaran sen değil misin?"
"Dinliyorum işte. Her anlamda."




"Ahuza mı bana yakışmıyor? Ahu'yla arasında sadece üç harf var! Değişen hiçbir şey yok."
"Üç harf çok şeyi değiştirir, Ahu,"


*****


Öfkesi sadece onu yakmıyor, değdiği her şeyi de küle çeviriyordu.


*****


Varlığının sevilmediğine inandırılan çocuklar, kendilerini sevdirmek için ne yaparsa o da onu yapıyor, sessizce merhamet dağıtıyordu.


*****


Aynı yerden yara alanlar, yaralarından tanırdı birbirini.







Bir yorumda böylece biter, başka yorumlarda görüşmek üzere^^






Buralarda da varım^^









2 Şubat 2025 Pazar

Son Aşkım//Kübra Nur Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Yeni yılın ilk kitabı diyebilirdim ama elimde birazcık süründüğü için ilk kitabı diyemeyeceğim ama ilk okuduğum kitap diyebilirim. :)
Kübra Nur şu aralar kitap yazmıyor, yani yeni kitap çıkaralı bir buçuk sene olacak ki kendisine de yazdım bu aralar öyle bir planı yokmuş. Hayırlısı.
Gelelim kitaba, serinin son kitabı ve benim seride ne yazık ki büyük hayal kırıklığı yaşadığım kitap.
Neden olduğu devamından ama o kadar büyük heyecanla başlamam ve sonucu böyle olması cidden beni üzdü ya, seriye böyle veda etmek istemezdim.
Yine de çiftimizin çocuklarının kitapları var, onlar çok çok güzel işte. <3


Çöpçatan kelimesinin Türk Dil Kurumu sözlüğündeki karşılığı tam olarak şöyle; Evlenmelerde aracılık eden kimse. Benim yaptığım iş de tam olarak bu. Yani çöpçatanlık. İşimde oldukça da başarılıyım üstelik. Ama sizin bildiğiniz çöpçatanlardan değilim. Benim aşk hakkında en ufak bir fikrim bile yok. İnsanları bir araya getirmekte ve birbirlerine âşık olmalarını sağlamakta başarılı olmak, ne yazık ki beni bir aşk profesörü yapmıyor. İnsanların neden âşık olmak istediklerini, neden bu duygunun peşinde koştuklarını bile bilmiyorum. Fakat küçük bir yalanla başlayıp, Akın Arıkan'la tanışmamla birlikte tuhaf bir maceraya dönüşen hikâyemde hepimizin bazı cevaplar bulabileceğini umuyorum.

Mine çöpçatanlık yapmaktadır ama aynı işi yapan kişiler tarafından zor durumda kalınca işi sahte bir sevgili bulmakta bulur. Nasıl bulacağını düşünürken parkta yalnız başına oturan genç adamı görünce neyi olduğu tahmin eder ve hayatındaki en saçma teklifi sunar.
Kendisi kadar şaşırmış adamın teklifi kabul etmesiyle sahte sevgililik başlar.
Mine garip ama bıcır bıcır bir karakterdi. Sevdim, karakterlerle bir problemim yok sdfghjk
Dudak nemlendirici olayını ayrıca sevdim, herkesin kendini bir şekilde sakinleştirme yöntemi farklı tabii ki. O yüzden böyle ufak detaylar hoş.
Son kısımdaki mevzuya şok oldum, çocuklarının kitaplarını okumuştum dedim ya size, o kısımda Mine hakkında Çöpçatanlık işini okumuştum ama bu kitapları bilmediğimden ne alaka demiştim, şimdi anlaşıldı. :D


Akın, neden parkta oturduğunu çözemediğimiz, kitapta sadece erkek karakter olarak geçen bir beyefendi. O yüzden çok detay veremiyoruz.
Tamam romantik, Mine ile çok güzel anlaştı ama arkadaşlar erkek karakter sadece Mine'ye partner olarak gelmiş gibi olmuş, sevgilide olmuş ve bitmiş gibi.
Önce ki kitapları okudum ama kaç ay önce, Akın neler yaşadı, neler yaşıyor, öncesinde abisiyle arasından geçen mevzuya dokunmalıydı. O kadar kitapta yoktu ki aşklarını da hissedemedik haliyle.
İşte sevmeme neden olaylardan biride buydu.

Mine'nin ablası ve annesi olaydı. Mine'ye yardımları baya dokundu ama öncesinden olaylar, olaylar. :D
Diğer kitaplardan Mayıs, Nisan ve Arın, hatta Zeynep karakterlerini de görmek güzeldi. Yine ve yeniden eğlenceli olaylar. :D
Daha çok olsalardı belki kitap daha güzel olurdu kim bilir.

Şimdi kitap neden beni hayal kırıklığına uğradım. Kitabımız konusu sahte sevgililik, zaten en çok ilgimi çeken bu oldu. Tam böyle zorla yakınlaşmalar, zamanla birbirlerini tanımaları ve zamanla aşık olmaları falan güzel olurdu. İşte bu sebeple beklentim çok kötü yere çakıldı. Bunun verdiği hayal kırıklığı yüzünden kitabı o kadar geç bitirdim ki yani okumak içimden gelmiyordu. O yüzden seride en uzun elimde kalan kitap ilan ediyorum.

 

Yazarın kalemini seviyorum, zaten en son çıkan kitaplarından kendisini tanıdım ve kendini geliştirdiğini bu kitaplarını okuduktan sonra anladım. Ama öyle böyle değil geliştirmesi, okuyanlar beni anladı ve keşke bu seriyi okuyup öyle çocuklarının kitaplarını okusam dedim sürekli.
Tabii çocuklarının kitaplarını ne zaman yazmak istemiş yazarımız bilmiyorum ama azıcık gariplikler vardı. :)
Bu kitap böyle diye yazarı önermemezlik yapmıyorum, çok severim kalemin ama eğer ilk defa okuyacaksanız bu kitaplarından başlayıp kendini nasıl geliştirdiğini okuyun derim. ;)



Kitaba Puanım 5/3,5^^




Alıntılar^^

"Senin sahte sevgilin olmayı düşüneceğim. Henüz kabul etmiyorum, sadece değerlendireceğimi söylüyorum. Ama şunu söylememe izin ver, bana aşık falan olursan, bu, çok klişe olur."


*****


"Garip birisin Minr Araz," diye mırıldandı.
"Ama seninle tanıştığıma hiç pişman değilim."



*****


Ve onların  birer gök taşı olduklarını bilsem de hepsini kayan birer yıldız olarak hayal edip onlarca dilek tutuyordum.
Onlarca dilek.
Her bir dileğin başkahramanı tam yanımda duran adamdı.


*****


Akın Arıkan, benim için doğru elma mıydı bunu o an bilemiyordum. Ama orada durup ona bakarken, o ağaçtan başka bir elma seçemeyeceğimi, seçmek istemeyeceğimi çok iyi biliyordum.



*****


Ucu  bucağı Akın'a değen, ondan veya onunla gelen her şeyin istemeden de olsa seviyordum. Aşk denilen şey beni hızla kuşatıyordu ve hayatımın bir daha asla eskisi gibi olmamasından korkuyordum.



*****


Aşk, anlatılması değil, hissedilmesi gereken bir şeydi.





Diğer Yorumlarımda Görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^




Buralarda da varım^^






23 Kasım 2024 Cumartesi

Gökçen 3-Güz Yağmurları//Loresima Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Barut timinin en sessiz adamının kitabı olan Bülbül Kapanı çıktığından dedim onu okurum, Gökçen'den spoiler yerim falan diye serinin üçüncü kitabı okudum. Kitabımı ve karakterimiz yine bildiğiniz gibi. 
Buradan sonra ilk iki kitaptan spoiler olacaktır, şimdiden uyarıyorum. :)
İkinci kitabın sonunda aileler gitmiş, ortam bizimkilere kalmıştır. Buradan sonra yansın geceler vs vs derken ortalık karışıyor tabii ki.
Şimdi neden böyle dedim açıklayayım, ben ikinci kitap için bazı yakınlaşmalar için çok şaşırmıştım, sonra çoğu kişi mesaj atmıştı ki üçüncü kitapta daha aşırısı var. O yüzden yansın geceler dedim. :D
Bu seri beni çok güldürüyor ama güldürdüğü kadar da çok üzüyor be. Nedenini okuyanlar anladı. Tabii üzüntünün yanında bu sefer baya sinirlendirdi. Onun sebebi birazdan sizlerle. :D



Sayısız mücadeleyi ve engeli aşıp bir araya gelen Gökçen ve Murathan için artık aşklarını doya doya yaşama vaktidir. Tek istekleri birbirlerine sımsıkı sarılmak ve kaybettikleri zamanı telafi etmektir. Ancak olaylar bekledikleri gibi gelişmez ve birlikte kurmaya çalıştıkları küçük dünya daha var olamadan yerle bir olur. Büyük bir nefret, kayıp ve azılı düşmanlarla dolu karanlık bir girdabın içine çaresizce çekilirler.
Gökçen ve Murathan kendilerini zorlu bir yol ayrımında bulacaklardır.
Aşk mı? Yoksa yaşatmak için yapılan büyük bir fedakârlık mı?
Seçim yapmak ikisi için de kolay olmayacak, hayatın onları sürüklediği dipsiz uçurumlara beraber yürüyeceklerdir.

Gökçen yaşadıklarından sonra  zorlu zamanlar geçirir ve bu zamanları da Murathan sayesinden atlatır. Kaçıldığı zaman ona yardım eden Zehra'yı da bir şekilde hayata adapte etmeye çalışır.
Kendisinden saklanan sırlar yüzünden zor durumlar yaşayan Gökçen bu yüzden daha da sıkıntılı zamanlar yaşar bu sefer daha zorlanacaktır çünkü kendisine iyi gelen kişi yanında değildir.
Şimdi böyle yazınca garip oldu ama spoiler vermeden anca bu kadar arkadaşlar.
İlk iki kitapta Gökçen'in bazı hallerine gıcık olmuştum ama çok şükür burada öyle değildi ve çoğu yaşadığı şeyler yüzünden kendisine üzüldüm açıkçası.
Ama şurada bir anlaşalım, Murathan Gökçen'e gelme dedi geldi. O nişana gitme dedi, gitti. O yüzden Murathan'ın kızmasında haklı sebepleri vardı kısacası ama ne yazık ki yaşadıkları için üzülmeme engel değildi. Bu konuyu Murathan'ın kısmında açacağım. :D


Murathan Gökçen'in yaşadıkları yüzünden intikam almak ister ama aradıkları kişi ortadan kaybolur. Yine de Gökçen'i düşünerek söylemez ama büyük hata yaptığını ne yazık ki acı bir şekilde öğrenir. Ayy tamam burada az buçuk bir şeyler yazmış olabilirim. :D Ama ne yapayım üç kitapta aynı karakterleri okuyoruz. :D
Gelelim biraz önce yazdığım şeye, Murathan olanlar yüzünden kendini suçluyor ve saçmalıyor. Az çok tahmin ettiğim şey olacakken tabii işler başka şeye evriliyor ama o süreçte cidden sinir oldum Murathan'a. İlk defa diğer kitapların yanından Murathan'a sinir oldum sdfghjk


Barut timin elemanları olaydı. Barbo'nun yine sıkıntıları var tabii ki, üzüldüm beee. :/
Aybüke başkan ve Süleyman'ın işler iyice karışıyor, bunlara da üzüldüm açıkçası. :/ Ama şok olduğum yerler oldu, Aybüke'nın yaşadıklarını öğreniyoruz. Yine hüzünlü yerler ama ilk kısımda Süleyman'a yardım etmesi çok tatlıydı. :)
Zülfükar'ın ikinci kitapta birkaç ipucu vermişti zaten, okuyanlar biliyordur. Burada işler karışıyor tabii ki. Bir de Hasan Abi ortaya çıkınca daha da komik bir hal alıyor. Devamında ne acılar yarabbi diyeceğiz asdfghjk Ama ne yazık ki bazıları hak ediyor. :D
Son kısımda dedim Ayşegül'e de buluruz bir tane ama neredeeee, kız en çok hak eden ama şu askeride bir tane adam seçemedi(Seçtirmedi yazar asdfghjk)
Ama umudumuz var. :D

Genel olarak seride en sevdiğim kitap oldu, hem hüzünlü, hem eğlenceliydi. Bütün karakterleri okumaktan zevk aldım, ikincide çok az okumuştum çünkü.
Ve en önemli meseleye gelelim. Kitaptaki smut durumuna. İkinci kitapta okuduğum yerden sonra bu kadar beklemiyordum ama şok oldum. Ya yazmak isteğe bağlı, yazar bu konuda çekinmemiş ve yazmak istemiş ama bu kadar beklemiyordum. Hele o son kısım.
Şok oldum evet ama ikinci kitap için yazdıklarımı tekrarlamayacağım. Alan memnun, yazan memnun ama ebeveynler çocuklarınıza okuturken on kere değil, yüz kere değil, bin kere düşünün. Hatta ilk siz okuyun neden okumayacaklarını anlayın. ;)
Haa çocuklar sizi dinleyecek mi? Sanmam. :/
Bu arada bana gelen mesajlarda öyle bir anlatıldı ki dedim kitap komple smut ama abartma söylemlermiş. O kadarda değildi yani, bir iki yerde vardı sadece.


Yorumum böyle, biraz önce de dediğim gibi ilk ikiye göre gerçekten sevdim. Devamından birkça spoiler aldık tabii, kaçar mı ama ondan önce Bülbül Kapanı var, bakalım orada olaylar olacak mı? Dördüncü ne zaman çıkar bilemem, hatta beşe kadar gider mi onu hiç bilmiyorum ama her kitabın sonundan yeni çift ortaya çıktığından büyük ihtimalle bu beşe kadar gider. Uzun serileri sevmem ama bu seri uzasın ya, okunur. :D
Bu arada ilk iki kitabı okumak için tık tık!!





Kitaba Puanım 5/4^^



Alıntılar^^



Ona karşı devasa bir sevgi patlaması yaşıyordum içimde. Tek bir isteğimle bana Zehra'yı getirdiği için ve tek bir sözümle dünyaları ayağımın altına sereceğini hissettirdiği için...


*****


“Yıllarca yaptım o işi ben,” dedi sakince. Elinin içindeki elimi daha çok sıktı. “Artık seni bir fotoğraf karesine bakarak özlemek istemiyorum."




“Temizliğim beğenilmiyor sanırım,” diyebildim sadece.
Evet, demesini bekledim ama demedi. “Varlığın hissedilmiyor,” dedi onun yerine. "Bırak, dağınık kalsın. Görmesem de orada olduğunu bileyim. Varlığını yanımda hissedeyim. Sen dağıt, ben arkanı toplarım.” 


*****


Yeniden arkasını dönüp, ilerlerken dudaklarında derin bir tebessüm vardı. İzmir bugün bir mucizeye şahit oluyordu. Çünkü Kepçük, yürüyerek bitiremediği yolları aşıp Pamuk'a gidiyordu.


*****


Evimin neresi olduğunu sorsalardı göstereceğim tek yer burasıydı. Bu gövde, bu sıcaklık. 


*****

"Gelin çünkü..." dedi Barbaros sözün gerisini beklediğini belirtircesine.
Hiçbir erkeğin gözlerine bakmadığı kadar uzun baktı Barbaros'un gözlerine.
    "Geldim çünkü..." diye tekrarladı.
"Sen gelmedin."


*****


"Ben senin neyin olayım?" dedim.
"Saçlarınla gecem ol, yıldızım ol, ayım ol. Sonra gün doğsun gözlerinde. Güneşim ol, gökyüzüm ol."






Bir yorumun daha sonuna geldik, başka yorumlarda görüşmek üzere^^
Sevgiyle kalın^^




Buralarda da varım^^