24 Nisan 2025 Perşembe

Gece Vardiyası//Annie Crown Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Ramazanın ortasında bir kitaba başlamıştım ama kitabın çokta bu ayda okunacak gibi olmadığına karar verip Ramazan’dan sonra okurum dedim. Geçen okudum ve bitti. İyi ki böyle bir karar almışım sdfghjklş
Kitap tam bir romantik severler için, yani kapağı.
İçerik olarakta gerçekten çok tatlıydı ama anca yüz sayfası falan. Geri kalan zaten eğer başka türlüydü. Buna birazdan değineceğim inşallah. :)
Kısa ve akıcı kitabın yorumu az olur diyerekten devam ediyoruz. :D



Bir kitap kurdu ve basketbol oyuncusunun yolları kesişirse... 
Yalnız takılmayı seven Kendall Holiday, cuma akşamlarını kütüphanede gece vardiyasında çalışıp, fırsat buldukça aşk romanları okuyarak geçirmeyi ve kendini kitap kurgularında kaybetmeyi tercih eder. Ancak bu durum, basketbol takımının kaptanı Vincent Knight, yaralı bileği, asık suratı ve nefret ettiği bir ders için şiir önerilerine ihtiyaç duyarak ortaya çıktığında değişir. Uzun boylu, yakışıklı ve hazırcevap olan Vincent, Kendall’ı daha önce kimsenin zorlamadığı gibi zorlar.
Kendall farkında olmadan başrolünde kendisinin olduğu aşk romanına balıklama atlar fakat bir sorun vardır: Gerçek hayatta mutlu bir sona ulaşmak, klişe dolu romanlardan çok daha fazla doğruluk gerektirir.


Kendall cuma gecesi okulun kütüphanesinden vardiyadayken sessiz sakin geçeceğini düşünür ama hiç ummadığı kişiyi karşısından görünce hem şaşırır hem de burada olmasının sebebiyle ona takılır am aişler istediği gibi gitmez, ya da gider mi?
Hiç ummadığı şeyler olduktan sonra başka bir şey düşünemeyen Kendall sadece kitaplarının dünyasındayken çıkıp, gerçek hayatı görebilecek mi?
Kendall iyiydi, hoştu ama sürekli kafasında kurup inanması(bizide inandırması) çok sıktı yani. Tamam en çok senin kalbi kırılacak, en son sen utangaçsın. :D
İşin şakası sona doğru arkadaşının söylediklerine yüzde yüz katılıyordum.
O yüzden hem sevdim hem de çok sevemedim.
Bir de kardeşim her şeyden o kadar uzak olup, bu kadar cesur olmakta şaşırttı yani.


Vincent sakatlandıktan sonra edebiyat dersi için gittiği kütüphaneden eğlenerek ayrılacağını hiç düşünmemişti. Şiir derslerini sevmesede notları için şiir okuması gerekirken Kendall ile tanışıyor.
Daha ilk dakikadan ondan hoşlanır ama işler hiçte umduğu gibi gitmez.
Şimdi böyle anlattım ama kitapta Vincent öyle abartacak kadar ortada değildi. Gerçi kitap çok uzunda değildi, yani kısa olduğu için Vincent’i çok detaylı okumadık ama ondaki mevzu çok tatlıydı, doğrusu bunu beklemiyordum.
Utangaç oluşu kitaba ayrı bir hava katmış, normalde böyle basketbol kaptanları falan okulun en çapkını, popüleri olur ve bir anda okulun en masum kızıyla çıkmaya başlar. Ama burada Vincent öyle değildi, onu beğendim işte. :)
Belkide kitapta en sevdiğim şey Vincent’in farklı bir karakterde olup, tatlı olmasıydı. Hazır böyle bir karakter bulmuşken daha çok jestlerini falan okumak isterdik ama olmadı ne yazık ki.


Kendall’ın arkadaşlarından birini çok anlamadım ama aynı evde kalıp böyle güzel arkadaş olmalı, birbirleriyle aile gibi olmaları güzeldi. Sadece son kısımda biri için saçma bir şey yazılmış, inşallah yanlış yazılmıştır çünkü GEREK YOKTURDU!!!!
Vincent’in arkadaşları da iyiydi, biri için acaba devam kitabı çıkar mı merak ettim açıkçası. Onların hikayesi ne olur bilinmez ya da biz mi kafamızda kuracağız acaba bilemedim.

Gelelim diğer detaylara.
Kitabı elinize aldığınızda ya da ilk gördüğünüzde şey diyebilirsiniz, ne kadar tatlı, minnoş bir kitap. Ama arkadaşlar dışı sizi içi beni yakar asdfghjklş
Yani kitabın yetişkin içerikli olduğunu biliyordum ama bu kadar olacağını bilmiyordum. Yukarıda dedim ya yüz sayfa sadece konu var, gerisi hep smut.
Sen her şeyden habersiz bir kızsın Kendall bu ne haller???
Aşırı abartıydı ve bazı kısımları o kadar uzatmış ki atla atla kitap bitti. :D Şaka gibiydi yaa.
Bir de en son teşekkür yazısında annesine okuma dedim ama okuduğun için teşekkür demiş. Yav abla bir git yaaa :D
Yani annene okuma demişsin ama okumayan kimse kalmadın herhalde. Yani sırf daha çok popüler olsun diye bu kadar detaylı yazacaktın ismini ya da kapağı başka şey yapsaydın. İki tane masum öğrenci oldu mu sana grinin elli tonu ki belkide grinin elli tonu bu kitaptan daha masum kalırdı.
Şok oldum yani.
Tiktok okurları azıcık kendinize gelin, edebiniz nerede kaldı?????? Asdfghjklş
Gülüyorum ama cidden yeter yani, kitabın bu kısımları çıkarsak çok bir şey kalmıyor elimizde. Konu güzel aslında, bu konu üstünde daha güzel şeyler yazabilirdi ama ablamız başka şeyler yazmakta daha diretmiş belli ki.


Çok bir edebi değeri olmayan(şiirler hariç, onlarıda ben okumuyorum) bir kitaptı. Dümdüz, sizi yormayan, benim için smut çokta önemli değil diyorsanız bakın ama bakın kitap çerezlikten çok başka bir şey.
Akıcı olması güzeldi, bu kısa ya da sadee mevzunun yüz sayfalık olmasından dolayı değil yazarın kalemi akıcıydı. Seriyse ve arkadaşları çıkarırlarsa konusuna göre okurum belki ama umarım bu kadar yetişkin içerik olmasın. Tamam bazı kitaplarda böyle ama eğer bazı şeyleri bayaa detaylı yazıp uzatacaktın bari biraz daha randevu vs gibi hoş sahneler yazsaydın, işleri güçleri başka şeydi. Neyse. :D




Kitaba Puanım 5/3,5^^





Aslında alıntı vardı ama elimde post it yoktu, ben de yapıştırırım sonra dedim yapmadım kaldı öyle. O yüzden alıntı bu sefer yok. :) Ama diyorum ya anlamlı alıntılar vardı. :)






Bir yorumda böylece biter, başka yorumlarda görüşmek üzere^^




Buralarda da varım^^





23 Nisan 2025 Çarşamba

Bronz 1//Özge Naz Kitap yorumu^^

 Selamlar^^
Sosyal medyada gördüğüm ve okuyan herkesin genel olarak beğendiği seriyi ben de okudum ve bitirdim, yani birinci kitabı. Kitap hakkında hiçbir şey bilmiyordum, çok ilgimi çekmiyordu açıkçası tarzı ama yayınevinden mesaj gelince ve okuyan arkadaşıma danışınca oku dedim. İyi ki okumuşum. Tamam benim tarzım değil, içerik olarakta çok kafam karıştı ama zekice yazılan kitapları seviyorum, araştırılıp, bunun üzerine çok düşünerek çıkmış kitapları. İşte bu kitapta onlardan biriydi. Kitap daha ilk sayfasından sırlarla bezeli ve son sayfasına kadar herkes şüpheli ya da olayların daha yüzde biri anca ortaya çıkıyor, hatta o kadar bile çıkmıyor.
Bir de ne derler bilirsiniz, ilk kitabın, ilklerin günahı olmaz. İlla ki eksiklikler, kafaya oturmayan şeyler olacaktır. Bir de kitabın sonu öyle bir bitti ki dedim tamam, demek karakterimiz bu yüzden böyle davranıyor. Onu da devamında anlayacağız gibi.



“Kartlar yeniden dağıtıldı. Kartlar kaderimizdi. Kimse kaderinin dışına çıkamadı.”
Karanlık örgütün kurduğu düzen için doğmuş bir kız çocuğuyken ona verilen en büyük ceza sevgisizlikti. Kaderini kabullendi ve kartını oynadı.
O kim miydi?
Hisar Alatav. Hayır, sil. His Alatav.
Karanlık düzenin kıyameti olmak üzere.
O ise Bronz. Karanlık örgüte başkaldırıp kartları yeniden dağıtan adam. Ona Bronz derler… Onların tohumları el bebek gül bebek değil; el bebek öl bebekti.


His talihsiz bir ailede doğmanın acısını şimdiki yaşına kadar yaşamıştır ama onun getirdiği avantajlarda vardır. Zeki olmak ve kendi kendine yetebilmek. Ailesinin başına gelenlerden sonra hayatına piyanist olarak devam eden His annesinin kendisinden neden nefret ettiğini öğrenmek için onun günlüğünü bulmak ister. Şu an en istediği şey günlük ama kimsenin görmediği, bilmediği Bronz'u da tanımak ister.
İkisi içinde hiç bilmediği şeylere bulaşır ama gerçekten her şeyi bilmiyor mu?
His çok farklı bir karakterdi, zaten yaşadıklarını henüz hiç bilmiyoruz, parça parça öğreniyoruz ki zaten doğru düzgün bir şeyde öğrenmedik o da ayrı. Serinin devamında illa ki ortaya çıka mevzular ama bakalım neler olacak. Aklımda bir şeyler var ama olur mu bilemiyorum.
His'in yaşadıklarına çok üzüldüm, ailesinin kendisini sevmemesi çok kalp kırıcıydı. Hatta annesinin bunu günlüğe yazması ki bir her bölüm başı okuduk yazdıklarını(His'ten önce yani). Ben çoğunu okumadım, kadının nefreti okunu gibi değildi, her ne kadar karakterde olsa.
O yüzden His'e günlüğü okuma dendiği zaman okumaması daha hayırlı bence ama bakalım neler olacak.
Bazı yaptığı mantıksız hatalar vardı, hatta okurken beynimi yakan cinsten ama onunda bir sebebi olacağını düşünüyorum, yani kitabın sonunda olanlardan sonra onu düşünüyorum. O yüzden o kısımların çok üstünde durmama kararı aldım.


Bronz hakkında çok bir şey diyemeyeceğim. Sadece bu kadar aranan, kimsenin görmediği adamın nahif oluşu, hatalar yapması(son kısımlarda) beni şaşırttı. Ama onlarında açıklaması olacağını düşünüyorum. Ama Bronz'u okumak, His'le olan davranışları falan çok tatlıydı. Umarım devam kitaplarda daha çok sahnelerini görürüz.

Diğer karakterlerin hepsi kendine özgüydü. Hepsinin yaşadıkları çok zordu ve bu hale neden geldiklerini okumak hem üzdü hem de neden olduğunu öğrenmek güzeldi. Herkes hakkında az çok bir şeyler öğrendik ama esas karakterin halen daha sır küpü olması. Bence bu kitabı heyecanlandırıyor.
Çok karakter var ama hepsinden emin olmak için devam kitaplarda okumak istiyorum açıkçası. Yani ne kadar az çok tanımış olsakta son kısımlarda bazı şeylerin olması kafamı karıştırmadı değil.
O yüzden bu kısmı fazla uzatmadan geçiyoruz. :D

Kitabımız kartlar üzerinden başlıyor, yani dünyayı yönetenler var ve bunlarında ellerinde isimleri, özellikleri olan kartlar var. Yazar bunları tarot kartlarından yola çıkarak yazmış. Ben tarottan anlamam, o yüzden okurken fantastik ögeler gibi geldiği için çok dikkat etmedim ama bir takipçim ben tarot sevmiyorum kitapta geçiyor mu dedi. Şimdi böyle yaklaşınca bilenler ve sevmeyenler için hoş olmayabilir ama zaten kitapta bundan yola çıkarak yazıyor. Baştan hayal ürünü olduğunu bildikten sonra çok üstünde durulacak bir şey değil ama His'in her gün bir kart seçmesi, bir mum söndürmesi falan bunlar kitabı ilginç hale getiriyordu. Ve yine anlayacağınız üzere hiçbir şey bilmiyoruz.
Bu kısımlar dışında öyle vurmalı krımalı şeyler beklemeyin. Ben daha çok mafya kitabı sandım ama eğer kıyaslama olamayacaksa örnek olarak Bülbül Kapanı'nın daha çok mafya ve şiddet içerdiğini söyleyebilirim. Bu kitap biraz daha zeka üzerine yazılmış gibi, yani akıl oyunları gibi. Bu daha uydu bence.


Yazarın kalemiyle ilk defa tanıştım, bir tane asker kurgusu var. Onu da çok övüyorlar, almayı düşünüyordum ama ilk bu kitapla tanışmak kısmet oldu. Yazarın kitabın üstünde çok durduğu, araştırdığı ve ince eleyip sık dokuduğu belli. Puan verirken beynimin yanmasından dolayı puan kıracaktım ama oturup düşününce kitap o kadar zekice yazılmış ki o puanı verirsem ayıp etmiş olurum açıkçası. Bu yüzden hak ettiği puanı verdim.
Bir de fark ettim ki ben zekice yazılan kitapları daha çok seviyorum. Üstünde çok durulan, araştırılan kitapları. Yani akıcı, kafayı yormayan kitapları da seviyorum ama bu tarz kitaplarda daha bir akıcı ve sevilesi oluyor gibi hissettim. O yüzden zekice kitapları seviyorsanız okuyabilirsiniz.


Kitabı okurken sürekli beynimi yaktı, neden böyle oldu ki falan gibisinden sürekli yorumlarda bulunuyordum. Sonra final son bölümü okudum ve her şey yerine oturur gibi oldu. Tabii bu sadece benim tahminim ama öyleyse mantıksız şeylerin neden böyle olduğunu anlam verdim ama yukarıda da dediğim gibi ilk kitabın günahı olmaz arkadaşlar, o yüzden devamına bakalım nasıl olacak.
Bunların yanında akıcı olması da kitaba artı puan veriyordu. Hem bu tarz olup, hem akıcı olması güzel bence. Kısacası benim önyargımı yıkıp, sevmeme neden olan bir kitaptı. Ben de merak ediyorum diyorsanız bir şans verebilirsiniz. Ve duyduğuma göre ikinci kitap daha güzelmiş, heyecanlandım. :)
Tasarımı çok güzeldi ve bir anlamının olması hoş. Bu yayınevinden okuduğum ilk kitaptı. içinde şeffaf ayracı ayrıca güzeldi.
Kitabın bu ikinci farklı basımı, ilk başka bir yayınevinden çıkmış ve anladığım kadarıyla yazar bu yayınevinden çıkan kitapta eklemeler yapmış, yani okumak isterseniz bu yayınevinden almaya özen gösterin derim. :)



Kitaba Puanım 5/4^^



Alıntılar^^


"Sen öyle her çağırana gelir misin?" diye sordum, sesimdeki alaycı tonun farkında olarak.


*****

"Suçsuz olduğunu kanıtlamak istiyor musun?" diye sordu.
"Evet!" diye sağır edecek şekilde bağırdım. "Evet! Evet! Evet!"
"Nikah masasında değiliz, o sesini alçalt biraz," dedi.


*****


"... Hisar, inanmıyorum sana. Gözyaşlarını boş yere akıtma, yanakların ıslanınca kurulamak zorunda kalıyorum ve bunu istemiyorum."


*****


"Çok gerçekçi fakat bir o kadar sahteydi. Biz de öyleydik zaten.


*****


"Kimse daha önce bana ne çaldığımı sormamıştı. Hem de hiç kimse."
"Kimsenin ilki olmamıştım," dedi.
"İlk olmak değişik bir şeymiş. Ne hissetmem gerekiyor?"
"Pişmanlık," dedim.







Başka yorumlarda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^




Buralarda da varım^^











6 Nisan 2025 Pazar

Sarı Puantiyeli Şemsiye İncelemesi//Blogları Canlandırma Projesi Mart Ayı^^

 Selamlar^^
İlk olarak geçmiş Ramazan bayramınız mübarek olsun. Biraz geç yayımlıyorum yazımı, bayram yoğunluğu sebep diyebiliriz. Bir de ne yazacağıma karar veremedim bir türlü. Aslında temamız güzeldi ama yoğun geçen bir aydan sonra anca karar verip, yazabiliyorum. Bu sefer ki yazım diğer yazılardan çok farklı. Yorum değil de inceleme yazısıyla geldim.
Sarı Puantiyeli Şemsiye kitabını seneler önce okumuştum, geçen(Mart) ayında bir kez daha okudum ama hem kadın yazar olması hem de karakterimizin duruşuyla ilgili bir kaç şey söylemek için böyle bir yazı tercih ettim.
Kitap için yaptığım yorumun linkini en sona eklerim. :)



Karakterimiz Defne kendisi tam bir çapkın. Yani öyle herkesle görüşen biri değil, yakışıklı ve sevecen olan bütün erkeklere bakan biri ama Emre'yi gördükten sonra onun ailesine karşı olan davranışlarını, işine olan sevdasını, sevecenliği ilgisini çekiyor. Kuzeni sayesinde Emre'nin kardeşleriyle de görüşmeye başlayınca daha iyi tanımaya başlar. Bu sebeple Emre ile yan yana gelme şansı daha fazla oluyor.
Buraya kadar her şey normal, biraz uçuk kaçık bir karakter olduğu için Defne'nin ağzında bakla ıslanmıyor tabii ki. Kendine münhasır bir kişiliği var.
O yüzden çok sevdim ama asıl sevgisinin karşılığını alamayıp, Emre ben istemiyorum dediğinde Defne'nin duruşu oldu.
Gururlu kadınlara hayranım, bir erkek git dediyse gidin kardeşim.
İşte Defne'de bunu yaptı, ilk okuyan biri der ki yok ya Defne sevdasına sahip çıkar, iteklensede, aşkına karşılık bulmasada Emre'nin peşini bırakmaz diyebilir ama Defne öyle değildi işte.
İlk okuduğumda da bu kısımlardan çok gurur duymuştum, şimdi de. Hatta açar açar okurum o kısımları şimdi. Genel olarak tabii ki kadın karakterlerin gurur mevzusu bizi bazen sevindiriyor ama bazen kızım gururun yok mu diyoruz yani, yalan mı?
İşte Defne gururun nirvanasını yapıp, bütün kadın karakterleri alt etti.
Önerdiğim kişilerinde  kitabı sevdiğini ama bu kısmı, Defne'nin duruşunu daha çok sevdiğini söylüyorlar.

Böyle bir yazıyı neden yazdığımı şu an bile düşünüyorum ama bu tarz incelemeyi hak eden bir kitap ve karakter.
Defne'ciğim canım benim sonradan da Emre'nin yaptıklarını hep es geçti, bazılarının(Emre'nin) aklı başına gelir gibi oldu ama ona da hak vermenin yanından yine Defne'nin hemen yelkenleri suya indirmemesi daha bir sevindirdi bizi.
İşte Defne ne kadar dışa dönük, sevecen, açık sözlü olsa da onunda sınırları var ve okurken bizi çok mutlu eden sınırlar.
O yüzden kitabı romcomdan ziyada daha çok kadın karakterimizin gururunu nasıl koruduğunu, kadın karakterleri nasıl yücelttiğini yazmak istedim.
Ve çoğu karakterin iç hesaplaşması, yaşadıkları zorluklar, kaybetme korkusu falan çok iyi yansıtılmış. O yüzden diyorum ya eğlenceden ziyade öğrendiğimiz çok şeyde var bu kitapta.
Bu kitabın yanından seriyi de sizlere öneriyorum, önerip okuyan herkes çok sevdi. Sizde seversiniz bence. :) Bu arada temamızda Kadın Yazarlarımızda vardı, bu sayede o temamızı da işlemiş oldum. Eskiden günümüze bir sürü kadın yazarlarımız var ve olmaya devam ediyor. Çoğunun kalemi çok iyi, yıllarca takip ettiğim Betül Güçlü kalemininde her çıktığı kitabında kendini nasıl geliştirdiğine her kitapta şahit oldum, sonra çıkardığı kitaplar ise her zaman bir öncekinden harika, ama ayrım yapmak olmaz, hepsinin yeri de ayrı bende. Bu seride her karakter, konu farklı. Aşk ve Diğer İhtimaller var mesela, orada psikolojik bir olay geçiyor ve okuduğunuzda diğerlerinden farklı olduğunu anlıyorsunuz. O yüzden ayrı okuyabilirsiniz ama onun yanından ben seriyi komple okumanızı tavsiye ederim, ayrıca yazarın diğer kitaplarını da. :)


Hepimizin(bekarlar) Defne kadar gururlu olup, sevdiği adamdan karşılık alıp, onun gibi sevilmek nasip olur inşallah. Ama mümkünse hayırlısıyla olsun. :D Emre'nin bir ablası, bir kardeşi, bir de babaannesi var. Ya onlar kötü çıkarsa? :D





Nisan ayı temamız Spor, Mutfak, Hukuk, Baharın Gelişi(Yağmur, Çiçekler). Çok fazla temamız var, istediğiniz bir konuda yazabilirsiniz, bekleriz efenim^^




Kitabın yorumu için Tık Tık^^
Blogları Canlandırma Projesi yazıları için Tık Tık^^




Diğer yazılarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^




Buralarda da varım^^