Ephesus Yayınları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ephesus Yayınları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

24 Nisan 2025 Perşembe

Gece Vardiyası//Annie Crown Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Ramazanın ortasında bir kitaba başlamıştım ama kitabın çokta bu ayda okunacak gibi olmadığına karar verip Ramazan’dan sonra okurum dedim. Geçen okudum ve bitti. İyi ki böyle bir karar almışım sdfghjklş
Kitap tam bir romantik severler için, yani kapağı.
İçerik olarakta gerçekten çok tatlıydı ama anca yüz sayfası falan. Geri kalan zaten eğer başka türlüydü. Buna birazdan değineceğim inşallah. :)
Kısa ve akıcı kitabın yorumu az olur diyerekten devam ediyoruz. :D



Bir kitap kurdu ve basketbol oyuncusunun yolları kesişirse... 
Yalnız takılmayı seven Kendall Holiday, cuma akşamlarını kütüphanede gece vardiyasında çalışıp, fırsat buldukça aşk romanları okuyarak geçirmeyi ve kendini kitap kurgularında kaybetmeyi tercih eder. Ancak bu durum, basketbol takımının kaptanı Vincent Knight, yaralı bileği, asık suratı ve nefret ettiği bir ders için şiir önerilerine ihtiyaç duyarak ortaya çıktığında değişir. Uzun boylu, yakışıklı ve hazırcevap olan Vincent, Kendall’ı daha önce kimsenin zorlamadığı gibi zorlar.
Kendall farkında olmadan başrolünde kendisinin olduğu aşk romanına balıklama atlar fakat bir sorun vardır: Gerçek hayatta mutlu bir sona ulaşmak, klişe dolu romanlardan çok daha fazla doğruluk gerektirir.


Kendall cuma gecesi okulun kütüphanesinden vardiyadayken sessiz sakin geçeceğini düşünür ama hiç ummadığı kişiyi karşısından görünce hem şaşırır hem de burada olmasının sebebiyle ona takılır am aişler istediği gibi gitmez, ya da gider mi?
Hiç ummadığı şeyler olduktan sonra başka bir şey düşünemeyen Kendall sadece kitaplarının dünyasındayken çıkıp, gerçek hayatı görebilecek mi?
Kendall iyiydi, hoştu ama sürekli kafasında kurup inanması(bizide inandırması) çok sıktı yani. Tamam en çok senin kalbi kırılacak, en son sen utangaçsın. :D
İşin şakası sona doğru arkadaşının söylediklerine yüzde yüz katılıyordum.
O yüzden hem sevdim hem de çok sevemedim.
Bir de kardeşim her şeyden o kadar uzak olup, bu kadar cesur olmakta şaşırttı yani.


Vincent sakatlandıktan sonra edebiyat dersi için gittiği kütüphaneden eğlenerek ayrılacağını hiç düşünmemişti. Şiir derslerini sevmesede notları için şiir okuması gerekirken Kendall ile tanışıyor.
Daha ilk dakikadan ondan hoşlanır ama işler hiçte umduğu gibi gitmez.
Şimdi böyle anlattım ama kitapta Vincent öyle abartacak kadar ortada değildi. Gerçi kitap çok uzunda değildi, yani kısa olduğu için Vincent’i çok detaylı okumadık ama ondaki mevzu çok tatlıydı, doğrusu bunu beklemiyordum.
Utangaç oluşu kitaba ayrı bir hava katmış, normalde böyle basketbol kaptanları falan okulun en çapkını, popüleri olur ve bir anda okulun en masum kızıyla çıkmaya başlar. Ama burada Vincent öyle değildi, onu beğendim işte. :)
Belkide kitapta en sevdiğim şey Vincent’in farklı bir karakterde olup, tatlı olmasıydı. Hazır böyle bir karakter bulmuşken daha çok jestlerini falan okumak isterdik ama olmadı ne yazık ki.


Kendall’ın arkadaşlarından birini çok anlamadım ama aynı evde kalıp böyle güzel arkadaş olmalı, birbirleriyle aile gibi olmaları güzeldi. Sadece son kısımda biri için saçma bir şey yazılmış, inşallah yanlış yazılmıştır çünkü GEREK YOKTURDU!!!!
Vincent’in arkadaşları da iyiydi, biri için acaba devam kitabı çıkar mı merak ettim açıkçası. Onların hikayesi ne olur bilinmez ya da biz mi kafamızda kuracağız acaba bilemedim.

Gelelim diğer detaylara.
Kitabı elinize aldığınızda ya da ilk gördüğünüzde şey diyebilirsiniz, ne kadar tatlı, minnoş bir kitap. Ama arkadaşlar dışı sizi içi beni yakar asdfghjklş
Yani kitabın yetişkin içerikli olduğunu biliyordum ama bu kadar olacağını bilmiyordum. Yukarıda dedim ya yüz sayfa sadece konu var, gerisi hep smut.
Sen her şeyden habersiz bir kızsın Kendall bu ne haller???
Aşırı abartıydı ve bazı kısımları o kadar uzatmış ki atla atla kitap bitti. :D Şaka gibiydi yaa.
Bir de en son teşekkür yazısında annesine okuma dedim ama okuduğun için teşekkür demiş. Yav abla bir git yaaa :D
Yani annene okuma demişsin ama okumayan kimse kalmadın herhalde. Yani sırf daha çok popüler olsun diye bu kadar detaylı yazacaktın ismini ya da kapağı başka şey yapsaydın. İki tane masum öğrenci oldu mu sana grinin elli tonu ki belkide grinin elli tonu bu kitaptan daha masum kalırdı.
Şok oldum yani.
Tiktok okurları azıcık kendinize gelin, edebiniz nerede kaldı?????? Asdfghjklş
Gülüyorum ama cidden yeter yani, kitabın bu kısımları çıkarsak çok bir şey kalmıyor elimizde. Konu güzel aslında, bu konu üstünde daha güzel şeyler yazabilirdi ama ablamız başka şeyler yazmakta daha diretmiş belli ki.


Çok bir edebi değeri olmayan(şiirler hariç, onlarıda ben okumuyorum) bir kitaptı. Dümdüz, sizi yormayan, benim için smut çokta önemli değil diyorsanız bakın ama bakın kitap çerezlikten çok başka bir şey.
Akıcı olması güzeldi, bu kısa ya da sadee mevzunun yüz sayfalık olmasından dolayı değil yazarın kalemi akıcıydı. Seriyse ve arkadaşları çıkarırlarsa konusuna göre okurum belki ama umarım bu kadar yetişkin içerik olmasın. Tamam bazı kitaplarda böyle ama eğer bazı şeyleri bayaa detaylı yazıp uzatacaktın bari biraz daha randevu vs gibi hoş sahneler yazsaydın, işleri güçleri başka şeydi. Neyse. :D




Kitaba Puanım 5/3,5^^





Aslında alıntı vardı ama elimde post it yoktu, ben de yapıştırırım sonra dedim yapmadım kaldı öyle. O yüzden alıntı bu sefer yok. :) Ama diyorum ya anlamlı alıntılar vardı. :)






Bir yorumda böylece biter, başka yorumlarda görüşmek üzere^^




Buralarda da varım^^





27 Şubat 2025 Perşembe

Toktiker//Kader Arvas Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Bu aralar kafa dağıtan, eğlenceli kitaplar okumak çok hoşuma gidiyor. Bir de tiktokta takılmayı seviyorum, o yüzden bu kitabı okumayı çok istedim.
Kapak tasarımı, konusu falan gerçekten çok hoşuma gitti ama eğlence arıyorsanız tam sizlik ama eğer bu tarz sevmiyorsanız yorumu okumaya bile gerek yok bence. :D
Ben ilk okumaya başladığım zaman dedim kesin bol tiktok mevzuları, video çekmeler falan beklerken tam bir gençlik kitabı çıktı. Tamam bunda da okeyim ama tiktok mevzusu olsaydı aşırııııı sevinirdim. :D


Bir Zeliş atasözü der ki; demirden korksak trene binmez, kendimizden utansak TikTok denilen cadı kazanına girmezdik.
Arkanıza yaslanın, kemerlerinizi sıkıca bağlayın ve bana kulak verin millet! Çünkü hiç kimse bu hikâyede neler olacağını tahmin bile edemeyecek.
Zeliha Sönmez, namıdiğer Zeliş. Kendisi hikâyemizin esas kızı; aklına eseni yapan, kalbinden geçeni sansürlemeden konuşan, babasının tulumbası, annesinin en dayanıklı ev aleti, kardeşlerinin tez canlı ablası ve At Hırkızları grubunun biriciği.
Bir gün, izlediği videoda gördüğü bir çift tarçın bakışın esiri olur ve onun için TikTok camiasına girmeye karar verir. Ferhat’ın aşkı Şirin için dağları delmesi gibi kısa sürede, sosyal medyada kendini sevdiren doğal ama pesimist olan bu kızımızla tanışmaya hazır mısınız?
Genç kızların gözdesi, TikTok camiasının vazgeçilmez prensi olan Ulusoy, kendini beğenmiş mizacıyla etrafına ona ulaşılmaz havası yayan, kameralara gülümserken Zeliş’in âşık olduğu tarçın harelerini kısmayı ihmal etmeyen genç bir Playboy. Onunla tanışmaya hazır olun! İnanın gördükleriniz en az bizim kız kadar sizin de hoşunuza giderken ona hak vereceksiniz.

Zeliş liseye son sınıflarında olan, tam ergenler gibi hem eğlencesine hayatını yaşayıp hem de sınavlara çalışan bir genç kızdır. Bir gün arkadaşının tiktoktan gösterdiği oğlandan hoşlanmaya başlayınca aylarca sürekli onu takibe alır, fan buluşmalarına katılır.
Yine böyle bir günde aşık olduğu oğlana ulaşmak zorlaşınca tanımadığı birinden tüyo alır. Eğer Aytuğ'a ulaşmak istiyorsa bu mecraya girmesini önerir.
O günden sonra bununla uğraşan Zeliş sonunda paylaştığı videolardan keşfedilince Aytuğ ve onun ekibiyle tanışır ama işler hiçte istediği gibi gitmez.
Zeliş aşırı çatlak bir karakterdi, çokta kafasının dikine giden.
Sevdim kendisini ama sürekli ağlaması, seviyorum, ayılıyorum, bayılıyorum dediği oğlanın yanına gidince sanki yılların arkadaşıymış gibi heyecanlanmaması, garip hareketleri ve en çokta sürekli ağlaması gına getirdi. .D Yani çok fazla gözlerimi devirdim şu kısımları okurken. :D
Yine de eğlenceliydi, umarım ikinci kitapta daha aklı başında bir karakter olur. :D


Esas erkek karakterimiz Aytuğ ama onu çok fazla okumadık, yokla var arasında bir karakterdi. Hem geri planda durması ki haklı yani, daha bismillah kaç gün oldu tanıyalı hemen nasıl aşık olsun.
O yüzden devam kitabı olması iyi.
Buradan sonra Zeliş'in arkadaşlarına geçiş yapıyorum. Onlarda tam Zeliş gibi, hepsinin kafa güzel :D Mecazi anlamda çünkü hepsinin abuk subuk huyu, düşüncesi var ki bu da hepsini hem farklı hem de eğlenceli yaptı.
Aralarında en aklı başından karakter Derya'ydı, o konuda bir mevzu var ve Zeliş'in inatla karışmasına sinir oldum. Sonrada oğlan neden böyle yapıyor diye kızıyordu. Çok sinir oldum o kısımlara, tabii hatasını anladı ama sürekli laf çarpmaya hakkı yoktu.
İnşallah devamında güzel şeyler olurda Zeliş'in yaptıklarının üstünü örter.

Kitap sona doğru bir hareketleniyor, kimden geldiği belli olmayan notlar, karışana kafalar, sınavların açıklanması ve geleceğe karar verilmesi falan derken kitap devam etti.
Zeliş'in ailesinin destek olması güzeldi, Derya'nın klasik baskıcı ailesinin olması ama destek sağlayan bir anne falan hep şu zamanların sıkıntılarını anlatıyor.
Yine de o kadar baskı olmasına rağmen, tiktokta videolarda gözükme mevzusu olmasına rağmen erkek arkadaş mevzusuna neden bu kadar takınıldı anlamadım. Garip.
Yazarın kalemi güzel ama kendini daha fazla geliştirmeli. Yazım olarak güzel, anlatımı akıcı ve sıkmıyor. Kitap akıp gidiyor ama konu ile alakası sıkıntısı var gibi. Eğlenceli derken Zeliş'in sürekli gözlerim doluyor, doldu, ağlıyorum demesi beni gerçekten baydı, gına getirdi.
Yani o kısımları okurken sinir oldum gerçekten ve mantık hataları vardı. Bunlara dikkat ettiği sürece gerçekten güzel kalemi var, geleceği açık yani.
Ve inşallah devamında daha çok tiktok mevzusu görürüz, azıcık tiktok eğlencesi yaaa. :D


Beklentimi yarı karşıladı, yarı karşılamadı. Yukarıda da dediğim gibi tiktok mevzuları beklerken onları okumadık ne yazık ki. Sonradan işte ağlama mevzuları falan derken çokta yükselemedim ama devamını bekliyorum. Neler olacak, çiftimizi az okuduk onu bekliyorum falan.
Biraz tiktokta yaşananlardan bahsetse güzel olabilir.
Bakalım devamında neler olacak, ne zaman çıkar onu da bilmiyorum. :D
Yukarıda da dediğim gibi gençlik kitaplarını seviyorsanız öneririm ama eğer bu tarz kitaplar okumuyorsanız bence hiç yanaşmayın. ;)
Bu arada kapak tasarımına bayıldığımı söylemek istiyorum, bir de kutu içeriğindeki kısa çizgi roman çok tatlıydı. :)



Kitaba Puanım 5/3,5^^



Alıntılar^^


Benim umutlarım sınırsız ve koşulsuzdur. Çünkü umut ettiğim ve onu sevmeye devam ettiğim her gün için gökyüzünde bir yıldız parıldar.



*****


Beklediğinizde gelmeyecek olan bir otobüstü aşk. Onu bir buçuk senedir beklediğim durağa yağmur yağdı, etrafı sel bastı ama o yine de gelmedi.



*****


Bizler kocaman bir puzzle'ın parçalarıydık ve hiçbirimiz söküp takılacak bir obje değildik, eksiklerimizde orijinaldik.



*****


Yüzleştiğimde gerçeklerimle, anlamıştım hayat değildi toz pembe; hayat her renkten bir parçayla bilinmeyen bir bilmece.






Başka yorumlarda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^




Buralarda da varım^^





12 Şubat 2025 Çarşamba

Bülbül Kapanı//Loresima Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Geçen yıl Gökçen serisini okuyup Timur’u tanımıştım. O seriyi pek bir severim, ilk askeri kurgum ve bu yazar sayesinde şimdide ilk mafya kitabı okudum. Haa sevdim mi? Hayır, hele böyle bir mafya kitabından nefret ettim dersem yeridir ama nedeni var.
Gökçen serisinden Timur aşırı sessiz, sakin, tanımayan kişilerin korktuğu bir asker. O yüzden ayrıca kitabının olması bence çok güzel. Gökçen serisinde okurken kitabı olacağını, hatta bu serinin daha güzel olduğunu öğrenince çok merak ettim. Peki sevdim mi? Çooook ama kalbimde çok kırıldı. Başka mafya kitapları okumam gibi çünkü güzel yok, yani ben mafya kitapları sevmiyorum.
Neysee dfghjk Yoruma devam edeyim ben. ;)



Timur Tönge; elleri kanla doğan, karanlık geçmişinden ve lanetinden kaçmak için sessizliğe bürünmüş şanlı bir Türk askeridir. Önüne bırakılan dosyada tek bir görev vardır: Ülkenin en tehlikeli mafyası Kenan Kralşan’ın inine sızmak ve onu yok etmek.
Bu görevin sandığı kadar basit olmayacağını sızdığı inde umutla ona tutunan bir kadının varlığı ile anlayacaktır. Adı ölüme eş; Ahuzar.
Ancak aşk beklenmedik bir şiddetle yüreklerine değdiğinde, geçmişin yükleri, kan, acı ve gözyaşı ile örülmüş bu kapanı yıkmak ve hapsoldukları cehennemden çıkmak düşündükleri kadar kolay olmayacaktır.


Ahuzar, gazetecilik yaptığı sırada başından geçenlerden sonra gözü kara, kötülükler kralı olan Kenan Kralşan’ın esiri gibi bir şey olmuştur. O gel deyince giden, git deyince giden birine dönüşmüştür. Hayatının en nefret ettiği şeyi olmasına rağmen koruması gereken kişiler yüzünden bunlara katlanmak zorundadır.
Hiçbir şekilde umudu olmayan Ahuzar’a umut ise hiç ummadığı bir yerden gelir.
Güçlü kadınlara hayranım, leb demeden leblebiyi anlayan, erkek karaktere diklenmeden anlaşan kadın karakterlere. İşte Ahuzar öyle bir karakterdi.
Zaten hayatı çok zor ve kendiside zorlaştırmamaya çalışıyor. Ve çoğu kez zekasını konuşturan kadın karakterlere de hayranım. Tabii kendisininde öfkesine yenilip bazı şeyleri karıştırıyor ama olsun o hataları yüzünden hemen silip atmayacağız sdfghjkl
Ama en son yaptığına aklım ermedi, yani dese ki orada sadece ben yoktum, diğerleride vardı tamam, hele başka bir varlık vardı. O olabilirdi mesela.
Neyse son sahnenin de vardır bir sebebi, oraya da geleceğiz inşallah.


Ve Timur.
Elleri kanlı doğan Timur, yıllarca aklına bu sokulduğu için hayatta zevk almak yerine hayatla başa çıkmaya, kendinden çok vatanını korumaya başlamıştır.
Bir gün gelen gizli görevden sonra çok riskli bir işe kalkışır ve koruma olarak girdiği mafyaların yanında yıllar önce gördüğü kadınla karşılaşır.
O günden sonra ikilemde kalsa da aslında kadının tek başına kaldığını, sevdiklerine sahip çıkmaya çalışırken yavaş yavaş tükendiğini görür ama yine de bunlara rağmen ayakta kalmasına hayran kalır.
Timur’u Gökçen’den tanıyoruz, tabii kendisi orada çok sessiz. Gerçi burada da çok konuşmuyor ama konuştuğu zamanda da tam yerine oturtuyor.
Ahuzar alışıyor tabii bu sessizliğe, bir de anlaşılıyorlardı ya süper olaydı. :D
Ama bakalım devamında neler yapacak, kararsızlık mevzusunda ben de kızdım ama neden kararsız kaldığını hepimiz biliyoruzdur. ;)

Birkaç tane kötü ama çooook kötü karakterlerimiz var. Kenan ve onun üvey annesi. Kötülük konusunda ikiside yaptıklarında kapışır. Ben bu yüzden mafya tarzı kitapları sevmiyorum, okumuyorum. Bu kitabımızda bir yerde askeri kurgu olduğundan mafyalık mevzusu olarak bakmıyorum ama yaptıklarından sonra nefret ettim Kenan ve türevlerinden. O yüzden serinin hemen bitmesini çok isterdim, kötülerin hemen sonu gelsin diye ama bakalım neler olacak. Ama lütfen işler bu kadar uzamasın ve serimiz üç kitapla(Gönül ister iki kitap ama) adadan ayrılır. :D
Bir de geçmişteki kötü karakterimiz var, onun kötülüğü belli kişilere ama diğerleriyle aynıydı bana göre. Sonrasında neler olacak ona bilemiyorum ama olanlar oldu zaten. Nalet herif.

Ve Adem ve Güldeste…
Bu çiftimiz hakkında bence bir şey yazmayayım, spoiler olur ama çok kalbim kırıldı. Olmak zorunda mıydı öyle? Yazarcığımız olmadı bu…

Gökçen serisini okuyup, eğlenenler, sevenler onun gibi bir kitap beklemeyin. Orada o kadar çok güldüm ki burada kalbimiz kırıldı, Gökçen serisini aradık resmen.
Tabii ikisini bir tutamayız. Orada çok fazla argo vardı mesela, burada Ahuzar nefret ediyor. Ahuzar ve Gökçen mümkünatı yok anlaşamaz o zaman. :D
Yani ikisini kıyaslamayın, bu ne kadar sakin, duygusalsa o da o kadar eğlenceli, tabii duygusal ama yer yer. Bülbül kapanı ise baştan sona dram, arada Ahuzar ve Timur’um arasında geçenlere çok güldüm ya neyse dfghjkl


Bunun dışında son kısımda olana çok üzüldüm, ağladım, ağladım…
O kısım olmayacaktı, yani illa ki bir şeyler olacaktı ama o olmayacaktı. Kime üzüleceğimi şaşırdım ama en çok bir şeye çok üzüldüm. Onu da okuyanlar biliyor bence. Detaylı yazamadığım için böyle üstün körü yazıyorum ama spoilerda yazacağım detaylı, yazayacaktım aslında ama baktım cidden yazamıyorum, birazda olacakları falan yazarım.
Spoilerdan önce yazar hakkında da konuşalım. Gökçen iki ve üçte olan yakınlaşmalardan sonra burada aşkın a harfinin bile geçmemesi. Evet aradaki bağları çok güzel ama aşk yoktu, ikinci kitapta bolca okumak dileğiyle. Radyo sahneleri çok güzeldi, ahh Timur sdfghjkl
Ahuzar’ın marka takıntısı şaka mıııı :D

Bu kitabı ayrıca okuyabilirdiniz bu arada. Gökçen benlik değil diyorsanız bunu okuyabilirsiniz. ;)
Bu arada hazır yine Gökçen demişken Barut timini özledim be, zaten Timur fazla bahsetmedi üzdü bu beni. :(
Umarım devam kitaplarda olurlar.
Kapağın anlamını çok sonradan öğrendik, o kadar mı güzel olur. Bayıldım, bayıldımmmm <3


-Spoiler Başlangıcı-

Ahuzar’ın kardeşine aşırı gıcık oldum, yani karakter olarak değil tek olsa başına bir şey gelmez mesela. O Kenan adisininde Ahuzar’la ne gibi bir işi var aşırı merak ediyorum. Şu büyük toplantıda ne yapmış olabilir. İnşallah kısa zamanda Timur’la beraber öğreniriz.
Sonrasında Kadife olan için çooook üzüldüm. Sessiz sedasız Ahuzar’a beni seç demesi kalbimi cıt diye kırdı. Zaten en çok ona ve Ahuzar’ın çaresi kalışına üzüldüm ama diyorum ya dese ki orada sadece ben yoktum annem olacak o kalbi kararmışta vardı.
Ve kitap bu ya mesela Timur Ahuzar ve kardeşini askeriyeye teslim edip, ya da yasal olarak isimlerini değiştirip gizleyebilirdi ve Ahuzar’da Kenan naletinden kurtulurdu. Bakın nasıl plan ama işte kitap ve neler olacak kim bilir.
Mesela 27.bölüm mevzumuz var, orada neler oldu acaba. Çook merak etmem peki.
Sonrasında Güldeste…
Ah bu hikaye daha çok kalbimi kırdı. Başta Timur benim yüzümden kaybettim ablamı ve yeğenimi deyince yok ya falan demiştim ama o sahne…
Bir nalette onların babaları.
Timur benim suçum diyordu ama onluk tek suç arkadaşına yardım olabilir. Onda da bir şey yok. Babasının halen daha böğürmesi peki -_-
 Yani bu kitapta çok nefret ettiğim karakter oldu, umarım işler bizimkiler gibi güzel giderde güzel yerler okuruz. Yoksa sinir hastası olur çıkarız ha.


-Spoiler Sonu-


Yukarıda da dediğim gibi tek okunabilir, başlardan bizimkileri gördük ama çok detaya girmedi açıkçası. Eğer iki türüde okumayı seviyorsanız bence Gökçen’den başlayın ama yok ben öyle kitaplar çok sevmiyorum diyorsanız bunu okuyun.
Şu an Gökçen’in dördüncüsü çıkacak gibi, Bülbül Kapanı ne zaman devam eder bilmiyorum. Aslında Wattpad’de var ama ben kitapta okumayı tercih ederim. Bir de henüz bitmedi, bekle bekle dur. Hiç sevmiyorum.
Bazı spoiler yedim tabii ki, onlarıda beklemiyor değilim. :D
Kısacası çok sevdim, yazardan en yüksek puan alan kitap. Hataları vardı illa ki ama aklımda yatmayan şeylerde olmadı.
Gökçen’de öyle şeyler vardı mesela, o yüzden bir puan kırmıştım.




Kitaba Puanım 5/5^^



Alıntılar^^


İnsanın hayatı bir başka hayatta bir kere kesişirse bu tesadüf olurdu. Ama iki kere kesişen hayatlar tesadüften daha fazlasıydı.


*****


Dinliyordu. Buradaydı. Tam arkamda.
Kimseye güvenmeyen, sırtını dahi yaslamayan ben ona sırtımı dönerken, bütün hayatımı ona yaslarken hiç düşünmedim.
"Oradasın."


*****

"Seni dinlemem için yalvaran sen değil misin?"
"Dinliyorum işte. Her anlamda."




"Ahuza mı bana yakışmıyor? Ahu'yla arasında sadece üç harf var! Değişen hiçbir şey yok."
"Üç harf çok şeyi değiştirir, Ahu,"


*****


Öfkesi sadece onu yakmıyor, değdiği her şeyi de küle çeviriyordu.


*****


Varlığının sevilmediğine inandırılan çocuklar, kendilerini sevdirmek için ne yaparsa o da onu yapıyor, sessizce merhamet dağıtıyordu.


*****


Aynı yerden yara alanlar, yaralarından tanırdı birbirini.







Bir yorumda böylece biter, başka yorumlarda görüşmek üzere^^






Buralarda da varım^^









21 Ocak 2025 Salı

Yıldıza Dokunmak//Sezin Karameşe Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
2024 yılında okuyup, 2025 yılında yorumunu yaptığım kitapla geldim. Bu sene hedeflerimden biri blogda bolca yazı yazmak ama şu gün olmuş daha yeni yorum yazıyorum iyi mi? Hatta kitap yorumu yazıyorum, Allah bilir ne zaman düzenleyip yayımlayacağım. :D
Kitabımızın ilk duyurusu yapılınca yazarın hazırladığı videoya denk geldim. O kadar iyiydi ki, yani o süreç, planlar falan hayran kaldım. Sonra yazar kitaba şarkı yazıldığından bahsetti, daha da güzelleşti, merak ettim kitabı.
Geldikten biraz sonra okudum ve kitabın akıcılığına hayran kaldım ama ondan önce konusu çok iyiydi.



Bir sabah hafızanızda büyük bir boşlukla uyandığınızı hayal edin…
Ece için hayat artık geri dönülmez bir yolculuğa dönüşmüştür. Onun için hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Anımsadığı tek şey annesidir. Anıları silinmiş, annesinin izleri sonsuz karanlıkta kaybolmuştur. Ece, annesinin izini sürerken kendini zamanın gölgeli geçitlerinde ve karanlık sırlarla dolu bir kaçışın içinde bulur. Bu süre içerisinde tek güvendiği ve destekçisi olan sevgilisi Çağatay’dır. Giderek büyüyen sırrın derinliklerinde ikisi birden kaybolmak üzeredir. Gerçekliğin ve yaşamın sınırlarında yaşanan bu yolculukta aşk ve tehlike iç içedir.
Sezin Karameşe yeni romanı Yıldıza Dokunmak ile okuru, kayıp anılarla imkânsız seçimlerin yer aldığı ve aşkın sınandığı bir serüvene davet ediyor. Hayal ve gerçek, yin-yang misali bir bütünlüğe kavuşuyor.
Geçmişin Gölgelerinden Kaçmak Mümkün Müydü?
Gerçek Dün Müydü, Bugün Müydü?


Ece 2024 yılındayken başarılı bir yasal bir hackerdır. O gün mülakat için gittiği şirketin biraz daha arip olduğunu fark eder ama çokta üstünde durmaz. Zaman sonra birkaç kişiyle bindiği asansörü bilerek durduran adam ve onun saçmaladığı söylemleriyle başbaşa kalırlar. Duyduklarına saçmalık diyen Ece bir şekilde kaçar oradan. O günden sonran ise sürekli bir kaçmak zorundadır.
2012 yılından Ece ise bir sabah uyandığında annesi gideli iki ay olmuştur ve yaşadığı hayat farklıdır. Arkadaşları, sevgilisi, izledikleri hatta okudukları, hobileride.
O günden sonra zorlu süreçler yaşasada bir şekilde adapte olur ama en çok yardımcısı unuttuğu hayatındaki sevgilisi Çağatay’dır.
Ece’nin yerinde kimse olmak istemezdi, en çok gerçekleri öğrendiğinden. O kısımları öğrenirken ki çaresizliğine çok üzüldüm. Yani yazarcağım bu nasıl bir kitap, karakter kadar bizde üzüldük.

Çağatay liseden beri tanıştığı sevgilisinin ve ilerde evleneceği kadının her zaman yanındadır. Gençliklerinden beri sevdiği kadının yanından olan Çağatay zor zamanlarında da hep onun yanından olacaktır ama gerçekler Ece kadar onuda şaşırtır ve hayatını değiştirmeye zorlar.
2012 yılını neden yazdığını kitabın devamından anlıyoruz, çünkü çiftimizin aşkı çok güzeldi ve aralarında yaşadıkları çok güzeldi. Zaten günümüzde neden bu kadar bağlı oldukların böylece anlamış oluyoruz.
O yüzden Çağatay seni çok sevdimm.


Tabii ki kötü karakterlerimiz vardı, hele en son çıkan bir karakter var ki tam dayaklıktı resmen. Onu okuyanlar anladı. Spoiler olarak yazmak istemiyorum ama yani Ece’ye o kadar büyük haksızlık yapıldı ki tam çıldırmalık resmen.
Bu yüzdendir o kısımları okurken kesinlikle ikinci kitabın gelmesi gerek dedim. Bu konu hakkından birazdan bahsedeceğim. :)
Diğer karakterlerden Ece’nin babasına şok oldum ama onunda mevzusu başkaymış.
Ve bir tane adam vardı, ona neden bir şey olmadı aklım almıyor. Artık ikinci kitapta öğrenecek gibiyiz, bakalım.


Kitabın akıcılığı, konusu çok güzeldi. Konuya çok değinmek istemiyorum sürprizi kaçmasın diye. Normalde açık açık yazmak isterdim ama yok ya siz okuyun öyle öğrenin.
Kitaptaki tek sıkıntı kaçma mevzularının aşırı uzaması. Yani sürekli kaçması ve bu süreçte bir şeyin olmaması sıktı doğrusu. Yani ben şu kısımda bir şeyler olur derken yine kaçmaya devam ediyorlardı. Bunu uzatmasaydı daha da güzel olacaktı ama olsun yine konu gerçekten çok iyiydi.
Böyle kitapların bizde çıkması çok güzel, tabi üstünden daha çok durulmalı ama yine de bir başlangıç olduğu için inşallah böyle kitapları kendi yazarlarımızda okuruz. :)


Kitabın son sayfasını çevirip, olayların ne halde olduğunu öğrenip son yazısını görünce ulan ne oluyor dedim. Böyle bitmemeli, bitemez dedim. Ama bitmişti. Çok kızdım başka, ucu açık kitapları hiç sevmem ama yine de kendi kendimize neler olabileceğini düşünüp kendimizce son yazabilirdik. Yarındası gün instagram hesabımda kısa yorum yaparken yazarı etiketledim, o da sağ olsun cevap vermiş ve devamını yazdığını söylemiş. Çok sevindim, ben ve benim gibi okuyup bu nasıl son diyenler.
Eğer denk gelirseniz okuyun derim, hatta denk gelmeden alın ve okuyun. Ben çok sevdim, sevdiklerimide öneririm. :)



Kitaba Puanım 5/4^^





Alıntılar^^


Aslında sorun da biraz buradaydı. Ben hatırlamıyor değildim.
Yanlış hatırlıyordum.


*****


Zihnim beni hafızamın dağınık yapbozunun içine yerleştirmeye çalışıyordu ki bu kesinlikle benim hafızam değildi. Ama yine de içimden aferin kız sana Ece! diye geçirmeden de edemedim.


*****


Ne de olsa umut, <onlarca zorluğa rağmen insanlığın ilerlemesini sağlayan tek sessiz güçtü. 


*****

O bir yabancıya güvenmiyordu, bense kendi zihnime.


*****


Bilekliğindeki yıldız sembolüne bastı ve benimkini titreştirdi. "Buna her dokunduğunda, gökyüzünün bir parçasına dokunduğunu say."







Başka yorumlarımda görüşmek üzere^^
Sevgiyle kalın^^




Buralarda da varım^^



28 Aralık 2024 Cumartesi

Çevrim İçi//Sümeyye Demiral Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Kitabına baktığınızda böyle sakin, kendi halince bir karakter okuyacağım herhalde derken tam tersi bir karakter çıksaydı ne derdiniz?
Ben aynen öyle oldum, tasarımı, kapaktaki karakterleri görünce böyle eğlenceli ama sakinde bir kitap sandım ama bu karakterler çok başka arkadaşlar. Çoook eğlendim, iki karakterimizde birbirinden fenaydı. Hangi birine güleyim bilemedim.
Bir mesajla işler nerelere geliyor bu kitapla onu öğrenmiş olduk. :D
Eğlenceli, akıcı, kafamı dağıtsın diye benden kitap önerisi isterseniz işte bu kitap o.



Nida Azur kendi deyimiyle sıradan bir lise öğrencisi gibi görünse de küçük hayatının içinde birçok renkli detay barındırmaktadır. Bunlardan en önemlisi de sarı kulaklığıdır. Kıvırcık saçlarının arasında güneş gibi parlayan sarı kulaklığı da hayatındaki renklerden en özeli olmakla birlikte onu mutlu etmektedir. Ta ki zaten renkli hayatına bir renk daha girene dek! Bir gece ansızın telefonuna gizemli bir kişi tarafından atılan mesajla her şey değişir. Bu gizemli kişi çok uzaklarda değil, Nida’nın daima çevresinde dolanan biridir.
İşte burada Nida Azur’un renk körlüğü devreye girer! Şaka yapıyorum sanıyorsanız evet şakaydı ama bunlar sadece kaymak tabaka. Nida ve gizemli kişinin absürt, komik, tatlı ve bir o kadar da renkli hayatlarına dahil olmak isterseniz kulaklığınızı takıp onları dinlemeniz yeterli olacaktır çünkü böylesi bir düeti ilk kez duyacaksınız.


Nida okuldan eve gelmiş, yorulmuş yarın okul için hazırlanırken telefonuna telefonuna gelen mesaj ilgisini çeker. Gizli numaradan gelen mesajdaki kişiyi tanımaz ama mesajlaşmadan da geri kalmaz. Okuladan biri olduğunu anlar ama kim olduğunu bilemez. Zaten okulla çok alakası olmadığı için başkalarına da konduramaz. Bu sırada mesajlaşmalar devam eder ve o zamanlarda o kadar yardımı olur ki gizli numaranın bir anda iyi ki konuşuyoruza döner.
Tabii bu gizli numara daha fazla gizli kalmaz ve kimden mesaj geldiğini öğrenir. İlk çok şaşırır ama neden böyle bir şey yaptığını zamanlar anlar ve gizli numaranın yaptığı jestler ve iltifatlardan sonra her şey değişir.
Nida aşırı çatlak bir karakterdi, tabii daha çatlaklarını okudum ama bu da ele avuca sığmayan, yeri geldimi baya bir dobra olan Nida aşkı tanır ve onu çok sever. Oralar çok güzeldi ya, Nida güzel sevdi ama sevginin en ucunu, en acayibini yaşadılar asdfghjkl


Mustafa, nam-ı diğer gizli numara. Hoşlandığı kızın yüzüne söyleyemediği şeyleri mesajla atarak kendini alıştırma fikri mantıklı gelir ve bunu uygular. Ve istediği tam olarak olur. Artık Nida onu tanır ve rahatça konuşmaya başlar.
Ama baştan duygularını söylediği için iş sadece Nida’yı ikna etmeye kalmıştır.
Mustafa çok kafa bir karakterdi ve çok iyi aşıktı. Bayıldım aşkına, Nida’ya olan ilgisi, sözleri, o kadar beklemesi. Yani tam ideal erkek ama işte yok arkadaş, yooookkkk.
Bir Mustafa’mız olmayacak mı??? :D
Nidasu çok şanlısın kızzzz :D

Çiftimizin aileleri çok iyiydi, Mustafa’nın ailesinin çok okumuyoruz ama Nida’nın ailesi, hele annesi tam Nida’lıktı. Yani Nida kime çekmiş belli.
Bir zaman sonra şüphelendiğim şeyler olunca çok güldüm ya, cidden o kadarını beklemiyordum. Hayır bu mevzuyu Mustafa’ya söyleyince çokta şaşırmadı sdfghjk
Herkes bekliyormuş resmen. :D
Ekstra fazla karakter yoktu. Zaten genel olarak kitap çoğunlukla mesajlaşmayla geçiyor, o yüzden fazla olaya gerek yoktu. Hatta kitap bir yerde bitiyor ama yazar yeniden düzenleyip yazdığı için ek bölüm eklemiş olabilir. Wattpad’de yayınlanmış çünkü.


Yazarın kalemini seviyorum, hem dram yazıyor, hem böyle eğlenceli kitaplar. Yani bunu yazmayı herkes yapamaz. Mesela Mürekkebe Boynana Sardunya’da çok nahif bir seri, okursanız ne demek istediği anlarsınız. O yüzden böyle bir kitap yazması ilginç ama cidden çok güzel.
Bol bol eğlence olsun, kafamı dağıtsın, hemen okunsun bitsin diyorsanız tam sizlik bir kitaptı.
Ama her yaşa hitap etmez. Bunuda dipnot düşmek istiyorum, çünkü önerdiğim zaman benlik değilmiş ya derseniz üzülürüm. Çünkü karakterlerimiz liseye gidiyor, tabii zaman ilerledikçe hayatları, yaşları ilerliyor ama sona doğru. Bunu da çok okuyoruz diyemem.
Kısacası sevdiğim, eğlendiğim, okurken yer yer güldüğü absürt bir komedi kitabıydı. :)
Bu arada kendisi tek kitap ve tasarımı, kutu içeriği çok güzel. Ayracı, afişi, not defteri derken çok güzel bir kutuydu. Çok sevdim hepsini, emeği geçen herkese teşekkürler^^





Kitaba Puanım 5/4^^



Alıntılar^^

Durdu ve gülmeye başladı. Durmadım ve ben de eşlik ettim. Hani o bilmem kaç kuruşluk sakız fallarında çıkan dört satırlık maniler var ya? İşte onlar bizi anlatıyordu. Ben onun falında çıkmıştım.


*****


"Seni on beş yaşından beri seviyorum. On beş yaşından beri uzaktan kutluyordum doğum gününü. Şimdi on sekizine girmek üzeresin ve yanımdasın. Asıl şaka bu bence."


*****


Mustafa harika değil. O harika olamayacak kadar mükemmel.




"Kalbinin içindeyim zaten," dedim hızla.
"Kalbimin içindesin," dedi iç çekerek.


*****


Aslında hepimizin bir hikayesi vardı. Mühim olan nasıl karşılaştığımız değil, kiminle karşılaştığımızdı.


*****


"İşin garibi ne biliyor musun?" diye sorduğunda boş boş ona baktım.
"Bu saçma sapan esprileri yapmaktan hiç bıkmayacağım."






Bir yorumun daha sonuna geldik, sevgiyle kalın^^^




Buralarda da varım^^







23 Kasım 2024 Cumartesi

Gökçen 3-Güz Yağmurları//Loresima Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Barut timinin en sessiz adamının kitabı olan Bülbül Kapanı çıktığından dedim onu okurum, Gökçen'den spoiler yerim falan diye serinin üçüncü kitabı okudum. Kitabımı ve karakterimiz yine bildiğiniz gibi. 
Buradan sonra ilk iki kitaptan spoiler olacaktır, şimdiden uyarıyorum. :)
İkinci kitabın sonunda aileler gitmiş, ortam bizimkilere kalmıştır. Buradan sonra yansın geceler vs vs derken ortalık karışıyor tabii ki.
Şimdi neden böyle dedim açıklayayım, ben ikinci kitap için bazı yakınlaşmalar için çok şaşırmıştım, sonra çoğu kişi mesaj atmıştı ki üçüncü kitapta daha aşırısı var. O yüzden yansın geceler dedim. :D
Bu seri beni çok güldürüyor ama güldürdüğü kadar da çok üzüyor be. Nedenini okuyanlar anladı. Tabii üzüntünün yanında bu sefer baya sinirlendirdi. Onun sebebi birazdan sizlerle. :D



Sayısız mücadeleyi ve engeli aşıp bir araya gelen Gökçen ve Murathan için artık aşklarını doya doya yaşama vaktidir. Tek istekleri birbirlerine sımsıkı sarılmak ve kaybettikleri zamanı telafi etmektir. Ancak olaylar bekledikleri gibi gelişmez ve birlikte kurmaya çalıştıkları küçük dünya daha var olamadan yerle bir olur. Büyük bir nefret, kayıp ve azılı düşmanlarla dolu karanlık bir girdabın içine çaresizce çekilirler.
Gökçen ve Murathan kendilerini zorlu bir yol ayrımında bulacaklardır.
Aşk mı? Yoksa yaşatmak için yapılan büyük bir fedakârlık mı?
Seçim yapmak ikisi için de kolay olmayacak, hayatın onları sürüklediği dipsiz uçurumlara beraber yürüyeceklerdir.

Gökçen yaşadıklarından sonra  zorlu zamanlar geçirir ve bu zamanları da Murathan sayesinden atlatır. Kaçıldığı zaman ona yardım eden Zehra'yı da bir şekilde hayata adapte etmeye çalışır.
Kendisinden saklanan sırlar yüzünden zor durumlar yaşayan Gökçen bu yüzden daha da sıkıntılı zamanlar yaşar bu sefer daha zorlanacaktır çünkü kendisine iyi gelen kişi yanında değildir.
Şimdi böyle yazınca garip oldu ama spoiler vermeden anca bu kadar arkadaşlar.
İlk iki kitapta Gökçen'in bazı hallerine gıcık olmuştum ama çok şükür burada öyle değildi ve çoğu yaşadığı şeyler yüzünden kendisine üzüldüm açıkçası.
Ama şurada bir anlaşalım, Murathan Gökçen'e gelme dedi geldi. O nişana gitme dedi, gitti. O yüzden Murathan'ın kızmasında haklı sebepleri vardı kısacası ama ne yazık ki yaşadıkları için üzülmeme engel değildi. Bu konuyu Murathan'ın kısmında açacağım. :D


Murathan Gökçen'in yaşadıkları yüzünden intikam almak ister ama aradıkları kişi ortadan kaybolur. Yine de Gökçen'i düşünerek söylemez ama büyük hata yaptığını ne yazık ki acı bir şekilde öğrenir. Ayy tamam burada az buçuk bir şeyler yazmış olabilirim. :D Ama ne yapayım üç kitapta aynı karakterleri okuyoruz. :D
Gelelim biraz önce yazdığım şeye, Murathan olanlar yüzünden kendini suçluyor ve saçmalıyor. Az çok tahmin ettiğim şey olacakken tabii işler başka şeye evriliyor ama o süreçte cidden sinir oldum Murathan'a. İlk defa diğer kitapların yanından Murathan'a sinir oldum sdfghjk


Barut timin elemanları olaydı. Barbo'nun yine sıkıntıları var tabii ki, üzüldüm beee. :/
Aybüke başkan ve Süleyman'ın işler iyice karışıyor, bunlara da üzüldüm açıkçası. :/ Ama şok olduğum yerler oldu, Aybüke'nın yaşadıklarını öğreniyoruz. Yine hüzünlü yerler ama ilk kısımda Süleyman'a yardım etmesi çok tatlıydı. :)
Zülfükar'ın ikinci kitapta birkaç ipucu vermişti zaten, okuyanlar biliyordur. Burada işler karışıyor tabii ki. Bir de Hasan Abi ortaya çıkınca daha da komik bir hal alıyor. Devamında ne acılar yarabbi diyeceğiz asdfghjk Ama ne yazık ki bazıları hak ediyor. :D
Son kısımda dedim Ayşegül'e de buluruz bir tane ama neredeeee, kız en çok hak eden ama şu askeride bir tane adam seçemedi(Seçtirmedi yazar asdfghjk)
Ama umudumuz var. :D

Genel olarak seride en sevdiğim kitap oldu, hem hüzünlü, hem eğlenceliydi. Bütün karakterleri okumaktan zevk aldım, ikincide çok az okumuştum çünkü.
Ve en önemli meseleye gelelim. Kitaptaki smut durumuna. İkinci kitapta okuduğum yerden sonra bu kadar beklemiyordum ama şok oldum. Ya yazmak isteğe bağlı, yazar bu konuda çekinmemiş ve yazmak istemiş ama bu kadar beklemiyordum. Hele o son kısım.
Şok oldum evet ama ikinci kitap için yazdıklarımı tekrarlamayacağım. Alan memnun, yazan memnun ama ebeveynler çocuklarınıza okuturken on kere değil, yüz kere değil, bin kere düşünün. Hatta ilk siz okuyun neden okumayacaklarını anlayın. ;)
Haa çocuklar sizi dinleyecek mi? Sanmam. :/
Bu arada bana gelen mesajlarda öyle bir anlatıldı ki dedim kitap komple smut ama abartma söylemlermiş. O kadarda değildi yani, bir iki yerde vardı sadece.


Yorumum böyle, biraz önce de dediğim gibi ilk ikiye göre gerçekten sevdim. Devamından birkça spoiler aldık tabii, kaçar mı ama ondan önce Bülbül Kapanı var, bakalım orada olaylar olacak mı? Dördüncü ne zaman çıkar bilemem, hatta beşe kadar gider mi onu hiç bilmiyorum ama her kitabın sonundan yeni çift ortaya çıktığından büyük ihtimalle bu beşe kadar gider. Uzun serileri sevmem ama bu seri uzasın ya, okunur. :D
Bu arada ilk iki kitabı okumak için tık tık!!





Kitaba Puanım 5/4^^



Alıntılar^^



Ona karşı devasa bir sevgi patlaması yaşıyordum içimde. Tek bir isteğimle bana Zehra'yı getirdiği için ve tek bir sözümle dünyaları ayağımın altına sereceğini hissettirdiği için...


*****


“Yıllarca yaptım o işi ben,” dedi sakince. Elinin içindeki elimi daha çok sıktı. “Artık seni bir fotoğraf karesine bakarak özlemek istemiyorum."




“Temizliğim beğenilmiyor sanırım,” diyebildim sadece.
Evet, demesini bekledim ama demedi. “Varlığın hissedilmiyor,” dedi onun yerine. "Bırak, dağınık kalsın. Görmesem de orada olduğunu bileyim. Varlığını yanımda hissedeyim. Sen dağıt, ben arkanı toplarım.” 


*****


Yeniden arkasını dönüp, ilerlerken dudaklarında derin bir tebessüm vardı. İzmir bugün bir mucizeye şahit oluyordu. Çünkü Kepçük, yürüyerek bitiremediği yolları aşıp Pamuk'a gidiyordu.


*****


Evimin neresi olduğunu sorsalardı göstereceğim tek yer burasıydı. Bu gövde, bu sıcaklık. 


*****

"Gelin çünkü..." dedi Barbaros sözün gerisini beklediğini belirtircesine.
Hiçbir erkeğin gözlerine bakmadığı kadar uzun baktı Barbaros'un gözlerine.
    "Geldim çünkü..." diye tekrarladı.
"Sen gelmedin."


*****


"Ben senin neyin olayım?" dedim.
"Saçlarınla gecem ol, yıldızım ol, ayım ol. Sonra gün doğsun gözlerinde. Güneşim ol, gökyüzüm ol."






Bir yorumun daha sonuna geldik, başka yorumlarda görüşmek üzere^^
Sevgiyle kalın^^




Buralarda da varım^^