25 Ocak 2023 Çarşamba

A Bittersweet Couple//Webtoon Yorumu^^

Selamlar^^
Nasılsınız bakalım :D Hep böyle başlangıç yapıyorum ama ne yapıyım? :D
Bu sefer ki 2022 yılında okuduğum ama yorumunu yapmadığım webtoonlardan biri. Bu yorumu beklediğimden yeni webtoonumu okumuyorum, yığılınca ben de huy oluyor ama hep yığılıyor, onu ne yapacağız bilmiyorum. :D



Konusu ise sahte ilişkiden gerçeğe dönen aşk.
Şahsen genel olarak sevdim ama çizimleri aşırı garipti. Oğlan aşırı dev gibi dururken değişik yüz ifadeleri, değişik bakışları falan vardı. Tamam çizim olduğundan dört dörtlük beklemem ama daha iyilerini okuduğum için bunlar bana hoş gelmedi. Mesela çiftin çok romantik bir sahnesi var ama çizim o kadar kötü ki o kısma odaklanamıyorum. :D Zaten tam bir kdramaydı ama yine de sonu kdramalara bin basar. 👏👏👏
Kdramacılar şu webtoonlardan örnek alsın.
Bu arada güzel dizi olur bu haaa ;)



Soo Bin bekar ve ailesinin borçlarını ödemek için senelerdir çalışıyor. Annesinin kızım hadi evlen! ısrarlarına rağmen karşısına adam akıllı biri çıkmıyor. Sonrasında teklifle gelen okuldaki düşmanı Ji Ye Jun Soo Bin'i ikna eder ve sözleşmeli olarak evlenirler ama işler umdukları gibi gitmez. Soo Bin cidden çirkefti ilk bölümlerde ama haklıydı da ama sonrasında minnoş hallerini okumak güzeldi bana göre. O minnoş hallerini bekliyor muydum, hayır. :D
Çizimleri sevmesem de kızı güzel giydirdi çizer ama. ;)



Küçük yaşta annesi tarafından sıkıntılı zamanlar geçirmiş ama sonradan işler yoluna girmiş tabii. Bazı nedenlerden dolayı sahte bir eş bulmak isteyen Ji Ye Jun'nun tek seçeneği yıllar önce yüz vermediği Soo Bin'dir. Güzel bir teklifle gittiğinde çok zorlansa da en sonunda ikna eder. Başta çok umursamasa da aynı evde kaldıktan sonra aslında eskiden tanıdığı Soo Bin'in çok değiştiğini ve zamanla kıskanmaya başlar.
Çizer Soo Bin'deki gibi Ji Ye Jun'u da güzel giydirmiş ama çizim olarak yok yani. Koskoca suratı, küçücük gözü kaşı vardı. :D
Şu kıskanma yerleri çok tatlıştı, hatta bazı yerlerde hata yapıyorlar ama yazar çok değişikti, hiç öyle bir tepki beklemiyordum valla. :D
Okuyanlar az buçuk ne demek istediğimi anladı bence. :D



Burada Ji Ye Jun çok fenaydı :D



Çizimlerin kötü olduğunu şu görselden anlayabilirsiniz. :P



Ama kıyafetler falan çok iyiydi <3



Ay Ay Ayyyy
Ama abartılı omuzlara bakar mısınız? :D






Diyorum ya dizisi çekilse bayılırız kalırız güzelliklerine <3







Şunun gülüşlerine bak heleee :)



Tabii kötü olduğunun aksine güzel çizimlerde vardı ama çok nadir. :/




Sevdiğim webtoonlardan biri oldu, çizimlerine rağmen okurken eğlendim. Bu tarz webtoonları seviyorsanız okuyabilirsiniz. ;)
Ben Hayalistic sitesinden okudum, yine editler ve çeviri çok güzeldi. Emeklerine sağlık^^
Webtoonumuz 66 bölümle final yapıyor, 6 tane ise ek bölüme sahip. :)

Bu arada kitaplığınızda webtoon kitaplarına yer açın. Yeni bir yayınevi açıldı, mangaların, webtoonların basımları olacak. Hatta bir kaç çıkacak kitapları paylaştılar, onlardan biride What's Wrong with Secretary Kim. Nasıl heyecanlıııı, bir de renkliyse parasını sonuna kadar hak eder. :) Henüz fiyatlarını bilmiyorum ama ucuz olacağını sanmıyorum. :/
  Instagramda Athica Books diye aratırsanız çıkar, eğer bulamazsınız benim instagram hesabımdan bulabilirsiniz. ;)



Başka yorumlarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^


Buralarda da varım^^





20 Ocak 2023 Cuma

Sevdiğim Tüm Erkeklere//Jenny Han Kitap Yorumu^^

 Merhabalar^^
Yılın ikinci kitap yorumu ile geldim^^
Bu sefer ki kitabım öyle beklenmedik şekilde alındı ki iyi ki almışım dedim. Hepsi Burada'da indirim olunca hemen aldık, sonra ben seriyi toplamam falan derken Amazon'da da indirim olunca ve İkiz ilk kitabı okuyup beğenince neden almayalım dedik. Şu anlık aldığım için memnunum, umarım ikinci ve üçüncü kitapları filmler gibi olmaz, filmler çok hoşuma gitmedi ne yazık ki. :/


Lara Jean aşk mektuplarını annesinin verdiği bir şapka kutusunda saklıyordu. Bunlar başkasından aldığı mektuplar değil, kendi yazdıklarıydı. Sevdiği her çocuk için bir; toplam beş tane. Yazarak kalbi ile ruhundakileri dışarı dökebiliyor ve gerçek hayatta asla söyleyemeyeceği duyguları mektuba aktarabiliyordu çünkü onları sadece kendisi görecekti. Tabii bu gizli mektuplar postalanınca durum değişti ve böylece Lara Jean’in hayali aşk hayatı birdenbire kontrolden çıktı...

 Konuda da okuduğunuz gibi aslında saklı kalması gereken mektupların bir gün herkese gitmesiyle başlıyor. Beş kişiye giden mektuplardan biri de ablasının sevgilisi, eski arkadaşı Josh'a gider ve ortalık karışır. Diğerleri için sıkıntılı olmasa da Josh'a gitmesi Lara Jean'i çok kötü bir duruma sokar.
Bu sırada mektupların biride eskiden tanıştığı ama yıllar sonra arkadaşlıkları biten Peter'a da gider. Açıklama isteyen Peter'la bir anda sahte ilişki içinde bulurlar kendilerini.
Lara Jean'i sevdim, tatlış bir kız ama Josh hakkındaki düşünceleri çok hoşuma gittiği söylenemez, en azından bazı düşünceleri. Tamam ablasından önce tanıyor Josh'ı ama cidden olmamış. Filmde Josh hakkında ki düşünceleri daha soğuktu.
Ve yeri gelmişken Lara Jean filmde çok iyiydi, çok uyumlu bir oyuncu seçmişler. :)
Filmdeki ve buradaki Lara Jean'ler birebir aynıydı diyeyim. ;)


Gelelim Peter Kavinsky'ye. Filmde o kadar çok soy ismiyle seslendiler ki artık ben de okurken arada Kavinsky diyordum. :D Neyse konuyu dağıtmayalım. :P
İlk olarak Peter'i filmde daha çok sevdiğimi söyleyebilirim, çünkü burada Peter resmen affedersiniz ök*z gibiydi. Yani filmde Lara Jean'e olan duyguları daha ön plandaydı. Gerçi ikinci kitapta bazı şeyler ortaya çıkabilir, film devam etmez diye daha çok duyguları ön plana çekmiş olabilirler. Çünkü kitapta sevdiğimiz Peter bu mu dedim.
 Peter'ın farklı çıkmasını umuyorum ve bekliyorum, o notlar falan filmde daha iyiydi.
Sürekli filmle kıyaslama yapıyorum ama ilk filmleri izlediğim için illa ki bunları yazmak zorundayım. :/

Şu anlık hala filmleri sevdiğimi söyleyebilirim. Dediğim gibi Peter filmde cidden çok tatlıydı. Okuyanlar ve izleyenler bana hak verdi bile. :D Kitapta sevdiğim şey ise akıcı olmasıydı, o kadar akıcıydı ki bir oturuşta yüz sayfa okumuştum resmen. zaten kitap tam bir çerezlik ve okurken baya eğlendim.
Lara Jean'in kardeşi Kitty kitapta eh işteydi, onu da Peter gibi filmde daha çok sevdim. En azından Lare Jean ile olan iletişimi filmde daha güzeldi. Ablası Margot mesela, kitapta çok sertti. Filmde neden bu kadar sakin karakterler yapmışlar merak ettim doğrusu ve bence sevilmelerinin nedeni de bu.
Bir de arkadaşı Christine kitapta daha hoppaydı, ne bileyim filmde de hoppalık vardı ama kitapta doğru düzgün ortada bile göremiyorduk ki ortaya çıkınca da çok aklı başında olmuyordu.


Filmde bazı şeyler sonuçlanmıştı ama kitapta öyle bir yerde bitti ki hemen ikinci kitabı elime alıp neler olacak diye baktım.
O yüzden daha çok merak ettiğim doğrudur. Bu arada kitapların kapakları sizce de güzel değil mi?
Kitap ve film arasında kıyaslama yapmış olsam da ikisi de kendine göre güzeldi bence. Kitapta ki bir diğer rahatsız olduğum şey ise mektuplar, mektupların yazı fontu o kadar zor okunuyordu ki kitabı yüzüme yaklaştırıp okuduğum doğrudur. :D
Genel olarak yorumum böyle, elinizde varsa ya da uygun fiyata bulursanız okuyabilirsiniz. :) Çerezlik kitapları her zaman en iyisi. ;)



Kitaba Puanım 5/3,5^^




Alıntılar^^


"Küfürlü konuşmaktan nefret ediyorsun. Kek yapmayı seviyorsun. Cuma akşamları evde oturuyorsun. Vay canına, büyükannemle çıkıyorum. İğrenç."


*****


Josh, kalbimi kırıyorsun. Ve yalancısın. Çünkü beni tanıyorsun, beni neredeyse herkesten iyi tanıyorsun ve beni sevmiyorsun.


Dersin ortasında bana not gönderdi. Kağıdın kenarlarına örümcek ağı çizmiş ve yarın zamanında geleceğim, yazmıştı. Okurken gülümsedim. 
Her şey bittiğinde, Peter Kavinsky'nin kız arkadaşı olmanın nasıl olduğunu hatırlayacağım bir şey olsun istiyordum. Sahte olsa bile...





Bir yorumun daha sonuna geldik, başka yorumlarımda görüşmek dileğiyle^^
Sevgiyle kalın^^



Buralarda da varım^^








16 Ocak 2023 Pazartesi

Blogları Canlandırma Projesi 2023 Duyurusu ve Ocak Ayı Teması^^

 Selamlar^^
İki yıldır BCP devam ediyor, Allah nasip ederse bu senede devam ettirmeyi düşünüyoruz. 2023 temalarımız hazır, ilginizi çeken olursa katılabilirsiniz. :)
Geçen sene bir-iki ay katılamadım, bu sene ne olacak bakacağız, göreceğiz inşallah^^


Detaylara verdiğim linkten bakabilirsiniz^^

Bu vereceğim linkte de benim yazdığım yazılara bakabilirsiniz^^



Bu da 2023 ay ay yapacağımız temalar^^
Blogunuzu canlandırmak, artık bir yerden başlamak, eski günlerdeki gibi yazı yayımlamak istiyorsanız işte size ilaç gibi gelecek bir proje. Katılmak isterseniz bize ulaşabilirsiniz^^



Buralarda da varım^^










Tatilde Tanıştığımız İnsanlar//Emily Henry Kitap Yorumu^^

 Merhabalar^^
Yılın son günlerinden başlayıp, yeni yılda anca bitirdiğim kitabın yorumuyla geldim. Çoğunluğu yeni yılda okuduğum için bu yıl bitirdim diye ekledim listelere.
Yani yılın ilk bitirdiğim kitabım oluyor kendisi. 
Bu tarz kitapları seviyorum, eğlenceli, kafa dağıtan kitapları hep sevmişimdir. Bu da onlardan biriydi. Genel yorumlarda ya çok sevildi ya da eh işte bulundu. Ben eh işte bulanlardanım, o yorumlardan sonra beklentimi yüksek tutmadım zaten, o yüzden hayal kırıklığı da yaşamadım. 


Poppy ve Alex, neredeyse hiçbir ortak noktası olmayan iki yakın arkadaş. Poppy çalıştığı derginin karşıladığı tatillerde dünyayı gezmekten, yeni insanlar tanımaktan büyük keyif alıyor, Alex ise evde oturup kitap okurken yeterince mutlu. Poppy ele avuca sığmaz bir gezi yazarı, Alex ise içedönük ve yardımsever bir öğretmen. Ne kadar uyumsuz olsalar da on yıldır her yaz birlikte muhteşem tatillere gidiyorlar ve çok eğleniyorlar. Ancak iki yıl önce Hırvatistan tatilinde her şeyi berbat ettiklerinde arkadaşlıklarını sürdürmeleri neredeyse imkânsız oldu. O günden beri hiç konuşmadılar. Şimdi önlerinde yepyeni bir tatil fırsatı var. Bu tatile çıkmayı başarırlarsa ikisi de hayatları boyunca kaçtıkları şeyle yüzleşecek: Aşkla! Goodreads’te romantik kurgu kategorisinde en iyi kitap ödülünü alan Tatilde Tanıştığımız İnsanlar, insanın gerçek evini aramasına ve onu bulduğunda da iki kişilik muhteşem bir dünya yapmasına dair samimi, eğlenceli, yaz tatili tadında, unutulmaz bir aşk ve arkadaşlık hikâyesi!

Poppy okul hayatında yaşadığı zorluklardan sonra kasabayı ve ailesini bırakarak iş için New York'a gider. Üniversiteye gittiği ilk senede aynı kasabada yaşadıklarını fark ettiği Alex ile çok iyi arkadaş olan Poppy üniversiteyi yarıda bırakmış olsa da her yaz Alex'le buluşup tatile gider.
Zamanla aralarındaki ilişkinin arkadaşlıktan daha fazla olduğunu hisseden Poppy gerçeklerle yüzleşebilecek midir?
Poppy'yi sevdim, yaşadıklarını üzüldüm ve onu anladım. Ailesinden sonra en sevdiği, güvendiği Alex'in onu bırakacağından korktuğu için hislerini sürekli saklamak ister. Bunu da anladım çünkü okuduğum zaman ortada cidden bir şey olmadığını ben bile anladım.
Bazı şeyleri spoiler yazmak istediğim için detaylara girmek istemiyorum.
Bazı yorumlarda Poppy'nin bencil, Alex'e yapışan biri olarak yazmışlardı. Doğrusu bunu hissetmedim. Çünkü Poppy bir yerde haklı, ya hisleri karşılıklı değilse? Bu sefer Alex'i kaybedecek.
O yüzden bencil değildi, sadece biraz geç anlıyordu. Erken anlasaydı o kadar yıl gitmezdi ama. :)
Bu arada Poppy'nin iş hayatı cidden çok güzeldi, çalıştığı şirket bütün masrafları karşılayıp Poppy'yi tatile gönderiyor ve bunu dergide yazmasını istiyorlar. On numara iş valla. :D


Alex, o kadar garip, farklı bir karakterdi ki zıt insanlar birbirini çeker derler yaa işte Poppy ile çok iyi arkadaş olmaları bu yüzdendi bence.
Poppy ne kadar eğlenceli, vurdum duymaz, sırf gerektiği için duş alan biri ama Alex tam tersi. Ağır abi kıvamında, her daim kitap okuyan, sağlıklı beslenen, günde neredeyse iki kez duş alan biri. İşte bu karakterler arkadaş.
Poppy kadar sevdim, Alex'i anlamak isterdim ama Poppy kadar üstüne durulmadığı için yaşadıklarını pek anlayamadım.
Tabii o da Poppy kadar korkuyor, o da kendince haklı ama zaten ya olurdu ya olmazdı. O kadar beklenilmesine üzüldüm cidden.
Bir de Alex'in daha küçük yaşta aile içi yaşadığı sıkıntılar vardı. Poppy kendi dertlerinin yanında Alex'in yaşadıklarını düşününce utanıyor ama her zaman derim herkese saçma gelen dertler ufacıkta olsa yaşayan insana çok büyük gelir. Aynı Poppy gibi, onun da kendine göre derdi büyük. Ama Alex için gerçekten üzüldüm ve ilerde yaşanacak olanları bu kadar düşünmesi normal.
Yine çok detaya giremiyorum, illa spoiler oluyor ya. :D

Kitabımız hem geçmiş, hem günümüzü anlatıyor. Geçmişte nasıl tanıştıkları, nerelere gittikleri, nasıl vakit geçirdiklerini anlatıyor. Günümüzde ise Poppy işinden zevk alamaz ve eski zamanları özler, o zamanlarda Alex ile olan zamanlardır. Poppy bir fırsatını buluyor ve Alex'le yıllar sonra tatile çıkıyor. Ama bu tatil ister istemez garip geçiyor. Ben günümüzü daha çok sevdim, geçmişte sürekli gittikleri şehirleri, yerleri anlatıyordu ve açıkçası çok sıkıldım. Bazı yerleri atlamış olabilirim. 
Günümüzde de o kadar aksilikler oldu ki Poppy kadar ben de üzüldüm ya.
Kitabı hem sevdim hem sevemedim. Çiftimizin uyumu vardı ama duygular o kadar hava da kaldı ki keşke yazar birazda geçmişte ki hislere yer verseydi bence kitap tadından yenmezdi.



-Spoiler başlangıcı-

Şimdi yıllardır birbirlerinden hoşlanan bir çift var ve sırf arkadaşlıkları bitmesin diye sürekli hislerini arka plana atıp başka insanlarla ilişki yaşıyorlar, hatta Poppy neredeyse hamile. Zaten ondan sonra Alex'in yaptıkları, hala Poppy'yi düşünmesi kalbimi kırdı. Poppy'de kendince haklı tabii. Poppy, Alex'e kendi hayatına devam et diyemezdi, ha evet devam eder ayrı eşleri olurdu ama bu sefer mutsuz olurlardı. Çünkü daha ilk zamandan arkadaşça değil aralarındaki, bir çekim var ortada.
İşte bunu daha çok okumak isterdim, Alex ne zaman aşık oldu, ne zaman anladı ve sırf bir şeyleri öğrenmek için varsa eğer yaptığı jestleri cidden okumak isterdim.
Buralar olmadığı için kitap havada kalmış. Duygu eksik, tabii çeviride sıkıntı vardı ama ben ona bağlamıyorum. Sürekli geçmişe gittiğimizden asıl olaya odaklanamadık. Mesela bir Hırvatistan mevzusu dönüp durdu. Dedim herhalde çizgiyi baya aştılar ama yok yani, yok. Ortada bir şey yok, bu kadar abartmaya gerek var mıydı?
O kadar iyi arkadaşsınız ama birbirinizi anlamakta acizsiniz.
Mesela Poppy ve Alex'in bazı olaylarından sonra sürekli sarılmaları, dokunmaları güzeldi. İşte bunlarla gelmeliydi yazar ve Alex'in el ele tutuşmaktan nefret etmesine rağmen sırf Poppy istiyor diye elini tutması o kadar güzeldi ki bayıldım, bayıldım.

-Spoiler Sonu-


Kitap çeviri kurbanı olmuş resmen. Karakterler kendi aralarında espri yapıyor ama bilin bakalım ne oluyor, biz hiçbir şey anlamıyoruz. Bir de nasıl gülüyorlar anlatamam. O kadar para ver çeviri rezalet olsun. -_-
Bunlara rağmen kitabı sevmedim diyemiyorum ama sevdim de diyemiyorum. Kafa dağıtmalık için birebir, his konusu sınıfta kalmış. Bana düz mantık bir kitap lazım derseniz tam sizlik ama çiftin arasında ki o çekim, hissi okumak istiyorum derseniz başka kitapları düşünebilirsiniz.
Kitapta yine hiç hazzetmediğim saçma şeyler oldu, bir de yazar nasıl üstüne basa basa yazmış, anladık ya ve yeminle bıktık. Bu dayatmadan bıktım usandım ya, neyin kafasını yaşıyorlar anlamış değilim. Ya ciddi ciddi destek veriyorlar ya da sırf popüler olmak için böyle yapıyorlar. Kesin ikincisi ama neyseeeee.
Çok meraklıysan bırak normal çift yazmayı kendi istediğin çiftleri yaz. -_-
Yetişkinlik konusu da vardı ama abartılacak kadar değil. Bunu da bilerek okumanızı öneririm.



Kitaba Puanım 5/3,5^^






Alıntılar^^

"Resim çekinelim mi?" dedim ama içimden keşke bu anı kavanoza koyup saklayabilseydim, hep yanımda taşırdım, diye geçirdim. Her gittiğim yerde benimle olurdu ve her yerde kendim gibi olabilirdim.


*****

Birbirimize her şeyi anlatsak bile her doğru, her yerde söylenmemeliydi. Bazı şeyleri eski haline döndürmek mümkün olmazdı.


*****

"Sen benim için bir tatil veya kariyer bunalımımın ilacı değilsin ama kriz halinde, mutsuz veya hastayken yanımda olmasını en çok istediğim kişisin. Ben mutluyken de beni çok daha mutlu ediyorsun. Hala çözmem gereken çok şey var ama bildiğim tek şey, sen nerede olursan ol, ait olduğum yer orası..."


*****


Onu çok seviyordum. Onu dünkünden çok seviyordum ve yarın daha da çok sevecektim çünkü her parçası bana sevecek başka bir neden sunuyordu. 




Başka yeni yorumlarıma görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^



Buralarda da varım^^







12 Ocak 2023 Perşembe

Bir Kış Rüyası//Debbie Macomber Blogları Canlandırma Projesi Aralık Ayı^^

 Selamlar^^
Nasılsınız? Nasıl gidiyor yeni yıl?
Beni sorarsanız 2022'den şu anlık bir fark göremiyorum. :D Sadece kitap hedeflerimden ikisi tamam. Üçüncü kitabımı okuyorum, geriye 47 kitap kaldı, okuruz inşallah^^
Bu kitabımız ise BCP'nin Aralık ayı kitabıydı. Aralık ayının teması noel'di. Ben biraz geç kaldım, yoksa Ocak ayına girmeden yayımlayabilirdim. :/ Aklımdan çıktı desem yeridir. :D
Kitabımız tam bir noel kitabı. Bu tarz filmleri, kitapları seviyorum. Daha çok filmlerini izliyorum, kitap çok fazla yok, olanlarda çok pahalı. Mesela bu kitaba 24₺ gibi bir fiyata almışız geçen Mayıs ayında, şu an 66₺. Yani o zaman 24₺ bile çok fazla gelmişti bana çünkü kitap sadece 173 sayfa. Az, çok az ama pahalı. :/


Yüksek lisans öğrencisi Ashley Davison, Noel tatilini Seattle’da tek başına yaşayan annesiyle birlikte geçirmeyi iple çeker. Eski ordu istihbarat subayı olan Dashiell Sutherland’in de Seattle’da
bir iş görüşmesi vardır ve 23 Aralık’ta orada olmak zorundadır. San Francisco’dan Seattle’a olan uçak biletleri tükenince ikisi de ne yapacaklarını bilemeden havaalanında sıkışıp kalır. Son çare
bir araba kiralamaktır ve kiralık tek bir araba kalmıştır. Ashley ve Dashiell kalan tek arabayı birlikte kiralamaya karar verir ama ikisi de onları bekleyen zorlu yolculuktan habersizdir.
Bu iki yabancı önce sessizce yola çıksa da saatler ilerledikçe birbirlerine karşı koyamayıp aralarındaki buzları eritirler. Tatlı sert sohbetleri koyulaştıkça sadece ortak yönlerini keşfetmekle
kalmazlar, aynı zamanda birbirlerine karşı koyamadıklarını da fark ederler. Yolculuk sırasında gerçekleşen beklenmedik olaylar, Seattle’a varışlarını geciktirse de gafil avlandıkları bu duygu, aralarındaki bağı daha da güçlendirecektir. Yağan ilk karın bu iki hassas kalbe muhteşem bir hediyesi vardır...

Diğer yorumlarım gibi bir yorum yapmayı düşünmüyorum, kısa kitaba kısa yorum. :D
Karakterleri sevdim ama kitabın kısa olmasından dolayı her şey çok çabuk oluyor, o yüzden karakterlere de odaklanamıyoruz haliyle.
Ashley iş yerinde sorun çıkınca son dakika annesinin yanına gitmek ister ama uçakta yer bulamayınca ve görevli sorun çıkarınca araba kiralamak zorunda kalır. Orada da sorun çıkınca onunla beraber Seattle'ye gitmek isteyen Dashiell'la anlaşır ve yola koyulurlar. Dash ise iş için Seattle'ye gitmek zorundadır yoksa yeni iş mülakatını kaçıracaktır. Arabayı ortaklaşa kullanan Dash ve Ashley beraber seyahat ederken başlarına gelmeyen kalmaz, bir de onları takip edenler vardır.
İki karakteri de sevdim, klasik başta birbirlerinden nefret eden sonrasında aralarında aşk filizlenen konulardan. Ani aşklar çok mantıklı gelmese de burada sırıtmadı, dediğim gibi kısa olduğu için normal yani.
Kitaptan çok bir beklentim yoktu ama şöyle bol karlı bir kitap olabilirdi, çok seviyorum bol kar temalı kitapları. 


 Her zaman derim klişeleri severim güzel yazıldıktan sonra, bunu da çok heyecanlı okumaya başladım ama bir yerden sonra işlerin saçma bir hal alması, böyle devam etmesi beni benden aldı. İnanın okurken aşırı sinirlendim. 
Şimdi olay şöyle, kızı başka biriyle karıştırıyorlar ve kızın peşine düşüyorlar. Sonrası o kadar saçma ki çıldırdım desem yeridir. Yani kitap zaten kısacık, bir de böyle saçma karakterin olduğu olayları okumak aşırı mantıksız geldi. Doğru düzgün bu tarz bir klişe kitap okusaydım buna bin basardı cidden.
Şu an detaya giremiyorum ne yazık ki.
Debbie'den okuduğum son üç kitaptan hiç memnun kalmadım, bu da bunlara dahil. Belki film olsaydı eğlenerek izlerdim ama kitap olunca ve o saçmalıklardan sonra sevemedim.
Sadece çiftin uyumu ve bir köpek mevzusu var o çok güzeldi. Geri kalan kovalamacalar, mantıksızlıklar falan cidden kötüydü. Bakın sevmem ama bir kitaba kolay kolay kötü demem. Bu kitap kötüydü. :D


O kadar parayı bu kitaba vermeyin, okumakta gereksiz bence. Bundan sonra Debbie'nin kitaplarından okumak istersem yorumlara bakıp, çok çok iyi olanları okumayı düşünüyorum. Dediğim gibi kitaplarını hiç sevemedim, konu seçimleri güzel ama ne bileyim gidişat hiç iyi değildi. Bir Yumak Mutluluk serisi çok güzeldi ama.
Kitabı ne yazık ki önermiyorum, İkizim okumak isterse okusun, yoksa satmayı düşünüyorum. Bunlara rağmen kapak cidden çok güzel yaaa. <3


BCP'de bir yılı daha geride bıraktık, yeni yılda da çok güzel temalarımız var. Bir kaç güne yazısını yayımlayacağım inşallah, eğer diğer BCP yazılarımı okumak isterseniz Buraya! tıklayın^^





Kitaba Puanım 5/2^^



Başka yorumlarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^


Buralarda da varım^^





11 Ocak 2023 Çarşamba

Karanlık Taç(Cam Şato #2)//Sarah J. Maas Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Yeni yılın ilk yazısını 2022 yılının son kitaplarında birine yorum yazarak başlıyorum, umarım yeni yılda bolca farklı farklı güzel yazılar yazarım inşallah^^
Cam Şato serisi yedi kitaptan oluştuğu için arayı fazla açmadan devam edeyim dedim. Normalde aklımda okumak yoktu ama öyle denk geldi.
İlk kitap durağandı, açılır diye bunu da okudum bu da durağandı ama son yüz sayfa var ya yüz sayfa, olaydı resmen. Hele o son sayfa :O
Seriyi okuyanlar sürekli kitap sonradan açılıyor, ilk kitaplar biraz sakin geçiyor dedikleri için çok fazla takmayıp okumaya devam ediyorum. Ama belli ki bu kitabın o sonundan sonra ortalık daha da karışacak. :) Ayy çok heyecanlı^^ Ama yine aldığım bilgilere göre üçüncü kitapta yarısına kadar sakinmiş. 


Celaena şeytanın buyruklarını yerine getiren zalim bir suikastçı mı? Gerçek sevgiyi arayan tutkulu bir âşık mı? Kralın bir numaralı suikastçısı olan Celaena, sarayın en korkulan kadını. Ne kadar kan dökerse o kadar özgür olabiliyor. Ama üstlendiği her ölüm, söylediği her yalan, sevdiklerini tehlikeye bir adım daha yaklaştırıyor. Yüzbaşı Westfall ve Prens Dorian onu korumaya devam etseler de, Celaena korkunç bir gecede, büyük bir trajedi yaşayacak. Celaena ne için savaşacak: Özgürlüğü mü, kalbi mi yoksa krallığının geleceği için mi?


 Detaylara girmeden önce birinci kitabı okumayanlar spoiler olur devamını okumasın.
Celaena kralın özel suikastçı olarak yaşamını sürdürürken yeni görevlerini de yapmaya devam etmektedir. Bir yandan da hem gizemleri çözmeye çalışan Celaena zamanla öğrendiklerinden sonra işlerin daha da karmakarışık hale geldiğini ve ne yapacağını bilemez. Zaman sonra başkalarının da sırlarına şahit olan Celaena neler yapacağına karar vermek zorundadır.
Celaena'yı seviyorum yaa, güçlü, lafını esirgemeyen karakterlere bayılıyorum. Bir de maceraya direkt atılan karakterlere. Aldığı intikam olaydı bence ama arkasından çevrilen işleri ben bile öğrenince şok oldum.
Bakalım o sondan sonra devam kitabından neler olacak.


Bu kitapta Prens Dorian'ı yine çok sevdim ve bazı zamanlar yalnız kalmasına çok üzüldüm. Tabii o sonda yaptıkları, keşfettikleri falan neydi öyle. Devam kitabında Dorian'ı neler bekliyor merak ediyorum. Betül(Betül Güçlü)'le konuşunca onun Dorian hakkındaki düşünlerini duyunca içim burkuldu. Şu anlık Celaena'dan sonra en sevdiğim karakter Dorian. Kalp Prens <3

Yüzbaşı Chaol var bir de. Yani ilk kitaptan sonra kimi sevdiğimi biliyorsunuz, Prens daha baskın bu konuda ve bu kitapta beni şaşırtmadı. Sonradan yaptıklarına Celaena gibi ben de aynı tepkileri verdim. Çok kızdım, çok. Yani olması gereken buydu ama yok yani neden böyle olmak zorunda mıydı? Bir de o sonda yaptıkları -_-
Yine Betül bu arkadaş hakkında bir şeyler dedi gülmekten kırıldım :D
Söylemeyeceğim ama çok güzel uyuyor, bundan sonra o benim gözümde öyle. :D Devamında neler yapacak merak ediyorum, geri dönüşü olmayan kararlar verdi çünkü.


Henüz yeni karakterler yok, geleceklermiş ama. Hele birini aşırı merak ediyorum, bakalım nasıl gelecek.
Genel olarak sevdim ama eğer devamını nasıl olacağını bilmesem inanın devam etmek istemezdim. O kadar sakin geçiyor kitap, tabii ister istemez diğer serilerle kıyaslıyoruz. Hala Dikenler ve Güller Sarayı serisini çok seviyorum. Burada nasıl bir fantastik dünya olacak ayrıca merak ediyorum. Bir şeyler oldu bu kitapta ama hala tam olarak anlayamadık.
Bir de ilk üç yüz sayfa hiçbir şey öğrenemedik, tabii Celaena bile bu saklanan olaylardan sıkıldı bizim gibi. Bir türlü cevaplar çıkmadı ortaya, ne bileyim bunların çıkmaması bile sıktı biraz.
Bunlara rağmen o son kısımlardan sonra kitap kendini telafi etti ve devamını merak ettirdi.


Seriye giriş kitapları olarak sayılan bu kitapları şu anlık benim gibi düşünüyorsanız bırakmayın sakın. Beklentimi yüksek tutmak istemiyorum ama ne bileyim bir yükseliyorum da seriye. Umarım dedikleri gibi olurda hayal kırıklığı yaşamayız. ;)
Seriyi almak isteyenler olursa indirimleri takip etsin, arada Hepsi Burada sitesinde indirimler oluyor, linkleri instagram hesabımdan veriyorum, takip edebilirsiniz. ;)
Bu arada biz seriyi tamamladık, cidden çok uzun bir seri, bu sene okuyup bitirir miyim bilemiyorum. :D Hala o kadar çok yarım serim var ki. :/

İlk kitabımın yorumu için Tık Tık^^




Kitaba Puanım 5/4^^



Alıntılar^^

"Çünkü gerçekten endişeleniyorum."
"Eh, endişelenmemelisin! Senin kadar ben de başımın çaresine bakabilirim!"


*****

Celaena'nın bedeni yara izleriyle yamalanmış gibiydi; Dorian o bedeni bizzat görmüştü. Fakat yeni açılan yara izleri(manevi) daha derin olabilirdi.




Başka yazılarımda, yorumlarımda görüşmek üzere^^


Buralarda da varım^^