5 Ekim 2024 Cumartesi

Bizimle Başladı Bizimle Bitti II Film Yorumu//Blogları Canlandırma Projesi Eylül Ayı^^

Selamlar^^
BCP Eylül ayında Spor, Sonbahar ve Paris teması dedik. Spor ve Paris olimpiyatlar içindi, çoktan bitti ama olabilir. Sonbaharda biliyorsunuz o aylardayız. :D Ayy ne kadar komik bir cümle oldu, neysee. :D
Aklımda pek bir şey yoktu ama geçen günlerde Bizimle Başladı, Bizimle Bitti'yi izleyince dedim tam bu aya uygun bir film. Hem içerik, hem renkler gerçekten bu aya uygun.
Kitabı okuyanlar bilir, daha çok aile içi sıkıntıları konu alan bir yapım. Şimdi okumayanlar için spoiler olacak ya da bir şekilde öğrendiyseniz konumuz şiddet.
Kitabın öyle vurucu yerleri vardı ki yazarın en sevdim kitabı şu anlık, zirvede olduğundan başka kitapta okumak istemiyorum açıkçası. Yorumumu okumak isterseniz burayı tıklayabilirsiniz. :)
Filmi çok sevdim, oyuncu vs değil mevzu. Kitapla birebir, aynı cümlelerle uyarlanması filmi çok iyi yapmış. Uyarlamalar genelde çok saçma oluyor ya da en önemli yerleri atlıyorlar ama burada her şey olması gerektiği gibiydi. 10 üzerinden 10'luk uyarlama filmiydi yani.


Konusu; Boston'da hayalleri olan çiçekçi dükkanını açan Lily bir gün çatı katından gördüğü adamı tekrardan karşısında görünce birbirilerine aşık olurlar. Zamanla anlaşan çiftimiz evlendikten sonra güzel zamanlar geçirir ama ne yazık ki aralarında büyük sorunlar çıkmaya başlar.
Tüyo vermeden anca bu kadar yazabildim. :)

Oyuncu kadrosu;
Blake Lively//Lily Bloom
Justin Baldoni//Ryle Kincaid
Brandon Sklenar//Atlas Corrigan
Alex Neustaedter//GençAtlas Corrigan
Isabela Ferrer//Genç Lily Bloom
Jenny Slate//Allysa


Oyuncu kadrosu ilk açıklandığı zaman çoğu kişi olmuş mu dedi. Ben okumadığım için bilmiyordum ama okuduktan sonran cidden olmuş mu dedim ama şimdi diyorum ki güzel kadro olmuş.
Blake'in tanıtımda yaptıklarından sonra yakıştıramadı kimse. Sebebi birazdan sizlerle. :/
Ama onun dışından ben beğendim, verdiği duygu, giydiği kıyafetler falan gerçekten çok iyiydi. Şimdi hakkını yemeyelim. Gerçek kişiliği yüzünden oynadığı karakteri için bir şey diyemem. 
Yakışmış kısacası.



Bence Ryle ve onun sorunlarını çok iyi oynamış. Her mimiği, yaptıkları ya da duyguları gerçekten iyi yansıtmış seyirciye. Bakın hele yaa filmi tekrardan izleyesin geldi. :,(
Filmde bizi sinir etse de arka planda en iyisini yaptı. Ona da değineceğim inşallah.



Atlas hayalimde çok başkaydı ama bu da çok uymuş. Hatta filmde ilk gördüm vuruldum :D
Yani kitapta nasıl vurulduysak öyle. :D
İnşallah devam filmi olur, ben bol bol Atlas izlemek istiyorum.



Genç Lily ve Atlas.
Bu kısımlar kitapta yürek bırakmadı bizde. Filmde de öyle. Ne yazık ki film olduğunu düşünürsek kısa kesmişler ama bol bol izlemek isterdim. Artık, yine ikinci filmde izleriz, tabii çekilirse ve gençlik hallerini çekerlerse. Ama bu kadar mı iyi ve benzeyen oyuncu bulunur. Atlas yine çok iyi. <3



Tek hayal kırıklığı Allysa'dı. İlk gördüğümde yok ya o değildir dedim ama oymuş. Ama kocasıyla beraber filme çok yakışmışlar. 




Bu sahneler güzeldi, beğendim. :)


Lily kitapta da böyle mi giyiniyordu hiç hatırlamıyorum. Bazen çok şıkken bazen aşırı rüküştü ama inanır mısınız filme bambaşka bir hava katmış.


Bu arkadaşa ayrı bir parantez açmak istiyorum. Kendisi çok tanıdık geliyor ama kim. Oynadığı yapımlara baktım hiçbirini izlememişim ama yok çok tanıdık geliyor. 🤔
Ayy yine Atlas aklıma geldi, ulan ne acılar çekti be. Kitabı okusam bu kısımları tekrardan okurum.



Şimdi gelelim olaya.
Kitabımız kadına şiddeti konu alıyor, ee haliyle filmde öyle olacak değil mi?
Tamam yine öyle ama arkadaşlar kitabı bilmesek, filmi ilk defa izleyecek olsak tanıtımdan şunu çıkarırız; film kesin aşk acısı çeken çiftler, romantik bir film ksacası.
Evet Lily'nin çiçekçi dükkanı var, hayatı değişiyor ama çiçekli, böcekli tanıtım yapıp gülerek tanıtımı yapamazsınız. Yani gidin bakın cidden yakışmış mı?
Hatta Blake Lively röportajlarda bu tarz sorular(kadına şiddet) sorulduğunda hep üstüne örtbas edip başka konulardan bahsetmiş. Hatta bu konu hakkında yorum yapan biri şöyle demişti, bu şiddete maruz kalan çok kadın var ve filmi izlemeye gidince uyarı yapılmadan izleyince sıkıntılar yaşamayacak mı?
O yüzden çok tepki aldı tanıtım, haklılar mı? Sonuna kadar.
İşte Blake ve Justin arasında da bu yüzden açılıyor. Justin, yani Ryle röportajlarından bu konu hakkından bahsediyor. Kadına şiddeti konu aldıklarını, buna dikkat çekmek istediklerini sürekli söylemiş. Helal be sana. Diğerlerinin yapmadığını yapmışsın, o yüzden Ryle'yı sevmesekte Justin adamsın be.
Bknz. Tanıtımlarda hiç yan yana gelmiyorlar Justin ile Blake falan.
Evet filmi gölgesinde bırakan mevzuyu anlattığıma göre izlemenizi öneririm. :)
Ben gerçekten çok sevdim, hatta ağlamış bile olabilirim.
O son kısımdaki Lily ve Ryle konuşması çok anlamlıydı, olmasaydı olmazdı. Ve o kısımda bir kez daha ağlamış olabilirim.


Bıraksanız yazarım ama saat olmuş 02:22 :D
Yeterli bence, hemen gidin izleyin de dedikodusunu yapalım filmin.
BCP'nin Ekim ayında Aşk, Sevgi, Anı, Şiir, Cadı ve Büyülü Güçler teması var, isteyen herkesi bekleriz. :)
Ve BCP yazıları okumak için tık tık^^





Başka yazılarımdan görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^




Buralarda da varım^^


2 Ekim 2024 Çarşamba

Doksan Artı Dört//Gülben Sakar Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Yazın oynanan Milli takım maçından sonran herkeste bir maç sevdası oldu. Ben önceden de GS maçlarını izliyordum ama şu an öyle böyle değil. Instagram hesabıma bakarsanız her maç günü paylaşım yapıyorum. Kerem Aktürkoğlu favorim ama artık kendisi Avrupa'da oynuyor. Kalbimiz ve desteğimiz onunla. Şimdi diyeceksiniz bu maç konusu nereden geldi. Tabii ki şu an okuduğum kitaptan. :D
Öylesine Insta keşfette dolanırken GS taraftarı erkeğin, FB'li kız aşkı deyince kesin çok kavga olur diye yorum yazdım ama baktım benim yorum yazarın gruplarından dolanıyor hemen mesajlar geldi kitap çok iyi diye. Tabii ben de ekledim sepete, almak istediğim kitaplar sıralamasından en baştaydı bu kitap ve aldım, ve okudum. :D Çünkü daha fazla bekletemezdim. :D
Kitaba bayıldım <3 Tam bir fanatik GS için yazılmış bir kitap ki ne zaman maç olsa, eski oyunculardan falan bahsetse böyle kitaba olan ilgim çok arttı.
Ben çok sevdim kitabı, ama akıcılığı, son ve devamı hakkında bazı şeyler söyleyeceğim. :/



Yüceerler ile çalışan başarılı Avukat İzgi Gökyel, bir Galatasaray maçında yaşanan mağlubiyet sonucu karakola düşen müvekkilini kurtarmak için Ankara’ya gider ve müvekkilinin fanatik Galatasaraylı erkek kardeşi ile tanışır.
Galatasaray fanatiği genç işadamı Merdan Efe Yüceer, yaşadığı öfke problemleri ve derin fanatikliği nedeniyle maç sonralarında kavgalara karışır. Ankara’daki maç sonunda gerçekleşen bir kavga nedeniyle bu kez abisiyle birlikte karakola düşer. Abisinin avukatı olan İzgi’yi de ilk kez orada görür.
Aşktan olabildiğince kaçıp, güven problemi yüzünden kalbinin kilidini yıllarca en derin kuytulara iten İzgi ve hayatında o zamana dek aşka dair hiçbir kırıntı bulunmamış, tamamen futbola odaklanmış Merdan Efe bu tanışmalarının aslında hayatlarının dönüm noktası olacağından habersizlerdir.
Maç doksan dakika, top yuvarlaktı.
Belki maçın skoru uzatmalarda değişecekti, belki de onlar için asıl galibiyet beraberlikte gelecekti.


İzgi Yüceerlerin avukatlık şirketinden çalıştığı zaman ailenin abisi olan Medih'in avukatıdır. Bir gece aldığı telefonla gittiği Ankara'da koyu fanatik olan Merdan Efe ile tanışır. Zamanla sürekli yan yana geldikçe Merdan Efe'nin ona olan ilgisini anlar ama geçmişte yaşadığı güvensizlikten dolayı her şeyi yavaştan almak zorundadır.
İzgi'ye baştan aşırı kıl oldum, sürekli etik değil diye diye kafa şişirdi ama sonunda -Yüceer ailesi sayesinde- bu etik mevzusunu rafa kaldırdı. Bundan sonra ise sevdim çünkü ne zaman Merdah Efe sen GS'lisin dese hayır FB'liyim diyor ama yine de bıyık altı gülüyor. Yav kız GS Müzesine gitti ya daha ne olsun. :D
Güven konusundan haklı buluyorum, yine buna rağmen duygularını ön planda tutması sonunda işleri yoluna koydu ama o son olmadı be. Devamını az çok tahmin ediyorum ama, aması var işte. :/


Merdan Efe, gecelerin yakışıklı prensi ve çapkınıdır ama en çok tutkusu Galatasay'dır. Defans maçlarını bile izlemeye giden Merdan Efe hayatının tek aşkı GS olacağını düşünürken bir gün hayatına İzgi girer. O günden sonra hem İzgi'yi aşkına ikna etmek hem de GS'nin şampiyon olmasını kafaya takmıştır. Bu süreçte önüne engeller çıksa da kader bu ya sürekli yan yana geliyorlar ve İzgi artık etik demekten vazgeçmeye başlamıştır.
Merdan Efe aşkı için elinden geleni yapmasına hayran kaldım ama en çokta GS hayranlığına hayran kaldım. <3 Bu kadar mı sevilir ama İzgi'den sonra kendine gelmesi, biraz daha usturuplu maç izlemesi(kavga vs. yok) :D O yüzden çok sevdim Merdan Efe'yi. Tabii kıskanç halleri falan derken olaylar daha farklı oluyor, hoş oluyor. :D
Şeyi beğendim mesela, kız kardeşine karşı daha duyarlı olması, onu kısıtlamaması, destek olması, giyimine karışmaması çok tatlıydı. Tabii bu giyim mevzusundan İzgi'ye de karışmadı, o da çok tatlıydı.
Kısacası kavga vs. anları haricinden harika bir karakterdi. Böylesi bizi bulmaz yav. Bir de zengin yaa sdfghjkl Adam deplasmana özel uçağıyla gidiyor. :O Daha ne olsun neee???? :D


Diğer yan karakterlerdekilerin hepsini sevdim. İzgi'nin arkadaşı Sevcan bu aşk için çok şey yaptı. Her insana bir Sevcan lütfennn. Medih ve nişanlısı Ebrar'da çok tatlılardı. Sonrasında Ebrar'ın kararı biraz abes kaçtı, neden böyle bir dip not eklediler anlamadım. Belki ikinci kitapta yazar yazar.
Gökdeniz ve Sabi. Gökdeniz Merdan Efe'nın Trabzon Sporlu arkadaşı. Bu kadarını desem yeter. :D
Sabi ise Yüceer ailesinin tek kızı ve onunda kalbi kırık tabii.
Hepsi birbirinden güzeldi anlayacağınız. Tabii saçma karakterlerde vardı, neyse ki işler karışmadı.


Bu kadar güzel olmasının yanından tabii ki hataları vardı. Mesela kitap nedense akıcı değildi, yani bir sayfayı o kadar zor okuyordum ki bu kitap ne zaman bitecek diye baya düşündüm. Bakın Gökçen kalın, punto küçük falan derken akıyordu kitap ama bu hiç akmadı ya. Başlarda çok akıcıydı ama. Aslında olaylarda o kadar karmaşık değildi ama neden zor okundu ki okuyan birkaç takipçimde aynısını söyledi. İlginç.
İkincisi bence kitap tek kitapta bitirmeliydi, yani olmuş zaten dört yüz küsur sayfa, yap beş yüz bitsin. Devamından ne yazacak merak ediyorum açıkçası ve büyük ihtimalle ikincide en sevdiğim yerler yine maçlar olacak gibi.
Bu arada Merdan Efe maçlara gittiğinden bende youtubedan özetini izliyordum, başta 21-22 sezon sandım ve o zaman GS ligde 13.olarak bitirmiş, dedim tamam Merdan Efe ortalığı inletir ama ben yanlış bakmışım. 20-21 sezonuymuş ve orada da bir golle şampiyonluğu kaçırıyoruz. :D Ve o sırada ortalık karışıyor ama ne anlamda acaba??? :D


Genel olarak gerçekten sevdim, elimde çok uzun kalması beni yordu ama fanatik GS mevzularını okumak çok eğlenceliydi ve UltrAslan'la beraber maç izlemek. Vay anasını sayın seyirciler. Kısacası böyle sonuna kadar GS fanatikliği yaşıyorsunuz, eğer sizde benim gibi bu tarz kitaplara tav oluyorsanız hemen hemen alın okuyun :)
Bu arada İzgi'nin FB'li oluşu çokta göze batmadı çok şükür. Yani yazarda koyu GS'li olunca herhalde böyle kavgalı, gürültülü şeyler olmazdı. Eğer fanatik olmasaydı olurdu belki. :/
Şimdi ikinci kitabı almak var sırada, bu arada yayınevinden ve yazardan okuduğum ilk kitap ve ben ilk okumama rağmen yazar yayınevinden ayrıldı sdfghjkl
Şaka mı??? :D



Kitaba Puanım 5/4^^



Aslından tam puan hak ediyordu ama hem ağır okunmasından hem de gereksiz(bence) uzaması yüzünden bir puan kırdım. Yoksa GS mevzuları tam puanı hak ediyor. :,(





Alıntılar^^



"Medih'in Ebrar'a, senin de Galatasaray'a olan aşkın imrenilesi."


*****


"Kırmızının sarısı eksik ama olsun," dedi bakışlarını kırmızı kazağından çekip gözlerime çevirirken. "Bende sarı var. Sarım kırmızını tamamlar."


*****


"Gerçek taraftar görmek istersen Ali Sami Yen Spor Komleksi'ne, başarı ve kupa görmek istersen de Galatasaray Müzesi'ne gelirsin o zaman İzgi."




Bana çok güzel demişti, ne kadar güzel olduğundan habersiz.


*****


"Doksan artı dört seni kazandım. Bu saatten sonra mağlubiyetin bile bir önemi yok."


Kerem'i eklemeseydim olmazdı. :/




"Geçmişi düşünecek vaktim yok, çok güzel bir gelecek yazmakla meşgulüm."




Başka yorumlarda görüşmek dileğiyle^^



Buralarda da varım^^





1 Ekim 2024 Salı

Aşk Hiç Bitmez//Candace Camp Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Bridgerton serisi sonrasında tekrardan historical kitaplar okumaya başladık. Sonrasında beş kitaplık bir seri aldık, birinci kitabı okudum, güzeldi. Sonra başka bir kitabı okudum ama tam historical havamda değilim diye bıraktım. Geçen aylarda İkiz okuyunca benimde canım çekti okuyayım dedim ama kitap istediğim gibi değildi. Düşünün 300 sayfalık kitabı bir haftada anca bitirdim. :D
Ben Bridgerton tarzı, hatta direkt onları okumak istiyorum ya. En iyisi seriyi tamamlamak. :D


Tutkulu iki âşık engellerle dolu bir aşk...
Leydi Calandra'yla evlenmek isteyen bir sürü erkek vardır fakat aşırı korumacı ağabeyi Rochford Dükü, uygun adayların hepsini korkutup kaçırmıştır. Bir adam dışında: Gizemli Bromwell Kontu... Callie, ağabeyinin şiddetle karşı çıkmasına rağmen Kont'a âşık olmaktan kendini alamaz.
Ağabeyinin sözlerini hiçe sayan Callie, Bromwell'le yeniden görüşebilmek için bir plan yapar ve bu işlerde oldukça iyi olan Francesca Haughston'ın yardımını ister. Fakat Dük ve Kont'un arasındaki sır açığa çıktığında ve Callie tuzağa düştüğünü anladığında artık her şey için çok geç olacaktır…

Callie abisi ve büyükannesiyle beraber yaşamaktadır. Sezon kapandığı için kırsala giden Callie büyük halalarının doğum gününe geldiğinde arkadaşı Francesca'yla kalmak ister. Abiside izin verince balolar, operalar derken günler geçer ama kalmasının tek amacı vardır, aşkı bulmak.
Büyükannesinin evlenme ısrarları yüzünden zor durumda kaldığı bir anda kendisini kurtaran maskeli ve kimliği gizli adama bir şeyler hissedince ona karşı hissettiklerine engel olamaz.
Callie'yi çok sevdim, çok tatlıydı ve herkesin sevdiği bir karakterdi. Sadece fazla saf olması ne yazık ki bazı şeylere olağan sağladı. Tabii hikaye öyle devam etmesi gerekti. Bu konu hakkında ilerleyen kısımlarda yorum yapacağım.

    Bromwell dükü katıldığı partide hiç ummadığı bir kişiyle karşılaştığında planlar yapmaya başlar ama bu planları yaparken bir şey hiç aklına gelmez.. Aşk.
Ablasının geçmişi yüzünden Konttan intikam almak isteyen Bromwell'in ayağına gelen şansı tepmek istemez ve Callie'yi ziyaret etmeye başlar.
Zamanla işler karışacaktır ve Bromwell neye inanacağına karar veremez.
Aşk konusunda kendisini çok beğendim, Callie'ye başka türlü yanaşıyor olsa da aslında söylediği sözlerden sonra vay bee dedim, tam aşk adamı.
Ama işte bu güzelliklerden sonra saçma şeyler oldu ne yazık ki.


Devam kitabımız Francesca'nın kitabı olduğu için bu kitapta kendisinden çokça bahsedildi, hatta geçmişte yaşanan şeyleri de az buçuk öğrendik. O sebeple Callie'nin abisi Kont ve Francesca bu kitabımızda çok fazla vardı.

Kitabı sevemedim, başta çok güzel başladı. Böyle tam nefretten aşka kitabı güzel olur falan derken olmadı. Yani yazarımız aşırı sade yazmış. Güzel konu çünkü. Neden yazdığını şöyle açıklayayım. Çiftimiz çok yan yana gelemiyor, çok saçma yerlerde, olması gereken yerlerden başka gelmiyorlar çünkü. Sonrasında en son kısımda kızım sen ne ayak yani?? :D Yazar hemen bitsin diye son kısmı aşırı oldu bittiye getirmiş. O yüzden de sevemedim.
Yani zaten elimde çok fazla kaldı, bitmek bilmedi derken konuda ilgimi çekmediğinden elimde baya bir kaldı.
Önceden bıraktığım kitabı belki devam ederim, komple unuttum çünkü ama yukarıda da dediğim gibi devam kitabı Francesca'nın aşkını konu alıyor, zaten seride en merak ettiğim kitaptı. Bunu ayrıca okudum ama Francesca'nın kitabını ayrı okunmaz. Burada bazı şeyler ortaya çıktığında orada yazmazsa yazar konu eksik kalır, okuduğunuzdan bir şey anlamazsınız. :)

Bu yorumdan sonran tavsiye kısmını es geçmem mantıklı olacak, sonuçta tavsiye edemiyorum. Ama eğer Francesca'nın kitabını beğenirsem ne yazık ki bunu da okumanızı önereceğim. Bakalım o ne zamana artık. :D



Kitaba Puanım 5/3



Alıntılar^^

"Beni kaybetmek mi? Sahip olmadığınız halde nasıl kaybedersiniz?"
"Sizi yeniden görme şansımı kaybedeceğim," 


*****


"...Sevgi, insanı her şeye karşı kör edebilir."





Başka yorumlarda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^




Buralarda da varım^^










27 Eylül 2024 Cuma

Güneş Tutulması//Sezen Aksın II Esnaf İşi Aşk #2 Kitap Yorumu^^

Selamlar^^
Son zamanlarda mahalle kitaplarına baya tutuldum, çok seviyorum arkadaşlar. Bir de güzel yazıldı mı tadından yenmez. Zaten son zamanlarda daha çok sevmeme neden olanda bu seriydi. İlk kitabın yorumuna buradan bakabilirsiniz ve bundan sonra spoiler olacağı için ilk o yorumu okuyun derim. Bundan sonrasını okumayın. ;)
Birinci kitabımızın sonunda Fatih her şeyi açıklıyor ve Nil artık bir çıkmazda. Yıllardır abi gördüğü insan nasıl böyle şeyler söyler derken bu sürede olaylar oluyor. Mahallenin sorunları, hırsızlar, Fatih'in Nil'i ikna etme çabaları olarak dolu dolu bir kitaptı. Bir de güneş tutulması var ve herkesi etkileyecekmiş diyorlar :D Konu böyle devam etti. İki kitapta çok güzeldi ama ilk kitapta Bursa hakkında o kadar çok bilgi vardı ki belli yerlerde sıkıldım yalan değil ama burada çok az bahsettiği ve olaylarla devam ettiği için ilk kitaba göre daha çok sevdim, bir de Fatih mevzusu var...
Kaç para ulan bu Fatihler????? -_-


Fatih’le yaşadığı yüzleşmede öğrendikleri, Nil’in dengesini altüst etmiştir. İçinde uyanan kaosa rağmen Nil, sevdiklerinin üzülüp incinmesini istemediğinden, tutulma gecesi ve sonrasında olanları kimseyle paylaşamaz fakat Fatih’in yaptıklarının cezasız kalması düşüncesine de katlanamamaktadır. Misilleme yapmakta kararlıdır ancak atacağı her adımda gizlilik esas olacaktır.
Ne var ki esnafların çok iyi bildiği üzere, evdeki hesap çarşıya uymaz.
Mahallede kaynayan dedikodu kazanları, sinsi görücüler ve Bursalılara dadanan arsız hırsızlar üçgeninde işler sarpa sarmaya başlar. Fatih’in öfkeyle kalkıp zararla oturmasıyla kalbinde ansızın filizlenen kitap sevgisi ve Kürşat’ın kendi kişisel hesapları da kargaşayı körükler.
Ay’ın gölgesi Dünya’nın üzerine düştüğünde Güneş ortadan kaybolur ve aydınlık aniden karanlığa gömülür. Gökyüzüne bakan insan hem korkar hem de büyülenir. İnsanı insan yapan da çelişkileri değil midir zaten?
Doğru zannettiği yanlışları, tutulmamak için çırpındığı açmazları vardır insanın. Kusursuzluğun tuzağına düşmeyip kendisiyle barışabildiğinde, kalbinin kapıları aralanabilir ancak.


Nil duyduklarından sonra artık eski hayatı geride kalmıştır, çünkü abi dediği adam senden hoşlanıyorum demiş nasıl devam etsin hayat. Tabii başta inkar ediyor ve Fatih'ten bu mevzuyu unutmasını istiyor ama nafile. Fatih Nuh diyor Peygamber demiyor.
Çünkü çok aşık ama Nil inanmıyor. Haklı kız şimdi, yıllardır nasıl bir insan olduğunu, kızlarla nasıl mevzular olduğunu biliyor. Aşık değildir, unutur deyip yüz vermiyor ama Fatih hiç oralı değil.
Nil'e hak verdim ama zamanla Fatih'in davranışlarından sonra yumuşaması, değişimlerini birebir fark etmesi ve sonunda söylediklerinden sonra işte bu be dedim. <3
Çünkü bir anda ayy tamam ben de senden hoşlanıyorum dese çok saçma olacaktı, bu kitap alışma süreciydi diyebiliriz. :)
Bakalım üçüncü kitapta neler neler olacak. :)


Fatih aylarca içinde biriktirdiklerinin artık Nil'inde bilmesinin verdiği rahatlıkla bundan sonra ne yapacağını düşünürken bir de görücüler gelir. Nil'inde karşı çıkmalarından sonra yeni damat adayıyla görüşür ve olanlar olur.
Fatih'in Nil için değişmesine BA YIL DIM!!
En çokta kitap mevzusu kısmı beni benden aldı. <3 Bu kadar sevmek suç olmalı bee sdfghjk
Bakın normalde ben böyle çiftlerimizin sürekli yan yana, sevgi pıtırcığı olmasını isterim ama burada en sonda zar zor bir şeyler oluyor ben buna tamamım. Niye, çünkü Fatih'in o aşk sözleri, Nil'i yavaştan aşkına inandırması çoook güzeldi.
Devamında tabii ki bol Fatih&Nil sahnesi görürüz belki ama buradakiler bile şu anlık hoşuma gitti.
O yüzdendir aşkına hayran kaldım, sadece başta yaptıkları aşırı komik ve saçmaydı sdfghjkl


Normalde başka karakterler bahsetmeyecektim ama Kürşat az da olsa hakkında konuşmayı hak ediyor. :D
Şimdi ortalık karıştığından ardından gelen itiraflara aşırı şaşırdım asdfghj Ve sonradan yaptıklarına aşırı kızdım. Tamam haklı ama Fatih'e söylediklerine aşırı kızdım. Bence o kadarını hak etmedi ki Fatih'te açıp ağzını bir şey demedi. O normal anlıyoruz ama olmadı bence. :D Üzüldüm açıkçası.
Şimdi şu yorumdan ne olacağını anlamışsınızdır ama spoi değil, sadece olaylar farklı gelişti. Ben okurken şok oldum. :D


Başlarda biraz durağandı, hele şu Samet mevzuları beni aşırı sinir etti(Aynı Fatih gibi sdfghjkl) ama sonradan olanlar, mahallenin toplanıp karar vermeleri, o kadar adam içinden bir tanesinin sorgulamaması ve bununla beraber verdikleri karar ve cezaları aşırı komikti. :D
İşte bu mahalle kitaplarının en iyisi olmasına sebep. Mahalle olarak zaten aile gibiler, bir de olayları beraber çözmeleri çok güzeldi. Şimdi çevremizde öyle güzel mahaller dostlukları yok ne yazık ki. Zaten biz köyde bahçeli evde oturuyoruz, bize en yakın evde kuzenimler oturuyor ve onlardan da yakın olan komşularımızı birkaç yol ayırıyor. Yok komşuluk yani. :/
O yüzden bu tarz kitapları çok seviyorum, kitap çıkarsam kesin hepsi mahalle kitabı olur. :D

Nil'in annesi aynı bizim annelerimiz, yine Nil iyi cevap vermedi ben kesin pat pat cevap verirdim sonra hazır cevap olurdum asdfghjk Ama annesi birden odaya giriyor, pat diye ışığı açıyor, ikide bir mevzu Nil olmasa bile Nil'in sağlık vs. hakkından yorum yapıyor. Çok güldüm ama böylede yaşanmaz g*tle don gibi sdfghjkl
Şaka bir yana tam bir aile kitabı, bizden bir kitap ama bir Fatih yok yani. :/

Genel olarak çok sevdim, sıkılmadım sadece hemen okuyup bitiremedim. Biraz sindire sindire okudum, zaten üçüncü kitap geç çıkacak bir de bunu hızlı okursam üzülürdüm. :/
Yine de çok bekleyecek gibiyiz. Yazar en son diğer kitabın ikincisini yeni yazdı, üçüncü kitapta şu an ne alemde hiç bilmiyorum. İnşallah yazması bitmiştir, en azından editöre gitmiştir diye dua etmemiz lazım. Kalemi birinciye göre daha güzeldi. Orada çok çabuk konulardan atlıyordu, yani bölüm sonundan olanlardan sonra devam bölümde farklı şeyler bekliyorsun ama farklı şeyler oluyordu. Ama burada öyle değildi. O yüzden gelişme açısından çok iyiydi. Olayları hızlandırmaması, en son ki olayda işleri daha fazla karıştırmaması benden tam puan aldı. :)


Bu kadar yorumdan sonra artık alırsınız değil mi ama :D Mahalle ve arkadaşın kız kardeşi-abinin arkadaşı mevzularını seviyorsanız öneririm. Ben çok eğleniyorum okurken, sadece genel konulara değinmesini geçtim eğlendirmesi daha önemli. Yani ayy dur okuyayım hemen, boş vaktim olsa da okusam dediğim bir kitaptı, işte bu kitaplara aşığım aşıkkk :D
Şimdi İkize ilk kitabı önerdim, okuyor. Biraz sıkılacak gibi ama olsun devam et dedim. Şimdi üçüncüyü bekleme zamanı. İnşallah en kısa zamanda çıkar. :/



Kitaba Puanım 5/5^^



Alıntılar^^


"Dünya senin etrafında dönmüyor, Fatih abi!"
"Çünkü senin etrafında dönüyor..."


*****


Başına parantez içinde bazen düşünceli yazdım. Bazen düşünceli odun. Ama odun. Ama düşünceli. Bazen.

Alıntıya Not: Fatih odun evet ama düşünceli odun sdfghjk


*****


"Aslında kimseye gerek yokmuş bir şeylerin farkına varmam için. An meselesiymiş. Deniz gözlerinin içine uzun uzun bakmam gerekiyormuş sadece..."


*****


"Tereddüt ettin?" diye sordu abim hevesle. "Sanki çok da emin değil gibisin. Düşünmek ister misin üç beş yıl kadar?"

Alıntıya Not: Bir anda kardeşci olan Kürşat'ı kaç kız tokatlamak istedi asxdfghjklş





Yorumum bu kadar, başka yazılarımda görüşmek üzere^^
Sevgiyle kalın^^




Buralarda da varım^^












24 Eylül 2024 Salı

Gökçen 2//Loresima Kitap Yorumu^

Selamlar^^
Geçen günlerde Gökçen 3 elime geçince hemen ikiyi okuyayım dedim. Hatta dün gecede bitirdim, kim bilir ne zaman yayınlanır bu yorum ama ben unutmadan yazayım dedim.
Birinci kitabı okumayanlar bundan sonrasını okumasın derim, spoiler çünkü.
En son kısımda çook fena bir yerde bitmişti, beş yüz sayfa beklediğimiz o öpücük gerçekleşti ama ne olaylar ne olaylar. Gökçen haklı kendince ama arkadaşlar aşk oldu mu ne kadar kaçarsan ya da git desende bir şekilde o gelip seni buluyor. İşte ikinci kitabımızda bunu anlattı bize.
Kitap wattpad çıkışlı olduğundan yaz yaz bitmemiş yazar. Yani gerçekten çok sevilen bir kurgu olduğu için yazar önünü alamadan yazmış ama güzelde yazmış şimdi. Kalemi gerçekten çok iyi.
Ama ben birinci kitabı bu kitaptan daha çok sevdim.



Geçmiş, geleceği içinde saklayan bir aynadır. Bu aynanın içinde sıkışıp kalan, kalp ve mantık arasında derin bir savaşa giren Murathan ile Gökçen için bütün yollar aynı sokağa çıkmıştır. Aşka...
Kader aralarındaki derin bağa bir düğüm daha atarken geride kalanlar için de yüzleşme vakti gelmiştir.
Önlerinde yine bir yol ayrımı vardır. Ya zaman her şeyi yenecektir ya da hayatlarına bir kördüğüm daha atacaktır.


Gökçen Murathan’a git dedikten sonra içi içini yemektedir. Her ne kadar gel demek istese de yaşadıklarını bir türlü unutamaz ama Murathan’a da gel diyemez.
Bir gün sabah uyandığında saçlarının örülü olduğunu gördükten sonra git dediği Murathan’ın söz dinlemeyip geldiğini anlar.
Sonrasında ise hastanede yaşanan olaydan ve Murathan’ın itirafından sonra ondan ayrı kalamaz. İşte o olaydan sonra Gökçen Murathan’ına kavuşuyor.
O günden sonra sürekli Murathan’ın yanında olmasını isteyen Gökçen göreve gittiğinde ise saatleri saymaktadır.
Hiç ummadığı bir anda olanlar olduğunda ise hayatı hiç olmadığı kadar değişecektir.
Ama yanında güzel şeylerde getirecektir.
Gökçen’e ilk kitapta daha sinir olmuştum ama burada kendisine o kadar üzüldüm ki, yani yaşadıkları cidden kolay değildi.
Ondan sonrada yaşadıkları zaten çok zor oldu.
Bakalım üçüncüde neler olacak.


Murathan Gökçen’in git demesinden sonra oradan ayrılır ama kalbini Gökçen’in yanında bırakır. Günlerce kendine gelemez ama bir gün hiç ummadığı birinden akıl alınca kendini tutamaz ve Gökçen’in yanında bulur kendini.
İşte o hamlesinden sonra artık Gökçen’in sevgilisidir ve onu bir an bile yanından ayırmaz. Bir anlığına ise ayırdığından işler karışır.
O günden sonra hayatı bitti noktasına gelir ama umudunu kaybetmez.
Her şerde bir hayır vardır olayından sonra yıllarca ayrı kalanlar birleşir.
Herkes mutlu olsa da geçmiş peşlerini bırakmaz.
Murathan yine bildiğiniz gibiydi. Çok seviyor bu çocuk ya ama yine de çok sabırlı biri. Gökçen gibi birini çekmek sabır ister :D
Bir de Barut Tim var tabii, onun içinde sabır dilemek lazım sdfghj
Yine de o sert haliyle iyi idare ediyor, tabii Gökçen’in yanında resmen kedi gibi :D Seviyorum böyle sert ama kedi gibi davranan karakterleri. ;)


Barut Tim yine bildiğiniz gibi, Barbaros Bilge’yi nasıl tavlar diye düşünürken hiç ummadığı yerden yardım gelecektir. Çok güldüm Barbo’ya ama ne yazık yazarımız ilk kısımlarda onlardan bahsederken sonradan çiftimizi unuttu. Bir balkon gibi bir şeyler oldu ama neler oldu hiç bilmiyoruz, Barut Tim gibi aşırı merak ettim. :D
Aybüke ve Süleyman’ın durumu birinci kitapta baya merak edilecek şekilde bitmişti, Süleyman Aybüke’den uzak durdukça Aybüke bir şeylerin farkına varmaya başladı ama yazar bu kitapta yan karakterlerimizi unuttu gibi. Yani ilk kitapta o kadar çok vardı ki burada olmayınca açıkçası üzüldüm. İnşallah üçüncü kitapta daha çok görürüz diğer karakterlerimizi. :)

Tabii ben birkaç spoiler yedim, Alican gibi, Emek gibi.
Detay vermeyeceğim ama birinde üzülürken, birinde sevineceğiz gibi. Yine de yani bu tarz kitaplarda olması gereken şeyler. Sadece spoiler yemeseydim iyiydi. :D
Bunun dışından küçük yaştaki okurların olduğunu düşünürsek ki yazarı da es geçmemekle beraber bazı sahnelere şok oldum. Şimdi ben birinciyi okuyan 15 yaşındaki yeğenime nasıl al bunu oku derim. Büyük ihtimalle annesine söyleyeceğim o karar versin. Tamam her türlü şey okuyan çok okur var, buna mı yasak koyacağız ama bunu bilerek al oku diyemem arkadaşlar. Okuyanlar beni anladı(araba sahnesi).
Bir de popüler diye her şeyi koymayın arkadaş, öpüşme var tamam ama diğerleri yakışmadı bence.
Instagram’da paylaştım, bazı takipçilerim sen bir de üçü oku dediler asdfghjkl
Valla ben uyarımı yaparım, gerisi size kalmış. Benlik sorun yok.


Bu kitabımız kitabın isminden aldığı gibi geriden kalanların çok üstünde durmuş. Bu kısmı çok sevdim, Aslıhan’ın yaptıklarına bir şey demiyorum. Onunda dediği gibi herkes unutup gitseydi saçma olurdu. Böyle bir şey yazdığı için tebrik ediyorum yazarı. Hazır yazar dedim ondan da bahsedeyim. Kalemi yine çok iyiydi. Tam birine yapılana kızıyoruz derken hop hemen istediğimiz oluyor. O konuda çok beğendim. Zaten kalemi cidden okunulası, evet argo çok var ama arkadaşlar askeri kurgu yazıyor, bir askeriyede argo olmazsa olmaz. Gökçen’de piyangodan çıkıyor işte ama kendisi sakin bir karakter değil ki asdfghjkl
Evet kalemi güzel ama o kadar uzun ki, inanın 543 sayfa ama küçük punto ile o kadar yavaş okundu ki, yine de ben hızlı okuyarak bir haftada bitirdim(Maşallah). Tebrik ediniz beniii :D
Yine de dört kitaplık için çok uzun olmasına rağmen her kitabın kendine göre hikayesi var, ben bu kitapta ki geride kalanlar hikayesinden memnun kaldım.
Bakalım üçüncüde ne olacak. :D Yaz yaz bitmiyor yorum arkadaş. :D
İşte böyle hemen yorum yapınca unutulanlar olmuyor.
Son kısımda her şey tamam derken taaa birinci kitapta olan olayı ikinciyi eklemek pek olmadı sanki. Murathan’ın Gökçen’in geleceğinden haberdar olması sahnesi çok gereksizdi. Bunu ilk kitabı ekleyeydi iyiydi. Zaten biz genel olarak hissetmiştik neler olduğunu. :D
Bu yorumdan sonra merak ediyorsanız okuyun, wattpad olsaydı oradan okuyun öyle karar verin diyeceğim ama ne yazık ki şu anlık kapandı. :/
Kapanma devam ederse büyük ihtimalle alternatif seçenekleri kullanmaya başlayacaklar, takipte kalın^^




Kitaba Puanım 5/4^^



Alıntılar^^


"...Herkesin bildiği bir şey var demek ki. Sana göre büyü, başkasına göre aşk. Kimine göre sevda, kimine göre sevgi. İsim farklı, duygu aynı."


*****


"Ne yaparsak yapalım," dedi.
"Ne kadar kaçarsak kaçalım, ne senin benden başka gidecek yerin var ne de benim senden başka yorum."


*****


Biz şehit çocuklarıydık. Başkası için bu sadece bir bayraktı belki ama bizim için bayrak, babaydı.


*****


"Bir kere daha gördüm o kömür karası gözlerini. İlkinde sendeledim. İkincide düştüm. Hep orada kaldım. Kalkamadı, Aybüke."


*****

O bana baktı. Be ise dünyamın en güzel resmine, birbirine kenetlenmiş ellerimize.






Bir yorumun daha sonuna geldik, başka yorumlarda görüşmek üzere^^
Sevgiyle kalın. :)




Buralarda da varım^^